Battlefield: Bad Company
Battlefield ilk çıktığında, piyasaya özellikle o günlerde çılgınca çoklu oyuncu ile oynananlar oyunlar hakimdi. Bunların başını ise Counter-Strike çekiyordu. Battlefield yaptığı yenilikler, geliştirdiği seçenekler ile oyun dünyasında tutunmayı başardı. Olayı sadece silahlarla birbirinizi vurmaktan çıkartıp işin içine tankları, uçakları, helikopterleri hatta gemileri soktu. Sunduğu bu farklar ile hem seri hem de klasikler liginde oynamayı başardı. Taraftarları acaba bu sefer ne gibi yenilikler eklediler, nasıl geliştirdiler diye merak ederken, yapımcılar çok farklı bir yöne kayıp Frostbite grafik motorunun sağladığı özelliklere de güvenerek, çoklu oyuncu desteğini sıkı tutup, fakat daha çok single player ağırlıklı bir oyun yaptılar.
Er Preston Marlowe göreve hazırdır komutanım
Her şey helikopterden inip yeni silah arkadaşlarınızla tanışmanız ile başlıyor. Bad Company denilen bu grup askeriyenin gözden çıkarttığı, pek umursamadığı, savaş bölgelerinde önden sürülerek piyon gibi kullanılan askerlerden oluşan bir ekip. Yani ortada klasik kahramanlık öyküsü yok. Biraz sıra dışı olmasının yanında kurguyu hareketlendiren tek öğe, kısa süre sonra savaş meydanlarında bulunan altın külçeleriyle muhabbetin biraz farklı yönlere kayması o kadar. Bizimle birlikte toplam 4 askerden oluşan bu grup maşallah hep sohbet halindeler. Karakterler kendi aralarında olayları yorumluyor, bazen kimin önden gideceğine karar veremeyip Taş-Kağıt-Makas oynuyorlar. Enteresandır ne kadar kurşun yerlerse yesinler hiç ölmüyorlar. Siz öldüğünüzde ise aksiyon aynen devam ediyor. Olay yerine yakın bir yerde uyanıp aksiyona devam ediyorsunuz ki, bu benim çok hoşuma giden bir özellik. Konu verilen görevleri yerine getirdikçe ilerliyor. Aynı harita üzerinde birden fazla görev alıp baştan sona geziyorsunuz. Bu dolaşmalar sadece yürüyerek olmuyor. Etraftaki tankları, askeri araçları, hatta ilerledikçe botları ve helikopterleri bile kullanabiliyorsunuz. Kurgunun hiç durmaması atmosfere alışmışken tam gaz devam etmenizi sağlıyor. Haritada işaretli yerlere gidip değişik silahlar ve aletler bulabilirsiniz. Seçiminize göre araçları tamir edebilir, lazerli güdümlü füze alabilir, işaretleyeceğiniz yeri ağır bombalar yağdırabilirsiniz.
İşe yaramazlar ordusunun pek muhterem üyeleri
Son yıllarda aksiyon oyunlarında eskisi gibi sağlık durumunuzu rakamlarla görmek yerine ya karakteriniz kendi kendine iyileşiyor ya da siz görüntüsünden işi çözüyorsunuz. Burada ise yanınızda devamlı kendi kendine dolan bir iğne var. Gözünüz kararmaya başlayınca menüden seçip kullandığınız an yeni gibi oluyorsunuz. Nedense kontrollerde bir hassasiyet problemi var. Hedef almak çok zor, en ufak hareketinizde silahınız ekranı boydan boya geziyor. Kontrollerden ne kadar ayar yaparsanız yapın maalesef düzelmiyor. Küçük gibi görünen bu sorun bütün oyun boyunca bol bol iğne kullanmanıza yol açıyor. Yapay zeka da hiç iç açıcı değil. Özellikle yandaşlarınız neredeyse hiçbir iş yapmıyorlar. Devamlı etrafa ateş açıyor, roketler el bombaları atıyorlar, fakat bir ya da iki kişiyi öldürebilirlerse kendinizi şanslı sayıyorsunuz. Aynı şekilde düşmanlarınız da hep sizi görüp size ateş ediyorlar. Yanınızdakiler sanki savaş meydanında görünmez oluyor. Belki de kendi aralarında bir anlaşma vardır bilemiyorum. Yolu devamlı siz buluyorsunuz, onlar da sizi takip ediyor. Arada bir durum olurda gözden kaybederseniz merak etmeyin kısa süre sonra aniden yanınıza ışınlanıyorlar. “Zaten işime yaramıyorlar birde onların durumunu mu kontrol edeceğim” diye düşünmenize gerek yok.Yapımcıların asıl uzman oldukları çoklu oyuncu tarafına ise yine muhteşem. 24 kişiye kadar destek veren dev haritalar var. Altınları koruduğunuz, korumayı başardıkça ordunuzun güçlendiği, koruyamadığınızda ise karşı tarafın çoğaldığı daha çetin savaşların geçtiği yeni bir mod var. Meraklılarının çok keyif alacağına eminim. Her zamanki gibi yine klaslar arasında iyi bir denge kurulmuş.
Binalara kısa yoldan kapı yapmanın keyfi
Yazımın başında söz ettiğim Frostbite motoru görsellik konusunda son derece başarılı. Savaşlar ormanlık, dağlık alanlarda geçmesine rağmen ortam çok renkli. Karakterlerin kıyafetleri, konuşurkenki mimikleri ve animasyonları gerçekçi hazırlanmış. En önemli özellik ise etrafın neredeyse tamamının yıkılabiliyor olması. Düşmanla aranızda iki bina varken atacağınız bombalarla binaların içinden geçebilirsiniz. Genel olarak başarılı diyebileceğim fizik motoru ara sıra gariplikler yapıyor. Örneğin kendiniz el bombası ile bir duvarını yıktığınız binanın öteki duvarını koskoca tank bombasıyla ya da helikopterin roketiyle patlatamıyorsunuz. Aynı şekilde binaları yıkabiliyorken bazen tahta yapıları yıkamıyorsunuz. Ufak eksikliklerine rağmen etrafın bu denli kırılıp dökülmesi oynanışı ve atmosferi çok iyi yönde etkiliyor. Ara videolar ve grubunuzdaki animasyonlar hariç düşman askerlerinin animasyonlarına pek uğraşılmamış. Çok daha basit hazırlanmış. Oyun içi sırasında kullanılmayan müzikler sadece ana menü ve yükleme ekranlarında kullanılmış. Bazen ciddi bazen ise hınzır müzikler yapılmış.
Bitirirken…
Bence Battlefield serisinin böyle bir değişikliğe ihtiyacı vardı. Ellerinde kaç oyundur biriken materyaller ve deneyimli bir ekip vardı. Klasik Call of Duty tarzı kahramanlık oyunu yerine daha esprili, biraz sıra dışı, oynaması daha zevkli bir yapım olmuş. Kontrollerdeki sıkıntı ve yapay zekanın eksiklerine rağmen, etrafın yıkılması, kurgunun bölünmeyip uzun süre devam etmesi ve çoklu oyuncu seçenekleri ile Battlefield: Bad Company seriye yakışan kaliteli, denenmesi gereken bir yapım.