Oyun İncelemeleri

King Kong

Fantastik romanların en önemlilerinden biri olarak gösterilen Yüzüklerin
Efendisi serisini sinema perdesine taşıyarak çok büyük bir başarı yakalayan
Oscar ödüllü yönetmen Peter Jackson, King Kong’u önümüzdeki ay içinde
beyazperde’ye bir kez daha uyarlıyor. Jackson, çocukluk dönemlerinde izlediği ve
yönetmenliğe başlamasının nedeni olarak gösterdiği dev goril King Kong’u
hazırlarken bir de oyunun yapılmasına karar vermiş.

Tıpkı Yüzüklerin Efendisi serisinde olduğu gibi filmin gösterime girmesine kısa
süre kala hem filme olan ilgiyi biraz daha arttırmak, hem de meraktan
tırnaklarını kemirme noktasına gelmiş King Kong hayranlarına film hakkında
önemli ipuçları vermek için PC ve tüm oyun konsollarına filmin resmi oyunu
hazırlanmış. Daha evvel film oyunları için Electronic Arts ile çalışan ve
bilgisayar oyunları ile yakından ilgili olduğunu söyleyen Peter Jackson, Beyond
Good & Evil oyunu ile büyük ilgi duyduğu Ubisoft ile çalışmayı özellikle
istemiş. Ubisoft da bu isteği elbette reddetmeyerek biz oyun severlere sadece
basit bir film oyunundan çok daha fazlasını sunmak için elinden geleni yapmış.

Lanetli adada film çekmek

King Kong hakkında bilgisi olmayanlar için hikayeyi kısaca anlatmak gerekirse;
iflasın eşiğine gelmiş film yapımcısı ve yönetmen Carl Denham, hayatının filmini
çekerek kendini düştüğü çıkmazdan kurtarmak istemektedir. Can dostu senaryo
yazarı Jack Driscoll (oyunda yöneteceğimiz karakter) ile birlikte hayatlarının
filmini çekmek için kaybedecek hiçbir şeyi olmayan oyunculardan oluşan bir film
kadrosu oluşturarak, içinde ne olduğunu bilmedikleri bir adaya film çekmeye
giderler.

Ulaştıkları ada devasa boyutlarda duvarlarla çevrilidir ve bu korkunç olduğu
kadar garip olan durum, çılgın yönetmen Carl Denham için müthiş bir çekim
alanıdır ve gördüğü her ilginç cismi filme çekmeye başlar. Aslında adanın
lanetli pek çok yaratık ile dolu olduğunu anladıklarında artık çok geçtir.
Hayatlarını kurtarmak için mücadeleye girişen grubun aksine yönetmen Carl Denham
gördüğü her şeyi filme çekmektedir ve olanları bir türlü ciddiye almamaktadır.
Karşılaştıkları tüm yaratıkların bir şekilde alt etmeyi başaran grup, sonunda
hikayenin baş kahramanı olan devasa goril King Kong ile karşılaşırlar. Kong,
filmin başrolündeki bayan Ann Darrow’u kaçırır. Grup artık hem Ann’i kurtarmaya,
hem de hayatta kalmaya çalışmaktadırlar. Carl Denham ise hayatının filmini
çekmeye…

İki farklı tür bir arada

Peter Jackson’ın yeniden sinema perdesine taşıdığı filmin hikayesine birebir
paralel ilerleyen oyunumuz temelde iki farklı türü içinde barındırıyor. Korkusuz
senarist Jack Driscoll’u kontrol ettiğimiz bölümler First Person Shooter, King
Kong’u yöneteceğimiz bölümler ise Third Person Action olarak tasarlanmış. Oyunun
genel yapısı oldukça atmosferik ve tıpkı sinema filmi tadında ilerleyen
sahnelerden oluşmakta. FPS olarak oynadığımız bölümler, türün diğer örnekleri
gibi elinde silahı olan bir ölüm makinesi olmaktan ziyade, hayatta kalmaya
çalışan ve kullandığı her kurşunun hesabını yapmak zorunda olan aciz bir insan
olmaktan öteye gitmiyor. Oyunu daha atmosferik kılan da bu. Öte yandan King
Kong’u yönettiğimiz bölümler ise kimi zaman Prince of Persia gibi platformdan
platforma atlamak ve duvarlara tırmanmak aynı zamanda dev yaratıklara karşı da
kas gücümüzü kullanmak üzerine kurulu. Kullandığımız iki karakterin en büyük
farkı; biri hayatta kalmaya çalışırken, diğeri aşırı gücü sayesinde her şeye
hükmetme noktasında.Kurulumun ardından filmin fragmanı eşliğinde genel konuyu takip ediyor ve büyük
bir fırtınanın ardından lanetli adaya giriş yapıyoruz. Oyunun başında uzun bir
süre sadece Jack’i yönetiyoruz. Adanın derinliklerine inip King Kong ile
karşılaşana kadar FPS türünde ilerleyeceğiz. Oyuna başladığımızda bilindik FPS
oyunlarından çok farklı olgularla karşılaşıyoruz. Ekranımızda ne bir güç
göstergesi, ne kurşun miktarı ne de silah var! Sadece Jack’in gözünden
gördükleri ile ilerlemeye başlıyoruz. Biraz ilerledikten sonra ise yavaş yavaş
yaratıklarla karşılaşmaya başladığımızda arkadaşımız bize bir silah uzatıyor. 6
adet kurşunu olan bu silahı boş yere kullanmak ise kızgın çölde bir matara suyu
döke saça içmeye benziyor. Kurşunların her biri altın niteliğinde ve mümkün
olduğunca az harcamaya gayret gösteriyorsunuz.

Alternatif silahlar

FPS olarak ilerleyen bölümlerde her kurşun altın niteliğinde olunca alternatif
silahlar bulmamız gerekiyor. Eğer çevreye dikkatli bakarsak sürekli kemik
parçaları ya da yere saplanmış mızraklar görüyoruz. Bu mızrakları kullanarak
genelde orta sınıf bir yaratığı tek seferde öldürmemiz mümkün ve genelde sadece
silah olarak bu mızrakları kullanıyoruz diyebilirim. Her mızrak atıldıktan sonra
kısa bir süre bulunduğu yerde kalıyor ve tekrar alıp kullanabiliyoruz. Ancak
mızrağı atmak yerine düşmana vurmayı tercih edersek birkaç vuruştan sonra
kırılıyorlar. Mızrakların bir yanı ise eğer bir ateş kaynağı bulabilirsek
uçlarını yakarak hem düşmana fazla zarar verebiliyoruz hem de çevrede bulunan
çalı çırpıyı yakabiliyoruz. Eğer çalılar arasında yaratıklar varsa tek seferde
birkaçını kızartmış oluyoruz. Bazen ise ulaşmamız gereken bir cisim bu çalıların
ardında oluyor ve ulaşmak için mutlaka yakmamız gerekiyor.

King Kong oyununun FPS modundaki savaş sistemi ise normal FPS’lerden daha
farklı. Elimizdeki silahı kullanmak için öncelikle boşluk tuşuna basarak
kullanılabilir hale getiriyoruz ve ardından mouse’un sol tuşuna basarak silahı
ateşliyoruz. Baştan garip gelen bu kontrol sistemine alışmak biraz zaman alıyor.
Kurşunun oldukça değerli olduğu söylediğim oyunda en çok kullanacağımız silah
olan mızrağı ise küçük yaratıklara salladığımızda onları oldukları yere
sabitleyebiliyoruz. Mesela ilk bölümlerde sık sık karşılaşacağımız dev
kırkayaklar genelde iki vuruşta ölüyorlar ve bunları önce bir mızrak atıp yere
saplarsak ikinci atışımızı yerinde sabit duran kaçamayan bir hedefe attığımız
için iş kolaylaşıyor.

Macera boyunca, oyunun geçtiği yıllara ait olan ve Birinci Dünya Savaşı
oyunlarından tanıyacağımız silahları kullanıyoruz. Haritalar içinde bu
silahların bulunması saçma olacağından yapımcılar bunları, bize yardım etmek
için uçaktan atılan sandıklar halinde sunuyorlar. Paraşüte bağlı sandıklar kimi
zaman önümüze çıkarken kimi zaman ise ağaç dalına takılı halde bulunuyorlar.
Mutlaka o noktaya mızrak atıp ya da bir şekilde uzanıp sandığı aşağı düşürmemiz
gerek. Aynı anda sadece bir ateşli silah bir de mızrak taşıyabildiğimiz için,
tabanca, tüfek ve dürbünlü tüfek gibi silahlardan hangisini seçeceğimizi
karşımıza çıkacak düşmanın türüne göre belirlememiz gerekiyor.

Alternatif stratejiler

Düşman sayısı arttığı zaman bu sefer besin zinciri imdadımıza yetişiyor. Nasıl
mı? Oyunumuzun geçtiği evrende tüm yaratıklar mutlaka birbirlerini yiyorlar.
Eğer önünüzde 3 adet dinozor var ise ve elinizde sadece bir mızrak varsa; hemen
gökte uçan kuşu mızrağınızla vurabilir ve yere düştüğünde o üç dinozorun kuşu
yediğini görebilirsiniz. Bu durumda ise bize sadece çıkış yoluna kaçmak kalıyor.
Çünkü oyunumuz kesinlikle diğer FPS’ler gibi düşmanları öldürmek üzerine kurlu
değil sadece hayatta kalmaya çalışıyoruz.Yol boyunca yapacaklarımız ise genelde aynı. Ulaşmak istediğimiz noktaya doğru
açılan kapılar hep iki adet kol ile idare ediliyor. Yan yana duran iki direğin
ucundaki kolları aynı anda iki kişinin 360 derece döndürmesi gerekiyor ve oyunda
defalarca karşılaşacağımız bulmaca olan; eksik kolu etrafta ara ile hep dönüp
dolaşıyoruz. Mutlaka yakılması gereken bir çalının ardında ya da yaratıklarla
dolu bir mekanda bulunan bu “kapı kolları” en büyük bulmacamız oluyor. Genelde
birden fazla düşmanı öldürmek için çalıları yakıyor ya da uzak bir noktaya küçük
bir hayvanı atıp düşmanlarımız o hayvanı yerlerken biz de kendimize lazım olan
kolu alıp bir an evvel ortadan kayboluyoruz.

Yaratıklara karşı iki şans

Karşımıza çıkacak olan ve öldürmek için çok ama çok uğraşmamız gereken dev
yaratıklar ise FPS bölümlerinin en heyecanlı anları oluyor. Mesela oyunun
demosunda da bulunan T-Rex’den kaçma bölümü, gerçek oyunda biraz daha uzun
sürüyor ve gerçekten inanılmaz derece heyecanlı anlar yaşıyorsunuz. Elinizdeki
hiçbir silah bu büyük yaratıklara işlemiyor, sadece onların ilgisini başka yöne
çekmeye ve kaçmaya çalışıyorsunuz.

Macera boyunca karşılaşacağımız yaratıklar bizi iki hamlede öldürüyorlar. İlk
darbeyi aldığımızda ekran kızıl bir renge bürünüyor, sesler yok oluyor ve
uzaklardan bir müzik duymaya başlıyoruz. Tamamıyla kendimiz kaybettiğimiz bu
anlarda eğer bir şekilde tehlikeden uzaklaşabilir ve biraz sakin durabilirsek
tekrar eski halimize geliyoruz. Yaralı halde iken bir sinek tarafından bile
ısırılsak maceraya veda ediyoruz.

Konsollarla birlikte PC’ye hazırlanan oyun basit bir kayıt sistemi kullanıyor.
Sürekli checkpoint’lerde kendini kaydeden oyun, genellikle büyük çatışmaların
hemen öncesinde bilgileri hafızaya alıyor ve öldükten sonra tekrar başladığımız
yer fazla uzak olmuyor.

Prince of Kong

Maceranın büyük kısmını FPS olarak oynayacağımızdan ayrıntıları o tarafa vermiş
olsam da oyunun Kong olarak oynadığımız bölümler ise çok daha zevkli. Diğer
tarafta hayatta kalmaya çalışırken Kong ile oynarken adeta dünyaya meydan
okuyorsunuz. Kong ile oynadığımız bölümler nedense bana yine bir Ubisoft oyunu
olan Prince of Persia’yı anımsattı. Duvarlarda yürümek, ağaç dallarından
sallanıp platformlara atlamak ve düşmanlarla yakın dövüş yaparken kombolar
uygulamak gibi pek çok aksiyon öğesi var Kong bölümlerinde. Kong ile oynarken
bulmaca çözmekten ve kaçmaktan çok sürekli düşman pataklıyoruz.

Kontroller tipik bir aksiyon oyunundan farklı olmadığı gibi oldukça da rahat.
Kong’u yönetirken, sol tuş ile düşmana vuruyor, boşluk tuşu ile sağa sola
kayıyor, sağ tuş ile de düşmanı yakalıyoruz. Genelde düşmanlar birkaç tokat
yedikten sonra yakalanıp, bitirici vuruş alarak ölüyorlar. Kong ile oynarken
tıpkı diğer bölümde de olduğu gibi güç göstergesi yok ve gorilin üzerindeki
çiziklerden ne kadar hasar aldığını anlıyoruz. Son olarak Kong’un en güzel
özelliği ise düşmana daha güçlü vuruş yapmak için göğsüne vurarak konsantre
olması ve çok daha sinirlenip düşmanını korkutuyor olması. Bunun için ise
dövüşmüyorken mouse’un tekerleğini çeviriyoruz ve Kong bağırarak göğsünü
yumrukluyor.Görsellik bir başka güzel

King Kong’un görsel yönü oldukça kuvvetli. Özellikle oyunun atmosferini
oluşturan sis, sürekli yağışlı olan hava ve puslu olan gökyüzü insanı havaya
sokuyor. Ana karakterler ve King Kong oldukça güzel modellenmiş. Kong’un dövüş
sahnelerini yaşarken adeta film izliyormuşuz gibi kaliteli görüntülerle
karşılaşıyoruz. Ancak aynı şeyi düşman yaratıklar için söylemek mümkün değil.
Kimi düşmanlar yeterince detaylı yapılmadıklarından ana karakterlerin yanında
sırıtıyorlar.

Bir oyunun atmosferini oluşturan en önemli öğe hiç şüphe yok ki sesler ve
müzikler. King Kong oyununda filmden alındığına inandığım ve hepsi orkestral
olan müziklerin her biri, bir diğerinden daha güzel. Dahası ise ses efektleri
adeta insanı o adada olduğuna inandırıyor. Karakterimiz fazla koştuğunda nefes
nefese kalması, darbe aldığında tüm seslerin buğulaşması ve derinden çalan huzur
veren müziğin etkisi tarif edilemeyecek kadar güzel.

King Kong’un grafiklerinin temelde çok başarılı olmasına ve DirectX9.0’ın tüm
nimetlerinden yararlanıyor olmasına rağmen tam bir sistem canavarı olduğunu
söylemek zorundayım. AMD 2500+, 1GB RAM ve Nvidia FX 5600 ile test ettiğim
sistemde oyunun takılmaması için en düşük ayarlarda oynamak zorunda kaldım.
Kısacası oyunu doğru dürüst oynamak için kesinlikle, 2.5 GB işlemciye, 512 MB
RAM’e ve DirectX9.0 destekleyen orta sınıfın üzerinde bir ekran kartına ihtiyaç
var. Evet, oyun daha düşük sistemlerde çalışıp açılıyor ancak düşük ekran
yenileme hızı ile ne kadar oynanabilir orası ayrı konu.

Sonuç olarak sinema filminden birebir uyarlanmış olan King Kong, diğer tüm resmi
film oyunlarının ötesine geçiyor. Çünkü diğer tüm film oyunları belli bir oyun
türüne uyarlanmış olurlar. Oysa ki King Kong adeta yeni bir tür yaratırcasına
hem iki farklı oyunu içinde barındırıyor hem de gerek FPS bölümleri olsun
gerekse Kong’un bölümleri olsun benzer oyunlardan daha farklı öğeler içeriyor.
Oyunun tek kötü yanı kendini fazla tekrar ediyor olması. Eğer aksiyon türünde
farklılık arıyorsanız, sizin için öldürmekten çok sağ kalma çabası daha ağır
basıyorsa, üstüne üstlük bir de King Kong konseptine ilginiz varsa kesinlikle bu
heyecanı kaçırmayın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu