Yavaş yavaş Türklerin yaptığı oyunların canlandığı şu dönemlerde belki de Türk yapımı olan ilk fantastik oyun ile karşınızdayız. The Last Mage, Tolga Özuygur Macromedia Flash’ı kullanması ve Hakan Özuygur Grafik tasarımında yardımcı olmasıyla 6 aylık bir çalışma sürecinin sonunda doğmuş. Oyunun test aşamasındaki halini internet sitesi üzerinden download edebilirsiniz. Fakat internete girdiğiniz zaman sürekli olarak yeni versiyon kontrolü yapmakta fayda var. Henüz test aşamasında olduğu için bir takım hatalara karşı oyunu yeni versiyonlar ile bu hatalardan arınmış bir şekilde oynayabilirsiniz. Şimdi isterseniz beğeneceğinizi düşündüğümüz hikayeye bakalım.
“Lordum bir tane daha geliyor!”
*Bir alev topu yanlarındaki birliğe dalar*
<<
“Efendim sayıları çok fazla her yerden saldırıyorlar…”
Kumandan onu susturur; “Geri çekilemeyiz, biz son insan kalesinin son birlikleriyiz, bütün elfler, insanlar ve cüceler acımasızca katledildi… Biz son umuduz…”
Yanındaki asker yeniden konuşur “Peki efendim ne yapacağız? Onları yenmemiz imkansız!”
“O zaman onurumuzla ölürüz, atımı hazırla!”
“Emredersiniz efendim!”
*Çadırdan hızlıca dışarı çıkar ve atı hazırlar.*
Kumandan atına biner ve arkasındaki birliğe emreder: “Saldırııın!!!”
-2 gun sonra-
“Ölmeleri çok kötü oldu, artık kalemizin hiçbir saldırı gücü yok… Yemeğimiz bitmek üzere…”
“O zaman buna bir son vermeliyiz kardeşim”
“Ama nasıl ? Benim okum ve senin büyün ile ne kadar savaşabiliriz ki?”
“Onlar bunu deneyerek öldüler biliyosun, biz de deneyecegiz!”
“Ama onlar öldü! Biz de niye bilerek aynı yola doğru ilerliyoruz?”
“Çünkü başka şansımız yok!” diye hırlar büyücü, ve ekler “Eğer onları durdurmazsak bu insanların hiç bir şansı, bizim hiçbir sansımız olmayacak!, dünyadaki son insan büyücüsü benim ve burada ölümü beklemektense sana dışarı çıkıp şimdi ölmeyi öneriyorum, benimle gelecek misin?”
Okçu konuşur “Tabii ki geleceğim, ne zaman seni yalnız bıraktım ki?”
-O Gece-
“Sessiz ol!”
“Zırhımdan geliyor ne yapabilirim?”
“Dur! işte bir goblin, orada!”
“Nerde? göremiyorum.”
“İşte agacın arkasında!”
“Hah gördüm! Sen mi saldıracaksın yoksa ben mi…”
Büyücü bir anda ayağa firlar ve büyüsüne başlar;
“Drauf nu’ flam!”
Büyük bir alev topu gobline doğru gider, goblin topu farkeder ve yana atlamaya calışır, ama çok geçtir patlamanın etkisiyle paramparca olur. Birkac goblin olayı farkeder ve alev topunun geldiği yerde duran okçu ve büyücüyü farkeder. Bir goblin okçusu büyücüye ok atar, tam o anda okçu 3 tane ok alıp yayına yerleştirir ve atışını yapar, oklardan
biri havadaki oka, diğeri goblin okçusuna ve diğeri de onlara doğru koşan bir gobline saplanşr. Sonra büyücü arkadaşına dönerek:
“Hmmm, güzel atış..” der. Tam o anda bir ok *Zput* okçuya saplanır. Okçu yere yığılır, büyücü okçunun kalbine girmiş oka bakar, okçu birkaç anlamsız ses çıkarır ve hareketsiz kalır. Deliye dönen büyücü bir anda daha önce hiç hissetmediği kadar büyüyü vücudunda toplar ve parmak uçlarına odaklar, söz bile söylemesine gerek kalmadan büyüyü yapar!
Yeraltından görünmeyen birşey taşları parçalayarak gobline doğru ilerler ve goblini tutarak yerin derinliklerine ceker. Büyücü arkadaşının üzerine eğilir ve büyü kitabını açar, oradan summon undead büyüsünü bularak okçuyu bir hayalet olarak canlandırır.
O bir hafta çok kanlı geçer, büyücü dünyada kalan son insan büyücüsü olduğu için güçü sınırlı değildir, dünya uzerindeki bütün büyüyü istediği gibi kullanabilmektedir, bu da ona düşmanlarını acımasızca katletme olanağı verir, okçu yarı canlıdır ama attığı oklar büyünün etkisiyle hedef almadan düşmanlarını vurmaktadır. Tam bütün onlara saldıran orcları ve goblinleri öldürdüklerini düşündükleri anda bir ses gökyüzünde gürler “Benim planlarımı bozmaya çalışan bu küçük yaratık da kim?”
Gökyüzünden bir yıldırım önlerine düşer, bu Chaos Tanrısıdır. Chaos Tanrısı onlara hiç birşey söylemeden saldırır, aralarındaki savaş uzun sürer, en sonunda Chaos Tanrısı dünyada bulunduğu için güçsüz düşer ve “Şimdilik gidiyorum, ama savaş bitmedi!” diyerek açtığı alevli bir geçitten geçerek kaybolur. Büyücü güçsüz bir şekilde yere yığılır. Okçu onu
kaledeki odasına götürür. Sonra büyücüye “Benim buradaki işim bitti, gitmek zorundayım” diyerek kaybolur.
-Yıllar Sonra-
“Usta, artık hazır olduğumu hissediyorum, lütfen gitmeme izin ver!”
“Hayır, hala hazır değilsin, güçlüsün ama bunu kontrol edecek kadar sabrın yok…”
“Peki beni dene o zaman… Bir görev ver mesela.”
“Ben de zaten bunu düşünüyordum, eğitimin için gerekli birşey bu. Bence doğudaki goblin kalesi bu iş için uygun, goblinler büyüden korkarlar. Bu yüzden orası senin için yeteneklerini sınayacağın bir yer olmalı.”
“O kale onların mezarı olucak!” der ve odadan hızlıca çıkar.
“Cok hırslı… Umarım başarılı olur” diye düşünen büyücü önündeki büyü kitabina çalışmaya döner.
*Büyücü Goblin kalesi ve yolda karşılaştığı Orclar ile savaşırken cok tecrübe kazanır, bu arada Sirius adında bir şovalyeyle arkadaş olur, şovalye ona kılıç kullanmayı öğretir. Daha sonra şovalye orclar ile savaşırken ölür. Kaleden ayrıldıktan yaklaşık 8 sene sora kaleye geri döner ve Chaos savaşçılarının kaleyi bastığını görür. Önüne gelen bütün chaoslari öldürür.
O anda bir büyü güçü hisseder! Cok güçlüdür, bu ustası değildir, ama ustasını da hissetmektedir. Güçün geldiği yöne bakar. Ustası karşısında çok güçlü bir chaos büyücüsü, bir Chaos Lord ile savaşmaktadır. Chaos Lord ustasını karanlığın sınırsız büyü güçünü kullanarak öldürür. Öğrenci yere çömelir, saklanır, cok korkmaktadır. Ustası, o büyük büyücü, bir chaos büyücüsü tarafindan öldürülmüştür. Aniden birşeyin farkına varır: “Artık Son Büyücü benim!” Uzun süren korkudan sonra saklandığı yerden çıkar, ordular kaleyi yerle bir etmiş kendi kalelerine dönmektedir. Hemen gidip ustasının cesedini bulur. Üstündeki gerekli büyü eşyalarını aldıktan sonra onu gömer ve orduların gittiği yere doğru, Chaos Kalesine, Chaos Lordu ve bütün chaos savaşcılarını yoketmek için uzun bir yolculuğa başlar.
Umarım hikayeyi okurken biraz olsun kafanızda canlandırmışınızdır. Bundan sonrası yani intikam almak artık size kalıyor. Oyuna başladığımız zaman karakterimiz için bir isim yazıyoruz. Üç farklı Quest’den birini seçerek oyuna başlıyoruz. Ayrıca bölüm geçtikten sonra size verilen şifre ile kaldığınız yerden devam edebilirsiniz. Level sistemi üzerine kurulu olan oyunda kullandığımız büyüler sayesinde seviye atlamamız mümkün ve büyü yapmak için kullanabileceğimiz bir de spellbook var. Bu spellbook içinde 6 çeşit büyü var. Bunlar ; Light, Dark, Fire, Water, Air ve Earth büyüleri. Bunlardan her birinin içinde 4 farklı büyü var. İstediğiniz büyüyü seçerek seçmiş olduğunuz büyüde experience kazanmanız mümkün. Benim sürekli kullandığım büyü ise kesinlikle çok etkili olan Light büyüsü. Her bir büyü de experience arttıkça yeni büyüler yapmaya başlıyorsunuz. Örneğin Dark büyüsünde master olduğunuz zaman Dark büyüsünü kapsayan 4 büyüyü yapabilirsiniz. Bölüm geçmek için size saldıran Chaos savaşçılarını öldürün. Regenarator küre içerisindeki kan bitene kadar Chaos savaşçılarını canlandırır. Chaos savaşçıları öldükten sonra üzerinden çıkan scrolları aldığınız zaman experience kazanırsınız.
Oyunda büyüler hariçinde silah kullanmanız da mümkün. Ayrıca bazı silahları kullanarak büyü yapma veya silahı düşman üzerine fırlatabiliyoruz. İşte bu silahlar ;
Dagger : Oyundaki en güçsüz silah fakat düşman üzerine fırlatıldığı zaman büyük hasar verir.
Long Sword : Yakın dövüşlerde dagger’dan daha etkili fakat büyüsü yok.
Lightning Sword : Lightning büyüsünü mana harcamadan kullanabileceğimiz bir kılıç.
Flame Sword : Oyunda ki en iyi silah hem yakın dövüşte hem de fırlatıldığı zaman çok etkili. Ayrıca charge dolu olduğu zaman fireball atabiliyorsunuz.
Oyundaki yön tuşları ise her zaman kullandığımız. “wasd” tuşları. Saldırmak ve yerden eşya almak için “5” e. Silah fırlatmak için”6” ya. Büyü için “1,2,3,4” silah büyüleri için de “0” ı kullanabilirsiniz.
Buraya kadar okuduktan sonra oyun’u oynamak isteyenler www.thelastmage.com‘dan oyun’u indirip Chaos savaşçıları ile savaşmaya başlayabilirler.
