Shogun 2: Total War
Japonya yıllardır gidip görmek istediğim bir ülke olmuştur. Zaten oyun dünyası içinde olan herkes Japon kültürünü bir şekilde kıyısından köşesinden tatmış ve onun ne kadar farklı ancak kendine has özellikleri ile eşsiz olduğunu fark etmiştir mutlaka. Günümüzde bile geleneklerine sıkıca bağlı yaşayan bir toplum olan Japonların dünya üzerinde hatırladığım kadarıyla İkinci Dünya Savaşı’ndan başka hiçbir kötü davranışları olmamıştır ve zaten o davranışlarını da haksız derecede bir bedel ile ödemişlerdir.
İlk Total War oyunu olan Shogun, bizi bu kültüre daha da yakınlaştırmış, onların geleneklerini bir anlamda bizlere anlatmayı başarabilmiş bir oyundu. İşte bu yüzden tüm strateji oyunları içerisinde (ki bunlara diğer TW oyunları da dahil) Shogun’un yeri benim için her zaman ayrı olmuştu. Üzerinden geçen yıllardan sonra bu Japon efsanesinin tekrardan geri geleceğini duymak tahmin edersiniz ki beni inanılmaz derecede heyecanlandırdı.
Hepiniz biliyorsunuzdur ancak ben yine de şok etkisi yaratacakmış gibi söyleyeyim. Oyunu Steam üzerinden yüklediğimde bana birkaç kez yeterli boş alan yok diye mesaj verdi ve en sonunda yüklemeyi başardığımda oyunun tam olarak 26 GB yer kapladığına şahit oldum. O yüzden siz oyun içerisinde yazan 20 GB kısmına fazla aldırış etmeyin ve ekstradan biraz daha yer açın bu oyun için.
Dünyanın diğer ucu
Muhteşem demoyu izledikten sonra gelen ana menüde ilk önce seçenekler kısmına bir göz atıyoruz. Burada çok fazla bir değişiklik yok klasik Total War seçenekleri mevcut. Bahsedilmesi gereken noktalardan bir tanesi savaş ekranındaki kontroller klasik kontroller ve yeni kontroller olmak üzere iki farklı seçenekte sunuluyor. Diğer bir seçenek ise grafik ekranında artık yeni oyunlarda görmeye alışacağımız DirectX 11 render seçeneği.
Bu kısa seçenekler bölümü tanıtımından sonra yeni Shogun oyunumuzdaki en büyük bilgi kaynağımıza bir göz atıyoruz; Encyclopaedia. Bu muhteşem bilgi kaynağı oyunun her noktasında bizimle birlikte oluyor. Gerek bir binanın kurulumu sırasında gerek bir üniteyi yaratırken be yaptığımızı ve yaptığımız şeyin ne işe yaradığını tam olarak anlamak istersek başvurmamız gereken yer burası. Encyclopaedia’da klanlardan binalara, sanatlardan karakterlere kadar her şey hakkında detaylı bilgi bulunuyor. O kadar ki Steam üzerinden oyunu çalıştırırken bile size “Oyunu mu açayım yoksa Encyclopaedia’yı mı?” diye soruyor.
Ama elbette ne kadar muhteşem olursa olsun 20 GB’lık bu koca destanı sadece bir ansiklopedi için kurmadık, dolayısı ile fazla zaman kaybetmeden devam edelim. Oyunda öncelikle multiplayer bölümüne batığımızda başka bir yenilik olan Avatar Conquest bölümü ile karşılaşıyoruz.
Daimyo olmak için kılıç tutmak şart mı?
Avatar Conquest diğer Shogun 2 oyuncuları ile online olarak oynadığınız bir senaryo oyunu olarak düşünülebilir. Burada öncelikle kendi avatarınızı oluşturuyor, flamanızı belirliyorsunuz, daha sonra ileriki savaşlarda kullanacağınız ordunuzu ve donanmanızı belirliyorsunuz. Başlangıçta birim olarak seçenekleriniz kısıtlı olsa da kazandığınız zaferlerle birlikte yeni üniteleri ordunuza katıyorsunuz. Daha sonrasında gelen ekranda ise Steam üzerinden oyunda elde ettiğiniz başarılara dayalı achievment ekranı bulunuyor. Bunlar bir klana katılmaktan 20 deniz savaşı kazanmaya kadar değişik görevler veren 69 adet achievement. Buradaki başarınız sizin genel liderlik tablosunda üst sıralara çıkmanıza bir hayli yardımcı oluyor. Aynı zamanda bir Steam grubuna üye olarak oyun içerisinde bir TW klanına da girebiliyorsunuz. Bu şekilde koca Japonya’da tek başına kalmamış oluyorsunuz.
Şimdi gelelim Battle Screen ekranına, işte bu ekran bizim bütün çabalarımızın meyvesini vereceği yer oluyor. Tüm Japonya haritasının bulunduğu bu ekranda kendi avatarınız ile diğer oyuncuların avatarları arasındaki rekabeti buradan yönetiyor ve oyundaki arkadaşlarınız ile birlikte takım kuruyor savaşlar düzenliyorsunuz.
Multiplayer’daki bir diğer seçenek ise Multiplayer Campaing. Burada ise gerek internet üzerinden gerek LAN’dan bir arkadaşınız ile birlikte ister uzun veya kısa süreli senaryoyu oynayabilir isterseniz koca Japonya’da sadece ikiniz kapışabilirsiniz.
Çoklu oyuncu kısmı için şunu söylemek gerekir ki Creative Assembley bu sefere gerçekten bu konuya detaylıca eğilmiş. Normal oyunun haftalarca süreceğini düşürseniz Shogun 2: Total War’ın çoklu oyuncu tarafı yıllar boyunca sıkılmadan takılacağınız bir yer olacaktır.
Bir Japon öyküsü
Tek oyunculu tarafa geldiğimizde ise listemizdeki ilk sırayı alıştırma bölümü alıyor. Hatırlarsanız ön incelememizde sadece bu bölüm açık olduğundan burayı detaylı bir şekilde anlatmıştım o yüzden bu sefere sadece kısaca değineceğim. Alıştırma bölümü (tutorial) diğer Total War oyunlarından daha da kapsamlı. Yine beş adet klasik bölüm bulunuyor. Bunlar; başlangıç, orta düzey ve gelişmiş kara savaşları ile başlangıç ve orta düzey deniz savaşları. Altıncı seçenek ise yine Shogun 2 ile gelen yeni bir seçenek. Chosokabe Campaing adlı bu seçenekte Chosokabe klanı ile uzun süren bir oyunu advisor eşliğinde oynuyorsunuz. Bölüm ilk başta sizi yönetirken bir süre sonra ara ara görevler vererek bir nevi serbest bırakmış oluyor. Zaten kara ve deniz savaşı alıştırmalarına bu bölüm içerisinden de geçebiliyorsunuz. Oyundaki diplomasi, savaş, üretim, birimler, şehir yönetimi, arayüz, vs. her şeyi bu bölümde öğrenmeniz mümkün. Zaten size oyuna başlamadan önce alıştırma bölümlerine göz atmanızı şiddetle tavsiye ederim ve bu iş için de Chosokabe Campaing’inden daha ideali bulunamaz.
Yeni bir senaryoya başlama haricinde geri kalan seçenekler klasik TW seçeneklerinden. Tarihe mal olmuş savaşları yeniden yapabilir veya kendiniz sıfırdan bir savaş oluşturabilirsiniz. Tarihi savaşlarda şu an için dört adet savaş bulunuyor. Bunlardan üçü kara savaşı diğeri de deniz savaşı. Kendi oluşturduğunuz savaşlarda ise harita ve savaş tipine göre altı tane bilgisayar yerleştirmeniz mümkün, dolayısı ile değişik kombinasyonlarda savaşlar yapabiliyorsunuz. Örneğin Kyoto kuşatmasını 4v3 şekilde yapabiliyorsunuz.
Senaryo bölümüne geldiğimizde ise oyunda dokuz adet klan bulunuyor. Bunlardan sekizi oyuna bir bölge ile başlarken sadece Hojo klanı iki bölgeye sahip olarak başlıyor. Her klanın kendine ait özellikler mevcut. Bunlar inşaat, birim veya finansal olarak değişirken ek olarak generallerin sadakatinin yüksek olması, ordunun moralinin diğer klanlara göre daha fazla olması gibi farklılıklar da gösterebiliyor. Ortadaki haritada seçtiğiniz klanın Japonya’da bulunduğu konumu koyu yeşil ile görürken açık yeşil bölgeler oyunu kazanmanız için ele geçirmeniz gereken ana bölgeleri gösteriyor. Elbette her klanın ortak amacı ülkenin merkezi olan Kyoto’yu ele geçirmek. Kısa ve uzun senaryo ve Domination Campaing modu ile oyunu üç farklı uzunlukta oynayabiliyorsunuz.
Shogun 2’ye ait bir diğer yeni özellik ise zorluk seviyesindeki Legendary modu. Bu modu Creative ile yaptığımız röportajdan da hatırlayacaksınızdır. Legendary modu özellikle kendisini TW oyunlarında çok iyi kabul eden oyuncular için özel olarak hazırlanmış bir mod ki yapımcılar bu tarz oyuncuların bile bu modda bir hayli zorlanacaklarını iddia ediyorlar. Nitekim Legendary modunu seçtiğinizde oyunda manüel olarak save yapamıyor, savaşlarda ise oyun durduğunda birliklerinize emir veremiyorsunuz. Ayrıca düşmanlarınız daha hızlı gelişip güçleniyor ve savaş stratejileri en üst seviyede oluyor.
Shogun 2’de tam 65 adet bölge mevcut. Medieval 2’den beri süre gelen haritada yürüyerek ilerleme halen söz konusu. Doğal olarak dağlar, dereler, köprüler ve diğer klanların askerleri de harita üzerinden bizim hareket alanımızı belirleyen etmenler. Ancak Shogun 2 oyununda “Fog of War” sistemi değiştirilmiş ve aslında çok da tatlı olmuş. Sahip olduğunuz veya askerleriniz ya da ajanlarınız tarafından açtığınız bölgelerin görüntüsü diğer Total War oyunlarındaki gibi, lakin henüz keşfetmediğiniz yerler tıpkı bir harita kağıdı gibi gözüküyor. Gördüğünüz tek şey bölgenin adı ve sınırları.
Dağılmış bir ülke görüntüsü
Harita ekranında gezinmek için W,A,S,D tuşlarını, ekranı sağa sola döndürmek için de Q ve E tuşlarını kullanıyoruz.
Shogun 2’nin mekaniği diğer Total War oyunlarına çok benzer nitelikte ancak mantığı tamamen farklı. Nitekim Japonya’nın ve Japon halkının geleneklerine sadık, onura, sadakate, gurura önem veren yapısı oyuna aynen geçirilmiş. Hanedandaki hiyerarşi, birlik ve düzen, saygı oyunda sizi resmen esir alıyor.
Oyundaki harita ilk Shogun’a göre hayli büyük ve bu sefer Japonya’nın adaları da işin içinde. Haritadaki bazı bölgelerin kendilerine has özel binaları mevcut. Bunlar taş ocakları, limanlar, pirinç tarlaları vs. gibi şeyler. Bu bölgelerden birini ele geçirdiğinizde o binanın getirdiği avantajını da ele geçiriyorsunuz. Örneğin taş ocağı olan bir bölge size daha güçlü kaleler yapmanızı sağlarken, pirinç tarlaları yiyecek stoklarınızı zenginleştiriyor.
Arayüz tamamen değişmiş diyebiliriz. Artık ekranın altında boylu boyunca kalın bir çubuk yerine sadece sağ üst köşede ufak haritamız, sağ alt köşe de oyun içi menü tuşlarımız ve sol üst köşede ise ana menü, danışman (advisor) ve Encyclopaedia tuşları bulunuyor. Dolayısı ile bir anda bütün ekran size kalmış oluyor.
İlk önce ufak haritadan başlama gerekirse, sağ üst köşede bulunan haritamızda bütün Japonya’yı ve onu çevreleyen denizi görüyoruz. Haritamızın altında 7 adet tuş bulunuyor. Bunlar sırasıyla event messages, objectives, clans, armies, fleets, provinces ve agents. Dediğim gibi ara yüz artık belli başlı katmanlar altında toplanmış ve bu harita altındaki tuşlarda bu olaya en iyi örnek. Misal en baştaki olay mesajları bölümünde oyun hakkındaki tüm raporlar, özetler ve ilgilenilmesi gereken mesajlar bulunuyor ve işin güzel yanı artık bu mesajlar burada saklanıyor. Dolayısı ile bir süre önce aldığınız mesajın ne olduğunu unutursanız bu kısma gelip mesajı buradan tekrardan görebiliyorsunuz. Yine görevler tabında adından da belli olduğu gibi oyun içerisinde mutlak görevinizi ve oyun içinde size verilen görevleri takip edebiliyorsunuz. Bu arada evet o ara sıra çıkan görevler halen mevcut. Sizleri bilmiyorum ancak önceki oyunlarda bir süre sonra bu görevler benim canımı sıkmaya başlamıştır. Sanki özgür bir şekilde oynayamadığımı hissediyordum. Elbette diğer oyunlarda olduğu gibi Shogun 2’de de bunları yapıp yapmamakta serbestsiniz ancak yine de sürekli birisinin “Şunu yap, şurayı ele geçir” gibi emirler vermesi sinir bozucu.
Gerçi bu noktada şöyle bir fark var ki örneğin Medieval tarafında bu görevler Papa’lık gibi yüksek merciler tarafından verilirken görevi tamamlamamanızın sonuçları ağır oluyordu, oysaki Shogun 2’de bu tarz bir durum söz konusu değil. Zaten görev denilen şeyler de genellikle söylenmese de sizin yapmak isteyeceğiniz şeyler ve üstelik bunları daha verildiği andan itibaren iptal edebiliyorsunuz. Yani kısacası Shogun 2’de görevi yaparsanız ödül kazanıyor yapmazsanız zararsız çıkıyorsunuz.
Müsaitseniz size diplomasiye geleceğiz
Klanlar tabında ise harita üzerinde karşılaştığınız klanları ve onlarla olan ilişkilerinizi görebileceksiniz. Hazır bu konuya değinmişken diplomasiye de değinmekte yarar var. Shogun 2’de diplomasi kısmında epey bir değişiklik yapılmış durumda. Öncelikle artık diplomat diye bir birim yok oyunda. Onun yerine sadece ordularınız veya ajanlarınız aracılığı ile diğer klanların bölgelerine girerek veya onların orduları ile karşılaşarak bilgilerini açıyorsunuz ve daha sonra sizin varlığından haberdar oldunuz klanların hepsi diplomasi ekranında yer alıyor ve siz dilediğiniz klan ile buradan görüşmeye başlıyorsunuz. Diplomasi kısmı biraz daha Civilization’a benzemiş.
Artık karşı klanın liderini video olarak üst kısımda görüyorsunuz ve sizin tekliflerinizin nasıl karşılandığını onun hareketlerinden de anlayabiliyorsunuz. Eski klasik müttefik, ticaret anlaşması gibi seçenekler mevcutken artık diğer klanlara vassallık önerebiliyor, ambargo koyabiliyor ve hatta çocuklarınızı takas edebiliyorsunuz. Evet, yanlış duymadınız. Diplomasi seçeneklerinde en sonda yer alan “Exchange hostage” seçeneği ile kendi çocuğunuzu karşı tarafa önerirken onların çocuklarını da kendinize esir edebiliyorsunuz. Elbette bunlar sadece belli süreler için geçerli ancak bu süre zarfında anlaşmayı bozarsanız karşı tarafa sizin çocuğunuzu idam ediyor. Bu seçenek size çok mantıksız ve garip gelebilir ancak şunu da bilmek gerekir ki çocuklar aynı zamanda klanın varisi olduğu için bu aynı zamanda klanın geleceğini de kontrol altına almak gibi bir şey oluyor.
Yine aynı şekilde evlilik anlaşmalarını da buradan yapıyoruz dolayısı ile etrafta dolaşan prensesler de bulunmayacak. Diplomaside son olarak belirteceğimiz klasik kabul et ya da öl seçeneği. Tekliflerinizi sunum isteklerinizi belirttikten sonra anlaşmayı iki şekilde önerebiliyorsunuz. Bir tanesi klasik teklif bir diğeri ise tehdit yolu ile kabul ettirmek. Tehdidin işe yaraması için önemli olan şey sizin askeri gücünüzün tehdit ettiğiniz diğer klanın askeri gücüne olan oranı, eğer tehdidiniz işe yaramaz ise bir sonraki tehditler daha az önem kazanmaya başlıyor.
Ufak haritanın altındaki sekmelerden sonra aşağıdaki oyun içi menülere gelecek olursak burada incelenmesi gereken diğer bir nokta klan seçeneği. Klanınızın yönetimi de daha detaylandırılmış durumda.
It’s all about family
Klan yönetimi üç kategoriye ayrılmış durumda bulardan ikisi özel ve kayıtlar adı altında size bilgi sunarken yine bu bölümden aile üyelerini görebiliyor, yeni varisinizi belirleyip en yüksek puanlı generalinizin sadakatini kaybetmemek için kızınızla evlendirebiliyorsunuz. Yine aynı şekilde klan liderlerinin kardeşlerini de komisyonlara atayabiliyorsunuz.
Oyundaki bir diğer yenilik ise Mastery of Arts kısmı. Burası klanınıza ekstra özellikler katabileceğiniz sanat öğrenme yeri olarak görülebilir. Burada izleyeceğiniz iki yol bulunuyor; birincisi Bushido, ikincisi Way of Chi. Bu sanatları diğer oyunlardaki teknolojik gelişmeler gibi görebilirsiniz. Belli sayıda turlar (turn) sonunda gerçekleşen bu yükseltmeler sayesinde gerek askeri birimlere, gerek ticarete, gerekse ajanlarınıza ek özellikler verecek ve yeni binalar yapmanızı sağlayacak.
Diplomatlar ve prensesler yanında artık tüccarlar da bulunmuyor ancak ticaret yolları halen yerinde. Bu yolları ele geçirmek için karada ise bulunduğu bölgeyi kontrol etmeli, denizde ise bu rotanın üzerine bir gemi yerleştirmelisiniz.
Shogun 2’de artık ekranda gördüğünüz her şey hakkında bilgi almak için illa ki iki kez sağ tıkla gibi işlemler yapmak zorunda değilsiniz. Özellikle birimlerin üzerine geldiğiniz de size moralinden fiziksel özelliklerine, tecrübesinden üzerindeki bonuslara kadar tüm bilgileri veren bir pop up ekranı geliyor ve siz birliğin bütün her şeyini buradan inceleyebiliyorsunuz.
Yapay zekaya gelecek olursak, yazının epey bir öncesinde zorluk seviyesi kısmında da az çok değindiğim gibi yapa zeka epey gelişmiş durumda. Zaten bildiğiniz gibi yapay zeka mekaniği Sun Tzu’nun Savaş Sanatı adlı eserinden yola çıkarak hazırlanmış. Dolayısı ile düşman karşınızda gerçekten bir düşman gibi davranıyor. Şöyle bir örnek vereyim ki; bölgenize bir düşman ordusu geldiğinde doğrudan kalenize veya şehrinize saldırmıyor, onun yerine bir süre bekliyor. Özellikle sizin gücünüz ondan fazla ise bekleyebildiği kadar bekliyor, ta ki siz güç olarak ondan düşük bir seviyeye gelene veya bir sebepten kalenizi terk edene kadar. İşte o zaman size saldırıyor. Ancak bu bekleme sırasında da boş boş oturmuyor. Bölgedeki üretim alanlarını talan ediyor ve sizi ekonomik açıdan rahatsız ediyor. Hatta bazen sizinle kendisi bile uğraşmıyor. Eğer sizden uzaktaysa veya ordusu başka şeylerle uğraşıyorsa ele geçirmek istediği bölgenize bir keşiş yolluyor ve bir süre sonra keşiş sayesinde halkınız size karşı ayaklanıyor.
Savaşlardaki animasyonlarda gerçekten gözle görülür bir gelişim var. Artık her asker bir birey gibi davranıyor. Elbette görünümleri yine birbirine benzer şekilde ancak ara ara farklı davranışlar sergileyenler oluyor. Özellikle savaş animasyonları gerçekten mükemmel olmuş. İki samuray birliğinin çarpışmasını izlemek ciddi şekilde heyecan verici. Nitekim ekranda sadece elindeki kılıcı sallayan ve vurup vurmadığı belli bile olmadan ölen ya da öldüren askerler yok. Gelen darbelere kılıçlarıyla karşılık veren veya bu darbelerden takla atarak kaçan, kılıç kılıca çarpıştıklarında rakibini tekmeyle yere indiren ve daha sonra ölümcül hamlesini yapan, kendi düşmanı ölünce arkadaşına yardım eden askerler var artık savaş alanında. İnanın bazen öyle bir zaman geliyor ki savaşı bir kenara bırakıp sadece iki birliğin birbiriyle olan çarpışmasını izliyorsunuz.
Siz dünyayı CIA mi yönetiyor sandınız?
Ajanlar konusuna gelecek olursak oyunda toplam beş adet ajanımız bulunuyor. Geyşa, Metsuke, Misyoner, Keşiş ve Ninja. Eski oyundan kalan geyşa ve ninjaları görmek gerçekten çok hoş bir duygu. Her ajanı uzun uzun anlatmayacağım ancak kısaca ifade etmek gerekirse geyşa ve ninjalar sizin sessiz katilleriniz, ancak ikisinin arasında elbette farklar mevcut. Ninjalar casusluk, suikast, sabotajcı ve gözlemcilik özelliklerine sahip. Oyun suikastın haricinde en büyük özellikleri orduları sabotaj etme ve saldıracağınız bir kaleye gönderip kapıların açılmasını sağlamak. Orduları sabotaj etme işlemi sayesinde başarılı olduğunuz her sabotaj işlemi ile düşman ordusu o tur yerinden kımıldayamıyor. Örnek vermek gerekirse ordunuzdan uzakta kalmış bir şehre güçlü bir düşman ordusu saldırıyor diyelim. Sizin o şehri savunacak asker gücünü oluşturmanız beş altı tur alacaksa o zaman şehri kaybettiğinizin resmidir. Ancak düşman ordusuna yakın bir ninjanız bulunuyorsa o zaman orduya her tur içinde sabotaj ederek kımıldamasını engelliyorsunuz ve bu şekilde düşman yerinde sayarken siz de savunma için gerekli gücü üretmiş oluyorsunuz.
Geyşalar ninjalardan farklı olarak en yüksek seviyede başlayan suikastçılardır v sadece suikast ve casusluk görevlerini yapabilirler. Ayrıca geyşalar düşmanlar tarafından her zaman için görünebilir durumdadırlar.
Metsukeler şehirlerinizde bulunan gizli polisler. Bu adamlar şehirlerinizdeki güvenlikten sorumludur. Ayrıca şehir içindeyken şehre sızmış olan karşı casusların yakalanma olasılığını da büyük oranda arttırırlar. Metsukeler aynı zamanda düşman ordularını, generalleri ve garnizonları rüşvet karşılığı satın alırlar.
Japonya her ne kadar kültürüne sahip bir toplum olsa da zaman zaman ayrılıklar, fikir çatışmaları ve bölünmeler yaşamıştır. Nitekim Hıristiyan topluluğunun gözünü bu yalın adaya çevirmesi de çok geç olmamıştır.Oyunda ilerleyen zamanlarda karşılaşacağımız Portekizler ve Hollandalılar da işte misyonerler ile kendi dinlerini bu toplum içerisine yaymayı amaçlarlar. Eğer klan olarak Hıristiyanlığı benimsemiş iseniz misyonerlerin bulunduğu bölgelerde ordularınız moral kazanırken düşman orduları demoralize olurlar. Misyonerler isyan çıkan şehirlerinizde sükuneti tekrardan sağlarken düşman şehirlerinde de ayaklanmalara vesile olurlar. Gerek bölgeleri gerekse diğer ajanların din değiştirmesini sağlayan misyonerler oyundaki diğer bir ajan olan keşişlerin Hıristiyan versiyonlarıdır.
Keşişler az önce anlattığımız misyonerlerin Budist versiyonlarıdır.
Japonya yavru vatan
Shogun 2’de diğer TW oyunlarından farklı olarak her şehirde sadece bir ajan üretebiliyorsunuz. Bu da işleri bir hayli zorlaştırıyor elbette. Ajanlarınızın sizler için olan değeri artıyor ve bir bakıma onları kullanmaya kıyamıyorsunuz. Elbette bir şehirde ürettiğiniz ajan öldüğünde aynı şehirden bir yenisini yaratıyorsunuz ancak bütün bu olay tam bir sil baştan başlangıç yapmanıza neden oluyor. Ayrıca artık generaller de dahil tüm karakterler seviye atladıkları zaman onlara yeni yetenekler ve kendi görevlerinde daha başarılı olabilmesi için yardımcılar ve eşyalar da verebiliyoruz.
Ses ve müziklerine baktığımızda ise oyunun konsepti ile mükemmel bir uyum içinde olduğunu görüyoruz. Japon kültürüne ait enstrümanlarla yapılmış olan müzikler gerek ana menüde gerekse oyun içerisinde hem harita ekranında dolaşırken hem de savaş esansında hücum ederken ortama uygun bir atmosfer yaratıyor. Sesler yine kulağı tırmalamayacak derecede kaliteli. Özellikle savaş esansında bunun daha iyi anlıyorsunuz. Ordularınızın hücum çığlıkları, kılıçların, atlıların, okların sesleri oldukça dengeli bir şekilde kulağınıza geliyor.
Shogun 2 hakkında anlatabilecek o kadar çok şey var ki daha bu yazı sayfalarca uzar gider. Creative Assembley gerçekten TW serisini her zaman üstüne bir şeyler daha katarak götürmeye devam ediyor. Eğer bir Total War hayranıysanız zaten bu oyunu oynayın dememe gerek yok, ancak daha önce hiç TW oynamamış fakat strateji oyunlarını seviyorsanız ve/veya Japon kültürü ile alakanız bulunuyorsa size şiddetle tavsiyem bu oyunu alıp oynamanızdır. Belki alışık olmayanlar için başlarda biraz anlamsız, karışık ve zor gibi görünebilir ancak oyunu anladıkça çok seveceğinizden hiç şüphem yok.