Castle Siege: Ballerburg
Eskilerin unutulmaz oyunları vardır. Ekranda abidik gubidik çizimler içeren
bu basit oyunlar, görsel açıdan hiçbirşey ifade etmez ama insanı o kadar sarar
ki kendinizi ayıramazsınız. Commodore zamanlarından bahsediyorum. 16 renkli bir
makinede görüntüler ne kadar iyi olursa onları sunarlardı. Bilenler bilir;
Ballerburg’da o zamanların vaz geçilmez oyunlarından biriydi. Ekranın sağ ve sol
tarafında iki mancınık, ortada kocaman bir dağ, yükseklik ve hız belirleyip
birbirini vurmaya çalışan iki rakip. Tüm oyun bundan ibaretti ama iki kişi
oynamak inanılmaz zevli mücadelelere tanıklık ediyordu. Şimdi ise teknoloji
ilerledi. Grafikler aldı başını gitti. Oyun çeşitliliği ise sayılamayacak
çoğunluğa ulaştı. Her ne kadar günün oyunları en iyisini sunmaya çalışa da insan
bazen eskilerin o basit oyunlarını arıyor. Hip Interactive firması da aynı
düşünceye sahip olacak ki; Ballerburg oyununu biraz allayıp pullayarak, biraz
değiştirip, kendince yenilikler ekleyerek sunmuş oyun severlere. Gerçi oyunun
piyasaya çıkması bayağı sancılı olmuş. 2002 senesinde tamamlanan oyun, yayıncı
ile yaşanan problemlerden dolayı ortalıkta kalıvermiş. Nihayet Ascaron gibi
kaliteli oyunlarını görmeye başladığımız bir firma ellerinden tutmuş ve eski
günlerin anısına Ballerburg’u sunmuş bizlere.
Koordinatları veriyorum; x 12 – y 41
Tam adıyla Castle Siege: Ballerburg, kalelerin, kral ve kraliçelerin birbirleri
ile olan mücadelesini konu alıyor. Eskiden alıştığımızın tersine, sadece savaş
ve birbirine isabetli atışlar üzerine kurulu bir oyun değil. Aynı zamanda
teknolojik yenilikler yapmayı, halktan vergi toplamayı ve insanları yönetecek
binaları yapmayı gerektiriyor. Tüm bunlar gerçek zamanlı strateji oyunlarını ve
oynanışını andırıyor ancak oynanış kesinlikle hayal edeceğiniz gibi değil.
Öncelikle kamera sisteminden başlayalım. Kamera sadece ana binamız olan;
“kale”yi gösterecek şekilde dizayn edilmiş. Sağ tuşa basılı tutarak kamerayı
döndüebiliyoruz ancak gördüğümüz ekran hep kalemize bakıyor. Daha sonra
kalemizin etrafına binalar yapmaya başlıyoruz. Bunlar insanların yaşayacağı
evler olacağı gibi, yeni silahlar üretebileceğimiz ve teknolojik gelişmeler
sağlayacağımız binalar da olabiliyor.
En hayati birimlerimizden biri olan treasure binası sayesinde altın topluyoruz.
Altınlar ise Ballerburg’un can damarını teşkil ediyor. Zira oyun içerisindeki
tüm harcamaları bu altınlar sayesinde temin ediyoruz. Altın toplama hızımız ise
iki noktaya bağlı birincisi treasure ve insan sayımıza, bir diğeri de halktan
topladığımız vergi miktarına. İnsan sayısı ve treasure sayısı arttıkça doğru
orantılı olarak altın kazancımız da artıyor. Ancak vergilerin arttırılması
durumda kısa bir süre için yüksek meblalar toplamamıza rağmen, insanlar şehri
terk ediyorlar ve üretim hıza düşüyor. Menünün hemen ortasında yer alan bu vergi
dengesini oyunun gidişatına göre sizin belirlemeniz gerekiyor ve inanın savaşı
oldukça etkiliyor.
Kale yıkan toplar, rüzgârdan etkilenir mi?
Gelelim oyunun savaş kısmına. En hayati olan savaşlar, not almamız ve en ince
ayarına kadar uğraşmamızı gerektirecek koordinatlar üzerinden yapılıyor.
Yapacağımız binaların haricinde yüksek altın karşılığı üreteceğimiz mancınık,
top, ballista vb. savaş makinaları tek silahlarımız oluyor. Her silahın üzerine
geldiğimizde kamera değişiyor ve girilmesi gereken koordinatlar bekleniyor. İlk
atışımızı rastgele yaptıktan sonra, sağ taraftaki haritadan nereye ateş
ettiğimizi ve bir sonraki atışımızı ne tarafa doğru yönetmemiz gerektiğini
anlıyor ve nokta atışlar yaparak düşmanımıza en büyük zararı vermeye
çalışıyoruz.
Düşmanların birbirlerine isabetli atışlar yapmaları kadar teknolojik yeniliklere
de ne kadar açık oldukları bir diğer önemli unsur. Çünkü büyü ve iksir tarzı
yeniliklerle daha ölümcül olacak silahlar üretmek mümkün. Hatta ilerleyen
bölümlerde kendi kalenizin etrafına büyülü bir kalkan üretip topları geri
yolladığımız gibi aynı zamanda düşman kalesine yıldırımlar düşürerek ofansif
büyüler de yapabiliyoruz.
Sonuç olarak, grafik desen bir felaket olan, ara videoları 6 sene evvelki
videolara benzeyen, sesleri hiçte iyi olmayan bir oyun nasıl bu kadar
oynanabilirliği yüksek olur bilemiyorum ama sadece vakit geçirmek ve eski
günlerin anısına oynamak isterseniz buyurun.