Lost Planet 3 (Capcom – Captivate 12)
Resident Evil ve Devil May Cry gibi serilerin yeni oyunlarını beklerken, Capcom’dan yeni bir sürprizle karşılaştık; Lost Planet 3! Evet, ilk macerada bizi karlı bir gezegene götüren, ikinci macerada da eriyen buzullarla canlanan savaşları ekranlarımıza taşıyan seri, üç numaralı oyunla bizi tekrar üşütecek, ancak bu kez hiç olmadığı kadar da tehlikenin kucağına bırakacak.
Capcom’un İtalya’da düzenlediği özel sunumda, Türkiye’den sadece Merlin’in Kazanı adına Murat Oktay vardı. E haliyle Lost Planet 3 hakkında söylenen tüm detayları da bir bir not etmeyi, yayımlanan görselleri takip etmeyi ihmal etmedi. İşte ilk bilgiler!
Hava çok soğuk!
Ana menü, bir nevi oyunun içine yedirilmiş. Merkez olarak nitelendireceğimiz bir binada, büyük bir kumanda masası bulunuyor. İşte menümüz de bu. Anlayacağınız Capcom, bu kez menü sistemini direkt oyunun içine entegre etmiş. Masada yer alan yönergeleri izleyerek ayarlamalar yapabiliyor ve görevlere adım atabiliyoruz.
Lost Planet 3, dünyamızdan çok uzakta, buzullarla kaplı bir gezegende geçiyor (Yoksa ilk oyundaki gezegen mi?). Para kazanmak amacıyla bu gezegene gelmiş Jim isimli bir karakteri kontrol ediyoruz. Jim, yapı-tamir üzerine tecrübeli biri ve ailesi için buraya gelmeyi kabul ediyor. Ancak yaptığı çalışmalar esnasında (İlk görevimiz bir jeneratörü tekrar çalışır hale getirmek) daha önce yaşanan bazı şiddetli olaylara dair bilgiler öğreniyor ve kısa sürede anlıyor ki, burası güvenli değil, hayatta kalmak için kendini savunmak durumunda.
Oyunun gösterilen demosunda, ilk olarak bi mağaradayız. Robotumuza
atlıyoruz ve nasıl kullanıldığına dair bilgiler alıyoruz. Zaten ekranda
sürekli ne yapmamız gerekiyorsa, onunla ilgili yönergeler görüyoruz.
Oyundaki iklim, hem bizi, hem de kullandığımız araçları etkileyecek.
Hava tam -43 derece. Önceki serüvenlerde olduğu gibi Lost Planet 3’te de
kullanabileceğimiz dev robotlar var. Normalde TPS bakış açısında
ilerleyen oyunda, robot kullanmaya başladığımızda FPS kamera açısına
geçiş yapılıyor.
Robot eller
Kullandığımız
dev robotumuzun bazı avantajları ve dezavantajları bulunuyor.
Geliştirilebilir yapıda olan cihazımızı kullanarak çok uzun mesafeleri
rahatlıkla aşabileceğiz. Mekanik elleri sayesinde bazı objelerle
etkileşime girebileceğiz, karşımıza çıkan bazı yaratıkları sadece
üzerlerine basarak bile yok edebileceğiz, bazen de dev boss’ları
şaşırtmaya yönelik olarak kullanabileceğiz. Şöyle ki: Koca arazide tekiz
ve büyük bir yaratığı yok etmemiz gerekiyor. Onu şaşırtmak için ne
yapabiliriz? Mesela robotu yaratığın üzerine saldıktan sonra robottan
inebilir, farklı bir yöne hareket edebiliriz. Bu esnada yaratık, robota
saldırmaya devam ediyor ve siz de farklı bir açıdan ona
saldırabiliyorsunuz.
Önceki Lost Planet’larda olduğu gibi bu
oyunda da birçok irili ufaklı yaratık bulunuyor ve her birinin zayıf
noktası var, bunu keşfedince işimiz çok kolaylaşıyor. Oynanıştan
görebildiğimiz kadarıyla, dev yaratıkların özellikle eklem yerleri zayıf
ve siz ateş ettikçe kırmızılaşmaya başlıyor. Biraz daha saldırınca da
yavaş yavaş parçalanıyorlar.
Yaratıkları bir kenara bırakıp, robotumuzun zayıf yönüne gelecek olursak, bir süre sonra robotumuzun donmaya başladığını söyleyebiliriz. Göreve çıkmadan önce soğuğa karşı robotumuzu yalıtmamız gerekiyor, ama bu bazen yeterli olmuyor ve robotumuz donuyor. Dolayısıyla onu kullanabilmek için aşağıya inmeli ve buzlanan yerleri silahla ateş ederek temizlemeliyiz. Ardından yolumuza devam edebiliyoruz. Tabii bu temizlik esnasında genellikle yaratıklar bizi rahat bırakmıyor ve bir yandan da onlarla ilgilenmemiz gerekiyor.
Yürümeye başlarsak
Bulunduğumuz gezegen, haliyle dünyamızdan çok farklı. Hem iklim, hem de canlılar olarak. Özellikle fırtınalara yakalandığımızda çok zorlanacağız ve donmamak için öncelikle sakin bir sığınak bulmaya çalışacağız. Genellikle karşılaştığımız yaratıklar bizden boyut olarak büyük. Bu yüzden de karşılaştığımızda ya kaçmalı, ya da savaşmalıyız. Çünkü dost canlısı olmadıkları açık.
Lost Planet 3’ün TPS bakış açısıyla oynandığını söylemiştik. Etrafta yürümeye başladığımızda, karakterimiz ekranın sol köşesine doğru kayıyor ve böylelikle etrafı rahatlıkla görebileceğimiz geniş bir açıya sahip oluyoruz. Çatışmaya girdiğimizde ise, otomatikman karakterimiz ortaya geliyor ve hedef açısını dengeliyor. Bu da sıcak çatışmalar için hoş bir özelliğe benziyor doğrusu. Arka planda tempoya göre yükselen müzikler de artı katkı sağlayacak düzeyde.
Genellikle dış mekanlarda taban tepeceğimiz oyunda, bazen iç mekanlara da adım atacağız. Yıkık dökük tesisler, gizemli mağaralar gibi. Hatta etrafı gezerken bazı güzel sürprizlerle de karşılaşabileceğiz. Örneğin bir pompalı tüfek. Yapımcıların belirttiğine göre iç mekanlarda karşılaşacağımız yaratıklar, dış mekandakilere nazaran daha küçük ve yakın mesafe mücadelelerde bıçağımızı kullanarak da üstelerinden gelebileceğiz. Yine etrafta bulabileceğimiz donmuş kutuluları, vana ve benzeri araçları buzlarını kırdıktan sonra kontrol edebilecek-kullanabileceğiz. Gidecek bir yerimiz kalmadı mı? Burada da devreye tırmanmamıza yarayacak ipimiz girecek.
Gelelim biraz da teknik yönlere
Capcom, Lost Planet 3’te MT Framework grafik motorunun gelişmiş bir sürümünü kullanıyor. Gösterilen demodan elde ettiğimiz izlenimler itibarıyla, soğuk hava unsuru, ekranın buzlanması, yaratıkları robotla öldürdüğümüzde ekranın kanlanması, darbe aldıkça ekranın bulanıklaşması, kar görselleri, fırtına efektleri gibi birçok görsel yön, göze hoş geliyor. Görevleri tamamladıktan sonra araya giren sinematik videolar da hikaye akışını tamamlarken, eksi yön olarak şimdilik sadece kontrollerin biraz problemli olmasının dikkatimizi çektiğini söyleyebiliriz.
Lost Planet 3 hakkında ilk izlenimlerimiz bu yöndeydi. Capcom, önümüzdeki günlerde bu yeni yapım için daha fazla bilgi ve görselle karşımıza çıkacaktır. Biz de size yeni bilgileri ve görselleri sunmaya devam edeceğiz.