Napoleon: Total War
O, dünyaca ünlü askeri deha ve politik güç simgelerinden biri. Günümüze kadar
sayısız şehre, sokağa hatta çizgi film karakterlerine bile ismi verilen biri.
Yüzlerce filmde, binlerce kitapta kendisinden bahsedildi. Fransa imparatoru
Napolyon’dan bahsediyoruz. 19. yüzyıl Avrupa’sının politik yapısını
şekillendiren bu isim, şimdi de Total War serisinin yeni odak noktası durumunda.
Daha önce Beta versiyonunu incelediğimiz Napoleon: Total War, bu sefer
piyasaya çıkar çıkmaz konuğumuz oldu. Oyunu Steam üzerinden çevrimiçi alanların
20GB kadar veri indirmelerinin gerektiğini belirterek söze başlayalım. Çünkü söz
konusu Total War olunca, beklemek gerçekten zorlaşıyor.
Liderlik, önemli bir vasıftır
Yeni Total War’da Napolyon’la İtalya, Mısır ya da tüm Avrupa’yı kapsayan
senaryoları oynayabiliyor ya da koalisyon ülkelerini seçip Napolyon’a karşı
koymaya çalışıyoruz. Oynanış mekanikleri genel olarak Empire: Total War ile
farklı değil. Üç ana oyun alanı bulunuyor. Bunlar harita, taktiksel kara
savaşları ve deniz savaşları olarak ayrılıyorlar.
Haritalar, kendi içinde bir oyun gibi. Ordularınızı izleyebiliyor, bölgeleri
görebiliyorsunuz. Total War oynamamış olanlar için “bir nevi Civilization’a
benziyor” diyebiliriz. Harita üzerinden şehirlerinizi yönetiyor, ticaret
yapabiliyor, diplomatik ilişkilerinizi düzenliyor ve en önemlisi ordularınızı
hareket ettirebiliyorsunuz. Şehirlerde askeri üniteler, çeşitli araştırmalar ve
gelişmiş silahlar için yapılması gereken binaları inşa edebiliyorsunuz. Bunun
dışında özel ünitelerinizi diplomatik ya da casusluk yapma amaçlı olarak
düşmanlarınıza gönderebiliyorsunuz. Kısacası bu alan, mücadeleyi kazanmanızda
önemli role sahip. Daha önceki versiyonlardan çok daha detaylı olması da cabası.
Tabi ki Total War denince akla ilk gelen şey, savaşmak olsa gerek. Creative
Assembly’de bunu biliyor, çünkü bize inanılmaz savaş sahneleri hazırlamış.
Önceki üyelerden aşağı kalmayan bu sahneleri izlemesi bile çok zevkli. Şunu
söylemeliyim ki savaşlar o kadar devasa ve bir o kadar da detaylı ki,
izleyenlerin ağızları açık kalabilir. Oyunu açar açmaz senaryo modlarından
birini seçtim ve elimdeki orduyla hemen savaşa daldım. Aradan bir dakika bile geçmeden tüm ofis başıma toplanmış “Atlıları uzağa
götür! Topçular tepeye!” gibi öneriler veriyordu.
Empire: Total War’un motorunu kullanan Napoleon, bu konuda yerinde saymamış,
foto-gerçekçi su efektleri, otların rüzgârda sallanması, tüfekten çıkan duman
gibi küçük detayları da es geçmemiş. Bu detaylar atmosferi öyle etkiliyor ki,
oynarken bazen savaştığınızı unutup etraftaki detaylarla ilgilenmeye
başlıyorsunuz.
Her askerin boyutları, yüzler ve yapıları birbirinden farklı.
Yerde yatan cesetlerin duruşları bile farklı. Grafik anlamında mükemmel gözüken
savaşlar, taktiksel ve oynanış açısından da başarılı. Bölükler, rahatça kontrol
edilebiliyor ve harita üzerinde dolaşmak kolay. Çeşitli küçük zorluklara sahip
de olsa, bundan daha iyisini bulabileceğinizi sanmıyorum. Deniz savaşları ise
kara savaşları kadar eğlenceli olmasa da, oyuna gerçekçi bir yan katıyor. En
azından hikayeyi zenginleştirmesi bile deniz savaşlarına önem katıyor.
Konu strateji olunca, karşı tarafın hareketleri önemlidir. Yapay zekâdaki küçük
sorunlar devam ediyor olsa bile, zorluk derecesini en üst düzeye çıkardığınız
zaman kendisinin ne kadar “akıllı” olduğunu farkedeceksiniz. Oynanış açısından
baktığımızda ise, ordularınız için gerekli olan hammaddeleri sağlamanız büyük
önem taşıyor. Napolyon’un kendisi de buna önem verdiğinden, yapımın gerçekçiliği
yakaladığını söyleyebiliriz. Yine de bazı kullanıcıların bu kadar detayla
uğraşmak istemediğini düşünürsek, kolaya kaçmak isteyenler de olabilir.
Strateji kurmak isteyenler için
Napoleon: Total War’u üst düzey bir PC’niz olmasa da oynayabilirsiniz. Tabii ki
görsellik olarak ödün vermek şartıyla. “Benim PC sistemim çok güçlü” diyorsanız,
ben de size “o zaman görsel şölene hazır olun” diyebilirim!
Tarihin önemli askeri ikonlarından biri olan Napolyon’un hikâyesini oynama
tecrübesi bile bu oyunu almanızda büyük etken olacaktır.