Oyun İncelemeleri

NBA Live 06

“Basketbol hayatım boyunca yaklaşık 9000 şut kaçırdım. Neredeyse 300 maç
kaybettim. 26 defa son şut denedim ve kaçırdım. Hayatımda defalarca kez denedim
ve başarısız oldu. İşte bunun için bu kadar başarılıyım.” Michael Jordan’ın
söylediği bir söz ile başlamak istedim yazıma. Ne de olsa bana ve benim gibi
binlercesine basketbolu sevdiren adamdır MJ. Her ne kadar ben ancak onun son
sezonlarına yetişebilmiş olsam da onu seyrettiğim her maçtan değişik bir haz
aldım. NBA Live 06 ‘ yı açtığımda ilk baktığım yer “90’s All-Stars” takımıydı ve
ne yazıkki istediğim ismi göremedim. Aslında bu pek önemli bir ayrıntı değil
fakat basketbol tarihinin en büyük ismini NBA Live serilerinde “Roster Player”
adıyla görmek gerçekten ona ve onu sevenlere yapılmış bir ayıp.

NBA Live 06 & MJ

1998 yılından beri çıktığı günde alıp denediğim NBA Live serisi beni hiçbir gün
hayal kırıklığına uğratmamıştı aslında, tabi NBA Live 06 oynadığım güne kadar.
Çünkü başıma gelen büyük talihsizlikler ve okulumun başlaması sebebiyle NBA Live
oynamakta çok geç kalmıştım ve her geçen gün oyuna olan açlığım artıyordu. Her
sene başarılı ya da başarısız bir yenilik yapar EA. Oyuna yeni bir mod eklerdi
mesela (Dynasty, All-Star Weekend), ya da yeni takımlar eklerdi vs. Bu sene de
tahmin ettiğiniz gibi bir yenilik var : Freestyle Superstar. Oyunun videolarını
izlediyseniz, her videoda üstünde durulan konu hep aynıydı. Ayrıca piyasaya
çıkmasına az süre kalmış PS3 ve XBOX 360 gibi gelişmiş konsollara da bir şekilde
ayak uydurması gereken EA, oyunun grafiklerini de geliştirdiğini kanıtlıyordu
aslında videolarda. Ve beklenen tarih olan 18 Ekim’den önce (29 Eylül – ABD)
piyasaya çıktı.

E3 videolarıyla fazlasıyla gözümüzü boyamıştı EA. Haliyle bizlerde “abartı” bir
NBA Live bekler olmuştuk. Sonunda büyük bir heyecanla oyunu açtım ve büyük bir
zevkle videoyu izlemeye başladım. Açılış videosu daha çok Freestyle Superstar
ağırlıklı, tahmin edebileceğiniz gibi. Ana menüde benim beklediğimin aksine hiç
yenilik yok. Play Now (FIFA’da ki Friendly’ye eş değer, dostluk maçı), Game
Modes (tür seçimi, dynasty vs.), My NBA Live (NBA Store vs. size özel olanlar),
Roster Updates (kadrolarla ilgili yapabilecekleriniz), Options (ayarlar) ve EA
Sports Extras (ekstra videolar vs.). Yani kısaca oyunda yeni bir mod bulunmuyor.
Ana ekranımızdaki tek değişiklik, artık arka planda görülen oyuncuların
yanlarında Freestyle Superstar’dan dolayı bir sıfatları olması (highflyer vs.).

Ama menü aynı ?!

Sanırım “Play Now” kısmı için bir açıklamaya gerek yok, hemen oyuna başlamak
isteyenler için 2 takım seçip bir dostluk maçı yapma modu diyebiliriz. “My NBA
Live” kısmında ise ayakkabı, eski formalar vs. almanıza yarayacak “NBA Store”,
emekli edilmiş formaların ve NBA rekorlarının bulunduğu “Hall of Fame”, oyunla
ilgili şifrelerin, kodların girilebileceği “NBA Codes” ve oyun müziklerinin
bulunduğu “Jukebox” var. NBA Store’da ayakkabılar gerçekten göze çok hoş geliyor
(oyun içinde de gerçekten çok güzel). Ayakkabı çözünürlükleri arttırılmış.
Ayakkabılarımız 3 sınıfa ayırılmış: Jordan, Adidas ve Reebok. Zaten anladığım
kadarıyla Reebok yüklüce bir miktar ödemiştir. Çünkü çok sayıda ayakkabısı
olmasının yanında RBK (Reebok) All-Stars (Reebok’ın sponsor olduğu oyunculardan
kurulu bir takım) ve RBK Young Stars (RBK sponsorluğundaki gençler) isminde 2
takım ve bir Reebok Salonu var oyunda. Ayrıca oyunun müzikleri geçen oyunlara
nazaran bence çok daha güzel. Roster Updates kısmı ise önceki serilerde “Roster
Management, Team Management” tarzı kadro düzenlemeye yarıyor. Oyuncu
yaratabiliyor, kadroları düzenleyebiliyoruz ve bu sene eklenen FSS özelliğini
düzenleyebiliyoruz. Ayrıca FSS ile ilgili diğer bir not da aynı anda 2 adet FSS
özelliği kullanamamamız. Benim huyumdur herhangi bir oyuna başlamadan önce
ayarlara kesin girerim. Zaten NBA Live tuşlarım benim bellidir (FIFA’dan
alışkınım A, S, D vs.). Fakat kontrol ayarlarına girdiğimde farkettiğim ilk
eksiklik, belki de benim en çok kullandığım tuş olan “backdown” tuşunun
kaldırılmış olması. Bu tuş savunma yaparken sağlam bir duruş, hücumda ise
sırtını savunmaya verip yaslanarak ilerlemeye yarıyordu. Onun yerine yeni bir
tuş eklenmiş: Superstar Trigger. Bu tuş yine FSS (Freestle Superstar) ile
alakalı. Superstarlarımızın özel hareketlerini kullanmaya yarıyor. Diğer
ayarlarımız NBA Live 2005’in aynısı.

Freestyle Superstar, Freestyle Superstar ve Freestyle Superstar …

Artık başlayalım demeden önce size hakkında bu kadar konuştuğum Freestyle
Superstar sistemini ayrıntılı bir şekilde anlatmayı kendime borç bilirim.
Yukarıda da dediğim gibi bir oyuncu eğer birden çok FSS özelliği olsa bile
bunlardan sadece birini kullanabiliyor. Ayrıca şunu da söylemek isterim ki FSS
sistemi benim beklediğim kadar etkileyici değil. NBA yapımcısı Dean Richards ile
yapılan röportajda FSS sistemi ile normal oyuncular ile süperstarların farkının
olacağını okumuştum. Fakat bu o kadar da gerçekçi gelmiyor şu anda. FSS
ikonlarımız ve bu ikona sahip oyuncular şunlar:

Highflyer: Asılı kalanlar. Bu ikon havada asılı kalan, uçan ve müthiş
smaç kabiliyeti olan oyunculara veriliyor. Bu oyuncular karşısındaki savunma
oyuncusuna aldırmadan üstüne sıçrayabiliyor. Bu özelliğe sahip oyuncular:
L.James, J.Smith, R.Davis, J.Richardson, S.Marion, C.Magette, S.Swift, D.Wade,
D.Mason, R.Jefferson, V.Carter, J.R.Smith, S.Francis ve A.Igoudala.

Scorer: Skorerler. Bu oyuncular takımlarının skor yükünü
taşıyabilecek, el yakan topları kullanabilecek, en zor anlarda bile bir şekilde
potaya topu ulaştıracak oyuncular. Bu özelliğe sahip oyuncular: A.Iverson,
D.Nowitzki, J.O’Neal, R.Wallace, A.Jamison, R.Allen, L.Hughes, K.Bryant,
B.Davis, J.Johnson ve Y.Ming

Playmaker: Oyun kurucular. Tabii ki sıradan oyun kurucular değil,
kafasının arkasında gözü olan ve kendi potasına bakarken diğer potadaki adamı
görebilen oyun kurucular. En zor durumlarda çok özel paslar verebilen ya da
“behind the back”, “no look” paslar verebilecek oyuncular. Bu özelliğe sahip
oyuncular: S.Nash, R.Alston, L.Ridnour, T.Parker, M.Bibby, S.Marbury, J.Kidd,
J.Williams, J.Tinsley ve K.Hinrich.

Shooter: Şutörler. Çok iyi şut atan oyuncular. Bu oyuncular el üstünden
ya da panyalı şutlar sokabilecek. Bu özelliğe sahip oyuncular: R.Allen, B.Barry,
V.Lenard, P.Stojakovic, Q.Richardson, K.Korver, M.Redd, M.Miller.

Power: Güçlü oyuncular. Keşke backdown tuşu olsaydı da kullansaydık
dedirten oyuncular. Bu ikona sahip oyuncular yüklener her oyuncuyu
geçebilecekler ve önündeki savunmacıya aldırmadan smaç yapabilecekler. Bu
özelliğe sahip oyuncular: B.Wallace, A.Stoudemire, S.O’Neal, D.Howard, K.Martin
ve E.Okafor.

Stopper: Savunmacılar. Savunmacı oyuncular savunduğu oyuncuya “kelepçe”
vurabilecek, bloklar veya top çalma ile savunduğu oyuncuyu hayatından
bezdirebilecek. Bu özelliğe sahip oyuncular: K.Garnett, D.Howard, B.Wallace,
E.Brand, M.Camby, L.Hughes, J.Terry, K.Bryant, J.Kidd, T.Duncan, J.Smith ve
B.Davis.

Evet sonunda diyorum ki artık ilk maçıma geçebilirim. Tabi Türk damarım olduğu
için hemen Hedo’lu Magic’i aldım ve karşıma Lebron’lı Cleveland’ı alıp ilk
maçıma başladım. Maça girerken karşımıza yine FSS çıkıyor. FSS ikonlu
oyunculardan biri maçtan önce tanıtılıyor. Aslında el alışkanlığı sürekli
“space” tuşuna basıp savunma yapmaya çalışıyorum ve Lebron yanımdan geçip beni
potaya sokuyor (space tuşu benim konfigürasyonumda “backdown” tuşuydu). Büyük
bir eksiklik hissetsemde oyuna devam ediyorum. Gözüme çarpan diğer bir ayrıntı
oyuncu hareketleri yine benim beklediğim kadar gerçekçi değil. Denildiği gibi
oyuncular artık sahada buz pateni yapmıyor, ama beklentimi karşılayamıyor.
Oyunun grafikleri ise tek kelimeyle mükemmel. Grafikler gerçekten gayet iyi bir
gelişme göstermiş. Tabii ki videolardaki gibi oyuncunun sırtından ter akması
falan PC için şimdilik biraz fazla ayrıntı. Oyundaki denemelerimden biri de
Highflyer FSS’ım Steve Francis ile Zee’nin tepesine çıkmak oldu. Gerçektende
“whoooaaa!!” diye bi tepki verdim ama smacı fazla gerçekçi bulmadım. 2.
denememde ise 3lük yakınından smaç denedim, tabii yolun yarısında topu sallamak
zorunda kaldım. Ayrıca değinmek istediğim bir diğer konu da Türk oyuncularımızın
yeteneklerinin gelişmiş olduğu. Aslında pek de beklediğimi alamadım
oynanabilirlik konusunda.

Dynasty

Ben Championship Manager (ya da Football Manager) oynadığımdan beri hep sağlam
bir basketbol menajerlik oyunu hayal etmişimdir. Aslında “Total Pro Basketball”
diye bir oyun gündemdeydi ama onun da orjinal oyuncularla değilde “sallama”
oyunculardan kurulu olduğunu öğrendim. Zamanında “World Basketball Manager”
aslında Dünya basketbol liglerini sunmuştu (Türkiye dahil) ama onda da isimle
lisanssızdı. Sonunda beklediğim olayı NBA Live 2004 yılında gerçekleştirdi ve
oyuna “Dynasty Mode” ekledi. Benim de tahmin edeceğiniz gibi NBA Live’da en
sevdiğim bölüm Dynasty Mode’dur. Bu sene Dynasty Mode’da yenilik var. Artık
takımımıza “Team Staff (takım çalışanları)” alabileceğiz. Scout (tam bir Türkçe
karşılığı olmasa da araştırmacı, gözlemci diyebiliriz), Ast.Coach (Yardımcı Koç)
ve Trainer (Antrenör) olmak üzere 3 çeşit çalışan alabiliyoruz takıma. Tabii ki
kafamıza göre en iyi koçları alamıyoruz. Takımımızın buna ayırılmış bir bütçesi
var ve bu bütçeye uymamız gerekli. Aksi halde başkandan fırça yeme olasılığımız
yüksek. Artık PDA’imiz çok daha fazla çalışıyor. Ayrıca başkan da eskisi gibi
pasif değil, herhangi bir hatada size fırça atması kaçınılmaz. Ayrıca Dynasty
Mode’da dikkatimi çeken başka bir husus da “free agent (kontratsız oyuncu)”lar.
Reggie Miller, Vlade Divac ve benim gibi Avrupa basketbolunu sevenler için bir
ilah olan (tabi Bodiroga’dan sonra) Sarunas Jasikevicius oyunda free agent.
Ayrıca oyundaki yeni bir dynasty özelliği de “Player Evaluation (oyuncu
gelişimi)”. Bu özellik sayesinde oyuncularınızın artık sadece teknik özellikleri
değil fiziksel özellikleri de değişebiliyor (kilo vermesi, boyunun uzaması
vs..).

All-Star Weekend’de ise bir değişikliğe gidilmemiş. Örneğin Smaç Şampiyonası’nda
yerde oturan taraftarların (galiba onlar basketbolcuydu, ama neyse) oturdukları
düzen, giydikleri kıyafetler, jürinin durduğu yer oturduğu masa vs.. herşey NBA
Live 2005’in aynısı. Ayrıca benim yapabildiğim kadarıyla smaçların kontrolleri
de aynı. Tabi gerçekçilik konusunda bi gelişme var oyunda. Artık bir oyuncu
ayakla arkadan topu fırlatıp büyük ekrana çarpıp dönünce 720 basmıyor (yok canım
abartmadım). Artı daha gerçekçi smaçlar yapıyorlar.

Ve kapanış

NBA Live 06 oynanabilirlik bakımından beni hiç mutlu edemedi. Tabi kötü değil
fakat benim beklentilerim yüksek olduğu için mutlu olamadım. Özellikle
kontroller konusunda en çok kullandığım tuş olan “backdown” tuşunun kaldırılması
beni çok huzursuz etti.(Duyduğuma göre konsollarda analog stick ile backdown
yapılabiliyormuş.) Bunun dışında örneğin tuşa bastıktan sonra oyuncunun buna
biraz geç tepki vermesi de beni huzursuz etti.

Sesler ise gerçekten NBA Live’a yakışır gerçekten. Özellikle menü müzikleri çok
iyi seçimler. Taraftar sesleri ortam sesleri vs. hepsi çok başarılı. Mike
Fratello’nun ayrılmasından sonra oyuna katılan Steve Kerr’da oyuna yakışacak bir
yorumcu.

Oyundan etkilenmek için…

Tahmin edebileceğiniz gibi şimdiye
kadar yapılmış en iyi grafikli NBA Live oyunu NBA Live 06. Oyuncuların
yüzlerinin, oyuncu ayakkabılarının, formalarının çözünürlüğü artırılmış.
Formalardaki ışık yansımaları ise gerçekçiliği bir hayli artırıyor. Ayrıca
oyuncuların hareketleri daha yumuşak artık (her ne kadar geç tepki
verselerde…). Özellikle “drop step (geriye adım atma)” göze çok hoş geliyor.
Oyuncu şut şekilleri de eskiye oranla göze daha hoş geliyor. Zaten Dean Richards
röportajında bu sistemde de bir gelişme olacağını duyurmuştu. Artık her
oyuncunun bir iskeleti var ve bu iskelet sayesinde daha gerçekçi hareket
ediyorlar.

Sanırım yaza yaza bitiremeyeceğim bir konu basketbol. NBA olsun, Euroleague
olsun benim ilgi alanımdır. Tabi bilgisayarlarla da iç içe olunca NBA Live
hayranı olmamak mümkün değil. Bazılarına göre NBA Live EA Sports’un en iyi
serisi. Son senelerde FIFA’nın popülerliğini kaybetmesi NBA Live’ı Türk
oyuncusunun favori EA Sports oyunu haline getirdi. Her ne kadar bazı kafalardan
“Konami basketbol oyunu yapsa EA Sports’dan iyi yapar” gibi sesler çıksada bu
“ben takım kursam 5 sene sonra 1.Ligde şampiyon olurum” demeye benzese de
aslında EA Sports’un prestij kaybettiğinin bir göstergesi. FIFA 06’nın beklenen
gelişmeyi göstermesi (duyduğuma göre) ve NBA Live’ın da beklendiği kadar olmasa
da yine de sağlam bir şekilde gelmesi yine EA Sports’u en üste çıkartmaya yetti.
Belki de izlediğim videoların XBOX, PS3 vs. gibi konsollar için olmasından
olacak benim çok büyük bir beklentim vardı NBA Live 06’dan. Belliki EA Sports bu
sene yine çok çalışmış fakat doğruyu söylemek gerekirse benim beklentilerimi
karşılayamadı . Ama şunu söyleyebilirimki daha uzun seneler NBA Live’ı tahtından
hiçbir basketbol oyunu kaldıramayacaktır. Yazımı yine Michael Jordan’ın bir
sözüyle bitiriyorum: “Başarızlık kabul edilebilir, fakat denememek asla.”.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
  • Exit
Başa dön tuşu