Oyun İncelemeleri

Dungeon Siege

Bir editör için incelemesi en zevkli geçen oyun herhalde aylarca beklediği oyundur. Bundan yaklaşık 7-8 ay önce Microsoft’un Dungeon Siege adında bir oyun çıkaracağını duydum. İlk başlarda çok iyi bir oyun olacağını düşünmemiştim. Duyurulduğu zamanlar o tür bir oyun yoktu hiç. Daha sonra videolarını izledik ve galiba bu kez iyi bir oyun yapmışlardı. Sonunda zamanı geldi ve Dungeon Siege piyasaya çıktı. Tabi bende ağzımın suyu aka aka oynamaya başladım.

Dungeon Siege şu anki oyunlar arasında belli bir kategoriye girmeyen bir oyun. Çünkü ilk defa gerçekten 3D olan bir Frp/Rpg oyunu. Bu tarzın başını çeken Diablo’yu hepimiz çok iyi biliyoruz. Fakat bu oyunun Diablo’dan çok farklı bir oyun olduğu söylemek istiyorum. Öncelikle grafikleri tamamen 3 boyutlu. Oynanış olarak çok benzerlikleri olmasına rağmen karakter seçimi bir hayli değişik. Ayrıca son zamanlarda çok moda olan bir durum bu
oyunda da yapılmış Ne mi? Kısa Loadingler. Blood Omen 2’de olduğu gibi bu
oyunda da sadece açılışta ufak bir yükleme yapılıyor bir de oyuna başlarken. Bunların dışında oyun içinde 2 saat oynamama rağmen hiç loading olmadı. 

Her zamanki gibi kurulumdan başlamak istiyorum. Oyun 1Gb’a yakın kuruyor. Son zamanlarda çıkan çoğu oyun zaten 1Gb üstü kuruyor. Konumuz ölmekte olan yaşlı bir adamın bir çiftçiye söyledikleriyle başlıyor. Bizde bu çiftçiyi yönetiyoruz. Grafikler çok ilginç. Oyuna ilk girdiğiniz anda “bunca ay ben bunu mu bekledim?” diyorsunuz ama biraz oynadıktan sonra aslında çok uğraşılmış olduğunu görüyoruz.
Oyunun girişinde fazla video kullanılmamış oyun içinde fazla yok. Yansımalar özellikle ağaçların arasında geçen güneş ışınları çok güzel yapılmış. Attığımız okları yaratığın üzerinde görebiliyoruz. Aynı şekilde onların attıkları oklarıda kendi üzerimizde 🙂 Öyle ki bir zindana girerken giriş kapısındaki yarasaları bile görebiliyoruz. Zindanlar çok güzel
dizayn edilmiş. Çok fazla ayrıntıya girilmemiş ama görüntüler ve içerideki o mistik atmosfer gerçekten çok iyi. İşte burada Diablo ile ilk farklar başlıyor. Diablo’daki gibi katlarca aşağıya inmiyoruz ve yollar daha belirgin. Bilindiği gibi Diablo’da çoğu kişi haritaya bakmadan oynayamazdı ama burda öyle bir problemimiz yok. Kamera açılarıda güzel ayarlanmış fareniz ile istediğiniz açıyı ayarlayabiliyorsunuz. Hatta isterseniz zoom seçeneği bile var. Dövüşü yerden izleme gibi bir lüksümüz var ve o kadar yaklaşmanıza rağmen grafikler bozulmuyor. Özellikte Zoom yaptığımız zaman karakterimizin üstünü başını değiştirince ne kadar çok detay olduğunu daha iyi anlıyoruz. Ayrıca Space tuşu ile oyunu istediğimiz yerde durdurup çevremize bakabiliyoruz. Aslında Space ile oyunu durdurma olayı daha çok Baldur’s Gate gibi gerçek Frp oyunlarında olan bir olay ama bence burada da çok güzel olmuş.
Bu da Diablo’da olmayan bir olay. Bu sayede oyuna aksiyon yerine daha çok Frp havası verilmek istenmiş. Ormanlar da güzel hazırlanmış. Yaratıklar genelde ağaçların, çalıların arasında çıkıyorlar.
Bu oyunun ince düşünülmüş artılarından. Seslere gelince gayet güzel hazırlanmış. Yaratık sesleri için uğraşıldığı baya belli. Zindanlardaki uğultular ve yankılar çok gerçekçi.

Diablo’daki gibi bunda da Quest’ler bulunmakta. Ama Diablo’daki gibi oraya buraya git gibi değil de daha çok oyun içinde karşılaşacağınız şeyler. Yapay zeka bazı yerlerde kötü gibi ama bazı yerlerde de çok iyi. Mesela iskeletler siz kaçtığınızda peşinizde gelmezken böcekler geliyor.
Belki de iskeletler düşünemedikleri içindir 🙂 Oyunda birçok silah kullanıyoruz. Çoğu öldürdüğümüz yaratıkların üzerinden çıkıyor. Sol üst köşedeki gösterge ile istediğimiz silaha rahatlıkla ulaşabiliyoruz. Oraya silah koymak içinde “ı” tuşunu kullanıyoruz. Invertory’yi açarak oradan istediğimiz silahları koyabiliyoruz. Konunun ilerleyişine göre yanınıza karakterler alabiliyorsunuz. Mesela oyunun başlarında zindanda bulduğunuz bir bayan size katılmak istiyor.
Tabii ki seçim sizin eğer isterseniz yanınıza kimseyi almayabilirsiniz. Bence kalabalık olmak daha iyi hem düşmanları öldürmek hemde atmosfer açısından ben kalabalığı tercih ediyorum. Silahlar üzerine
oldukça uğraşılmış hem görüntüleri güzel hem de çok çeşitli. Silahlardan başka oyunda büyüde kullanabiliyoruz. Silahlara gösterilen özen büyülere de gösterilmiş. Mümkün olduğu kadar büyü konulmuş. Ama işte tam burada bence oyunun bir eksiği ortaya çıkıyor. Bilindiği gibi bu oyun yakında çıkması beklenen Never Winter Night’a rakip olarak çıkmıştı. Ama görüyoruz
ki izlediğimiz videolara dayanarak büyülerin NwN’de daha iyi olduğu. Dungeon Siege’de büyü olarak çok çeşit verilmiş ama büyü yapılırken grafiklere pek önem verilmemiş. Bunların dışında oyunun başında bir karakter seçip mesela bir Paladin seçip ona göre oynamıyoruz. Karakterimiz tamamen bizim oyundaki kullandığımız silahlara ve yaptığımız büyülere göre gelişiyor. Bunuda bir artı olarak sayabiliriz. Ayrıca birçok gizli zindanlar var. Mesela bir heykeli çevirerek gizli bir zindanın kapılarını açabilirsiniz.Oyunda 4 adet skill var. Bunları geliştirerek karakterimizin ne olması gerektiğini belirliyoruz. Skiller şöyle; Ranger,Malee, Combat Magic ve Naturel Magic. Karakterimizin paladin tarzı kılıç ve kalkanla çok iyi dövüşmesini istiyorsak kılıç ve kalkan ile devamlı dövüşmemiz gerekiyor. Böylelikle Malee skilli artıyor her arttığı zamanda daha iyi dövüşüyor. Bence geliştirmesi en basit skill bu. Eğer okçu bir karakteriniz olsun istiyorsanız Ranger skill’ini geliştirmeniz gerekiyor bunun içinde devamlı ok atmanız gerek. Çok idael bir okçu karakter yapmak biraz zor. Yanınızdakileri çok iyi organize etmeniz gerekiyor. Bazı yerlerde aşırı yaratık ile karşılaşıyorsunuz işte böyle durumlarda devamlı kaçmanız gerekiyor. Büyücüler ise 2 gruba ayrılıyor. Son zamanlarda herkesin oynadığı Ultima Online’daki gibi burada da bir büyücü karakter yapmak ve geliştirmek gerçekten çok zor. Eğer dövüşmek için bir büyücü karakter isterseniz Combat Magic skill’ini arttırmalısınız. Yani devamlı düşmana büyü yapmalısınız. İşte burada da oyunun bir eksisi var bence. İlk level büyüleri pek kuvvetli değil ve level atlamak için devamlı o büyülerle yaratık öldürmemiz gerekiyor. Bu durumda biraz sıkılıyor insan. Eğer yanınızdakileri kılıçlı kalkanlı birer savaşçı yaparsanız daha iyi olur. Bir diğer büyücü skill’i ise Naturel Magic bu skill’ide takım arkadaşlarınıza yaptığınız büyülerle arttırıyorsunuz. Bu tür bir karakteri geliştirmek savaşacak bir büyücü geliştirmekten daha kolay. Üstteki menüden yapılacak büyüyü ayarlayıp onu seçili bırakırsanız devamlı kendi takım arkadaşlarıza o büyüyü yapıyor. Mesela ben oynarken bir karaktere Heal büyüsü verdim. Hem kendisi baya gelişti hemde dövüş sırasında heal potion içmek zorunda kalmadım.

Bence oyunun en zevkli kısmı kendi karakterinizi kendinizin yaptığı şeylerle belirlemeniz. Kılıç ve kalkanla dövüşmek ve skill’inizi arttırmak daha basitken bir büyücü olmak daha zor. Birazda zindanlardan bahsetmek istiyorum. zindanlar baya karanlık yapılmış köşelerdeki meşaleleri yakarak ilerliyoruz belli kısımlarda görebilmek için. Ufak tefek ayrıntılar düşünülmüş mesela bir zindanda böceklerin saldırısına uğruyorsunuz ki bence tam adrenalin dakikalarıydı. Bazı yerlerde bence gereğinden fazla yaratık konulmuş neyseki böyle yerler çok az. 1-2 yeri geçerken cidden baya zorlanıyor insan. 

Son Sözler:
Dungeon Siege şuan kendi türünde bir numarak diyebilirim. Zindanlar ve kamera açıları gerçekten çok güzel olmuş. Oynanışında da pek bir zorluk yok. Oyunu durdurabilmemiz gerçekten çok güzel bir an durdurup çevrenize bakma fırsatı buluyorsunuz. Never Winter Night çıkana kadar bence 1 numarada kalıcak. Ama izlediğim oyun içi videolara dayanarak söyleyebilirim ki Never Winter Night Dungeon Siege’den çok çok daha iyi olucak gibi görünüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu