Broken Sword: The Shadow of the Templars
Belki biraz klasik olacak ama gelmiş geçmiş en iyi adventure oyunları dediğimizde veya bir ”Top Ten” listesi yaptığımızda Broken Sword serisi ilk 5 içine rahatlıkla girebilecek bir oyundur (yalan!! diyen aşşağıya yorumunu yazsın:)). 1996 yılında Revolution Software tarafından piyasaya sürüldüğü zaman gerek dönemine göre mükemmel olan grafikleriyle, gerek sıradışı konusuyla, gerekse mekanlarıyla (Oyunda Türkiye yoktu ancak haritada ülkemizin bulunduğu bölgede bayrağımız (sınırlı ülke gösterilmişti) ve üzerindede bir dansöz bulunuyordu) 90’lı yıllara damgasını vurmuş bir oyundu. Aynı yıl PlayStation’da da boy gösteren oyunu şimdi ise minik canavar Gameboy Advance’da görüyoruz.
Druid’siz bir Adventure bulun banaaa!!!
Oyun aslen Paris’te geçiyor. An American tourist George Stobbart(Yeah), Paris’te tatilin keyifini sürerken bir kahve içmek için Paris’in ünlü Cafe’lerinden Cafe Tabac Prites’a gider. George Nescafe’sini yudumlarken o sırada aniden bir palyaço ortaya çıkar ve sempatik tavırlarıyla içeri girer. Bu arada George, Cafe’nin dışarıdaki bir masasında oturmaktadır. O da içeride olsaydı ayıptır söylemesi mefta olacakmış. Neyse bu palyaço (yani Khan) içeride bulunan yaşlı adamın çantasını elinde bulunan akordeon ile değiştirip kaçar. Bu akordeon patlar ve içerdeki garson kız yaralanır, ancak yaşlı adam mefta olur. Sonuçta enayi George bu işi çözmeye çalışır. ”İşin gücün yok mu senin niye bu işle uğraşıyorsun?” diyenlere de o Cafe’de bende ölebilirdim diyor bu arkadaş¿. Aslında bu olayın palçonun ilk suikast girişimi olmadığını kapıda fotoğraf çeken Nicole Collard’dan öğreniyoruz. Nicole, Paris’in Rue Jerry mahallesinde oturan (abarttım biraz ama gerçek) bir gazetecidir ve güzel bir hatundur. Nicole bu olayı bizden önce irdelemeye başlamış ve bu olayın ve önceki olayların bir grup irticai örgüt tarafından yapıldığını öğrenmiştir. Daha sonra Nicole ile bir telefon görüşmesi yapıyoruz ve işin iç yüzünü biraz daha öğrenmek için Nicole ile daha yakından görüşüyoruz…
George Stobbart ile Devr-i Alem
Dediğim gibi oyun bulmacalarıyla, oynanışıyla ve özellikle konusuyla çok iyi bir adventure olduğunu herkese kanıtlamış durumda. Oyunun dört sene önce, yani 1998’de çıkan 2. versiyonu da kendini kanıtlamış olmasına rağmen ilk oyunun yeri bende ayrıdır. Neyse 2003’e doğru da Broken Sword 3’ün çıkacağını belirtmek isterim. Önceden söylediğim gibi George suikast falan derken devr-i alem yapıyor. Öncelikle George’un müzede gördüğü mücevherin bir eşinin de Peagram adlı arkeolog tarafından İrlanda’da tutulduğunu öğrenmemizle birlikte oraya uçuyoruz. Daha sonra ise İspanya, İngiltere ve İran’a gidiyoruz.
Sleeping the Dragon
Oyun doğal olarak PC ve PlayStation versiyonlarına göre daha düşük teknik özelliklere sahip. Ben en azında açılış videosunun Sonic Advanced’da olduğu gibi hareketli olmasını beklerdim ancak sadece resimlerden ibaret. PC’de oynayanlar Broken Sword’un açılış videosunun özellikle görsellik bakımından inanılmaz güzel olduğunu iyi bilirler. Hem kısa ve öz, hemde mükemmel bir 2D. Bu aletinde her yere götürebildiğimiz minicik bir alet olduğunuda unutmamalıyız tabii. Oyunun garfikleri oldukça iyi sayılır. Çevre tasarımları falan son derece iyi. PC’deki oyundan birebir çekilmiş müzikler ise özellikle dikkatimi çekti. Broken Sword’un harika müziklerini GBA’de duymak benim hoşuma gitti. Oyundaki ses efektleri de fena sayılmazlar. Kontroller ise GBA’de mouse olmadığı ve olamayacağı için aksiyon oyunu tarzında.
Mini olmasına rağmen Broken Sword, 32-Bit’lik GBA’e yakışır bir adventure oyunu. Havuz başında kokteylinizi yudumlarken veya bahçenizde hamağınızda keyif yaparken Broken Sword’un zorlu bulmacalarını çözmenin size de eğlenceli geleceğinden eminim.