Brütal Legend
Yapımcıların akıllarından geçenler, yıllardır oyun oynayan ve mütevazi yazılar yazan insanları bile hayrete düşürüyor. Ne yalan söyleyeyim; ben bir oyun yaratıcısı olsam, evde otururken “Heavy Metal karakterlerini bir oyuna taşıyayım, elindeki gitarla iblisleri avlasın” gibi bir fikir, aklıma gelmezdi. Ama bu tür absürt bir fikir adamların aklına gelmiş ve ilk izlenimlerime göre çok da iyi olmuş.
Şimdi bir oyun düşünün: Gerçek zamanlı strateji, aksiyon, RPG ve müzik öğelerini tek bir potada eritsin. Başkarakter de gitarını balta sanan bir çılgın olsun. Bu yapıma; metal müzik severlerin bayılacağı Lemmy Kilmister, Rob Halford, Ozzy Osbourne ve Lita Ford gibi karakterler de katkıda bulunsun. Şimdi iki seçenek var: A şıkkı, Oyun severler bu nasıl bir saçmalık deyip uzak duracaktır. B şıkkı ise müzik ve oyun severler bu yapıma tapacaktır. Bakalım hangi seçenek hayat bulacak?
Macera başlar
Kabbage Boy adlı grubun zıpçıktı üyesi Eddie, grup arkadaşını sahneden düşmekte üzereyken kurtarır. Ama set bir sure sonra çökmeye başlar ve düşen parça Eddie’nin kafasına çarpar. Akan kan, Eddie’nin “Lanetli” denilen kemer tokasına bulaşır. Lanet hikayesi maalesef bir şehir efsanesi değildir. Bu kemer aslında Ormagöden isimli tılsımdır. Kanla çalışmaya başlayan tılsım, iki dünya arasında bir köprü açar ve bu köprüden çıkan şey Eddie hariç tüm grup üyelerini katleder. Ormagöden Tapınağı’nda uyandıktan sonra Eddie, gelişenlere anlam veremez ve “İkinci şişe votkayı mavi hapla içmeyecektim” düşüncelerine kapılır. Oysa Eddie’nin görevi; bu dünyayı Doviculus adındaki şeytani varlıktan kurtarmaktır. Bu görevde Eddie, Ophelia ile güçlerini birleştirmek, Bladehenge’den geçmek, Titan yazıtlarının sırrına vakıf olmak ve insan direnişçilerini korkunç bir kaderden kurtarmak olacaktır. Ama kendini bile nasıl kurtaracağı, dikkat çeken bir soru işaretidir.
Daha önceki satırlarda strateji öğeleri ve aksiyon öğeleri tek yapımda birleşmiş demiştim; aklınıza bir SpellForce gelmesin. Brütal Legend 64 kilometrekarelik devasa bir alanda geçiyor. Bu dünyada 23 ana görev ve 30 yan görev seçeneği bulunuyor. Bu noktada yapımın ilk eksiği ortaya çıkıyor. Ana görevler son derece çeşitli olsa da, yan görevler bir süre sonra birbirinin aynı hale geliyor ve monotonlaşıyor. Görevlerin getirisi ise fazlasıyla eğlenceli. Birbirinden güzel Heavy Metal şarkıları fonda çalıyor ve bu tarzı seviyorsanız, harika melodilerle kendinizden geçiyorsunuz. Anlayacağınız müzikler iyi, ama yan görevler biraz bezdirici.Biraz Eddie’den bahsedelim. Nedense(!) Eddie, bana Full Throttle’dan kaçmış Ben(ana karakter) izlenimi verdi. Bu da çok doğal çünkü Full Throttle’ın yaratıcılarından Tim Schafer, yapımın arkasındaki beyin. Eddie, elektro gitarla ölümün kendisine bile kafa tutabiliyor. Kılıçtan keskin bir gitar istiyorsanız doğru yerdeniz. Bu elektro gitarla, her türlü saldırıyı gerçekleştirebiliyorsunuz. Doğru melodilere dokunmanız, ateş topları yaratmanızı ve şimşekler yağdırmanızı sağlayabiliyor. Bunları, bir şarkı besteler şekilde yapıyorsunuz. Doğru besteyi kullanmanız gitarı bir toplu imha silahı haline getiriyor. Yapacağınız soloların başarısı, Eddie’nin yeni özellikler kazanmasını sağlarken, görünmeyen kapıları bile ortaya çıkarabiliyor. Guitar Hero ile Sacrifice birleşirse nasıl olur sorusu hayat buluyor. Aksiyon ve müzik doğru yerde harmanlanmış oluyor.
Peki RTS ne alaka? Önce ben de pek anlam veremesem de, sonra uyum sağladım. Bina inşa etmek için melodiler kullanıyorsunuz. Bestelediğiniz şarkılar, kaynakları elde etmek içinde kullanılıyor. Kaynak elde ettikçe ve bina inşa ettikçe; yeni melodiler besteleyebiliyor ve kendinize yardakçılar yani müttefikler çağırabiliyorsunuz. Çağıracağınız her eleman için farklı bir beste yapmaya hazır olun. Daha sonra bu adamları, gruplar halinde iblislerin başına musallat ediyorsunuz. Elbette ağır top olarak bizzat kendiniz de tacizde bulunabiliyorsunuz. Ekran karışıyor; notalar, baltalar ve ateş topları yağmaya başlıyor.
Her şey iyi güzel de, Guitar Hero, RTS veya aksiyon türlerinin herhangi birine aşina olan oyun severler çok fazla oyun ömrü beklemesin. Tecrübeli bir oyuncu, rahatça Brütal Legend’i, birkaç saatte bitirebilir. Monoton yan görevleri yapmaktan kaçınmak bu süreyi, daha da kısaltabilir.
Karşılaştığınız düşmanlar ise fazlasıyla ilginç tipler. Ölüm büyüsü yapıp enteresan cübbeler giyen bir Death Metal’ciye, karikatürize Ozzy Osbourne’dan kanatları ekranı kaplayan bir şeytana pek çok acayip sima ile karşılaşıyorsunuz. Karakter modellemeleri olsun, ışık ve gölge efektleri olsun; eksik bulunması zor bir grafik yapısına sahip. Zaten müzik ve atmosferin içinde öyle eriyorsunuz ki, grafiğe kafayı takmıyorsunuz. Taksanız bile, bir kusur bulmak kolay değil. Müziklerden ve seslerden bahsetmek yersiz olur, rüya gibi bir kadro arkanızda: Black Sabbath, Ozzy Osbourne, Manowar, Megadeth, Scorpions, Cradle Of Filth, Judas Priest ve Slayer, bu ünlü isimlerden yalnızca birkaçı.
Brütal Legend, akla hayale gelmeyecek türleri bir potada eritmeyi başarıyor ve zevkli saatleri garanti ediyor. Kusursuz olmasını engelleyen unsurlar ise tekrarlayan görevler ve kısa oyun ömrü oluyor.