Oyun İncelemeleri

Merchants of Brooklyn

Çizgi roman okumak, benim için değişmeyen alışkanlıklardan biri. Ufakken Uzay
Şövalyesi Rom (En sevdiğim kahramandır!) ile bu alışkanlığım başladı. Daha sonra
Silver Surfer, Thor, Örümcek Adam, Süpermen, Batman derken elimde koleksiyonum
oldu. Koca adam oldum, halen yeni serüvenleri okumandan duramıyorum. Usta
çizerlerin elinden çıkan çizgi romanların, çizimlerine ayrı bir hastayım. Çizgi
roman ne alaka denirse, işte burada oyunlarla olan köprüyü de kurayım, geçiş
rahat olsun. Bu çizimler, artık sayfalardan, kağıtların arasından çıktı, oyun
olarak PC ve konsolların sayesinde ekranlara kadar geldi. Böylesi görselliğe
sahip oyunları gördük, şimdi onların arasına Merchants of Brooklyn de katılıyor.

Sokakları arşınlarım, ama yürüyecek sokak kalmamış!

Merchants of Brooklyn (MOB), Paleo Entertainment tarafından geliştirilmiş. Firma
daha önce Half-Life 2’nin multiplayer modlarından biri olan Paleolithic
Revolution’ı yapmış. MOB da, Paleo’nun kendi projesi.

Oyun Water World (Su Dünyası) filmindeki gibi bir atmosfere sahip. 3100
yılındayız (Torunlarımızın torunlarının torunları zamanı), küresel ısınma
nedeniyle su her yeri kaplamış. Brooklyn sokakları artık, deniz olmuş. Şehir üst
ve alt olmak üzere iki kısma bölünmüş. Havalar ısınınca, serinlemek için denize
giren Brooklyn halkı böylece ikiye ayrılmış. Üstlerde yaşayanların liderleri,
Brooklyn Institute of Technology (B.I.T) ile iletişime geçmişler. Amaçları B.I.T
sayesinde klon teknolojisiyle Neanderthal yaratıp, kendilerine işçi
sağlanmasıymış. Bu klonlar da iri kıyım, kuvvetli, vurduğunda oturtan cinsten.
Neanderthal’ler arasında ölümüne dövüşler yapılıyor, biz de buradan kaçan özel
bir dövüşçüyü yönetiyoruz. Alt şehre kaçıp, diğer insanların desteğini alarak
üstlerin yönetimini devralmak için çarpışıyoruz.


“Abi bir göz taraması yapacaktım da, çok kıpraşıyorsun!”


Filmlik konumuzu es geçtiğimizde, oyunun kuşkusuz en ilginç yanını kullandığı
teknoloji çekiyor. MOB, CryEngine 2 ile hazırlanmış yapımlardan biri, hatta
Crysis ve Crysis Warhead’ten sonraki ilk oyun bile diyebiliriz. Yalnız CryEngine
2 öyle bir şekilde kullanılmış ki, Crysis’te gördüğümüz görsellikle pek bir
alakası kalmamış. MOB, grafik olarak son çıkan Prince of Persia’ya benziyor.
Çizgi romandan çıkmış gibi, çizgilere ve görselliğe sahip. Yapımcılar CryEngine
2’yi değiştirmişler. Ancak bu grafiklerin kötü olduğu anlamına gelmiyor, hatta
vasatın üstünde güzel bir görsellik var. Yalnız bazı mekan tasarımları ve
karakter modellemeleri birbirini tekrar ediyor. Bir de bazı yerlerde
nedense kaplamalar kötü gözüküyor. Bunlar haricinde grafiksel olarak
ofsaytlık durum yok.

CryEngine 2 grafik harici çevreyle etkileşimi ve fizik unsurlarını da sağlıyor.
Öldürdüğünüz düşmanlar haybeye patates çuvalı gibi yere düşmüyorlar. Çevredeki
bazı nesneleri kullanıp, onun bunun kafasına atabiliyorsunuz. Hatta
düşmanlarınızı akşam yemeği gibi parçalayıp, kopan kafalarını, bacak yada
kollarını da silah olarak kullanabilirsiniz. Ancak oyundaki etkileşim
Crysis’teki kadar iyi değil.

Kol kola

MOB’un oynanışı eski tipteki FPS’ler mantığında. İlerle, kapıdan geç, düşmanları
öldür kuralı geçerli. Ancak fiziksel ve çevresel etkileşimler, klasik oynanış
mantığını biraz daha eğlenceli hale getiriyor. Gelelim diğer bir noktaya,
kolumuza. Kol ne alaka diye soracak olursanız, şöyle bir cevap vereyim. Oyunun
başında karakterimizin başından geçeni görüyoruz. Bir dövüşte sağ kolu kesiliyor
ve yerine biomekanik bir kol takılıyor. Bu kol bizim her şeyimiz. Biomekanik
kolumuz silah şeklini alıyor ve X-Men’deki Gambit gibi eşyalara güç yükleyip
onların patlamasını sağlıyor. Böylece çevredeki nesneleri veya düşmanlarımızın
vücut parçalarını bombaya çevirebiliyoruz. Bir dövüşçü olduğumuzu unutmamız
lazım. Yumruklarımızı da kullanabiliyoruz. Hatta biomekanik kolumuza gene güç
yüklediğimiz zaman, düşmanları tek vuruşta parçalama imkanımız var. Kolumuza güç
yüklediğimiz zaman Crosshair, mavi bir şekle giriyor ve dolmaya başlıyor.

Düşmanların alayı geri zekalı, ama bol sayıda geliyorlar. Çoğu üstümüze gelip
ateş etmekten veya yumruklamaktan başka bir şey yapmıyor. Saklanma gibi bir
hünerleri yok, ama arada sırada size bakıp hiçbir şey yapmadan arkalarını dönüp,
tabanları yağlayabiliyorlar.

Sudan çıkmış balık

MOB’un sesleri efektleri bazı zamanlar çok tok bir şekilde
duyulurken, bazen sesler duyulmaz bir hal alabiliyor.
Yapımın CryEngine 2 sayesinde menüsü aynı Crysis, hatta bazen Crysis’in bir
modunu oynuyormuş gibi hissedebilirsiniz. MOB, single player dışında multiplayer
olarak da oynanabiliyor. Sonuç olarak oyun, buram buram kalite olmasa da,
grafikleri ve kol, bacak koparma imkanıyla zaman geçirtebilir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu