Vampirlerin dünyasını merak eden ne kadar çok insan vardır. Onların tarihleri, gerçekçiliği veya gelecekleri… Eminim birçoğunuz vampirlerin gerçekten var olup, olmadığını sorgulamışsınızdır. Ölümsüz yaratıkları konu alan yüzlerce, film, anime, dizi ve manga yayımlandı. Her biri kendi içerisinde başarılıydı. Ancak söz konusu anime ve manga olduğunda sayılı vampir konulu başarılı yapım vardır.
Bu hafta sizlere o sayılı yapımlardan biri olan Hellsing’i yazacağım. Benim için vampir konulu en başarılı animelerden biri. Hatta mangası benim için çok özel bir yere sahiptir. Özellikle mangasını şiddetle tavsiye ediyorum. İşte başarılı açılış müziği:
Hellsing, 13 bölümlük bir anime. 2001 ve 2002 yılları arasında yayımlandı, mangası ise 1997 ve 2009 yılları arasında yayımlandı. 10 ciltlik koca koca sayfaları kanla bulayan, mükemmel bir mangaydı. Hatta 2001 yıllarında Hellsing: The Dawn isimli mangası da görülmeye başladı.
Hellsing’in türü ise yazımın başında belirttiğim gibi; vampir başta olmak üzere, korku, doğaüstü güçler ve aksiyondan oluşuyor. Mangasının yaratıcısı Kouta Hirano, animenin yönetmeni ise Umanosuke Lida.
Hellsing’in konusu; vampirlere karşı verilen savaşta en önde savaşan kurum olan Hellsing Institute ve onların gizli silahı Alucard (bu ismi aklınızda tutun), son görevde bir köyü tamamen zombi haline getiren bir vampiri avlamaya gider. Ancak aynı köye giden başka insanlar da vardır. Köyün son durumunu kontrol etmeye giden bazı polis birlikleri de olayın içerisinde kendilerini bulurlar. Zombilerle ve vampirli çatışma sırasında Seras Victoria isimli polis sağ kalan tek insan olmuştur. Alucard, vampiri öldürürken Seras’ı ciddi şekilde yaralar. Vampirin ölümünün ardından Alucard, Seras’a iki seçenek sunar. Ya Alucard’ın kanını içerek yeniden hayata dönecektir ya da olduğu yerde ölecektir. Seras ölümsüzlüğü seçer ve artık Alucard onun için çok önemli bir varlık olmuştur.
Alucard ve Seras bu şekilde bir araya gelerek Hellsing Institute için araştırmalara başlar. Bu araştırmalar sırasında yeni bir tür vampir ile de karşılaşırlar. Bu vampirlik ısırıkla olduğu gibi yapay yollarla da oluşturulabilmektedir. İşte animenin asıl macerası bundan sonra başlamaktadır.
Hellsing’in diğer vampir konulu animelerden farkı, ilk vampire kadar geriye gitmesinden kaynaklanıyor. 13 bölümlük animeden sonra iki adet de OVA’sını da izlemenizi öneriyorum; Hellsing Ultimate OVA ve Hellsing Ultimate OVA III. OVA’larını mutlaka izlemelisiniz.
Alucard ve Seras
Ana karakter Alucard’ın karizmasına bayıldığımı itiraf etmeliyim. Savaşları esnasında, imkansızı başarabilen mükemmel bir varlık kendileri. Tamam, bir vampirin zaten imkansızı yapması beklenir. Özellikle anime ve manga söz konusu olduğunda imkansız savaşları görmek de mümküm. Hellsing iki düşman arasındaki savaşları mükemmel bir şekilde şekillendirmiş.
Hellsing, çizim ve yayım yıllarına bakıldığında biraz gerilerde kalabiliyor ancak bu bir eksi olarak belirtilemez. En azından kendisine has bir konusu olduğunu ortaya koyuyor.
Hellsing’de başarılı bulduğum karakterlerden biri de Integra. Ah ah ne tatlı bir şeydir o öyle. Seras bu sayede geri planda kalıyor, ta ki çılgınlar gibi savaştığı sahneye kadar. Spoiler vermemek için kendimi zor tutuyorum ancak Integra ve Alucard çok başarılı bir hikayeye sahip. Bu yüzden animeyi çok dikkatli izlemenizi öneriyorum. Geçmişleri çok iyi kurgulanmış.
Hellsing’in animesi ve mangası arasında farklılıklar var. Özellikle animede Aucard’ın nereden, nasıl geldği biraz havada kalıyor. Bir açıklama var ancak yetersiz kalıyor. Mangada ise “yok artık!” gibi tepkiler verebileceğiniz yerleri okuyor olacaksınız.
Hellsing’i izlemenizi düşünme nedenlerimi tek tek sıralamak çok kolay. Alucard gibi karizmatik bir karakteri hiçbir anime tarihinde göremezsiniz. Ses tonu, diğer karakterlerle yaptığı konuşmalar, muazzam gücü ve şaşırtan cümleleri kendisine hayran bırakmaya yetiyor. Her ne kadar Integra gibi otoriter bir karakter olsa bile, bir şekilde kendinizi bir karaktere yakın hissediyorsunuz. Müzikler animeyi tamamlamaya yetiyor ve kesinlikle mükemmel. OST’lerine mutlaka sahip olmalısınız.
Hellsing’in artılarına ve izlenme nedenlerine birkaç satır daha eklemeye devam edeyim. Aksiyon bakımından, tatmin edecek animelerden biri. Kan görmeyi seven anime severlere tavsiye ediyorum. Bu arada animeyi İngilizce izleyin. Kolay kolay hiçbir animeyi İngilizce tavsiye etmem ve orijinal izlemek de benim tercihimdir İngilzce sesleri, Japonca seslendirmeden çok daha iyi. Özellikle Integra ve Alucard, İngilizce seslendirmede çok daha tok ve başarılı seslere sahipler.
Görebileceğiniz en eğlenceli grup Hellsing’de buluşmuş; Walter, Alucard, Seras ve Integra. Karakter bütünlüğü ve onların geçmişleri başarılı bir şekilde kurgulansa bile, animenin kısa olması yüzünden son bölümler resmen sıkıştırılmış gibi. Son bölümleri o kadar havada kalıyor ki, mangasına başlama ihtiyacı duyabilirsiniz. Karakterler arasındaki kapışmalar son bölümlerde tam olarak, nasıl bitiyor net anlaşılmıyor. Doğal olarak kendinizi çok kaptırmamanızı öneririm. İçerdiği kan öğelerinden dolayı küçük yaştaki kitleyi kendisinden itiyor.
Hellsing 50 – 60 bölümlük bir anime olsaydı, mükemmel olurdu. Hatta anime tarihinin en iyisi bile olabilirdi ancak sevgili yönetmenimiz hevesimizi kursağımızda bırakıp, bizi mangayı okumaya zorlamakta kararlı gibi duruyor.
Kısacası Hellsing kesinlikle izlenilmesi gereken animelerden biri. İlk olarak arşivlik mangasını okumanız benden size tavsiyedir. Animesi ve OVA’ları birer başyapıt olsa bile, mangasını okumadan anlayamayacağınız noktalar da olacaktır. Vampir konseptine bambaşka bir hikayeyle giren Alucard, sizi kendi hikayesinin bir parçası yapacak. Bol kanlı, aksiyonlu sahneleriyle ekranlara kitlenmenizi sağlayacak. Animenin 13.bölümüne geldğinizde mızmızlanmaya başlayıp, OVA’larını izleyeceksiniz. O da yetmeyecek ve kendinizi mangasını okurken bulacaksınız. Ben bu şekilde başladım ve mızmızlanmam mangasını okuduktan sonra sona erdi.
Bu haftalık bu kadar. Sizi Hellsing’in sevilen tanıtım videosuyla baş başa bırakıyorum. İyi seyirler ve iyi haftalar.
