Age of Mythology ile seriye farklı bir soluk getiren Ensemble Studios, son
oyunları ile “Gerçek tarihe” geri dönüyor ve 1500-1850 yılları arasını konu
alıyor. Türkler Hindistan’a giden bütün ticaret yollarını ele geçirmiştir; fakat
oraya gitmenin tek bir yolu olmamalıdır. Belki doğu yerine batıya gidilirse..Ahh
evet! Yeni bir toprak. Yeni kaynaklar, köleler ve savaşılacak bir sürü insan!
Evet anlayacağınız gibi Amerika kıtasının keşfi ile o kıtada yaşanan toprak
mücadelelerini anlatıyor bizlere Age of Empires 3: Age of Discovery.
“Age of Empires 3 Demo”yu keşfetmek
Fakat konumuz demo. Öncelikle demodaki seçeneklerimizden bahsedelim. 2 bölümden
oluşan “Campaign” ve 2 ayrı ırkın bulunduğu “Skirmish” seçeneklerimiz var.
Campaignde devrim savaşından sonraki zaman konu alınıyor; zengin bir ailenin
kızı olan Amelia Black’in, adamlarıyla birlikte, Amerika Kıtası’na demiryolu
döşeme ve güvenliğini sağlamaya çalışmasını anlatan bu bölümde ayrıca oyun içi
motoru ile hazırlanmış 3 tane de video var. Bana sorarsanız AoM’dekiler kadar
kaliteli değil bu videolar. Ayrıca benden kaynaklanan bir sebep mi bilmiyorum
ama karakterlerin sesleri altyazıdan çok sonra geliyordu. Umalım ki sadece
demoda bulunan bir sorun olsun.
(Türkler demoda yok). Skirmish’e Town Center’ımız olmadan başlıyoruz ve uygun
yerleşim yerini kendimiz belirliyoruz. İlk Town Center’ı bedavaya getirdikten
sonra eski Age of oyunlarındaki taktikleriniz burada az da olsa işe yarıyor.
Öncelikle sırf yiyecek ve oduna yoğunlaşıp sonradan para madenlerini ele
geçirirseniz ekonominiz daha sağlam oluyor. Bu arada eski oyundaki “Taş”
madenleri bu oyunda yok. Sadece yiyecek, odun ve para var.
Campaign’e geri dönersek ilk bölümde düşmanın elindeki “Trading Post” ları yani
ticari malların bırakıldığı binaları yıkıp, kendi trading postlarımızı
yapmalıyız. Buradaki yerlileri de izin verdikleri yere binalar yaparak kendi
tarafımıza çekebiliyoruz. Bu ne işimize yarıyor derseniz, onlara ait birimleri
yapma şansına sahip oluyoruz. Tabi bu birimler pek teknolojik sayılmazlar;
demoda sadece atlı okçu vardı ve pek güçlü sayılmazdı. Ama birim çeşitliliği
açısından iyi olacağa benziyor. İkinci bölümde ise bir üssü savunurken üssün
dışındaki trading postları kullanarak kaynak ediniyoruz ve düşmanı oyalıyoruz.
Ta ki destek kuvvetler gelene kadar…
Trading postlara dönelim çünkü gerçekten önemli binalar bunlar. Öncelikle her
yere yapılamıyorlar, belirli yerlere yaptığınızda size ilk önce sadece tecrübe
puanı kazandırıyorlar. Bu tecrübe puanına sonra değineceğim. Fakat bu binayı
upgrade ettiğinizde, daha doğrusu bu binalara uğrayan araçları geliştirdiğinizde
size her seferinde (her bir araç binanın yanına geldiğinde) belirli bir miktar
yiyecek, odun veya para bırakabiliyorlar. Tabi bunlardan sadece birini
seçebiliyorsunuz, ne kadar çok trading postunuz olursa o kadar çok avantajlı
duruma geçip ekonominizi sağlama alabiliyorsunuz.
Home City ne demektir?
Kaynak getirmenin bir başka yolu daha var. Home City! Ekranın altındaki daire
dolduğu anda –ki bu dairenin dolması sizinde elinizde ne kadar çok düşman
öldürürseniz o kadar hızlanıyor- home cityden yine aynı şekilde yiyecek, odun ve
para “Sipariş” edebiliyorsunuz. Ama trading postlardan farklı olarak asker, işçi
gibi birimleri de bedavaya alabiliyorsunuz. Bu birimleri almak için çağ
atlamanız ve bölüm sonundaki “Kart” ları seçmeniz gerekiyor. Farklı kart
seçenekleriniz var; home cityden bir seferde 300 yiyecek (veya diğer
kaynaklardan) değil de 600 yiyecek getirmenizi sağlayacak kart, asker
getirmenizi sağlayacak kart… Gibi farklı seçenekler var demoda. Ama çağ
atlamadan bu kartları seçmenizin bir anlamı olmuyor. Yani asker getirmek için
önceki bölümün sonunda kartı seçtiyseniz bile sonraki bölümde çağ atlamadan bunu
kullanamıyorsunuz..
ateşli silahlarıyla oyunda önemli bir yere sahipler ve diğer askerler gibi teker
teker değil 5’erli gruplar halinde eğitiliyorlar. Yani tek seferde 5 asker
birden çıkıyor. Atlı hussar birimlerimiz bu muskeeterlara karşı nispeten etkili
sayılsa da muskeeterların yanına koyabileceğiniz pikeman adlı mızraklı birimler
de atlıları durdurmakta birebirler. Yani yine bir taş-kağıt-makas olayı var.
Ayrıca uzaktan binaları bombalamak için topçularımızın yanında roketlerimizde
var! Oldukça basit bir haldeler fakat yinede çok etkililer. Bu birimler binaları
bombalarken binaları dikkatle izleyin. Fizik motoru basit de olsa iyi bir
şekilde işliyor ve binalardan etrafa saçılan parçalar hem göze hitap ediyor hem
de etraftaki birimlere zarar veriyor. Ayrıca askerlerimiz eski oyundaki gibi
ateş ederek veya kılıç ve mızrak sallayarak binaları yıkmıyorlar, meşale atarak
binayı ateşe veriyorlar. Ufak ama güzel bir ayrıntı aslında.
Teknik olarak AoE 3 beklentilerimizi fazlasıyla karşıladı. Su efektleri
gerçekten çok güzel; birimler, binalar, çevre grafikleri yakınlaştığınızda bile
oldukça hoş görünüyor. Ses efektlerinde de hiçbir sırıtma yok, aksine topların
sesi ve çatışma yaşanırkenki o atmosferi çok iyi yaşatıyorlar. Askerlerin
çatışmadan sonra bağırarak sevinmeleri ise bir diğer güzellik olmuş. Ayrıca ufak
bir ayrıntı daha; demoyu 2048×1536 çözünürlüğe kadar oynayabiliyorsunuz. Tabi bu
görüntüyü sağlayabilecek ekran kartı neyse de monitöre sahip misiniz o ayrı
mesele. Sistem gereksinimlerini soracak olursanız ben P4 2.00Ghz, 1GB RAM ve
Radeon 9600 ekran kartımla en son detayda gayet rahat bir şekilde oynadım. Arada
kalabalık savaşlarda takılmalar oldu ama 1024×960 çözünürlükle oynanışa etki
edecek hiçbir yavaşlık çıkmadı.
gibi internet kafelerde deliler gibi oynanacak yeni bir “Age of” oyunu geliyor!
Eğer tam sürümünde güzel bir hikaye ve iyi AoM’deki gibi iyi dengelenmiş ırklar
bulabilirsek tadından yenmez ve en iyi strateji oyunlarından biri olmaya aday
olur AoE 3. Şimdilik tam sürümün çıkış tarihi 25 Ekim olarak açıklandı. Merlin
olarak şimdiden hazırlıklara başladık ve ayrıntılı bir inceleme için hazır
bekliyoruz! Hepinize iyi oyunlar…!
