Gerçek suç, gerçek dövüş, gerçek çatışmalar, gerçek sürüş: Grand Theft Auto tarzında, bu sefer yaramaz polisi kontrol ettiğimiz, Activision’ın önce konsollar için çıkardığı True Crime: Streets of LA şimdi PC’de karşımızda. 90’lı yıllarda polisiye bir film havasında geçen oyunumuzda Nick, suçlulara çok fazla şiddet uyguladığı için görevden uzaklaştırılan bir polistir. Babası da bir polis olan Nick, yarı Çinli olduğu için çocukluğunu hep itilip kakılarak geçirmiş, kendisini sokaklarda yetiştirmiş ve sokağın raconunu öğrenmiştir: Acımasız olmak. Nick’in bu özelliği onu otoritelerin gözünde baş belası yaparken, acımasız Rus ve Çin mafyalarının karşısında da önemli bir silah yapmaktadır. Bu nedenle Nick, EOD (elit operasyonlar departmanı) adında kurulan polis teşkilatında yeniden göreve alınır. Tabi bu yaramaz çocuğu dengeleyecek, bir de uslu bayan polis partnere ihtiyaç vardır. “You know I work alone”: Nick’in partneri ile karşılaşınca polis şefine söylediği söz olur. Birbirlerine kaynaşmaları için dışarda ilk buluşmalarında, dakika bir gol bir olur ve Nick yine yaramazlık yaptığı için, partneri yaralanır. Bu noktadan sonra Nick’in LA sokaklarında suçlu kovalaması ve partnerinin Nick’in geçmişini öğrenip yavaş yavaş ona ısınmasını konu alan filmimiz başlar.
Uzakdoğu dövüş sanatları, silahşörlük ve ‘ileri sürüş teknikleri’
Nick Kang, usta bir uzakdoğu dövüşleri uzmanı, usta bir silahşör ve usta bir sürücü. Oyuna ilk başladığımızda görüntü tarzından tutun da müzik seçimlerine kadar, her haliyle GTA oyununu andıran bir manzarayla karşılaşıyoruz. Sokaklarda dövüşüyor, silahlı çatışmalara giriyor, otomobillerle kovalamaca oynuyoruz. Ancak True Crime’ın, GTA oyunundan teknoloji olarak birkaç adım ötede olduğu kesin. Hatta GTA motoruyla hazırlanmış olan ‘yeni oyun’ Manhunt’dan da oldukça iyi bir görüntüye sahip TC:SoLA. Her ne kadar şehir ve otomobil tasarımları açısından GTA oyununa çok benzese de, karakter tasarımları ve hareketleri kesinlikle çok başarılı. Karakterlerin yüzleri gerçeğe çok yakın ve hatta muhtemelen gerçek fotoğraflardan yararlanılarak yapılmışlar. Karakterlerin yürümeleri, jestleri ve kesinlike dövüş anlarındaki haraketleri de çok güzel. Ancak yine de günümüzün oyunlarıyla kıyaslandığında grafik özelliklerinin bir kaç sene önceden geldiği açık.
TC:SoLA yapımcıları oyunun bir çok türe uymasını sağlamışlar. Oyunu hem bir dövüş oyunu tadına getiren “dojo” bölümleri, hem bir otomobil yarış oyunu hem de üçüncü kişi shooter oyunu tarzında yapmışlar. Ayrıca bu üç türü bir arada bulundururken, karakterimizin hem ateş ederken, hem dövüşürken, hem de otomobil sürerken kullandığı tekniklere yenilerini katabileceğimiz bonusları oyuna serpiştirmişler.
Sokaklarda büyüyen asi çocuk Nick
Oyunda Nick’in hayatını oynuyoruz, o nedenle yaptığımız herşey kalıcı oluyor. O nedenle kötü polis mi yoksa iyi polis mi olacağımız tamamen bizim elimizde. Ekranın sağ altındaki ying yang göstergesi hangi yolda olduğumuzun da bir göstergesi oluyor. Halkın bize olan tepkisi bizi nasıl tanıdıklarına bağlı olarak gelişiyor. Ayrıca oyunun gidişatı da bu nedenle olaylara yaklaşımımıza çok bağlı. Oyunun ana görevlerini de başarıslıkla veya başarana kadar tekrar tekrar oynamak gibi seçeneklerimiz bulunuyor. Buna bağlı olarak oyunun gidişatı değişiyor.
Her suçluya karşı silah çeker, sokak ortasında öldürürseniz veya otomobil sürerken sivil halkın ölümüne yol açarsanız, silahlı çatışmalarda yine sivil halkın ölümüne yol açarsanız kötü polis oluyorsunuz. Bu tür şeyleri isteyerek olmasa bile kazara dahi yapsanız kötü polisliğe doğru gidiyorsunuz. O nedenle kötü polis mi, yoksa iyi polis mi olacağınızın şanstan çok sizin elinizde bulunması için, yeni teknikler öğrendiğiniz bölümlere önem vermeniz gerekiyor. Örneğin silah kullanırken bir tuşa basarak bullet time’a geçip, gerek otomobil sürerken gerekse çatışmalarda daha dikkatli nişan alma moduna girebiliyorsunuz. Eğer bu yeteneğinizi geliştirmişseniz, sokak ortasında rehinenin arkasına saklanmış bir suçluyu kafasından vurup öldürmek; elinden, dizinden vurup etkisiz hale getirmek arasında seçim yapmak size kalıyor. Otomobil sürerken sürücüyü vurmaya çalışmak veya otomobilin lastiklerine ateş etmek de yine size kalıyor. Sokak kavgalarını ayırırken veya dojo bölümlerinde kullanacağınız dövüş teknikleri ve komboları da yine çeşitli bonuslar şeklinde kazanabiliyorsunuz. Komboları uygun şekillerde yaptığınızda bitiriş haraketlerini uyguluyorsunuz ve Nick örneğin “zıplayan maymun” diye bağırarak haraketini güzel bir bitirişle tamamlıyor. Bu bonuslar arasında, hızlı otomobil sürme teknikleri de cabası.
Yayaları ezme, suçluları başından vurma, akıllı uslu çocuk ol
Ayrıca sokaklarda ana görevler arasında otomobil sürerken, polis radyosundan gelen çağrılara da cevap verebiliyorsunuz (veya vermiyorsunuz). Zaten bu oyunu mafya savaşından uzaklaştırıp “polisçilik” oyununa yaklaştıran ana öğe bu. Sokakta bir sarkıntılık olayına doğru direksiyon kırabiliyoruz, veya otomobil hırsızının, adam kaçırma olayının veya bagajında ceset taşındığı ihbar edilen bir otomobilin peşine düşebiliyoruz. Yolda yürürken tipini beğenmediğimiz adamları polis rozeti gösterip arayabiliyoruz, üzerinde yasadışı nesneler bulduğumuzda hem puan kazanıyor hem de iyi polisliğe doğru gidiyoruz. Tabi her gördüğünüzü durdurup ararsanız, başınıza bela alıp dayak yeme olasılığınız da bulunuyor. O nedenle dikkatli olun, çünkü yaşlı teyzeler dahi çok iyi kung-fu yapabiliyorlar bazen, bazen de sadece yüzünüzü tırmalamaya çalışan bir fahişeyle karşılaşabiliyorsunuz. Bıçak çeken, silah çıkartanlar da cabası. Bu durumlarda soğukkanlılığınızı koruyup, iyi polis olmak durumundasınız, yoksa silahı anlına dayayıp öldürmek de elinizde. Otomobil kovalamacası sonucunda durup, teslim olan suçluyu kelepçelemek için gittiğinizde kaçmaya da başlayabiliyor. Veya siz bir yankesiciyi tutuklamaya çalışırken, densiz bir taksici size otomobille çarpabiliyor, işte o anlarda silahı çekip taksiciyi vurmamak lazım, dikkatli olun. İnsanın eli hep tetiğe gidiyor…
Oyunun müzikleri güncel haraketli parçalardan seçilmiş ve aynı GTA oyununda olduğu gibi otomobil sürdüğünüz zamanlarda radyo dinlermişcesine değişip duruyorlar. Zaten şehir o kadar büyük ki yolculuk etmek için illa ki bir taşıta ihtiyacınız oluyor, o nedenle müzik de hiç eksik olmuyor. Sıkıcı olmayan müziklerin seçilmesi de bu açıdan çok önemli.
Her ne kadar bir GTA klonunu andırsa da, o oyundaki tüm monotonluktan uzak bir oyun True Crime: Streets of LA. Bol bol trafik sataşması içeren, otomobil sürerken Nick’in türlü espriler yaptığı, çok sağlam bir dövüş tekniği ve silah kullanma sistemi; zaman yavaşlatma özelliği içeren bu oyun kesinlikle benzerlerinden ayrılıyor. Başına oturduğumda, şu suçluyu da döveyim, şu mafyayı da basayım, Nick’in babası kimmiş derken 6 saat başından kalkamamış, gözlerim batarken ertesi gün işe yetişme derdiye girmiştim yatağa. Sizin de başında saatlerinizi harcayıp oynamaya doyamayacağınız bir oyun olacağını garanti ederim. True Crime: Streets of LA ayrıca 5 oyun modunda 4 kişiye kadar arkadaşlarınızla çokoyunculu olarak eğlenmenize de fırsat veriyor.
Not 1: Oyunumuz 4 CD’den oluşuyor.
Not 2: Oyunda ayrıca çeşitli sürprizler bulunuyor. Örneğin Dogg Patrol modunu çözdüğünüzde oyunu hip-hop’ın “Dogg Father”ı, Snoop Dogg karakteriyle oynayabiliyoruz.