Rainbow Six: Vegas
Bundan 8 sene önceydi. Üniversite hayaliyle yanıp tutuşuyordum, daha
lisedeydim. O zamana kadar öyle Taktik-FPS türünü filan pek bilmezdim. Sevdiğim
kısım sadece kesip biçmekti. Plan yapmak, takım arkadaşlarını yönetmek bana
tersti. Silahı alıp, tek tabanca şekilde takılmak daha zevkliydi. Ancak bir gün
tanıdığım birinin Rainbow Six oynamasını gördüğüm de, oyunculuk hayatımı oldukça
etkileyecek bir olay olmuştu. O zamana kadar aslında takım arkadaşları ile
birlikte oynamamıştım. Sadece Rainbow Six’i izlemek ve ne kadar güzel olduğuna
bakmakla yetinmiştim. İlk işim oyunu alıp, evde denemek olmuştu. Tom Clancy’nin
senaryosu, teröristlere karşı mücadele, taktik anlayışı ve emrimdeki adamlarım;
işte o zaman Taktik-FPS tamamen hayatıma girmişti.
Eski zaman
Red Storm Entertainment’ın yaptığı ilk Rainbow üzerinden bir hayli zaman geçti.
Arada serinin birçok yeni üyesi geldi, gitti. Kimi hoş güzeldi, kimi öncekiler
kadar iyi olmadı. Ancak sonuçta onlar da birer Rainbow’du. Ubisoft bize son
olarak Tom Clancy’s Rainbow Six: Vegas’la buradayız mesajını verdi.
Açıkçası SWAT 4’ü ek görev paketinle beraber yalayıp yutmuştum. Arkasından gelen
The Regiment faciası ve Rainbow’un önceki üyesi Lockdown beni sarsmıştı. Aradan
zaman geçti ve Vegas duyuruldu. Umarım Lockdown gibi olmasın demiştim ve bu ön
yargım oynadığım zaman ortadan kalktı. Vegas’ın oynanışında aksiyon ön planda.
Eğer serinin ilk üyelerini oynadıysanız, onlardaki taktiksel havanın son oyunda
pek olmadığını görebilirsiniz. Buna rağmen kolay kontroller ve atmosfer oyuncuyu
doyuruyor. Duvarların, arabaların, kutuların vs… görebildiğiniz her yere
saklanıp, siper alıyoruz. Saklandığımız yerin köşelerinden rakiplere
kurşun sıkma imkanınız var. Farenin sağ tuşuna basarak korunduğumuz yere iyice
yapışıyoruz. Burada iki adet ateş etme seçeneğimiz var. İster köşeden bakıp
hedef alarak olmadı, Killzone veya Gears of War’daki gibi silahı dışarı
çıkartarak, rasgele ateş. Siper aldığımız zaman oyun FPS’den TPS’ye dönüyor. TPS
kamerası sayesinde görüş açımız biraz daha genişliyor. Rasgele ateş kısımlarında
bundan yararlanabiliriz. Şöyle ki; siper aldık diyelim, hemen ön tarafta düşman
da bir yere saklanmış. Öylesine üstüne ateş etmeye karar verdiniz. Bu sırada
normalde hedef aldığınız Crosshair yerine, artı şeklinde bir başka Crosshair
oluyor. TPS sayesinde gördüğünüz düşmanın üstüne, hedef işaretini götürdüğünüz
zaman, kırmızı rengini alıyor ve böylece ona rasgele şekilde üstüne doğru ateş
edebiliyoruz. Birkaç mermi tutturma şansına sahibiz. TPS’ye geçip, etrafın
genişlemesini görmek belli açılardan tartışılabilir. FPS’nin ve Rainbow’un
atmosferini ufaktan bozuyor diyebilirsiniz, ancak görüş açısının genişlemesi
gibi yararı var. Birde düşman yer değiştirse bile, TPS sayesinde bir yerden
nereye geçtiğini görebiliyorsunuz. Dediğim gibi bu atmosferi ufaktan bozabilir,
ancak yararı da yok değil. Oynanışı biraz daha kolaylaştırıyor ve yeni başlayan
oyuncular için güzel. Ama ben her şekilde FPS kamerasında olmasını ve siper
aldığımız yerde de TPS’ye geçmeden FPS olarak kalmasını daha çok tercih ederdim.
Etrafı kontrol etmek için kafamızı dışarı çıkarmak bu durumda tehlikeli olsa da,
daha gerçekçi olurdu. Eğer rasgele yerine siperden düz ateş etmeye karar
verirseniz, oyun FPS açısına geri dönüyor. Ancak TPS’den gördüğünüz düşmanların
zaten nerede olduğunu bildiğimizden, kesin ateş ederek öldürme şansınız daha çok
oluyor.
Vegas içinde ölümsüz değiliz. Biraz ateş altında kaldığınız zaman
ölebiliyorsunuz. Bu durum gerçeklik açısından hoşuma gitti. Vurulduğunuz zaman
ekran bulanıyor, eğer iyice yaralanırsanız ekran kararıyor ve son kurşunlar
geldiğinde kaçamazsanız ölüyorsunuz. Bu yüzden Ramboculuk oynamanızı tavsiye
etmem. Genel olarak adamlarınıza vereceğiniz emirler ve iyi yerlerde siper
alarak işin üstünden gelebilirsiniz. Save kısmı ufaktan delirtebilir. Çünkü
istenilen yerde oyunu kaydetme imkanı yok. Bunun yerine Checkpoint’ler var.
Kayıt noktaları yeni görevin başladığı noktada, otomatik olarak yapılıyor. Eğer
yeni görev noktasına gelmeden baya bir ilerlemişseniz ve ölürseniz, yapmakta
olduğunuz görevin başından başlıyorsunuz. Bu durum arada çıldırtma noktasına
gelebiliyor. Özellikle zorluk seviyesi yüksekse. Zorluk seviyesi olarak en zoru
tavsiyem olacaktır. Çünkü normal seviyede Vegas normal bir FPS oluyor ve kolayca
bitebiliyor.Düşmanlar ve ekip
Zorluk seviyesi arttığı zaman düşmanların güçleri ve isabet oranları da artıyor.
Yapay zeka bazı zamanlar güzel hareketler çekse de, bazı zamanlar aptalları
oynayabiliyor. Mesela el bombası attığınızda kaçıyorlar veya ateş ettiğiniz
zaman daha korunaklı bir yere gitmeye çalışıyorlar. Ancak bazen de, “Zor ölüm”
hesabıyla sizin veya ekip arkadaşlarınızın üstüne doğru koşuyorlar. Gene de
yapay zeka Vegas içinde bana göre yeterli. Takım arkadaşlarımız, rakiplere göre
daha zeki. Ateş altında kaldıklarında hemen korunacakları bir yer buluyorlar.
Düşmanlara korunaklı yerlerden ateş edip, vuruyorlar. Sizin görmediğiniz
rakiplerinizi görüp, uyarı yapıyorlar. Hatta siz ateş etmeden düşmanı
harcıyorlar. Eğer siper alamayacakları, ateş altında kalacakları tehlikeli bir
noktaya gitmelerini emrederseniz, ateş altında kalmamak için hemen en yakın
siper alacakları yere geçip, kendilerini koruyorlar. Emirlerimizi uyguluyorlar.
Ben ekibin zekasından memnun kaldım. Adamlarımıza emir vermesi kolay. Alt’a
basarak beni takip veya burada bekleyin, Space’e basarak işaretlediğiniz yere
gidin diyebilirsiniz. Aynı şekilde bir iple aşağı inecekseniz, merdiven
tırmanacaksınız veya kapıya yakın bir yerdeyseniz emir verme komutları da kolay.
Mesela kapı önündesiniz diyelim. Eğer siz kapıya iyice yaklaşırsanız, siz
açarsınız. Ufaktan biraz yanından ayrılırsanız, takım arkadaşlarınızın açmasını
emredebilirsiniz. Karşınıza karışık bir menü gelip, kapıyı sen aç, içeri dal
vs… gibi bir olay yok. Komut vermek son derece kavraması kolay ve kullanışlı.
Sadece basit emirler değil, arada zincirleme emir de verebilirsiniz. Şöyle ki;
rehineleri kurtarmanız gerek (İlk bölümde bu görev var). Kapının altına optik
sokup, içerde ne var ne yok bakıyorsunuz. Bu durumda ekip arkadaşlarınıza hemen
öndeki silahlı adamı vurun ve şurada durun diye emir verebilirsiniz. Onlarda
harfiyen tüm emirlerinizi yerine getirecektir.
Silahlar
Özel bir takımı canlandırıyoruz ve silah çeşidimiz bolca var. Hepsi belli ana
sınıfta olan, birçok silahımız var. Bu sınıflar Hafif ve ağır makinalı, Sniper,
tabanca, bombalar olmak üzere ayrılmış durumda. Tüm sınıflarda birçok silah
bulunuyor. Silahları en başta seçme imkanımız yok. Ancak yapımcılar bunun yerine
belli yerlere, büyük silah kasaları koymuşlar. Arada sırada karşımıza çıkacak bu
kasalardan; cephanemizi doldurmak, silahımızı değiştirmek ve silahımıza ekstra
aparat takma imkanımız var. Kısaca elimizdeki silahı ufaktan Upgrade
edebiliyoruz. Mesela bir makineli üstüne lazer hedef seçici veya dürbün
koyabilir olmadı, tabancamıza ekstra takabiliriz. Ancak tüm silahlara aynı
ekstralar mevcut değil. Sınıftan sınıfa bu Upgrade’ler değişiyor. Kalkıp da
tabancaya dürbün koyamayız tabii ki. Bu kasa veya silah kutularında silah resmi
üstüne tıklayıp; silahı değiştiriyoruz, ekstraları da “C” tuşuna basarak
yapıyoruz. Kısaca Vegas’ta silah yelpazesi oldukça geniş, hatta Upgrade kısmı
gibi hoş seçenek var.
Oyunda Logan Keller’i canlandırıyoruz. Keller ve takımımız olarak uluslararası
terörist olan Irena Morales’in peşine düşüyoruz. Irena bir kadın olmasına
rağmen, cidden büyük bir tehlike ve Las Vegas’ı cehenneme çevirmiş durumda.
Aslında oyunun ilk bölümünde elimizden kaçıyor ve sonrasında Vegas’ta peşine
düşüyoruz. Yapım tamamen Las Vegas semalarında geçmiyor.
Can alıcı teknik
Grafikler konusunda oyun gerçekten kendini konuşturuyor. Unreal teknolojisi her
noktada kendini hissettirmiş. Işık detaylarından, modellemelere ve çevreye
kadar; Ubisoft Montreal gerçekten bu konuda güzel iş çıkarmış. Özellikle ilk
bölümdeki ışık oyunları gerçekten harikaydı. Silahtan çıkan ateşten, su
yansımalarına kadar birçok yerde incelik göze çarpıyor. Patlama efektleri ekrana
güzel yansıyor, özellikle vurulduğunuz zamandaki ekranın bulanması güzel
yansıtılmış. Dokular ve kaplamalar da hoş.Sesler konusunda da Vegas güzel. Müzikler ve efektler iyi. Adamınızın duvara
dayandığı anda, elbisesinden gelen ekipmanlarının sesi, silahların hepsinin ayrı
ayrı efektlerinin olması; konuşmalar, seslendirmeler hepsi ustaca. Bölümlerde
çalan müzikler de oldukça etkili. Bu konuda Rainbow’un son üyesi sınıfı geçiyor.
Etrafla da ana hatlarıyla etkileşimdeyiz. Özellikle çarpışmalar da etrafta uçan
nesne parçaları atmosferi süper kılıyor. Kendinizi gerçekten çarpışmadaymış gibi
hissediyorsunuz. Fakat arabaya ateş ettiğinizde patlamaması veya önünüze bazı
zamanlar çıkan kutularla kapatılmış yolu, kutuları oraya buraya dağıtarak
açamıyorsunuz. Bu durumda belli olan yerden gitmeniz lazım. Ancak etrafın
çatışma anlarında parçalanması, görsel ve işitsel efektlerle beraber tadında
doyulmuyor.
Yapımda gitmeniz gereken yol genel olarak belli. Harita da ve ekranda görev
noktanız ve gideceğiniz yol gözüküyor. Alternatif bulunmuyor, bu çizgisel olay
biraz can sıkıcı olabilir. Ancak ortalığı baltalayacak cinsten değil.
Tuzluya mal olma
Vegas’ın grafikleri, sesleri ve etrafla ana hatlarla etkileşimde olmak güzel.
Ancak oyunun en büyük eksisi ve Ubisoft’un, Splinter Cell: Chaos Theory’den beri
uyguladığı ekran kartı politikası aynen devam ediyor. Vegas gerçek anlamda bir
sistem canavarı. Minimum olarak 3 Ghz işlemci, 1 Gb Ram ve 128 Mb Shader Model
3.0 destekli bir ekran kartı istiyor. Harddisk içinde 7 Gb yer kaplaması kabul
edilir. Şuanda çoğu oyun zaten HDD’lerde büyük delikler açıyor. Ancak oyunu
ciddi anlamda akıcı oynamak için sağlam bir sisteme ihtiyaç var. Tavsiyem en
aşağı olarak çift çekirdek bir Intel veya 64 Bit bir AMD, 1.5 Gb Ram, son olarak
256 Mb Ati 1800 veya Nvidia 7800 dengi ekran kartı olacaktır. X1600 veya Nvidia
6600 gibi ekran kartlarında, 3 Ghz işlemci ve 1 Gb Raminizde olsa, efektleri
açtığınız zaman yapımda; yavaşlık, takılmalar ve akıcı olmayan bir oynanış
olacak. Görsel efektleri açmayarak, hatta grafikler en düşük seviyede
oynanabilir hale gelebiliyor. Ancak görsel efektlerden mahrum da kalmak
istemiyorsanız, o zaman tavsiyeme kulak verebilirsiniz. Eğer 512 Mb Raminiz
varsa oynamayı unutun, feci takılmalar yaşacaksınızdır. Ubisoft’un ekran kartı
politikası demiştim. Çünkü Shader Model 3.0 gerekli. Ati’nin X1xxx serisi
altında ekran kartınız veya Nvidia 6 serisi yoksa oynamayı unutun. Bu konuda
Ubisoft, Double Agent’ta da aynısını, hatta daha önce Chaos Theory’de yapmıştı.
Chaos Theory’de SM 2.0 destekleyen ekran kartlarında çalışabiliyordu. Biraz
oyuncuların baskısıyla bir yama çıkartarak SM 1.1 destekleyen kartlarda da,
Chaos Theory’nin çalışması sağlanmıştı. Belki ileride böyle bir yama gelebilir,
ancak bunu kesin bilemem.
Son noktalar
Vegas’ta, Multiplayer özelliği de bulunuyor. Eğer çoklu oyuncuda oynayacaksanız,
kesinlikle yamayı yükleyip öyle oynayın. Çünkü Multiplayer’da bazı sorunlar
vardı ve yapımcılar oyun çıktıktan hemen sonra bir yama yaparak, bu hataları
giderdiler. Gerçi son zamanlarda oyunun çıkmasından sonra yamasının çıkması
modasına uymuşlar. Multiplayer genel olarak zevkli. Arkadaşlarınızla eğlenceli
vakit geçirebilirsiniz.
Tom Clancy’s Rainbow Six: Vegas güzel bir oyun. Alışması kolay ve atmosferi hoş.
Multiplayer’da oldukça zevkli, fakat tuzlu sistem ihtiyacı ve ekran kartı
politikası en büyük eksisi. Eğer sağlam bir sisteminiz varsa kesinlikle
oynamalısınız. Sisteminiz oyunun minimum derecesinde de olsa, düşük detaylar da
gene oynayabilirsiniz. Ancak ilk tavsiyem X360’nız varsa, kesinlikle yapımı
konsolda oynamanız olacaktır. Böylece sistem ihtiyacı ve ekran kartı derdinden
kurtulabilirsiniz.