Blacksite: Area 51
Yıllardır dünya dışı uzay gemileriyle ilgili denemelerin olduğu söylenen ve esrar perdesini koruyan 51. Bölge, birçok filme ve projeye de konu olmuştu. Bundan yola çıkılarak yapılan Area 51 oyunu ilk duyurulduğu zaman gerçekten ilgi çekmişti. Gerek konusu gerekse gösterilen materyaller genel olarak fena durmuyordu. Ancak oyunun piyasaya sürülmesiyle beraber acı gerçekte gün yüzüne çıktı. Oynanış, yetersiz yapay, teknik hatalar, grafiklerin yetersizliği derken başarılı bir yapım olamadı. İlk olarak konsollara çıkmış, daha sonra PC platformu için adapte edilmişti. Area 51 hezimetinden sonra Midway oyunun devamı sayılacak Blacksite: Area 51’i duyurdu. Yapımcılardan gelen açıklamalar pozitifti. Yeni nesil grafikleriyle dikkat çeken devam niteliğindeki yapım, ne yazık ki abisiyle aynı kaderi paylaşıyor.
İlk ders alıştırma
Oyun ilk olarak Irak’ta başlıyor. Kendimizi bir kamyonetin arkasında, ekip arkadaşlarımızla birlikte yolculuk ederken buluyoruz. Arada geçen diyaloglardan hemen sonra kamyonetten inip, çatışmaya giriyoruz. Direk sıcak temas yaşadığımız bu noktalarda, bir taraftan oyunun mekaniklerine alışma süreci de denilebilir. Ne yapmamız gerektiği bu kısımda ekrana gelen yazılarla da anlatılıyor. Oyundaki ilerleme mekaniği oldukça çizgisel. Her şey belirli olan yoldan gidip, belirli noktalara ulaşmaktan geçiyor. Gidilen noktalarda bomba yerleştirme, gelen düşmanlara karşı savunma yapmak gibi amaçlardan oluşuyor. Yapım hiçbir şekilde serbestlik tanımıyor. Hep oyunun izin verdiği kısımdan ilerlemek zorundayız. Misal Irak’ta köprüyü patlama görevi var. Köprüye geldikten bolca düşmanın geliyor onlarla mücadele ettikten sonra bombaları yerleştirip, yine gelen düşmanlarla çatışmaya giriyoruz. Her şey buraya kadar normal. Ama rakiplere karşı daha iyi ateş etmek için köprüye giden yolun kenarına gitmek istiyorsunuz, görünmez duvarlar direk bir sonraki kareye geçmenizi engelliyor. Biraz daha açık alanda kaldığınızdan, kurşunlardan daha zarar görebiliyorsunuz. Aynı şekilde gidilmesi gereken binaya daha kestirmeden gitmek istediniz. Önünüzde açık bir alan var gibi duruyor, ama bingo görünmez duvar engeli burada da karşımıza çıkıyor. Blacksite’ta ilk esnekliği yok eden nokta bu. Her şekilde sadece yapımcıların izin verdiği kısımlardan ilerleyebiliyoruz. Bir gıdım fazlası yok, yasak.
Yanımızda iki adamımız daha var. Takım arkadaşlarımıza basit bir şekilde komutlar veriyoruz. Şuraya git, ateş et vs… artık alıştığımız emir verme teknikleri Blacksite’ta karşımıza çıkıyor. Takım arkadaşlarımız bir yere siper alma, oradan ateş etme gibi bir takım yeteneklere sahipler. Hiç değilse biraz zeka parıltısı gösteriyorlar. Ama aynı şeyi düşmanlar için söyleyemeyeceğim. Düşmanlarımız sadece belli bir noktada duruyorlar. Haliyle öldürmek kolay oluyor. Bir yere kaçmak veya yer değiştirmek gibi hareketleri yapmıyorlar. Bize ateş eden bir asker var. Ona karşı sizde ateş edip, vurduğunuz da sanki “Ben hiç ölmem” edasıyla durduğu yerden ateş etmeye devam ediyor. Zaten birkaç kurşun yedikten sonra öteki dünyayı boyluyor. Bu sadece normal insan düşmanlar için değil, oyunun asıl temelini oluşturan uzaylılar içinde geçerli. Düşman yapay zekası ciddi anlamda yerlerde sürünüyor, hatta yerle birleşmiş durumda bile diyebilirim.
Güzel sunum olabilirmiş
Yapımda Unreal 3 Engine kullanılıyor. Bu yüzden genel olarak grafikler kaliteli. Zaten Unreal 3’ün genel olarak yaptıkları belli. Çevredeki kaplamalar ve modellemeler vasatın üstünde. Özellikle ilerleyen bölümlerde karşımıza çıkan yaratıkların bazıları iyi detaylandırılmış. Patlama, ışık oyunları gayet yeterli duruyor. Fakat burada bir sıkıntı daha var. Oyun konsol portu olduğu için bir takım optimize problemleri var. Genel olarak Unreal 3 kullanılan projelerde optimize güzel oluyordu. Ama nedense Ubisoft’un Rainbow Six: Vegas’ta yaptığı gibi, Midway de Blacksite’ta böyle bir yola girmiş. Oyun yeri geldiğinde sistemi gerçekten zorlayıcı olabiliyor. Harddisk de kocaman bir delik açıyor. Sistem ihtiyaçları da az buçuk değil. Bunlarla beraber bir de hatalar olabiliyor. Zaten yapım birçok bug içeriyor. Cisimlerin içinden geçen rakipler, bir yerde karakterimizin takılıp kalması gibi olaylar yaşayabiliriz. Bunlarla beraber sesler genelde cılız kalmış durumda. Efektlerin yetersizliği bir yana, nedense oyun içindeki diyaloglar kopuk ve boğuk bir şekilde yansıtılmış. Bu durum şahsen pek hoş olmuyor. Görsellik yanında hiç değilse seslerin de iyi olmasını isterdim.
Oyunda istenilen yerde save yapma özelliği yok. Bunun yerine belirli noktalara geldiğimiz zaman otomatik olarak save yapıyor. Bu yüzden ilerleyip alakasız bir yerde ölürseniz, geriden başlama olanağınız var. Bazı zamanlar araca binip gittiğimiz, savaştığımız kısımlar oluyor ki, bunlar hiç değilse sürekli çizgisel ve tek düze giden oyunu hareketlendiriyor. Yaratıklara karşı savaşmak en başlarda biraz zevkli gelse de, oyunun düz mekaniği ve bir süre sonra aynı olmasından dolayı sıkabiliyor.
Sonuç olarak Blacksite: Area 51 söylendiği gibi bir oyun değil. Özellikle piyasaya sürülmeden önce yapımcı Harvey Smith’in söylemleri vardı. Gerçekten oyunun kaliteli ve iyi bir sunum yapacağını vurguluyordu. Ancak açıklamaları tam tersi çıktı. Zaten oyunun bekleneni verememesinden sonra Harvey Smith, Midway’den ayrılmış. Bunu da belirteyim. Eğer FPS türündeki çoğu yapımı seviyorum derseniz, alıp oynayabilirsiniz. Bunun dışında oynamasanız da kaybedeceğiniz pek bir şey yok.