24 The Game
Yaz aylarındaki, olağan üstü durgunluk gittikçe azalıyor. Yazın; “Bir oyun
çıksa da oynasak!” derken; şimdi “Hangi oyunu oynasak? Call Of Duty 2’yi mi?
FIFA 2006’yı mı, yoksa PES 5 mi? F.E.A.R. ile Fahrenheit de ilginç&korkunç
duruyor. Burnout’un da yenisi çıkmış…” diyoruz adeta. Bu kadar çok oyun
varken, benim gibi hepsine saldıranlar ise; vakitsizlikten 3-4 bölüm geçip,
“Başka bir baharda oynamak için” kenara atıyorlar.
Bunu neden mi söylemek istedim? Zaten bir çok oyun varken bir de dizilerin,
filmlerin oyunlarının yapılması bana mantıklı gelmiyor. Hadi güzel bir şey
yapsalar neyse. Ancak Spiderman 2’nin PC versiyonu, Harry Potter serileri ve en
önemlisi Buffy The Vampire Slayer dizisinin rezalet oyunları hala gözümün
önünden gitmiş değil.
Buffy The Vampire Slayer’dan bahsederken “En önemlsi” dememin sebebi ise;
Türkiye’de yine aynı kanal olan Cnbc-e’de yayınlanan 24 dizisinin oyununun
çıkacak olması. Fakat bu sefer bazı şeyler farklı olabilir. Çünkü…
Elimizde fazla bilgi yok belki. Önce basit detaylardan bahsedip, iyi bilgileri
sona saklayalım ki; yazının heyecanı biraz daha artsın. Mesela Jack Bauer’in
oyunda yönettiğimiz karakter olacağından başlasak hiç de fena olmaz!
Grafikleri çok sağlam görünen oyunun ana amacı; Amerika’da 1000’i 1 para olan
önlenemez teröre karşı mücadele etmek. Malum, en vahşi ülke Amerika. Her 3
kişinin 1’inde silah var. Yine de kalem kılıçtan keskindir, bunu unutuyorlar. Ne
yapalım, kalemimi alıp, ben de Amerika’ya yerleşeceğim ileride…
Tam ismi “24: The Game” olan oyun; dizinin 2. ve 3. dönemini konu alıyormuş.
İzlemediğim için şu anda dizinin kaçıncı sezonunda olduğunu bilmiyorum, ama
bilen vardır muhakkak.
Oyundaki tüm karakterlerin surat ifadelerinin gerçeğiyle bire bir olacağı
söyleniyor. Çevredeki nesnelerle olan iletişim ise had safhadaymış. Kırılgan
nesneler söz konusu. Bad Boys 2’deki gibi…
Sıra geldi heyecanlı konulara… Oyunun en büyük güzelliği zannedersem Splinter
Cell’deki gibi gizliliğe hakim oyun oynayabilecek olmamız. Böylelikle işimiz
klasik aksiyon oyunlarındaki kadar kolay olmayacak. Her daim hamlelerimizi
dikkatli yapmamız gerekiyor…
Mesela adamı gizlice boğabilecek, sonra da güvenlik kameralarına yakalanmadan
adamı bir yerlere saklayacağız. İkinci olarak milletin içinden pata küte de
gidebiliyoruz. Ateş ede ede gidebileceğimiz bu tarz, daha çok Rainbow serisine
benzeyecek. Gerçi son Splinter Cell’de de(Chaos Teory) bu şans vardı.
Third Person kamerasıyla oynanan oyunda; yarı otomatik bir düşmana kilitlenme
sistemi de söz konusu. Hedef alma sistemi olan bu olay, oyunun gerçekçilik ve
eğlencesini arttıracaktır.
Sıkı durun… Oyunda düşmanları sorguya çekme şansımız var. Nasıl mı? Aynen
gerçekte olduğu gibi. İyi bilgi almak istiyorsanız, ruh halinizi de düşmanın
karakterine göre belirlemelisiniz. Bazen sinirli, bazen ise sessiz sakin, bir
sonbahar günü düşen yaprak gibi sorguyu yapmalısınız. Bu ve bunun gibi pek çok
mini oyunların da mevcut olduğu 24 The Game’i sabırsızlıkla bekliyoruz. 2K Games
ve SCEE’ye “24 The Game”de başarılar diliyoruz, iyi oyunlar…