World of Warcraft Tarihi – Mitler 5
Geçtiğimiz hafta ikinci bölümüyle devam ettiğimi World of Warcraft Tarihi’nin Mitler kısmının dördüncü bölümüyle karşınızdayız. Bu hafta sizlere “Dünya Ağacı ve Zümrüt Rüyası”, “Soylu Elfler’in Sürgünü” ve “Gözcüler ve Uzun Nöbet” bölümlerini anlatacağız.
Önceki bölümlere buradan ulaşabilirsiniz:
World of Warcraft Tarihi – Mitler 1: Yaratılış & Titanlar ve Sargeras’ın İhaneti
World of Warcraft Tarihi – Mitler 2: Eski Tanrılar ve Azeroth’un Düzenlenmesi & Dragonflight’ların Görevlendirilmesi
World of Warcraft Tarihi – Mitler 3: Uyanan Dünya ve Sonsuzluk Kuyusu & Kadimlerin Savaşı
World of Warcraft Tarihi – Mitler 4: Dünyanın Ayrılması & Hyjal Dağı ve Illidan’ın Hediyesi
Dünya Ağacı ve Zümrüt Rüyası
Aşağıdaki bölüm, Darnassus’ta Craftsmen’s Terrace’ta, Stormwind’in Park bölgesinde, Tirisfal Glades’teki The Scarlet Monastery’de bulunan “The World Tree and Emerald Dream” isimli kitaptan alınmıştır.
“Gece elfleri yıllar boyunca kendi kadim yurtlarını yorulmaksınız tekrar inşa etmek için çalıştılar. Yıkılmış tapınak ve yollarını otların kaplamasına izin vererek, yeni evlerini Hyjal’ın eteklerindeki yemyeşil ağaçların ve gölgeli tepelerin dibinde inşa ettiler. Zamanla Büyük Ayrılma’dan kurtulan ejderler, gizli yuvalarından ortaya çıktılar.
Kızıl Alexstrasza, yeşil Ysera ve bronz Nozdormu, druid’lerin sessiz ormanlarının üzerinde yükseldiler ve gece elflerinin işlerini incelediler. Engin gücün baş druid’i haline gelen Malfurion, güçlü ejderleri karşıladı ve onlara yeni Sonsuzluk Kuyusu’nun ortaya çıkışını anlattı. Büyük ejderler karanlık haberleri duyduklarında oldukça şaşırdılar ve Kuyu var oldukça, Lejyon gücünün bir gün dönebileceğini ve dünyayı tekrar işgal edebileceğini söylediler. Malfurion ve üç ejder, Kuyu’yu güvende tutmak ve Yanan Lejyon’un ajanlarının dünyaya geri dönmelerinin yolunu hiçbir zaman bulamayacaklarından emin olmak için bir anlaşma yaptılar.
Dünya Ağacı (Nordrassil)
Hayatveren Alexstrazsa, Sonsuzluk Kuyusu’nun kalbine tek bir büyülü meşe palamudu yerleştirdi. Büyülü sular tarafından hayata geçirilen meşe palamudu, devasa bir ağaca hayat verdi. Büyük ağacın kökleri, Kuyu’nun sularından büyüdü ve yeşil kubbesi neredeyse göğü delecek gibi duruyordu. Devasa ağaç, gece elflerinin doğayla olan bağlarının ebedi bir simgesi olacak ve onun hayat veren enerjileri, dünyanın geri kalanını iyileştirecek kadar genişleyecekti. Gece elfleri Dünya Ağacı’na, “Cennetlerin Tacı” anlamına gelen Nordrassil adını verdi.
Devamı için diğer sayfaya geçiniz.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Zamansız Nozdormu, Dünya Ağacı’na, devasa ağaç ayakta kaldıkça, gece elflerinin hiçbir zaman yaşlanmaması veya hastalıklara yenik düşmemeleri için bir büyü yaptı.
Rüyagören Ysera da kendi ruhani boyutu olan Zümrüt Rüyası’yla gerçek dünya arasında bir bağ olacak büyüyü Dünya Ağacı’na yaptı. Oldukça geniş, her zaman değişen ruh dünyası olan Zümrüt Rüyası, fiziksel dünyanın sınırlarının ötesinde bulunuyordu. Ysera Rüya’dan, doğanın bozulmasını, akışını ve dünyanın evrimsel yolunu düzenledi. Druid gece elfleri, Malfurion’un kendisi de dâhil, Rüya’ya Dünya Ağacı yoluyla bağlıydı. Mistik anlaşmanın bir parçası olarak druidler, yüzyıllarca uyuyarak kendi ruhlarının Ysrea’nın Rüyayolları’nda dolaşmasını kabul ettiler. Druidler hayatlarının oldukça fazla yılını uyuyarak geçirme fikrini üzücü bulsalarda, özverili şekilde Ysera’ya olan sözlerini tuttular.”
Soylu Elfler’in Sürgünü
Aşağıdaki bölüm, Ratchet, Scholomance, Undercity’deki Apothecarium ve Darnassus’ta Cenarion Enclave’de bulunan “Exile of the High Elves” adlı kitaptan alınmıştır.
“Yüzyıllar geçtiktçe, gece elflerinin toplumu daha da güçlendi ve Ashenvale adını verdikleri büyüyen ormana kadar yayıldı. Büyük Ayrılma’dan öncesinde etrafta bolca bulunan furbolg ve quilboar tekrar ortaya çıkmış ve gelişmişlerdi. Druid’lerin iyiliksever liderliği altında gece elfleri, eşi görülmemiş bir barış ve huzur çağının tadını çıkardılar.
Ashenvale
Buna rağmen Soylu Doğanlar’dan hayatta kalanların çoğu huzursuzdu. Illidan’a olduğu gibi onlar da istedikleri büyüleri kaybetmenin verdiği hisse kurban düştüler. Akılları Sonsuzluk Kuyusu’nun enerjilerini almak ve kendi büyü işlerinde kullanmak için çelindi. Soylu Doğanlar’ın saygısız ve sözünü esirgemeyen lideri Dath’Remar, druid’lerle alenen alay etmeye ve kendilerine ait olduğunu iddia ettiği büyüyü kullanmayı reddettikleri için onlara korkak olduklarını söylemeye başladı. Malfurion ve druid’ler, Dath’Remar’ın söylediklerini görmezden geldiler ve Soylu Doğanlar’a, herhangi bir büyü kullanımının ölümle cezalandırılabileceğini söylediler. Druid’leri yasalarını çiğnemeye ikna etmek için küstah ve uğursuz bir teşebbüste bulunan Dath’Remar ve takipçileri, Ashenvale’in üzerine korkunç bir büyülü fırtına saldılar.
Dath’Remar
Druid’ler kendi türünden bu kadar çok kişiyi öldüremeyeceklerini bilerek, düşüncesiz Soylu Doğanlar’ı sürgün etmeye karar verdiler. Dath’Remar ve takipçileri, muhafazakâr kuzenlerinden uzaklaşmaktan mutlu bir şekilde, bir grup özel inşa edilmiş gemiye bindiler ve denize açıldılar. Hiddetli Maelstrom’un sularının ötesinde onları neyin beklediğini bilmemelerine rağmen, göz koydukları büyüleri kimsenin karışmayacağı bir şekilde uygulayacakları kendi yurtlarını kurmak için hevesliydiler. Soylu Doğanlar, ya da Azshara’nın onları geçmişte isimlendirdiği şekilde Quel’dorei, en sonunda doğudaki karaya, yani insanların dediği gibi Lordaeron’a ayak bastılar. Kendi sihirli krallıkları Quel’Thalas’ı inşa etmeyi planladılar ve gece elflerinin Ay’a tapmak gibi geleneklerini reddettiler. Yıllar sonra, Güneş’i benimseyecek ve sadece Soylu Elfler olarak bilineceklerdi.”
Devamı için diğer sayfaya geçiniz.
>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>>
Gözcüler ve Uzun Nöbet
Aşağıdaki bölüm Stranglethorn Vale’da Booty Bay’de ve Feralas’ta Feathermoon Stronghold’da bulunan “The Sentinels and the Long Vigil” adlı kitaptan alınmıştır.
“Asi kuzenlerinin ayrılmasıyla beraber gece elfleri, dikkatlerini büyülü yurtlarının güvenliğine çevirdiler. Uykuya yatma zamanlarının yakınlaştığını hisseden druid’ler, sevdiklerini ve ailelerini geride bırakıp uyumaya hazırlandılar. Elune’nin Soylu Rahibesi olan Tyrande, sevdiği Malfurion’dan onu Ysera’nın Zümrüt Rüyası için bırakmamasını istedi. Ancak onurunun değişken Rüyayolları’na girmesine bağlı olduğunu söyleyen Malfurion, rahibeye veda etti ve aşklarına sadık kaldıkları sürece ayrılmayacakları yeminini etti.
Kalimdor’u yeni dünyanın tehlikelerinden korumak için yalnız kalan Tyrande, gece elfi kız kardeşlerinden bir savaş gücü oluşturdu. Gözcüler olarak bilinen bu korkusuz, iyi eğitimli savaşı kadınlar, kendilerini Kalimdor’un savunmasına adamışlardı. Ashenvale’in gölgeli ormanlarında kendileri devriye gezmeyi tercih etmelerine rağmen, acil durumlarda çağırabilecekleri birçok müttefike de sahiptiler.
Bir Gözcü
Yarıtanrı Cenarius, Hyjal Dağı’ndaki Moonglade’in yakınlarında kalıyordu. Korunun Koruyucuları olarak bilinen oğulları, gece elflerini yakından takip ettiler ve Gözcüler’e barışı sağlamada yardımcı oldular. Hatta Cenarius’un utangaç kızları olan orman perileri bile açık alanda sık sık bulunuyorlardı.
Korunun Koruyucuları’ndan biri
Ashenvale’i koruma görevi Tyrande’yi meşgul tutuyor, ancak yanında Malfurion olmadan çok az mutlu oluyordu. Druidler uyur, uzun yüzyıllar geçerken, onun ikinci bir şeytani istila korkuları giderek arttı. Yanan Lejyon’un hala dışarda bir yerlerde, gökyüzündeki Büyük Karanlık’ın ötesinde, gece elflerinden ve Azeroth dünyasından alacağı intikamın planlarını yaptığı düşüncesinin verdiği rahatsız edici hissi yok edemiyordu.”
Böylelikle World of Warcraft tarihi’nin “Mitler” bölümünün sonuna gelmiş oluyoruz. Haftaya “Yeni Dünya” isimli ikinci bölüme “Quel’Thalas’ın Kuruluşu” ve “Arathor ve Troll Savaşları” isimli kısımlarla başlayacağız.