Die Hard: Nakatomi Plaza
Tam kafamın dönmesi geçmek üzereydi ki karşıma yeni bir FPS daha çıktı. Neyse ki bu son oynadığım oyun kadar hızlı değil ve yavaş yavaş alıştığımdan da olsa gerek, artık daha az dönüyor başım. İşte Die Hard, gözümüzün algılayıp beynimizin işleme kapasitesinden daha fazla görüntünün kafamıza aktığı oyunlardan biri. Bu oyun, iki yönden modaya uyuyor. Birincisi; 3 boyutlu ortamda elinde silahla dolaşan bir adam ve ikincisi de; bir filmin oyunu olması. Aslında 2. seçenek yavaş yavaş demode olmaya başladı. Çünkü artık oyunların filminin yapılması daha revaçta. Bu oyunda yapımcılar filmi, büyük ölçüde gerçekleştirmeye çalışmışlar ve filmdeki ortamlardan karakterlere ve olaylara kadar birçok şeye sadık kalmışlar. Bunun yanında filmdeki bazı sahneler yok veya farklı. Ayrıca filmde olmayan bazı sahneler de eklenmiş. Oyun bir videoyla açılıyor ve ilerledikçe de sık sık karşımıza videolar çıkıyor. Bu sayede filmin havası oluşturulmaya çalışılıyor.
Filmi seyrettiyseniz konuyu hatırlıyorsunuzdur. Benzeri konulara onlarca filmde rastlamışızdır. Kahramanımız John McClane, karısının şirketinin yılbaşı kutlaması için Nakatomi Plaza’ya gitmiştir. Ancak bina teröristler tarafından yapılan bir saldırıyla ele geçirilmiştir. Teröristler dışarıyla olan irtibatı kesmişler, John’un karısı ve şirket başkanının da içinde bulunduğu bir takım insanı rehin almışlar ve etrafa adamlarını yerleştirerek binayı kontrol altına almışlardır. Teröristlerin amacı şirketten yüklü miktarda parayı kendi ceplerine indirmektir. Ammavelakin hesaba katmadıkları bir şey vardır: New York polis departmanından dedektif John McClane. Ve bu onların sonunu getiren etken olacaktır.
Yapımcı firma yani Piranha Games 2000 senesinde bir programcı ve bir grafik artist tarafından kurulmuş yeni bir firma. Bu oyun da onların ilk oyunu. Kullandıkları Lith-Tech 2.0 oyun motoru her ne kadar kendini daha önce No One Lives Forever gibi oyunlarda kanıtlamış olsa da, bu oyunda bazı problemler var. Bu problemlerden biri görüntü problemleri ki; bunların güncel ekran kartı sürücüleriyle filan giderilebileceği söyleniyor. Ama asıl problem zaman zaman takılmaların yaşanması. Amd XP1600+ işlemci ve Ati Radeon ekran kartı ile gerek düşük gerekse de yüksek çözünürlüklerde takılma problemleri yaşadım. Bu problemler nadir olarak görülüyor ancak frame hızı genel olarak beklenenin altında. Ben fazla sorun yaşamadan oynadım ama daha düşük konfigürasyonlarda nasıl sonuç verir bilemem. Bu tür hataları firmanın yeni olmasına verelim ve affedelim. Problemleri bir kenara bırakıp grafiklere bakarsak şu sonuca varabiliriz: İdare eder! En son oyunlara göre grafik kalitesi biraz daha düşük kalmakla beraber göze batan bir yanı yok. Karakterlerin bedensel hareketleri iyi ama yüz, ağız gibi animasyonlar yok denilecek seviyede. Aynı şekilde ortam da vasat. Bazı duvarlar aşırı parlak. Bunun sebebi az önce bahsettiğim grafik problemleri ile ilgili. Bir başka ekran kartıyla ve e.k sürücüsüyle belki daha düzgün görünebilir.
Tüm oyun bir binanın içinde; asansör boşluğunda, çatıda, havalandırmada, odalarda geçiyor. Bu durum, bazılarına sıkıcı gelebilir. Zorluk seviyesi fazla değil. Her bölümde bazı görevleri yerine getirmeye çalışıyoruz. Çözmemiz gereken bulmaca gibi şeyler yok sayılır. Genelde gideceğimiz yerler sınırlı. Bir çok kapı bile olsa genelde gideceğimiz yer haricinde hepsi kilitli oluyor. Bazen bir kapıyı açmak için bir kontrol odasından elektriği kesmek ya da şifreli kilitle koruna bir kapının şifresini bulmak gerekebiliyor. Bu tür durumlarda birkaç kapı açık oluyor. Kablo kesme işi sık karşımıza çıkıyor. Genelde kırmızı kabloyu kesmemiz yeterli. Mavi kablo faz oluyor ve kesmeye kalkarsanız elektrik çarpıyor. Bazı yerlerde ters durum söz konusu. Bu yerlerde, kablolar ters bağlanmıştır, gibi bir not bulabilirsiniz. Vücudunuz ile ilgili dikkat etmeniz gereken üç şey var. Bunlar sol alt köşede kalp, beyin ve akciğer simgeleri ile gösteriliyor. Kalp ve beyin; sağlığınız ve moraliniz ile ilgili. Akciğer ise dayanma gücünüz. Zıpladığınız ya da koştuğunuz zaman azalıyor ve zamanla artıyor. Sağlığınız için ise sağda solda bulacağınız ecza dolaplarındaki araç,gereç ve ilaçları kullanabilirsiniz.
Ne gibi silahlarımız var peki? Eh gerçek hayatta öyle oyunlardaki gibi envai çeşit silah pek bulunmaz. Bu da bir filmin oyunu olduğuna göre ve bu film de gerçek hayattaki silahları içerdiğine göre fazla silah çeşidi beklemeyin. Başta bir baretta tabanca ile oyuna başlıyoruz. Daha sonra bölüm ilerledikçe teröristlerden ele geçireceğimiz birkaç çeşit makinalı tüfek, dürbünlü tüfek, birkaç ufak patlayıcı gibi ateşli silahlar elimize geçecek. Bunların yanında yangın söndürücü, balta gibi silah veya araçlar da karşımıza çıkacak. Bunları adam haklamaktan çok bazı engelleri aşmak için kullanacağız. Bir de sürekli yanımızda bulunan araçlar var. Bunlar; bir yankeski, iki yönlü bir telsiz, bir zippo çakmak ve polis rozeti. Bunları da zaman zaman kullanmamız gerekecek.
Birçok oyunda olduğu gibi ve bir aksiyon oyunundan beklendiği gibi müzikler, olaylara ayak uyduruyor. Normalde sakin sakin çalan müzik, bir çatışma anında tempoyu artırıyor ve nabzınızın yükselmesine katkı sağlıyor. Kontroller benzeri oyunlardakinden farklı değil. Birkaç değişik kontrolü de ayarlar kısmından öğrenebilir ve gerekirse değiştirebilirsiniz.
Sonuç olarak Die Hard daha çok hayranlarına hitap eden vasat bir oyun. Herşeye rağmen oyunun pek zor olmaması ve film havasının oluşturulmaya çalışılması ,birkaç ufak problemi olsa da, oyunun sıkıcı olmadan oynanabilmesini sağlıyor.