Ceyda Doğan – Karşınızda Kontakt’ın birincisi!
Bazen izlediğimiz karakterler bizi öyle heyecanlandırır ki, onları sadece izlemekle yetinmez, bir süreliğine de olsa yerlerine geçmek isteriz. Oyunları, animeleri, filmleri seviyoruz, takip ediyoruz, peki neden bu ilgimizi biraz daha ileriye taşımayalım ki? Merlin’in Kazanı olarak şimdiye kadar birçok cosplay haberine ve röportajına yer verdik sitemizde. İsterseniz şimdi de gelin, geçtiğimiz aylarda düzenlenen Kontakt organizasyonunda hazırladığı cospay çalışmasıyla birinci olan Ceyda Doğan’ı dinleyelim. İyi okumalar!
Mahmut Saral (MS): Seni kısaca tanıyabilir miyiz? Kimdir Ceyda Doğan?
Ceyda Doğan (CD): Merhaba, ismim Ceyda Doğan. 26 yaşında, turizm okuyan, ama bunun dışında alacak takip uzmanlığı yapıp, hukuk da bitirmeye çalışan bir kız. Gördüğümüz üzere oldukça karışık, ama bir o kadar da renkli bir hayatı var.Öğretmeyi ve yeni şeyler öğrenmeyi hep sever,bu yüzden de bir türlü yerinde tutamazsınız. Böyle değişik, tuhaf bir insandır kendileri.
MS: Asıl meşguliyetin nedir?
CD: Asıl meşguliyetim, alacak takip uzmanlığı. Call Center tadında olan bir şirkette çalışıyorum ve asıl işim hukuksal boyutta. Sabır gerektiren ve zor bir iş. İnsanlara yardım etmeyi sevdiğim için bu işe giriştim.Yaklaşık 4 yıldır da hukuk dalındaki birçok işi yaptım. Onun dışında asıl işim, 6 yıl öncesine kadar gazetecilikti ve yabancı dil gereksinimi nedeniyle hem çalışıp hem okuyabilmek için Turizm ve Otel İşletmeciliği’ni seçtim. Zaten lise yıllarımda derslerimin çoğu İngilizce olduğu için yabancı dilimi çok rahat geliştirdim.Tabiİ online oyunların da İngilizce’mi geliştirdiği bir gerçek. Bu sayede çalıştığım gazetede hem çevirmelik yapıp, hem de elimde fotoğraf makinesi ile haber peşinde koşturabildim.
MS: Ne zamandır oyunlarla ve animelerle ile içli dışlısın. Seni bu dünyaya çeken şey neydi?
CD: Oyunlara olan ilgim, çok uzun zamandır var. Hatta 4-6 yaşlarından başlıyor bu macera. Beni teşvik eden şey, sürekli bir şeyleri karışıtırıp öğrenme içgüdüsüne dayalı oldu. Oyunlara olan ilgim, zaten karakutu zamanlarından “Kaboom” adlı oyunla başladı. Elime geçen her kasedi de değerlendirmeden geçmezdim. Animeye olan ilgim ise, 8 yaşımda kara kaleme olan sevgimle beni mangaya yöneltti. Tabii o yaşlarda manganın ne demek olduğunu çözmek biraz zamanımı aldı.
Çizgi roman tadında yarattığım karakterleri okulumda satardım. Manga keşfimden sonra çizimlerimi geliştirdim. Bu da beni aslında mangalardan sonra animelere de yöneltti. Çizmeye çalıştığım karakterlerin renklenip televizyonda yayınlanmasını keşfetmemle birçok şey değişti diyebilirim. Böylece kara kalem çalışmalarımı sadece animeleri izleyerek geliştirdim.Sonrasında hepsi sıra sıra geldi.
MS: Cosplay yapmaya nasıl karar verdin? İlham kaynağın veya seni teşvik edenler oldu mu?
CD: Beni teşvik eden, çevremdeki insanlardı. Etrafımdaki arkadaşlarım da beni fiziksel olarak bazı karakterlere benzetmiş, bu da Cosplay’i araştırmama neden olmuştu. Cosplay yapmaya da kendimi benzettiğim karakterleri keşfetmeye başladığım zaman karar verdim.Yaratılan bazı oyun karakterleri ve çizilen anime karakterinde kendi yüzümü gördüm.Bu da onların kıyafetlerine dikmeye yöneltti beni. Oysa bunları iş haline getirmiş insanlardan henüz haberim bile yoktu. Çizdiğim manga karakterindeki benzerlikleri de görünce, çizimleri kıyafetler üzerinde de geliştirdim.”Neden olmasın?” diyerek kendi bedenime uygun kıyafetler dikmeye başladım.
MS: Yaptığın ilk cosplay ile Kontakt’ta birinci oldun. Evvela cosplay’inden biraz söz eder misin?
CD: Yaptığım karakter Riot Game’in yaratıcısı League of Legends adlı oyunun karakterlerinden biri olan Katarina the Sinister Blade. Karakteri seçmemin en büyük nedenlerinden biri, diğer karakterlerden biraz daha farklı olması.Oyunda “Diğer kadınlardan oldukça farklı olan Katarina…” diye hikaye başlamakta. Bu da beni bu karaktere yönelten şeylerden biri. Seçmemin diğer nedeni ise, bir suikastçI olması. Fiziksel olarak oldukça kısa bir kızım, bu da doğal olarak beni her Cosplay’i yapmamam gerektiğine kanaat getirmişti. Bana göre benzemesi çok daha önemli yani fiziken. Çünkü kostümü taşımak bence çok önemli. Bunu bana öğreten kişi Iain Maynard oldu. Karakter hem kızıl , mavi gözlü, yani benim gibi. Hem de boyu net bilinmeyen bir karakter. Lenslerle aram iyi değildir bu yüzden renkli gözlü karakterler tercihimdi. Benim için yapılması son derece kolay oldu.
MS: Kimdir, nedir? Sonrasında, elbiselerini hazırlamak için ne gibi uğraşlara giriştin, neler yaptın?
CD: Katarina, bir assassin, yani suikastçı. Doğal olarak rahat ve kolay hareket edilebilen bir kıyafeti mevcut.Tek zorlayan kısım, taşıdığım 5 adet kılıç ve 9 adet kunai olmuştu.2 tanesini ahşaptan yapmam gerekti, çünkü görünüşü biraz palayı andırıyordu. 3 tanesi zaten bende mevcuttu.
İlk önce elbisesinin taslağını çıkarttım. Beni en çok zorlayan kısım deri, pantolondu.Tam da Kontakt’a yakın bir zamanda asıl işim en yoğun dönemlerine girdiğinden Nilüfer adlı bir arkadaşımdan dikim konusunda yardım istedim. Karakterin resmini ve beden ölçülerimi ona yollayıp, kostümü istedim.
Dikmesi çok zamanını almadı. Fakat bana yolladığında ne yazık ki kızın emeklerini kullanamadım. Bunun nedeni ise, kargodan olsa gerek kunailer kullanılamayacak kadar yıpranmıştı. Kıyafet de ne yazık ki çok büyük gelmişti.
Kolları sıvadım ve elime iğne, iplik ve makas alarak kendi işime koyuldum.O sırada kılıç ve kunaileri için aklıma müthiş bir fikir geldi; ahşap… Hem taşıması kolay, hem gerçekçi. Aykut Yeni adındaki arkadaşım, tüm aksesuarlarımdan sorumlu kişi ve resmen artık sponsorum oldu. Ona bu konuda çok şey borçluyum. Mükemmel bir çift olduk diyebilirim. Arkadaşımın bana yolladığı sadece bistüyer, dikenler (Süngerdendi) ve ceket kısmını kullanabildim, o da yaklaşık 2 beden küçülterek. İşin komik kısmı ise, birçok şeyi baştan yapmaktı. Hem yardım isteyip, hem de yeniden yapmak biraz zoruma gitti doğrusu. Ama gördüğümüz kadarıyla buna değdi.
Elimdeki derilerden pantolonu dikmek bir haftamı aldı. Kemerleri kesip, tam da karakterdeki gibi cekete diktim. Ufak detayları da boyadım. Anfi boya benim kurtarıcım oldu. Hem gerçek bir metal gibi göründü, hem de göz alıcı olmuştu. Saçımın doğal rengi her ne kadar Katarina’nın saç rengi ile aynı olsa da peruk da almak zorunda kaldım. Son olarak sevgili arkadaşım Aykut, mükemmel zamanlama ile Kontakt 2011 ‘den bir gün önce 2 adet ahşaptan kılıç ve 9 adet kunaimi yetiştirdi. Bende de 2 adet katana ve 1 adet harakirimi de kullandım. Bunları da kemerlerime diktim ve işte sonuç: Katarina the Sinister Blade’in güzel bir kopyası.
MS: Kontakt’ta birinci olmayı bekliyor muydun? Bu sana neler hissetti ve ilerisi için teşvik etti mi? Hani belki de “Bu ilk ve son olur” diye düşünüyordun, ama birinci olunca fikrin değişti belki de? Ne dersin?
CD: Hayır, kesinlikle beklemiyordum. Hatta organizasyona gitmeyi bile istemedim. Birincisi, bu benim ilk denememdi, yani insanların görmesini sağlayacak olduğum ilk denemem. Biraz utangaçtım bu konuda ve kesinlikle güzel olmadığını düşünnmüştüm. Bu fikirden beni kurtaran ve desteğini eksik etmeyen de erkek arkadaşımdı. Ayrıca genelde bir animeden cosplay yapılırdı, şahsen League of Legends’ı bilen azdır diye düşünnüştüm. Kapıdan ilk girdiğim an, insanların yüzü bana döndüğünde gerçekten çok utanmıştım. Hatta bir süre saklandığımı bile söyleyebilirim. Ertunç, yani Kontakt’ın yaratıcılarından biri beni takdir ettiğinde kendime olan güvenim arttı diyebilirim.
Birincilik için adımı duyduğumda birkaç saniye idrak edemedim ve arkamdan birkaç kişinin beni sahneye itmesiyle kendime geldim. Kolay anlatılabilecek bir şey değil, ama mükemmel bir duygu. Birincilikle çok şey değişti, belki o cosplay gelecekte daha çok şey yapmama neden oldu ve olacak.Hatta kendimi artık sadece League of Legends’tan olan karakterlerin cosplay’lerine adadım. Sanırım Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmek gerçekten güzel. Belki yanlışım var, fakat benden başka League of Legends’tan cosplay yapan görmedim, genelde düşüncelerde kalmış ama ben yapmakla sanırım bir şeyleri alevlendirdim, bu da gurur verici bir olay.
Bu konuyla ilgili hem takdir görüyorum. Hem benden bununla ilgili fikir alıp, bir şeyler isteyen bir çok insan oldu. Şu an biricik, sevimli bir bayan arkadaşım olan Hande Özkur bana League of Legends konsunda cosplay partneri olarak eşlik ediyor.Yani gelecekteki planlarımızla ilgili. İkinci cosplay çalışmamızı bir takım olarak beraber yaptık, üçüncüsü de yolda…Sanırım oyunun Türkiye’de güzel bir reklamı yapılmış oldu, bunun yanında Riot Games ile konuşmalarım devam edecek diye düşünüyorum.
MS: Yabancı cosplay’lerden takip ettiklerin var mı?
CD: Evet var. Iain Maynard. Takdir edilebilecek bir insan.
MS: Önümüzde düzenlenecek olan bazı organizasyonlar var. Hangilerine katılmayı düşünüyosun ve yapmak istediğin cosplay’e karar verdin mi?
CD: Katılabildiğim sürece hepsine. Sonuçta kendi işim ve sosyal hayatım hepsine katılmama izin vermez, ama elimden geldiğince bir çoğuna gidip, yeni yüzler tanımak ve yeni fikirler almak için sabırsızlanıyorum. Cosplay, sürekli gelişen bir süreç. Bu seferki hedefim tekrar League of Legends’tan Pentakill Sona isimli karakter. İşim zor, ama imkansız değil. Zaten bundan sonra aksi olmadığı sürece sadece bu oyun üzerine kendimi odaklamayı düşünüyorum. Bu oyuna odaklanmamın en büyük nedeni, karakterlerin fiziken tam olarak belli olmaması ve tabiİ ki insanlara görmediklerini göstermek. Aynı şeyleri görmek kimseyi tatmin etmez, ben farklı olmaya çalışarak kendimi göstermekten yanayım. Bunu da sanırım başardım.
MS: Kontakt’ta her cosplay’le olduğu gibi seninle de birçok kişi fotoğraf çektirmek istedi ve çektirdi. O organizasyondan sonra en azından sosyal medyada senin için bir şeylerin değiştiğini hissettin mi?
CD: Hayır, hissetmedim.Çünkü bu kadar beğenileceğini ve bilineceğimi hiç düşünmedim. Ama değişen çok şey oldu. En güzeli, beni takdir edenler olduğundan bu işi devam ettirmem gerektiğini anladım. Şu an birçok mükemmel insanla konuşmaya devam ediyorum, onların beni takdir etmesi sayesinde sosyal çevremde artış oldu. Yalnız başladığım League of Legends Cosplay’inde artık yanımda özel bir partnerim var. ”League of Legends Cosplayer” olarak Türkiye’de yeni bir akım başlattığımı düşünüyorum. Kimi insanlar “Biz de düşündük ama bu kadar ön plana çıkartmadık,n edir bu kendini bilmişlik?..” dediklerinde onlara cevabım; “Düşüncede kalmak ve yapmak arasında fark var. (Zira birçok insanla özel konuşmuştum. Fakat partnerim olmak isteyen, cevap veren çok az olmuştu.) Ayrıca ben asla reklamımı yapmadım, insanlar beğendi ve yayınladı. Bir ilki gerçekleştirmekle de gurur duyuyorum” dedim.
MS: Son olarak, ne tarz oyunlar oynarsın, oyun platformu olarak neleri tercih ediyorsun ve önümüzdeki dönemde çıkmasını beklediğin favori oyunların neler?
CD: Daha çok, korku ve stratejik oyunları seviyorum. Buna askeri stratejik oyunlar da, psikolojik korku oyunları da dahil. Bol RP’li oyunlar tercihim. Online oynadığım oyun da çok. PS2, benim için her ne kadar rakibi çıkmış olsa bile en çok zaman geçirdiğim konsol ve yerini kimseye vermem. Şu an sabırsızlıkla Diablo 3’ü ve Dota 2’yi bekliyorum.
MS: Vakit ayırdığın ve sorularımızı cevapladığın için teşekkür ederim!