Edge
Bir “eskilere dönüş” furyasıdır gidiyor. Peş peşe geliştirilen platform/bulmaca oyunları, eminim çoğunuzun dikkatini çekmiştir. Klasik vurdulu kırdılı FPS’lerden, birbirini geçmek için it dalaşına giren yarış oyunlarından bir nebze de olan sıkılan oyuncular, “basit, ama akılcı ve eğlenceli” oyunları tercih etmeyi sürdürüyor. Eğer oyunlarla içli dışlı bir yaşam sürüyorsak, fırsat bulduğumuz her anda oyun oynuyoruz demektir. Bu da artık “oyun için 1-2 platform belirleme” düşüncesini ortadan kaldırıyor. Otobüste, trende bile oyun oynayabiliyoruz. Cep telefonlarında, iPod, iPad gibi cihazlarda bizlere sunulan oyunlar, hiç de yabana atılır cinsten değil. Öyle ki büyük başarılar elde ediyor, ardından geliştirilmiş sürümleriyle PC ve konsol kullanıcılarına da sunulabiliyorlar.
Edge, retro tarzda bir platform/bulmaca oyunu. Two Tribes tarafından geliştirilmiş bağımsız bir oyun ve şimdiye kadar birçok ödüle layık görüldü. Daha önce PSN ve iOS sistemli mobil cihazlar için hazırlanmıştı, şimdi de Steam’de PC ve Mac kullanıcıları için satışa sunulmuş durumda.
Oyunda bir küpü kontrol ederek, belirtilen noktaya ulaşmaya çalışıyoruz. Yani buna A noktasından B noktasına ulaşmak için yola çıkmak da diyebiliriz. Lakin bu o kadar da kolay değil. Çünkü her bölümde farklı, interaktif ve sürprizlerle dolu platformlarla karşılaşıyoruz. Uzay boşluğu üzerinde yer alan bu platformlar, aslında gerçek hayattan unsurları bize sunuyor, ama bir farkla; her şey küplerden tasarlanmış. Metro bölümü oynuyorsunuz diyelim. Küplerle basit trenler oluşturuluyor. Gidip, geliyorlar devamlı. Önlerine çıkmak istemezsiniz, ama üzerlerine gelerek hızlıca seyahat edebiliyorsunuz. Trafiğin hızla aktığı bir caddede misiniz? O halde güvenlik şeritlerini ve köprüleri kullanmayı ihmal etmemelisiniz. Bunlar gibi birçok örnek verilebilir.
Sadece küp
Sadece küpü kontrol ediyoruz. Bazen platform üzerinde yer alan düğmelerin üzerine gelerek yeni platformlar oluşturabiliyor, bazen de küpümüzü küçültücü özelliği elde edebiliyoruz. Bu sayede küçük deliklerden girip, yolumuza devam edebiliyoruz. Ayrıca küpümüz küçükken, yapışkanlık özelliği de kazanıyor ve düz duvar misali diğer küplere tırmanabiliyoruz.
Bazen üzerinde bulunduğumuz zemin hareketli oluyor, bazen ise dayanıksız. Bunları deneme yanılma yöntemleriyle öğreniyoruz zaten. Eyvah, düştüm, öldüm diye bir endişeye de gerek yok. Çünkü başarısız olsanız bile, en yakın noktadan hemen devam edebiliyorsunuz.
“Haritada belirtilen noktaya ulaşmalıyız” dedik, ama hepsi bu kadar mı? Hayır, değil tabii ki. Etrafta belirli sayıda ufak renkli küpler bulunuyor. Bunların hepsini topladığımızda tam puan elde ediyoruz. Ayrıca bölümü tamamlama zamanı da önemli. Tamamlama uzunluğu ve topladığımız küp sayısının ortalaması olarak puan alıyoruz.
Küp kontrolü deyip geçmemek lazım
Oyunun kontrol mekanizması basit gibi görünse de, aslında sizi çoğu zaman yanıltabiliyor. W-A-S-D tuşlarıyla küpümüze yön veriyoruz, ancak platforma göre küpümüzün ilerleyiş açısı değiştiği için, bazen yön karmaşasına düşebiliyoruz. Bu, özellikle bölümleri hızlıca ve hatasız tamamlayıp, en yüksek puana ulaşmak isteyen oyuncular için bir süre sorun teşkil edebilir. Peki neden en yüksek puan için insanlar uğraşsın? Çünkü leaderboards sistemi de var yapımda.
EDGE’in oyun yapısına göre görselleri iyi. Teknik anlamda en güzel yanı ise, kesinlikle retro tarzda hazırlanan müzikleri. Her bölüme göre farklılık gösteren bu melodiler, gerçekten sizi eğlendirmeyi becerebiliyor.
Ucuz bir fiyata satılan yapım, yanında bonus bölümleriyle geliyor. Üstelik yakında ücretsiz olarak yayımlanacağı belirtilen DLC paketi de var. Bu paketle beraber oyuna yeni bölümler, müzikler ve archievement’ların ekleneceği de duyuruldu. Eğer ilginizi çektiyse, Steam’deki ücretsiz demosunu denemenizi tavsiye ederim.