FUSE
Bazı filmler vardır ki genellikle pek bir mesaj içermezler. Özellikle yaz döneminde vizyona girer, maksimum 5-6 hafta vizyonda kalıp belli bir gelir elde edip sinemalardan kalkarlar. Genellikle kaliteli bir aktör/aktrisin vasat oyunculuğuna sahne olurlar ve unutulup giderler. Kısacası yazın arkadaşlarınızla sinemaya gidip izleyebileceğiniz filmlerdendir. Üzerinde çok düşünmezsiniz, sonrasında pek yorum yapmazsınız. Tek başınıza izlemeye giderseniz de sıkılacağınız garantidir.
Şimdi ben size bunları neden anlattığımı anlamayıp ekrana donuk bir suratla baktığınızın farkındayım. Çünkü az sonra okuyacağınız oyun, tam da yukarda yazdığım tarzda bir yapım.
Arkadaşlar olmazsa olmaz
Fuse’un hikâyesine biraz değinelim. Hyperion Base adı verilen bir hükümete bağlı silah laboratuvarı, Senatör William Fable’ın gelişinden sonra gizemli bir şekilde sessizliğe bürünmüştür. Bu duruma yanıt olarak Lyndon Burgess, alana Black Ops takımı olan Overstrike 9’u araştırmak için gönderir. İçeri girdiklerinde ise kendisine dokunan her şeyle bağ oluşturan “Fuse” adındaki bir uzaylı maddesiyle karşılaşırlar. Bu madde, gelişmiş silahların yapılmasında kullanılmaktadır.
Yani anlayacağınız gibi tipik bir one-shot bilimkurgu filmi hikâyesiyle karşı karşıyayız. İşi güzel kılan ise oyunu dört kişiye kadar co-op oynayabiliyor olması. Tipik tek satırlık esprilerle ve bolca kana bulanan ekranla birlikte arkadaşlarınızla eğlenceli vakit geçireceğiniz bir oyun Fuse. Bu nedenle ki oyun, karakterlerin veya onların arkaplan hikâyelerinin detayına inmiyor. Bu konu pek de büyük bir problem değil. Ancak asıl problem, Fuse’un ana hikâyeye bile çok da odaklı bir oyun olmaması. Size hikâyeyle ilgili pek fazla bir şey açıklamıyor. Hatta öyle ki, Fuse’un bir uzaylı maddesi olmasına karşın oyunda doğru düzgün bir şekilde uzaylılar ne gözüküyor, ne de kendilerinden bahsediyor.
Yıkımın efendileri
Malum bütün olay etrafı yakıp yıkmak olunca, silahlardan konuşmamız gerekiyor. Her silahın garip kökenleri olsa da, kendilerine ait stratejik amaçları bulunuyor. Yani oynayış tarzınıza göre bir silah seçmeniz lazım. Co-op oynuyorsanız da –ki oynamıyorsanız kapatın gitsin oyunu- silah seçimi, takımın taktiğini oldukça etkiliyor.
Silahların etkileri de birbirinden farklı. Bu yüzden de takım olarak oynamak oldukça eğlenceli bir hal alıyor Fuse’da. Farklı düşmanlara karşı izlenen farklı stratejiler, bu stratejilerde gelişen olaylar, Fuse’u zevkli kılan asıl yapıtaşları.
Fakat diyelim ki arkadaşınız yok. Oldukça asosyalsiniz ve yüzünüz sivilceyle kaplı. O zaman Fuse oynamayın. Bakın cidden söylüyorum, oynamayın. Neden derseniz, Fuse tamamen co-op düşünülerek hazırlanmış bir oyun. Tek başınıza o kadar yalnız hissettiriyor ve yapay zekânın saçmalıklarıyla başbaşa kalıyorsunuz ki, “Bu oyunu neden üretmişler?” deme ihtiyacı duyuyorsunuz. Savaşırken takım arkadaşlarınızı yönetmek için değiştiremiyorsunuz bile. Çünkü genelde siz yerdeyken, yapay zekâ kontrollü arkadaşlarınız duvarlara toslayıp, engelleri aşamıyor ve yardımınıza koşamıyorlar.
Füze değil evladım
Senaryo dışında hayatta kalma modu Echelon’la birlikte co-op eğlencenize farklı bir açı katmanız mümkün. Ancak senaryo modundan sonra daha ne kadar oynarsınız bilemiyorum. Fuse, tipik bir aksiyon oyunu. Saf aksiyon barındıran, ancak bunu tek başınıza yaşamanıza imkân vermeyen bir yapım. Kısaca arkadaş grubunuzla oynayacaksanız sorun yok. Diğer türlü elinizi sürmeyin.