Oyun Ön İncelemeleri

Remember Me (Ön İnceleme)

Tüm frankofonlar için Paris kutsaldır. Çoğumuz severiz, bazılarımız sevmeyiz ama hepimiz için Paris kürkçü dükkanı gibidir. Dünya sanat tarihinin en önemli mihenk taşlarının içinde yaşandığı şehirdir Paris her zaman. Eh o yüzden de Paris’in günümüzde ‘aşk & şarap & peynir’ üçgenine sokulması biraz üzüyor insanı. Bu sığlık bir yana Paris’te çok büyük bir potansiyel yatıyor her zaman. Sokaklarının güzelliğinden tutun mimarisine kadar onlarca sebep sayabilirim size Paris’i anlatacak. Paris bu yüzden bir çok hikayeye gebe bir şehir ama şimdiye kadar oyunlarda pek de fazla göremedik kendisini (İkinci Dünya Savaşı oyunlarından bazıları hariç elbette). Remember Me ilk duyurulduğunda beni kendisine çeken ilk öğe olmuştu oyunun Paris’te geçecek olması. Tabi bir diğer güzelliği içindeki distopik / cyberpunk kurguydu her zaman. Böyle oyunlara can kurban (taaa Deus Ex’ten beri Cyberpunk distopyalar 1-0 önde başlar benim için).


Berkant, Remember Me oynuyor

Gelin gelelim Remember Me’ye. Oyun Capcom tarafından yapılıyor ve özünde çok şey vaad ediyor. Hiçbir şey olmasa hafıza kontrolü dinamiği çok güzel bir nokta. Hele ki doğru işlenirse. Öte yandan hafızasını kaybetmiş bir ana karakter klişe olsa da hafızanın bu denli önemli olduğu ve hacking kültürünün hafıza hackleme üzerine geliştiği bir dünyada karakterimizin hafızasını kaybetmiş olması büyük bir artı. Bir yandan da geliştiriciler için -özellikle de yönetmen için bir hayli zorlu bir böyle bir kurguda hikaye anlatabilmek. Çünkü günümüz oyunları artık interaktif sinema olma yolunda emin adımlarla ilerliyor ama bunu bir aksiyon oyununa entegre etmek her babayiğidin harcı olmuyor. Bir Quantic Dream değilseniz attığınız adımları doğru atmanız gerekiyor. Sinematik oynanış ve beat ’em up tarzı oynanışı bir araya getirmek son zamanlarda God Of War’da oldukça iyi kotarılan bir iş. Ama yanlış yapıldığında ne hale geldiğini Dante’s Inferno’da ziyadesiyle görmüştük yıllar önce. Elinizde dünyanın en iyi konusu olsa da onu doğru işleyemezseniz her şey cehennemin dibini boyluyor.

Açıkçası Remember Me ile ilgili yegane korkum buydu. Zira Capcom’un alışık olduğu anlatım tarzı Remember Me’nin potansiyelini gerçekleştirebilmesi için pek güven veren bir tarz değil.

Bu sabah Aral İthalat’ın ofisinde oyunu oynayacağım salona girerken kafamda hep bu soru vardı. Oynadığım kadarıyla da bu sorunun cevabının içimi pek açmadığını söylemek zorundayım. Ama kesinlikle düşünmeyin ki Remember Me’yi beğenmedim. Tam aksine Remember Me bir çok disiplini çok başarılı bir şekilde hallediyor. Oyunun öğelerini tek başına değerlendirdiğinizde her biri birbirinden başarılı. Aksiyon dozu gayet güzel gidiyor. Özellikle dövüş sistemi karakterimizin fiziksel esnekliği ile örtüşüyor ve muazzam akıcı. Bir Batman Arkham City kalitesinde dövüş mekanikleri var oyunun. Fakat iş sinematik anlatıma geldiğinde orada bir durmak gerekiyor. Capcom’un o ‘durgun’ anlatım anlayışı Remember Me’de de karşımıza çıkıyor. Kendini o güzel aksiyondan sonra durgun bir hikaye anlatımının içinde bulmak oyunun geçtiği zaman ve mekan kurgusuna kesinlikle uymuyor.

Aslına bakarsanız bu anlatım tarzı Capcom’un imzası gibi artık. Dead Space 3 incelemeseinde de değimiz gibi firmaların yaptıkları ve kasten yaptıkları asla oyunların eksisi olarak değerlendirilmemeli. Ama yine de insan biraz daha esnek bir anlatım bekliyor. Belki de gördüğüm bu sıkıntının sebebi artık konsol neslinin sona dayanmış olması ve sinematik animasyonların tatmin etmiyor olması. Bu konuda bir diğer balta darbesi de kaplamalardan geliyor doğal olarak. Oyunun henüz tam olarak ön inceleme kopyası değildi bu belki de ondandır kaplamaların bu kadar düşük kalitede olması ve umuyoruz ki oyun finalize olmadan daha kaliteli kaplamalar görürüz.

Tabi oyunun çok güzel kısmını sona saklıyorum: Oyundaki hafıza noktasının oyun mekaniğine yedirilişi.  Oyunun geliştiricisi Dontnod Entertainment’ı bu konuda tebrik etmekte fayda var. Hafıza mekaniğini anlamak içinse önce karakterimizi tanımakta fayda var. Karakterimiz Nilin hafızası silinmeden önce Memorise firması için çalışan bir ‘hafıza avcısı’dır. Yani insanların hafızalarını çalıp bunları satmakta veya bazı insanların hafızalarını değiştirebilmektedir. Ancak Memorise onun gücünden korkup hafızasını siler ve Bastille Hapishanesi’ne gönderir. Oyunumuz da tam olarak Bastille’de Nilin’in gözlerini açmasıyla başlıyor. Bastille’in önemini bilmeyenler için hatırlatalım: Yüzyıl savaşları sırasında halihazırdaki kraliyet sarayı İngiliz güçlerine karşı açık olduğu için saray Paris’in daha da içlerine yani Bastille’e taşınır ve Bastille yeni kraliyet sarayı olur. Ancak Fransız Devrimi sırasında 14 Temmuz 1789 günü isyancılar saraya girer ve ele geçirir (Marie Antoinette içeride kızlarıyla yakalanır falan). Geri kalanı ise İnkılap Tarihi derslerinizden hatırlayacaksınızdır. Bastille bir hapishane olarak hizmet vermeye başlar.

2084’ün Neo-Paris şehrinde de durum böyledir. Bastille tabiri caizse bir insan çöplüğü haline gelmiş durumdadır. Ancak Nilin olarak bu baskıcı hükümete karşı olan devrim yine Bastille’den başlıyor. Nilin uyandıktan sonra hem kimliğini bulmak zorunda hem de Memorise’ın gönderdiği diğer hafıza avcılarından kurtulmak zorunda. İşte burada devreye Nilin’in güçleri giriyor. Oyunu oynadığımız ilk bölümün sonunda eski kostüm ve ekipmanımıza ulaşmamızla ilk ‘hafıza remiksi’ kullanımını gerçekleştiriyoruz. Malesef Capcom tarafından gönderilen çekim kurallarında bu hafıza remiksleme sekansından görüntü alamadığımız için dilimin döndüğünce anlatmaya çalışacağım bu bölümü.

Öncelikle şunu bilmelisiniz: Herkesin ensesinde hafızalarına açılan bir kapı var ve Nilin gibi hafıza  avcıları bu kapılardan sızarak tüm karakterlerin hafızalarına erişebiliyor. Düşünün insanları anılarıyla nasıl manipüle edebileceğinizi. Hal böyleyken üzerimize atlayan Memorise tarafından görevlendirilen hafıza avcısının ensesini kaptığımız gibi başlıyor hafıza remiksleme bölümü. Dövüştüğümüz hafıza avcısının hafızalarında geri giderek onu Memorise’a düşman edebileceğimiz bir anı yakalıyoruz ve hatırladığı şeyleri tersine çevirerek bildiği her şeyi değiştiriyoruz. Bunun için sağ analogu kullanarak bu spesifik anı içinde (ki o anının gerçeğini önce sinematik olarak izliyorsunuz) geriye ve ileriye gitmeniz ve giderken hafızadaki açıkları bulmanız gerekiyor. Bu açıkları bulduğunuz zaman (açıklar etraftaki objelerin yerleri ve durumları üzerine oluyor genellikle) hafızadaki durumlarını değiştirerek olayları zincirleme şekilde başka bir sonuca bağlayabiliyorsunuz. Bir insanın anısını değiştirdiğinizde inandığı her şeyi de değiştirebilirsiniz demek oluyor bu. Oynadığımız bölümde bize saldıran hafıza avcısının erkek arkadaşını Memorise doktorları öldürmüş gibi hafıza durumlarını değiştiriyorduk. Böylelikle o da Memorise’a olan savaşımızda bize katılıyordu.

Buradan sonra oynadığımız ikinci bölümse ise hafıza remiksleme bölümünden çok hafıza çalma üzerine yoğunlaşıyordu oyun. Bir nevi bulmaca dinamiği gibi. Görüştüğümüz kontağın hafızasını çalarak onun bir kaç dakika ve saat önce nerelerden geçtiğini öğrenip onun adımlarını takip ederek hedefe ulaşmaktı amaç. Açıkçası oyunun içine bu bulmaca dinamiği çok güzel oturmuş.

Toparlayacak olursak Remember Me Paris’i oldukça güzel bir şekilde işleyen bir oyun olmuş. Distopik cyberpunk atmosferi güzelce anlatılmış ancak sinematik değeri kesinlikle bir Metal Gear serisi değil. Son zamanlardan örnek verecek olursak da Dead Space 3 bu konuda oldukça başarılıydı ve Remember Me bu haliyle onlarla yarışamıyor. Ancak yazıda üzerinde pek de durmadığım ‘kombo yaratma’ özelliği dövüş mekaniklerine güzel bir dokunuş olmuş. Öte yandan dövüşler de demin dediğim gibi oldukça akıcı ve tatmin edici. Oyunun ana noktası olan ‘hafıza avcılığı’ ise Remember Me’yi şimdiye kadarki hiçbir oyuna benzemeyen bir oyun haline getiriyor ve bu bölümlerin kalitesine bakacak olursak Dontnod Entertainment bu element üzerine çok çalışmış. Gönül isterdi ki harita tasarımı biraz daha tekdüzelikten sıyrılıp açıkdünya bir bölüm tasarımı anlayışına yaklaşsın ama bu haliyle de şehrin havasını soluyabiliyorsunuz (yine de tekrar söylemeliyim: BU OYUN AÇIK DÜNYA OLMALIYDI!). Mayıs ayında çıktığı zaman Remember Me mutlaka oynamanız gereken bir oyun olacak gibi gözüküyor. Şimdiden bekledikleriniz arasına yazın.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu