Darkest of Days
Zamanda yolculuk denildiğinde aklıma “Geleceğe Dönüş” geliyor. Michael J. Fox ve Christopher Lloyd’un başrolünde oynadığı seri, beyaz perdenin en iyilerinden biri kabul ediliyor. Benim için de öyle… Dr. Emmett Brown ve Marty McFly’ın başından geçen eğlenceli zaman yolculuğu macerası üzerinden seneler geçti. Yenisi gelir mi? Pek sanmıyorum, gerçi bir aralar dördüncü film için bazı söylentiler çıkmıştı. Konumuza dönersek zaman yolculuğu ne kadar gerçek olabilir? Gerçek olsa da gelecek yeniden şekillendirilebilir mi? İşte bu sorulara Darkest of Days ile cevap arıyoruz, bunun için zaman kapısını demoyla biraz aralamayı başardık.
Zaman polisi
Duyurulduktan sonra sesi soluğu kesilen ve bir anda yeniden boy gösteren oyunlardan biri olan Darkest of Days, sonunda aramıza teşrif etti. 741 MB boyutundaki demoyu yükledikten sonra, karşımıza herhangi bir sinematik gelmeden kendimizi menüde buluyoruz. Gene klasik ayarlar kısmı, single player başlıkları yer alıyor. NVIDIA PhysX destekli yapımda, artı olarak “PhysX Benchmark” var. İsterseniz, sisteminizi buradan PhysX testine tabii tutabilirsiniz. Single player’a tıklayıp oyuna başladıktan sonra kendimizi, 25 Haziran 1876 tarihinde Little Bighorn Savaşı’nda Montana’da buluyoruz. Oyun içi hazırlanan ufak sinematikte, atla giden karakterimiz vuruluyor ve yere düşüyor, sonra kendine geliyor, bu andan itibaren kontrol bizde.
Daha ilk dakikada grafiklerin azizliğiyle karşı karşıyayız. Açıkçası görsel olarak oyunun pek iddialı olduğunu söyleyemem. Zaten daha önce yayınlanan ekran görüntülerinde de grafikler pekiyi değildi, bu yüzden yüksek beklentiniz olmasın, bazı kişiler hayal kırıklığı yaşayabilir. İlk bölüm aslında maceraya giriş ve biraz da eğitim diyebiliriz. Kendimize geldikten sonra yanımızda savaşan diğer kişilerle birlikte, Kızılderililere karşı çatışmaya başlıyoruz. Oluk oluk gelen Kızılderililere ateş ederken, ok yiyip yere düşüyoruz, sonra da yanımızdaki herkes öldürülüyor ve bir zaman küresi yanımızda beliriyor. Gelecekten gelen kişi de vuruluyor ve içeri girmemizi söylüyor, kendimizi yüzyıllar sonrasında buluyoruz.Bu bir yerden tanıdık
Dövüş filmlerinden tanıdığımız Jean-Claude Van Damme’ın vakti zamanında Timecop adında bir filmi vardı. Van Damme abimiz geçmişe yolculuk yaparak, geleceği değiştirmeye çalışan suçluların peşine düşen bir polisi canlandırıyordu. Darkest of Days de buna benzer bir senaryoya sahip. Yönettiğimiz karakterin adı Alexander Morris. KronoteK adında tarihi korumaya çalışan bir teşkilat tarafından geleceğe getiriliyoruz. Görevimiz ise Dr. Koell’in geleceği değiştirmesini önlemek. Bunun içinde önemli olayların ve savaşların yaşandığı yerlere giderek, tarihin akışına etki eden kişileri korumamız gerekiyor.
KronoteK merkezinde olayları öğrendikten sonra kendimizi eğitim bölümünde buluyoruz. Burada nişan alma, silahları kullanma ve oyunun diğer özellikleri gösteriliyor. Yapımın farklı kısımlarından biri şarjör değiştirme. Aslında bu özellik Gears of War ile aynı diyebiliriz. Silahımızın kurşunu bittiğinde, R’ye basarak mermi doldurduğumuz esnada, ekranda dolmaya başlayan, yuvarlak sarı bar çıkıyor. Bar üstünde bulunan yeşil kısma geldiğimizde, tekrar R’ye basarsak, hızlı bir biçimde şarjör değiştirmiş oluyoruz. Eğer bunu erken ya da geç yaparsak, silahımız geç doluyor ve birkaç saniyeliğine ateş etmiyor, tutukluk yapıyor.
Eğitim bölümünde gösterilen ve sonra göreve çıktığımızda da karşımıza çıkan mavi renkli (Aura’lı) düşmanlar var. Bu rakiplerimizi öldürmememiz gerektiği eğitim bölümünde söyleniyor. “Chasers” adı verilen ve ufak toplardan oluşan bir silahla mavi renkli rakiplerimizi haklayabiliyoruz. Chaser’ları, mavi renkteki düşmanlarımızın üstüne atıp, sonunda vurucu darbeyi yapabiliriz.
Zaman yolcusu kalmasın!
Eğitim bölümünü tamamladığımız zaman, ilk görev yerine yani Amerikan İç Savaşı’nda Antietam Muharebesi’ne gidiyoruz. Elimizde o zamanki silahlarla, yine ilk bölümdeki gibi kalabalık şekilde gelen düşmanları haklamamız gerekiyor, hatta biraz ilerledikçe bize eğitim bölümünde seminer veren Dexter isimli şahsiyetten (Tam sürümde de bize görevlerde yardım edecek) , modern bir taramalı tüfek bile alıyoruz.Görevimiz ise önemli bir kişiyi korumak (Korumakla zorunda olan kişide sarı renkle gösteriliyor). Gitmemiz gereken noktaya TAB’a basarak haritadan görebiliyoruz. Zaten ekranda da varacağımız yer “Şu kadar metre kaldı” diye işaretle gösteriliyor. Eğer başka yönlere gitmek isterseniz, görünmez duvarlarla karşılaşabilirsiniz. Yani gideceğimiz yol ve yön belirlenmiş, çizgisel bir yapı var.
Darkest of Days’te sürekli olarak kendimizi kalabalık savaşlarda bulacağız ki, bu yüzden yapay zekanın pek parlak olmadığını belirteyim. Hatta demoda bile ilginç enstantaneler yaşadım. Dibimde biten bir Kızılderili, benim tarafımda bulunan ve tabancayla bekleyen kişinin birkaç adım önünde, okunu filan hazırlayıp atmaya çalışıyordu. Tabii ki haliyle kafasına kurşunu yedi. Yapay zekanın hiç değilse, kaz gibi böyle bir harekete başvuracağına, adamın yanına gidip, mızrağıyla veya başka bir şeyle diğerine vurmasını beklerdim. Bu durum gerçekçiliği baltalamış. Zamanda yolculuk yaparken yalnız değiliz, çünkü biz başkalarının gelecek üstünde oynadığı planları bozarken, gene gelecekten gelen ve bizi engellemeye çalışan kişiler de var.
Bitti bitiyor
Demoda koruyacağımız kişiyi kurtardıktan sonra, tam zaman küresi içine girecekken, başka bir zaman küresi daha beliriyor. Gelecekten düşmanlar içinden çıkıyor, bizi ve Dexter’ı kovalarlarken, zaman yolculuğu için yeni bir kürenin içine girmemizle demo da bitiyor. Bu arada sürekli olarak “Küre küre” diye belirttim. Bunlar aynı Terminator filmlerindeki zaman yolculuğunda beliren kürelere benziyor. İki film Terminator ve Timecop…
Demoda sesler de fena değildi. Sonuç olarak Darkest of Days nasıl olacağına dair az biraz sinyal verdi diyebiliriz. Önemli savaşlardan, olaylara koşturup, tarihi koruyacağız ve geleceğin değişmesine izin vermeyeceğiz. Her ne kadar grafikler eski model kalsa da, zaman yolculuğu işi durumu ilginç kılıyor.