Eğer oyunların son yıllardaki gelişimine şahit olduysanız, gösterdikleri gelişime hayranlık duymamanız elde değildir. Örneğin 10 yıl önce oynadığımız bir Tomb Raider 2, ağzımızı açık bırakacak kadar güzel atmosferiyle bizi bizden alırken, maalesef şimdi dönüp baktığımızda yalnızca “komik” diyebiliyoruz. Teknolojik gelişmelerin bu hızla devam etmesiyle eminim artık 10 yıl değil 5 yıl kadar bir sürede 2011 yılının oyunlarına da “komik” diyebilecek duruma geleceğiz. Fakat farkettiyseniz oyunlara “kült” diyebilmemiz için yalnızca sağlam senaryolu, kurgulu oyunlar olması dışında en önemli faktörün bizi içerisinde tutmayı başaran atmosferleri olduğu bir gerçektir. Biz de anın tadını çıkarmak adına, günümüzün yani yeni jenerasyon adı verilen yeni oyunların en güzel atmosfere ve çevre tasarımlarına sahip 10 oyununu sizin için seçtik.
Not: Sıralama rastgele yapılmıştır.
Far Cry 2
Far Cry çıktığında en çok sansasyon yaratan oyunlardan biri olmuştu. Bunun en önemli sebebi tabi ki ucu açık bölüm sistemi ve bizlere sunduğu dünyayı sınırsız dolaşabilme imkanı vermesiydi. Far Cry 2 ise bunu bir adım öteye götürerek inanılmaz bir çevre tasarımıyla bizleri kendine hayran bırakmayı başardı.
Okami
Her ne kadar orjinal olarak PS2 için piyasaya sürülmüş olsa bile, Nintendo Wii konsolu için yeniden piyasaya sürüldüğünde en ufak bir grafik güncelleştirmesine ihtiyaç duyulmaması, Okami’nin kendine özgü ve sanatsal çevre tasarımının bu listeye girmesine sebep oluyor.
Grand Theft Auto 4
Pek tabi bunu buraya koymasak olmazdı. Liberty City için söylenecek çok söz yok desek en iyi açıklamayı yapmış oluruz herhalde. Kendi ekseninde sürekli yenilenen bir dünya ve içerisinde yaşayan capcanlı bir atmosfer…
Castlevania: Lords of Shadow
Oldukça problemli bir oyun olsa bile son Castlevania oyunu çevre tasarımlarıyla alkışlanacak bir performans sunuyor bizlere. Eskiden oyun incelemelerinde çok söylenirdi, “bazen oyunu unutup çevreyi izlemeye dalabilirsiniz” diye. İşte Castlevania gerçekten öyle bir oyun, oynamayı unutup etrafı izlemeye dalabilirsiniz.
Valkyria Chronicles
Aynı Okami gibi Valkyria Chronicles’ da eşsiz grafikleri ve görsel stiliyle bizleri etkilemeyi başarmıştı. Tabi Okami’ den onu ayıran en önemli özelliği PS3’ün gücünü kullanabiliyor olmasıydı. Kesinlikle piyasadaki en çok göze hitap eden oyunlardan biri olduğu gerçek.
Limbo
Bazen ne kadar birşeyler ne kadar basit olursa o kadar iyi oluyor. Limbo, Indie oyun türünde oldukça başarılı olmasının dışında, 2010 yılının en etkileyici oyun deneyimlerinden birini sunmuştu bizlere. Siyah beyaz grafikler kullanması dışında çoğu ekranında yalnızca karanlık bir arkaplan ve bir kaç ufak detayla bizleri karşılayan Limbo, yarattığı atmosferiyle kendisinden 20 kat fazla bütçeli oyunlara taş çıkartmayı başardı
Red Dead Redemption
Read Dead Redemption’a kadar vahşi batı teması içeren bir çok oyun yapıldı fakat yalnızca Red Dead Redemption bizlere bu dönemi bu kadar yalın ve gerçekçi bir halde sunmayı başardı. Benim diyen kovboyların “evim” diyebileceği bir çevre ve dünya yaratmak kolay olmasa gerek.
Uncharted 2
Uncharted 2’nin çevre grafiklerine edilecek tek bir söz bulmak bile çok zor. Gerçekten ağzınızı açık bırakabilecek güzellikte görselleriyle bu listede olmayı hakeden temel oyunlardan biri kesinlikle.
Assassin’s Creed 2/Brotherhood
8 oyun geçtik nerede bu Assassin’s Creed dediğinizi duyar gibi olduk ve hemen listeye alıverdik. Şaka bir yana liste hazırlanırken herkesin aklına ilk gelen oyun oldu Assassin’s Creed 2 ve Brotherhood. İkisini tek bir madde altında topladık çünkü grafikleri neredeyse aynı olan bu iki oyunun Rönesans dönemini bu denli güzel ve canlı sunabilmesi oldukça etkileyici.
Crysis 2
Listenin son sırasında en ağır toplardan birisi yer alıyor. Aynı Far Cry gibi devasa bir harita büyüklüğü sunan Crysis 2’nin grafiklerine söylenecek söz yok. Fakat daha önemlisi çevreyle etkileşimimiz, atmosferin inanılmaz bağlayıcılığıyla birleştiğinde kusursuz bir deneyim yaşayacağınız kesin.
