The Sims 2
kimse televole izlemez, çoğumuz discovery kanalında aslanların, kaplanların
hayatını izleriz. Aynı şekilde Sims, sorsanız en sevilmeyen, bayık, sıkıcı
oyundur. Ama gel gör ki rahatlıkla dünyanın en çok satan oyunlarından biri
olduğunu söyleyebiliriz. İlk çıktığında çok şaşırmıştık çünkü ona yakın, rakip,
o tarz bir oyun daha yoktu. Aynı Grand Theft Auto’nun çıktığında yaptığı sükse
gibi. Mükemmel bir fikir ve satış rekorları. Aslında fikir pek orijinal değil
di. Çoğumuzun aklına gelmiştir hayat oyunu oynamak. Sims çıktı, oynadık, alıştık
ve sıkıldık. Ama bu bir son değil başlangıçtı. Arkasından oyunu geliştirmek için
bir sürü ek paket çıktı. Gün geldi tatile çıkmaya başladık, gün geldi ünlü
olduk, gün geldi hayvan beslemeye şehre inmeye başladık, gün geldi sihirbaz
olduk, oldukta olduk. Her ne kadar “eeee suyu çıktı bea” nidaları yükselse de
çıkan her paket aylarca en çok satan oyun oldu. Sonunda beklediğimiz oldu, Sims
iyice büyüdü, 1 DvD ve The Sims 2 olarak çıktı karşımıza.
Yeniliiiiiik, yeniliiiiiik
Ufak bir oyun hazırlamışlar ve kurulum sırasında onu oynuyorsunuz. Size sorular soruluyor cevaplıyorsunuz,
aynı resimleri bulmaya çalışıyorsunuz ve bunların sonunda ufak olarak
başladığınız karakteriniz büyüyor. Neyse içeriye girelim. Normalde olduğu gibi
hali hazırda yaşayabileceğiniz 3 şehir var. Eğer onları seçmek istemezseniz bir
yenilik olaraktan kendi şehrinizi yaratmak mümkün. Sadece evleri ve içlerinde
yaşayacak karakterleri değil, onların gezip tozması için cafeler, alışveriş
merkezleri de kurabiliyorsunuz.
şansınız var. Ağaç, gökkuşağı, hatta ırmak bile yapabilirsiniz. Hazırdaki bir
şehre yerleşmeye karar verdiniz diyelim. Karakter oluşturma ekranında uzun bir
süre takılıp kalıyorsunuz. Çılgın ayrıntı yapılmış. Eskisindeki gibi 10-15 tane
surat, bir o kadar daha vücut seçip olayı bitiremiyorsunuz. Yüz modellemeleri,
kaşınızın uzunluğu, burnunuzun büyüklüğü, saç sakal, bayansanız göz farınız,
rujunuz neredeyse her şey. Yani oturup iyice uğraşırsanız kendinizi bile
modelleyebilirsiniz.
Diyelim ki kastınız tipinizi benzettiniz, ama karakteri de
benzesin derseniz o da mümkün. Burcunuzu seçtikten sonra olayın asıl özü çıkıyor
karşınıza. Hayat sizin için ne ifade ediyor? Seçenekler fazla değil, ama
yeterli. İş-Kariyer-Para, kızlar, aile yada gecelerin adamı olabilirsiniz. Buna
göre karakterinizin ruh hali ortaya çıkıyor. Dikkatli bir seçim yapmakta yarar
var çünkü ileride başınız ağrıyacak. Karakter işlemin ardından kendinize yeni
bir ev yapabilir yada paranıza göre ucuz bir eve girip oyuna başlıyorsunuz.
Gel olm senle bu gece ortamlara akalım! Eller havaya hoppaa!
Eski Sims’de yapabilecekleriniz, insan ilişkileri, menüler, ne kadar ek paket
çıkmış olsa da eksikti. Ama yapımcılar bunları çok iyi gözlemlemiş olacaklar ki
benim oyun sırasında “ahh keşke” dediğim, arkadaşlar ile “bu kesin olmalıydı”
dediğimiz bir çok eksik yan giderilmiş, eklenmiş. Öncelikle, karakteriniz de
artık bir karakteri var (o nasıl oluyo be?). Her gün istekleri ve korkuları
değişiyor. Bir nevi görev. Örneğin hanımın birine sarılmak. Eğer bunu
yapabilirseniz size bir artı olarak dönüyor. Aynı şekilde korkularınızı da
gerçekleştirirseniz eksik olarak dönüyor. Sarılmak istediğiniz hatunun sizi
reddetmesi gibi.
yapmak da olabilir. Eğer devamlı korkularını gerçekleştirirseniz bir süre sonra
kontrolden çıkabiliyor. Ayrıca artık her yerde bangır bangır bağırılan yaşlanma
döngüsünü de hızlandırmış oluyorsunuz. Ne kadar rahat bir hayat sürerse o kadar
uzun ve sağlıklı yaşıyor. Yeni eşyalar ve mobilyalardan söz etmeme gerek yoktur
herhalde hepiniz sürüyle yeni eşyanın eklendiğini tahmin ediyordur. Gelelim
atraksiyonlara. Eskiden sadece okumak ve iş aramak için kullandığınız gazeteyi
örnek verelim. Artık onu elinize aldığınızda uçak yapıp oraya buraya fırlatarak
eğlenebilir, oturup bulmacalarını çözebilirsiniz. Evinize aldığınız pc ile mail
atabilir, alabilir, chat yapabilirsiniz. Sadece öğrenme için kullandığınız
kitaplıkta artık günlük tutabilirsiniz. Canınız evde sıkıldığında çimlere oturup
bulutları izleyebilir, oturduğunuz yada uzanıp dinlendiğiniz koltuğun üzerine
çıkıp tepinebilirsiniz. Akla hayale gelecek hatta gelmeyecek bütün atraksiyonlar
eklenmiş. Tek tek anlatmaya kalksam sayfalar sürer.
Off abi manitaya bak yaa!
Gelelim şu sevgili işlerine. Diyaloglar oldukça gelişmiş. Mesela sadece
öpüşme menüsünün altında 6 tane seçenek var. Fakat eskiden olduğu gibi öyle
önünüze gelenle aşna fişne yapamıyorsunuz. Buna karşılık “motor” diye tabir
edilen grup da var, ufak bir uğraş sonunda eve davet edebileceğiniz.
Karakteriniz için başta seçtiğiniz “hayat nedir?” sorusuna göre bu ilişkiler
değişiyor. Eğer “hayat hatundur abicim” dediyseniz, karakterinizin karizmasını,
vücudunu geliştirdiyseniz, kimse size engel olamaz. Şimdi bunun kötü yanı nedir
diyeceksiniz. Tabi ki var. Oyunu baya uzun oynadınız, e artık çalışmak, evlenmek
felan istiyorsunuz.
Çocuk tabi ki. Sizce o çocuk nasıl bi tip olacak? Elbette size benzeyecek. Bu ne
demek? Çocuğunuz annesinin de biraz size benzemesi halinde hiç evde takılmayan,
okulu eken, kız arkadaşlarıyla günlerini geçiren bir serseri olacak. Yani gün
gelip de öldüğünüzde oyuna onunla devam edeceksiniz. E öyle bir karakteri de
adam etmek baya zor olacak. Kaldı ki eğer sosyal bir karakter ise çoğu zaman
dışarıya çıkmak isteyecektir. Çıkmadığında ise bir süre sonra kendini odaya
kapatmaya, bunalıma girmeye başlayacak. Şimdi bunları okurken “yuh be kardeşim o
kadar da olur mu?” diyor olabilirsiniz, siz bir oynamaya başlayın da göreyim
sizi… Bunun dışında dnalarla ilgili ilginçlikler de eklenmiş. Uzaylı, yaratık,
artık siz nasıl tabir edersiniz bilemem ama yeşil renkli tipler var. Eğer
bunlardan biriyle evlenir ve çocuk sahibi olursanız nur topu gibi yeşil bir
şeyiniz oluyor.
Gelelim madalyonun görsel kısmına
Sims’in grafiksel olarak en büyük derdi hantal ve optimize edilemiyor
olmasıydı. Eğer “medium” yada “low” diye seçebileceğimiz seçenekler olsaydı
belki hantallığı ile başa çıkabilirdik. Sims 2’de hem grafik motoru yenilenmiş,
hem de bol seçenek eklenmiş. Gölgelendirmeler, ışıklar, yansımalar, objelerin
detayı, kaplamaların detayı, hemen her şey düşürülebiliyor hatta
kapatılabiliyor. Durum böyle olunca düşük ekran kartı sahiplerine yol açılıyor.
Hiç bir ayar yapmasanız dahi sadece gölgeleri kapatıp yansımaları azalttığınızda
ciddi bir performans kazancı elde ediyorsunuz.
teknolojilerini kullanarak iyice arttırılmış, karşı taraf ile konuşma sırasında
o kadar zoom yapabilirsiniz ki yüz ifadelerini bile rahatlıkla seçebilirsiniz.
İstediğiniz anda “C” tuşuna basarak ekran görüntüsü yakalayabilir, özel bir an
için video kaydedebilirsiniz. Video kayıt için biraz iyi bir sisteme ihtiyacınız
var malum oynarken real-time olarak kayıt yapıyor. Yine belirtilen yerlerden
video kalitesini ve sıkıştırma kullanılmasını seçebilirsiniz. Yapay zekanın
iyice geliştirilmesinden ötürü ekran kartı değil de işlemci biraz problem
yaratabiliyor. Sonuçta görüntüler için oldukça detay verilmiş bir kaç özelliği
kapatarak akıcı olarak oynayabilirsiniz. Fakat düşük bir işlemci ile kalabalık
ortamlara gittiğinizde yine yavaşlamalar olacaktır. Her karakterin kendince
hareket etmesi, mesela çapkın birinin yanınızdakine sarkmayı bile düşünebilecek
olması, direk işlemcini gücünü etkiliyor. Yine eskisinde olduğu gibi oyunu
kurduğunuz yere kendi müziklerinizi koyabilir ve oyun içinde radyonuzu
açtığınızda onları dinleyebilirsiniz.
Ne kadar uğraşılsa da eksiklikler tam olarak bitmiyor
Öncelikle sinirime dokunan durum mekan açma mevzusu. Şehirde belirtilen yere
çok güzel bir eğlence merkezi hazırladım. Daha sonra kendi karakterime geçip
oraya gittiğimde bütün şehrin gençlerinin orada takıldıklarını gördüm. İyide ben
neden oradan para kazanamıyorum? Sadece bir görsellik o kadar. İş konusunda en
ufak bir gelişme yapılmamış. Belirlenen saatlerde işe gidiyorsunuz, nasıl bir
yer olduğu yada orada neler yaptığınız yine belli değil. Zaman dolunca geri
geliyorsunuz. Kariyerinizi ilerletmek için belirtilen özelliklerinizi
geliştiriyorsunuz o kadar. Halbuki iş yeri açabilsek, oradan para kazanabilsek
ne kadar güzel olurdu. Belki de yapımcılardan biri bunu okursa yakında bir ek
paket çıkartır “Sims 2: Unfinished Business” diye. Bunun dışında herhangi bir
konu olmaması da belli bir süreden sonra oyunu sıkıcı hale getiriyor. Tamam “0”
dan yaşama başlıyoruz, büyüyoruz, çalışıyoruz, evlenip çocuk sahibi oluyoruz,
yaşlanıp ölüyoruz ve çocuğumuzla devam ediyoruz, bu böyle yıllar sürüyor ama
nereye kadar? Sonuçta döngü aynı. PlayStation 2 versiyonunda olduğu gibi en
azından ufak tefek görevler olsaydı baygınlık süresi uzardı.
Son Sözler :
Hepimiz ne kadar Sims’i sevmesek de, sıkıcı olduğunu düşünsek de, oyun
kaliteli işte.
başarmışlar. Büyümek, çocuk büyütmek gerçekten çok eğlenceli. İş konusundaki
eksikliklerine rağmen The Sims 2 görülmesi gereken ve muhtemelen bir kaç ay
boyunca dünyanın en çok satan oyunu olacak.