Makale

Oyuncunun Günlüğü

Bakıyorum da zaman ne çabuk geçiyor. Daha dün gibi hatırlıyorum bazı şeyleri. Atari salonlarında geçti çocukluğumuzun bir bölümü. Belki de şehrin çocuklar için en kötü taraflarından biri de buydu o günlerde. Daha sonraları atari kiralar olduk günübirliğine. Bizim buralarda Atari 2600’ü kimlik karşılığı kiralarlardı.Atari salonuna gitmekten daha hesaplı oluyordu bu yöntem.

Mavi Ekranın Büyüsü

Sonunda mavi ekranın büyüsüne kapıldık. Açınca mavi ekranı ve beyaz karakterleri çıkan Commodore 64’e bu ismi takmıştım. Çocukluk işte ne yaparsınız. Artık ne atari salonları ne de kiraladığımız atariler bizi etkiliyordu. Kişisel bilgisayar bulaşmıştı bir kere kanımıza. Tek düşündüğümüz o mavi ekrandı. Aslında bu bir başlangıçtı, hayatımızda bir dönüm noktasıydı. İlk dönemlerde amaç aynıydı, oyun oynamak, oyun oynamak ve yeniden oynamak. Fakat bilgisayarı kullanıp ufak ufak bir şeyler yapmayı öğrenince amaçlar da değişmeye başladı. Çünkü o mavi ekran bize inanılmaz ufuklar açmıştı. Kimimiz program yazıyor, kimimiz oyun oynuyor, kimimiz de resim yapıyorduk. Benim gibi bazıları da belli bir konuya yönelmeyip her şeye bulaşmış ve kurcalar olmuştu.

Oyun oynamak,oyunları sonsuz haklı yapmak için Action Replay VI (bizde Multi Ice 6 diye geçer) almıştım. Ama bu kartuş muhteşem birşeydi. Oyunların menülerini Türkçe yapmaya başladım.Sağına soluna adımı yazıyordum. Bundan daha zevkli ne olabilirdi?

Efsaneler…Commodore ve Amiga

Bir arkadaşta Koala Paint’i görene kadar böyle sürüp gitti. Koala Paint Commodore 64 için gerçekten çok kolay kullanılabilen güzel bir çizim programıydı. İşte o sıralarda Amiga efsanesi doğdu. Ben de artık grafik işine merak saldığımdan olsa gerek Amiga hastalığına yakalandım. Tedavisi yoktu mutlaka almalıydım. İşte o yüzden çok sevdiğim Commodore 64’ümü sattım ve Amiga 500 aldım.

Sensible Soccer & Sensible World Of Soccer

Grafik merakından Amiga aldım ama oyunlarının da çok güzel ve zevkli olduğunu çok geçmeden anladım. Bir süre oyun dünyasına daldım. Bugün bile büyük zevkle oynadığım ve hiçbir futbol oyununa değişmediğim Sensible Soccer ile o günlerde tanıştım. Sahayı tepeden görüyordunuz ve küçücük adamları yönetiyordunuz. Taraftarın tezahüratları sizi havaya sokmaya yetiyordu. Oynarken alınan zevk hiçbir oyunda yoktu. Evde arkadaşlarla turnuva yapmak en büyük zevkimizdi. Sensible Software firması Sensible World Of Soccer’ çıkardığında daha bir bağımlı olmuştuk bu oyuna. Artık menajerlik kısmı da vardı ve yirmi sezon takımlarda top koşturabiliyordunuz.

Dune 2. Real-Time Strateji Doğuyor!

Yer Bandırma, oyun ya da programlar hemen gelmiyor tabii. Önce İstanbul’a gelecek sonra buraya. Aradan bayağı zaman geçebiliyor bazen. Sık sık bizim bilgisayarcıyı ziyaret ediyorum.Yine bir ziyaret günü başımdan geçenler:

-İstersen yeni bi oyun geldi 6 disket.

-Oha one öle yaw.

-Güzel bi oyun dediler ben de getirdim.

-Yaw Zeki abicim iyi diyon ama 6 disketi bi oyuna bağlamak yerine birkaç oyun alırım.

-Yaw sen şuraya otur kurcala biraz,beğenirsen çekeriz.

-Tamam abi bi bakalım o zaman ama pek sanmıyom.

-Abiii , Zeki abi bu oyunu çek banada ben gidim evde takıliim biraz.

-Ne o sardı galiba.

-Yok sarmak değil abi değişik türde bi oyun bu. Daha önce böle bişey görmedim de ondan. Arşivde bulunsun yani.

Tabii oyun arşivde durmadı hep bilgisayarın yanındaydı.Aslında işi garantiye alıp bir kopyasını almıştım, arşivde duran onlardı.Deluxe Paint 4

Koala Paint’den kalan hastalık Michael Jackson’ın bir klibiyle alevlendi. Beyazlasın diye kaç ameliyat geçirdiğini bilmediğimiz suratı değişip duruyordu klipte(Bize kalsa işi hipo ile çözerdikya neyse). E bizde artık bilgisayar kullanan biriyiz ya işi çözmek lazım. O tür efektler daha yeni millet “Vay be! bu nasıl oluyor”, bak elin gavuru yapıyo deyip duruyor. Altta kalmamak lazım malum muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut. Tek eksiğimiz bir grafik programı. Bize lazım olan bir dönem ATV’de yayınlanan Dinozorus isimli telefonla oynanan oyunun hazırlanmasında kullanılan Deluxe Paint 4. Onu da bilgisayarcımızdan kopyalattığımız oyunların iki katı fiyata kopyalatıyoruz ve evin yolunu tutuyoruz. Malzememizde hazır olduğuna göre işe koyulma vakti geldi demektir. Burda dikkat edilmesi gereken nokta birşey aldıysanız mutlaka kullanım klavuzunu okuyun. Yoksa çok uğraşırsınız. Ama malum o yaşlarda ingilizce bilmediğimize göre kurcalamak lazım. Bir kaç umut kırıcı denemeden sonra aslında çok kolay olduğunu anlayıveriyorsunuz. Tebrikler başardınız. Artık cümle aleme bizim de o efektleri hazırlayabileceğimizi gösterdiniz. Hem de birkaç dakikada. Ama hemen sevinmeyin daha yolun başındasınız. Öğreneceğiniz çok şey var.Deluxe Paint 4’ün tek yeteneği bu değil. Biraz daha uğraşırsanız kendi çizgifilminizi de yaratabilirsiniz.İyi şanslar.

Deluxe Music Construction Set

Ne oyunlar ne de grafik programları beni sarmaz diyor olabilirsiniz. Bu durumda karşınıza başka seçenekler de çıkıyor tabii. Kendi bestelerinizi hiç bir müzik bilginiz olmasa da yapabilirsiniz. İşi daha ileri götürüp kaset çıkarırsanız ne kadar satar tartışılır ama kendi çapınızda besteler yapmak hiç de zor değil. Tek ihtiyacınız başlıkta da gördüğünüz nacizane tek disketlik (Amiga’da 880kb DD disketler standarttır.Daha sonra çıkan bazı modellerde HD disketlerde kullanılmıştır.) müzik programını bilgisayarcınızdan oyunların iki katı fiyata kopyalatarak soluğu kız arkadaşınızın yanında almak (Amiga İspanyolca kız arkadaş demektir). Programı yükleyince karşınıza ilkokulda kullandığınız müzik defterine benzeyen birşey çıkacaktır. Müzik bilginiz olmasa dahi oralara notaları yerleştirebileceğinizi varsayalım. Daha sonra hangi kısımda hangi müzik aletleri kullanılacaksa onları seçin ve ilk bestenizi dinleyin. Belki ilk beste o kadar iç açıcı olmayabilir ama deneyerek kulağa hoş gelen bir melodi tutturabilirsiniz. Zorlanacağınızı sanmıyorum. O ruhu yakalamak için denemeniz, araştırmanız ve uygulamanız yeterli.

Artık En İyi Dostun Amiga

Bu liste böyle uzayıp gider biz burada kesip olayı bağlayalım isterseniz. Farkında olmasanız da artık en iyi dostunuz Amiga. Siz onu ne kadar severseniz o size o kadarını verir. Dilini anlamalısınız, ama önce sevmelisiniz ve en önemlisi merak etmelisiniz. Amiga’nın sınırlarını zorlamalı, kendinizi geliştirmelisiniz.Unutmayın onu tasarlayanlar başta Jay Miner (Father Of Amiga-Amiga’nın babası) olmak üzere ruhlarını da katmışlar.İşte o ruh Amiga sevgisinin belki de en büyük sebebidir.

Şimdi her ne kullanıyor olursanız olun. Denemeyi, araştırmayı, uygulamayı ve öğrenmeyi ilke edinerek yaptığınız işe ruhunuzu katıp katmadığınıza önem verin. Bakış açınızın bu yönde olması dileğiyle…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu