Oyun İncelemeleri

Operation Flashpoint: Red River (PS3)

Codemasters, isim yapmış serisi Operation Flashpoint’i yeni jenerasyon konsollara taşıdığından beri ortada oldukça büyük problemler olduğu bir gerçek. Ne yaparlarsa yapsınlar, istediklerini gerçekleştiremiyor ya da daha doğrusu oyuncuların onlardan beklentilerini karşılayamıyorlar. Bu kez Operation Flashpoint: Red River adlı oyunla karşımıza geldiler. Biz de oyuna önceden ulaşmanın verdiği heyecanla hemen bir operasyon düzenlemeye karar verdik.

Öncelikle oyunun oldukça uzun ve oldukça Amerikan sempatizanı bir giriş videosu olduğunu belirtelim. El Kaide, Rusya, Afganistan, Irak ve Suudi Arabistan hakkında yarı yalan yarı doğru bilgiler eşliğinde başlayan video, 11 Eylül saldırılarıyla ilgili yorumunu yaptığında “tamam” dedim içimden, yine propaganda yapan bir oyun ile karşı karşıyayız.

Menüde tek oyunculu olan senaryo ve çoklu oyuncu desteği ile gelen bir mod dışında klasik olarak options, trophies gibi seçeneklerle karşı karşıyasınız. Oldukça basit ve anlaşılabilir bir menü olduğundan hızlıca geçiyoruz ve başlıyoruz oyuna.

Ağır yükleme ekranı altındayız, Alpha!

Önce yine bir video giriyor, fazlasıyla uzun. Ardından öyle bir yükleme ekranı çıkıyor ki, evlere şenlik. Neredeyse 5 dakikaya varan yükleme süreleriyle beni benden alan Operation Flashpoint: Red River aslında kendi içerisinde bu uzun yükleme sürelerini bir avantaja dönüştürmüş çünkü oyunda ölmek istemeyeceksiniz. Olur da yanlışlıkla ölürseniz, 5 dakika yükleme ekranı ve onun ardından yaklaşık 15 dakika önceye save atan checkpoint sistemi ile uğraşmak zorunda kalırsınız. O yüzden uyarıyoruz, aman ölmeyin! Bu arada belirtmeden edemeyeceğim, oyunda çok fazla video var ve hepsi uzun videolar. Yani bir nevi oyun oynamıyor, oyunu izliyoruz.

Gelelim oyunun grafiklerine. Grafikler aslında yeni nesin konsollara göre standart ve güzel görünüyorlar. Özellikle Tacikistan’ı güzel yansıtmayı başarmışlar. Gerçi etraf kumdan çölden geçilmiyor ama olsun, coğrafyayı düzgün oyuna aktarabilmişler en azından. Yalnızca bazı noktalardaki bariz grafik hataları gözünüze çarpacak. İç içe geçmeler yaşamasam da, yırtılmalar ve bozulmalar gördüm. Bu görüntülerin de rahatsız edici olduğunu söylemem gerek.

Bu oyuna hilal taktiği eklemek gerek

Silahlar, sayıca oldukça çeşitli ve modifiye edilebiliyorlar. Modifiye sistemi Call of Duty: Modern Warfare oyununa olan benzerliğiyle dikkat çekiyor. Aynı ekipmanlar aynı silahlara takılabiliyor. Neredeyse ekipman ve modifikasyon aracı listesi birebir aynı iki oyunda diyebiliriz hatta. Farklı silahlar farklı tepkilere sahip ve bu da oynanışa oldukça destek oluyor. İşin içine ekibinizi taktiksel anlamda yönetmek girince kim ne silah kullanacak, kim bombacı olacak gibi sorularla yeni bölümler öncesi epey vakit harcayabilirsiniz.

Oyunun sesleri ise atmosferi oluşturan ana etken olarak göze çarpıyor. Özellikle çatışmaların içerisindeyken gerçekten mermi seslerinden, insanların bağırış çağırışlarına, birbirleriyle iletişim kurmaya çalışmalarına ve ekibinize verdiğiniz taktik komutların telafuzuna kadar oldukça başarılı seslere sahip bir oyun. Hatta en güzel tarafı oyunun sesleri desek yanlış konuşmuş olmayız.

“Bot”larla aşk başkadır

Bunların haricinde yapay zeka bu oyunun en önemli noktası olmalı değil mi? Sonuçta siz de dahil dört kişilik bir ekibi yönetiyorsunuz ve diğer üç iş arkadaşınızı da (!) sizin yönlendirmeniz gerekiyor. Eğer direktif vermezseniz etrafta çatışma varsa çatışmaya katılıyorlar, çatışma yoksa öyle dolanıyorlar. Komut veriyorsunuz derken verdiğiniz her komutunda yerine getirileceğini düşünmüyorsunuz umarım. Sonuçta sizin emriniz altında olsalarda onlarda birer birey ve kendi hür iradeleri olduğunu her seferinde bana göstermeyi başardılar.

Beni takip et diyorsunuz öyle suratınıza bakıyor. Örneğin sağdan saldır dediniz ve ilgilenmeyi kestiniz. Daha sonra hiç bir şekilde arkadaşınıza ne olduğunu merak etmenize gerek yok çünkü kendisi muhtemelen koşup koşup bir tane ağaca,taşa, piksel hatasına takılıp öyle boş boş duracaktır.

Yanınızdaki merdivene sizinle birlikte çıkmasını mı istediniz? Oldu efendim, başka ne arzularsınız? Fakat üzülmeyin, sadece sizin arkadaşlarınız da değil kafası pek çalışmayan. Düşmanlarınız da oldukça ilginç durumlar yaşatacak sizlere. Hele ki namluyu adamın burnuna dayayıp birçak santimetre mesafeden ateş ettiğinizde daha çok şaşırabilirsiniz. Çünkü Operation Flashpoint: Red River’da mermiler yakından adam öldürmeyebiliyor! İçinizden “nasıl?” dediğinizi duyar gibi oldum. Gerçekten durum tam olarak anlattığım gibi, 30 santimetreden vurulamayabilir ya da düşmanı vuramayarak sinir krizi geçirebilirsiniz. Ben geçirdim oradan biliyorum. Yani oyunun yapay zekası, Counter-Strike’taki botlar kadar. Benden söylemesi.

Vasat ama ne kadar vasat?

Operation Flashpoint: Red River’ın elle tutulur tek yanı seslendirmeler ve diğer çevre seslerinin oyunun atmosferine katkısı. Bunun haricinde kontrollere alışmanın kolay olması da artı olarak sayılabilir eksilere karşı. Sonuç olarak neresinden tutsanız elinizde kalan bir yapım olmuş Operation Flashpoint: Red River. Yayımlanacak yamalarla ne kadar düzelir bilemeyiz ama şu anki haliyle vasat seviyesinde olduğunu söyleyebiliriz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu