FIFA 11
Malumunuz, son günlerde futbolla yatıp futbolla kalkar olduk. Hafta başında FIFA 11’in PC demosunun duyurulması, ardından da PES 2011’in demosu ile bilgisayarlarımızı şenlendirmesi, hoparlörlerden yayılan tezahüratların evimizin dört bir köşesine yayılmasını sağladı. Her iki oyunun da PC demosu kullanıcıların beğenisine sunulunca, herkes işi gücü bıraktı ve kıyasıya bir mücadele başladı: PES mi, FIFA mı?
Naçizane bendeniz, her iki oyunun da ön inceleme sürümlerini deneme fırsatı buldum. Hatırlarsanız, ofisimize öncelikle PES 2011 konuk olmuştu ve ön incelemesini sizlerle paylaşmıştık. Henüz tamamlanmamış olan ve beta aşamasındaki ön inceleme sürümünden pek memnun kalmadığımızı da hatırlatayım. Futbolcuların kambur koşuşu ve top fiziğinin hiç inandırıcı olmaması bizi hayrete düşürmüştü. Elbette yenilikleri de yok değildi. Pas sistemi değişmiş, oyun önceki sürüme göre biraz daha hızlanmıştı, ama bu sefer konumuz PES değil. PES’i oynadıktan sonra gözümüzü kulağımızı FIFA cephesine çevirdik. Her iki oyunun da demolarının yayımlanmasının hemen akabinde Aral’ın davetlisi olarak FIFA 11’i denemem istendi ve hemen soluğu Aral binasında aldım.
Sizler PES ve FIFA demoları ile haşır neşir olurken, ben de FIFA 11’in tam sürümden hemen önceki, ön inceleme sürümünü test etme fırsatı yakaladım. Aslına bakarsanız, demo ile aralarında çok büyük fark yok, ancak seçilebilecek daha çok takım, zorluk seviyesi ve stadyum var. Lafı daha fazla uzatmadan, FIFA 11’in ön inceleme sürümünün ayrıntılarına geçiyorum.
Yapım aşamasında
Daha oyuna başlamadan evvel karşıma çıkan bu uyarı ile anladım ki, oyunda bazı eksik noktalarla karşılaşabilirim ve buna hazırlıklı olmalıyım. Ancak daha sonra bu uyarının aslında tüm oyun modlarını bana sunmadığı için konduğunu anladım.
Aynen sizlerin de oynadığı demoda olduğu gibi sadece dostluk maçına izin veren ön inceme sürümünün demodan en büyük farkı çok daha fazla takım içermesinde yatıyor. Maçlara giriş yapmadan evvel hemen takım listesine ulaştım ve gördüğüm liste epey hoşuma gitti. Avrupa, Asya, Amerika’daki ligler, hatta Kore ligi bile seçilebilir şekilde karşıma çıktı. Sadece bunlar mı? Önemli ülkelerin ikinci ligleri de listenin içerisindeydi. Bir Türk olarak hemen Süper Lig’e baktım ve boylu boyunca karşımda endam edince sevinçten dört köşe oldum. İşte FIFA’nın iyi yanı da bu; lisanslı takımlara yer vermesi…
Süper Lig içerisinde dolaşırken hemen Bursaspor ve Trabzonspor gibi takımlara baktım. Hem oyuncuları doğru listelenmişti hem de güç seviyeleri gayet mantıklı biçimde ayarlanmıştı. Ardından Süper Lig’e yeni yükselen takımlara baktım. Bucaspor ve Karabük isimleri vardı ama logoları ve kadroları henüz listelenmemişti. Tabii ki oyun piyasaya sürüldüğünde bu takımların kadroları doğru biçimde karşımıza çıkacak. Geriye kalan tüm Türk takımları ve kadroları ise doğru biçimde duruyordu.
Türk hakem mi? Nasıl yani?
Kadrolara göz gezdirdikten sonra stadyumlara bir bakış attım. Dünya’nın dört bir köşesinden 30’a yakın stadyum vardı ve ne yazık ki aralarında hiç Türk stadyumuna rastlamadım. Bu kadar stadyum arasında bir Türk stadyumu hiç fena olmazdı hani. Stadyumlardan sonra hakemler gözüme çarptı. Gökberk Topaloğlu isimli bir Türk hakem, hakemler listesi arasında yer alıyordu. Ayrıca bu menü içerisinde hakemlerin faullere ve kartlara karşı bakış açıları da belirtiyordu. Hangi hakem daha sık kart gösteriyor ya da hangisi faullere daha fazla tevazu gösteriyor, bu menü ile öğrenebiliyoruz.
Maça geçmeden son olarak bir de taktik kısmından bahsetmekte fayda var. PES 2011’de oldukça geliştirilen taktik ayarlarının bir benzeri de FIFA 11’de karşımıza çıkıyor. Onun kadar detaylı değil, ama yine de kısa yoldan taktik belirlemek için güzel seçenekler bulunuyor. Pas verme sıklığı, pres yapma aralığı, agresiflik gibi seçenekler ile futbolcuların genel tavrını belirleyebiliyoruz. Öte yandan oyun içinde sadece bir tuşa basarak değiştirebildiğimiz taktiklerin de ayarlarını buradan yapabiliyoruz.
Futbolcularımıza roller verebildiğimiz bir ekran da bulunuyor. Korner, serbest vuruş gibi durumlarda kim sazı eline alacak ya da adam markajını kimler yapacak gibi ayarlar yapabildiğimiz seçenekler de mevcut.
Nihayet yeşil saha…
Menüleri yeteri kadar irdeledikten sonra nihayet yeşil sahaya adımımı attım. Bildiğiniz gibi, yeni nesil FIFA’ların yükleme ekranlarında, bir oyuncunuz ile kaleciyle karşı karşıya mücadeleye girebiliyor, bu şekilde de şut atmaya daha iyi alışıyorduk. Bahsini ettiğim sistem FIFA 11’de bir adım daha öteye taşınmış ve serbest vuruş, penaltı kullanmamıza da imkan verilmiş.
Neyse artık maça başlasak iyi olacak. Standart zorluk seviyesi olan Semi-Pro’yu seçiyorum ve tipik FIFA kamerası ile orta alanı izledikten sonra ilk düdük çalıyor ve maç başlıyor. FIFA 10’dan pek de bir farkı yokmuş gibi geliyor başta, ama yavaş yavaş farkı ortaya çıkıyor. Bir kere pas sistemi baştan aşağı değiştiği için alışma süreci geçirmek zorunda kalıyorsunuz. İlk verdiğiniz paslar dağlara taşlara gidiyor. Zamanla alışınca ilginç paslaşmalar ortaya çıkıyor. Hatta pas sistemine iyice alışırsanız, ara pas tuşunu hiç kullanmanıza gerek bile kalmıyor.
Hacı şut hangisiydi?
Yeni oyuna alışma sürecinde ilk iki maçım golsüz eşitlik ile sona erdi. Bursaspor ile Trabzonspor’u karşı karşıya getirdiğim ilk maçta, kalemde pek pozisyon görmedim, ama ben de pek üretken değildim. Dediğim gibi pas sistemine alışmak gerekiyor. Bir de şutlar bana biraz daha farklı gibi geldi. İki koca devre boyunca attığım tüm şutlar kale ile alakası olmayan yerlere gitti.
FIFA 11’e biraz alıştıktan sonra farklı galibiyetler almaya başladım. Paslaşmaları doğru biçimde uygularsanız, yapay zekayı çaresiz bırakabiliyorsunuz. Özellikle orta alanda kaptığınız toplar ile kontra atağa kalkmayı başarırsanız, hemen kaleci ile karşı karşıya kalıyorsunuz. Sağ analog kol ile topu doğru zamanda ileri savurursanız, kolaylıkla adam geçebiliyorsunuz. Kaleci ile karşı karşıya kalınca, şut çekerden sol tetik tuşuna basmayı ihmal etmezseniz, öldürücü noktaya meşin yuvarlağı göndermeniz işten bile değil.
Adam adama değil, omuz omuza
Aynen FIFA 10’da olduğu gibi omuz omuza mücadele burada da çok önemli. Hele ölü toplarda doğru yerde durmazsanız, kesinlikle hava toplarına çıkamıyorsunuz. Top fiziğine geçecek olursak, futbol oyunlarında bir zirve olduğunu söyleyebilirim. Zaten FIFA 10’da top fiziği gayet iyiydi, FIFA 11’de ise 360 derece pas sisteminin de getirisini kullanarak harika bir top fiziği ortaya çıkmış. PES 2011’deki uçan balon misali topu gördükten sonra buradaki top ilaç gibi geliyor.
Animasyon konusunda çok başarılı olan FIFA, yine döktürmüş. Futbolcuların tüm hareketleri, duruma göre verdikleri tepkiler çok başarılı yansıtılmış. Yere düşüşler, çalımlar ve özellikle de ikili mücadeleler, son derece gerçekçi biçimde ekrana yansıtılıyor. İki futbolcunun birbirine çarptıkları anda yaptıkları hareketleri adeta hissediyorsunuz. Animasyon konusunda karşılaştığım tek hata ise gol sevinçlerinde oldu.
FIFA World Cup 2010 oyunundaki gol sevinçlerine yenileri eklenmiş vaziyette burada da karşımıza çıkıyor, ama ilginç biçimde bazı sevinçlerde animasyon hataları oluyor. Elbette oynadığım henüz tamamlanmamış bir oyundu ve düzeltilmesi mümkün, ama bu şekilde piyasaya sürülürse, gol sevinçlerindeki animasyon hataları, puanının kırılmasına neden olabilir.
Görsel açıdan FIFA 10 ile arasında büyük bir fark yok. Karakter modellemelerinde biraz daha detay var o kadar. Zaten maç öncesi seremoni ve gol sevinçleri haricinde fazla yakın çekim görüntüye rastlamıyoruz. Stadyum atmosferi çok başarılı ve özellikle dünyanın önde gelen stadyumlarında yeşil çimlere ayak basmak büyük keyif oluyor. Bu arada unutmadan korner kamerasının da değiştirildiğini belirteyim. Korner kullanan oyuncuya daha yakından bakan yeni kamera açısı çok akıllıca bir hamle olmuş. Bu sayede gerçek bir futbolcunun gördüğüne benzer bir şekilde görüyoruz takım arkadaşlarımızı.
Ve gol ve gol ve gol! İşte gol, işte gol!
FIFA’da iki çeşit hücum anlayışım vardır; ya kanatlardan çizgiye kadar iner, en yakın oyuncuya pas atarım ya da ceza sahası yayı üzerinde verkaç yaparak kaleci ile karşı karşıya kalırım. Hem PES hem de FIFA’da yıllardır bu iki taktik ile oynamışımdır ve de hep istediğimi almışımdır. Burada da farklı bir durum olmadı. Yani FIFA 10’da ne uyguladıysam aynısını yaptım ve pas sistemine alıştıktan sonra dörder gol ile rakiplerimi evlerine yolladım. Zorluk seviyesini de artırdığımda değişen çok bir şey olmadı. Kısacası FIFA 10’da uzmanlaşmışsanız, sadece birkaç maç yapıp pas sistemine alışacak ardından, eskiden olduğu gibi oynayacaksınız. Bu bir artı mı, yoksa eksi mi henüz karar veremedim. Tam sürüm çıkmadan da bu soruyu cevaplamaya niyetim yok. Çünkü hala oyunda değişiklikler yapılacağı belirtildi.
Maç sonrası istatistiklere eklenen yeni bir özellik olduğunu da belirteyim. Genel istatistiklerin yanı sıra, istediğiniz pozisyonu bir kez daha izleme imkanımız var. Bildiğiniz gibi önceki oyunlarda, bir maçta dörtten fazla gol oldu mu, hepsinin tekrarı gösterilmezdi. Sistem otomatik olarak aralarından bazılarını seçer, kafasına göre ekrana getirirdi. Bu sefer ise, maç bitiminde, kaçan gol pozisyonları, goller ve önemli kurtarışlar listeleniyor ve istediğimiz pozisyonu tekrar tekrar izleyebiliyoruz.
Toparlayacak olursak, FIFA 11, zaten gayet başarılı olan oyun sistemine bir iki makyaj yaparak yeniden karşımıza çıkmaya hazırlanıyor. Henüz yapım aşamasında olmasına rağmen, oyun sistemi, top fiziği ve kadroları açısından rakibi PES’ten bir adım önde, ama yine de tam sürümler çıkmadan kesin bir ithamda bulunmamak gerek. Önümüzdeki günler kıyasıya bir futbol mücadelesine sahne olacak ve bakalım galip gelen kim olacak?