Boiling Point: Road to Hell
Kolombiya’da 625 kilometre karelik bir devasa bir ada düşünün. İçinde balta girmemiş bir orman, vahşi hayvanlar, tanımadığınız birbirinden garip insanlar, kullanabileceğiniz onlarca araç ve ölümcül silahlar olsun. Burada CIA’in, mafyaların, ve ne yaptığını bilmez protestocuların birbirleri arasında çatışmaları hiç bir zaman son bulmamıştır. Bu adadan uzaklarda keyifli bir hayat süren Saul Meyer, kızının kaçırılmasıyla bu mutlu hayatına bir son vermiştir. Bundan sonra yapacağı tek şey, Kolombiya’ya kaçırılan kızının peşinden gitmektir. Ve, öyle de yapar. Şimdi yapması gereken, bu 625 kilometrekaralik adada, kızını kaçıran teroristlerin kökünü kurutmaktır. Başına geleceklerden bir haber olan Meyer, hayattaki en değerli varlığını yani kızını kurtarmak için bu tehlikeyi göze alır ve araştırmaya başlar…
Yine mi aynı hikaye?
Son zamanlarda oyun piyasasına başarılı yapımlar kazandıran Rusya’dan gelen Boiling Point, iki yılı aşkın süredir geliştiriliyor. Aslında Boiling Point oyun için karar kılınan ikinci isim. İlk olarak Xenus ismiyle piyasaya tanıtılan oyunun hikayesi biraz önce okuduğunuz üzere pek iç açıcı değil. Yine bir kaçırılma vakası, yine cesur, ailesi için her şeyi göze alan bir baba, yine CIA ve uyuşturucu mafyaları. Anlayacağınız, Boiling Point senaryo bakımından oyun dünyasına pek bir yenilik getirmiyor. Yine de belli mi olur, yapımcılar senaryonun işlenişini iyi bir şekilde oyuncuya aktarırlarsa bu bilindik hikaye göze batmayabilir.
Boiling Point’in geçtiği harita, Morrowind veya San Andreas’a kafa tutabilecek büyüklükte olacak. Bu büyüklükte bir haritada, dağlar, denizler, ormanlar, asker kampları, silah ve çeşitli gereksinimlerinizi alabileceğiniz dükkanlar, yerli halkın yaşadığı evler bulunacak. Tabi, bu kadar büyüklükteki bir harita da, ulaşımınızı kolay yoldan sağlayabileceğiniz, araçlar, helikopterler, motorsikletler hatta taksiler ve otobüsler de unutulmamış.
Karışık bir oyun
Yapımcılar oyunun ne bir FPS, ne bir RPG olduğunu söylüyorlar. “FPS’yi anladık da, RPG bu oyunda ne arıyor” derseniz, size oyun boyunca kendinizi geliştirebileceğinizi böylece daha hızlı bir şekilde koşup, ikna etme yeteneğinizin artabileceğini söyleyebilirim. Özellikle oyunda diyaloglar çok önemli bir rol oynayacak. Morrowind’de gördüğümüz o detaylı konuşmaları bu oyunda da göreceğiz. Ve bu konuşmalar oyunun gidişatını büyük bir ölçüde etkileyecek. Mesela, araştırmalarımız sonucunda karşı tarafın üssünün yerini öğrendiğimizde, bunu istediğimiz bir tarafa söyleyebileceksiniz. Bu, karşı tarafın size karşı cephe almasını sağlayacak ve sizi öldürmek için bekleyen askerlerin harekete geçmesine neden olacak. Ayrıca isterseniz söylediğiniz üsse bir saldırı gerçekleşirken siz de bu çatışmaların içinde bulunabileceksiniz.
Oyun size bolca serbestlik tanıyacak. En basitinden, isterseniz elinize silah almadan, bir nevi Sam Fisher olmak zorunda kalacağınız görev de seçebileceksiniz. Bu sessizlik gerektiren görevler arasında; aranan bir şüphelinin foğraflarını seçmek, düşmanınızın konuşmalarını dinlemek gibi Splinter Cell’den aşina olduğumuz görevler bulunacak.
100 derecede mi kaynayacak bu oyun?
Paul’un çevresindeki insanlar, karakterimizin yaptığı hareketlere, kararlarına göre değişecek. Eğer acımasız biri olup, sorgulamadan insan öldürürsek çevremizdeki halk bizden korkmaya başlayacak, saygınlığımız azalacak ve bize karşı güvenirlikleri azalmış olacak. Sadece halkın değil, düşmanımızın ve başkanın da fikirleri de biraz önce belirttiğim etkenlere bağlı olarak değişecek.
Boiling Point maalesef görsel açıdan pek etkileyici durmuyor. Gerek ekran görüntülerinden, gerekse yayınlanan video’lardan gördüğüm kadarıyla oyunun grafikleri, bir Half Life 2, bir Doom 3’le yarışabielcek düzeyde değil. Ama yanlış anlaşılmasın; bu görüntülerin berbat olacağı anlamına kesinlike gelmiyor. Kendi mamülleri olan grafik motorunu kullanan yapımcılar, istedikleri herşeyi bu motorlar kolayca yapabildiklerini söylüyorlar. Ayrıca oyundaki görüş alanı da Far Cry ya da Half Life 2’deki gibi gayet geniş olacak. Fizik motoru hakkında bir bilgi bulunmadığından net biir bilgi söyleyemiyoruz maalesef.
Ama bu oyun, su değil!
Oyunda alternatif silahlar da bulabileceksiniz. Bu alternatif silahlar arasından yayınlanan son video’da gördüğüm ve çok hoşuma giden içi reçelle dolu olduğunu sandığım bir kap bulunuyor. Bu kabı düşmana doğru fırlattığımızda, bir grup böcek bu reçelin kokusunu duyuyor ve düşmana doğru saldırıyor. Tabii, bizde bu reçelin yakınındaysak eğer, böceklerin ikinci hedefi de biz olmuş oluyoruz.
Daha kaynamasına var
Boiling Point’in çıkış tarihi şimdilik belli değil ama ilkbaharın sonlarına doğru piyasaya sürülmesi bekleniyor. Oyunun yapımcısı Deep Shadows’un çok dikkatli olması lazım zira bu yıl aynı dönemlerde çıkacak STALKER gibi çok ciddi ve küçümsenmeyecek bir rakibi var. Bu yüzden Boiling Point aceleye getirilmeden geliştiriliyor. Yeni bir Doom 3 – Half Life 2 kapışması bu ikilide de olur mu bilinmez ama bizi bu yıl çok kaliteli oyunların beklediğini söyleyebilirim. Ne diyelim, umarım Boiling Point oyuncuların elinde patlamaz ve başarılı bir oyun oynamış oluruz.