Makale

World of Warcraft Tarihi – Illidan 1

Geçtiğimiz haftalarda World of Warcraft evreninin tarihini anlatan yazı dizimizi sonlandırdığımızı belirtmiştim (Hala okumadıysanız, sitemizin üstünde yer alan arama kısmından “World of Warcraft Tarihi” olarak aratıp bulabilirsiniz). Şimdi ise sizlere World of Warcraft evreninde önemli yerlere sahip karakterlerin geçmişlerini daha detaylı olarak sunmaya devam ediyorum.

Bir önceki hafta Sargeras’ın hikayesini bitirmiştik. Şimdi ise WoW evreninin bir başka karakteri Illidan Stormrage’in hikayesine başlıyoruz.

Illidan Stormrage

Unvanları: İhanet Eden, Outland’in Lordu, Naga Hükümdarı, İblis Avcısı

İhanet Eden olarak da bilinen Illidan, Malfurion Stormrage’in ikiz kardeşiydi. Soylu Doğan büyüsünü uygulayanlardan biriydi. Gençliğinde kardeşinin sahip olduğu druid güçlerinde uzmanlaşmaya çalıştıysa da, kara büyü onu çağırmıştı. Kardeşinden farklı olarak Illidan, kehribardan gözlerle doğmuştu; o zamanlar bu durum elfler tarafından büyük bir kaderin işareti olarak görülüyordu – fakat bu durum doğasında druid potansiyeli olduğunu gösteriyordu. Malfurion ve Tyrande kendi kaderlerini bulduklarında, Illidan kendininkini arıyordu. Kendisi her ne kadar bir Soylu Doğan olmasa da, askeri lider Ravencrest’in yardımcısı olmuştu.

Sargeras’ın Azeroth’u işgali başladığı ve Azshara’nın ihaneti bilinir olduğunda Malfurion, Illidan’ı kraliçesini bırakması için ikna etti. Illidan kardeşini takip etti. Fakat Cenarius ve ejderler savaşa girdiğinde Malfurion, düşmanlarının dövüşte yenilemeyecek kadar güçlü olduklarını anladı. İşgali sonlandırmak için Sonsuzluk Kuyusu’nun yıkımını planladı. Bu düşünce Illidan’ı dehşete düşürdü. Kuyu kendi sihir gücünün kaynağıydı –aynı zamanda elflerin ölümsüzlüklerinin de- ve onun kaybı Illidan’ın göze alabileceğinden çok daha büyük bir bedeldi. Buna ek olarak gece elfi, Yanan Lejyon’un güçlerine giderek artan bir hayranlık duyduğunu, onların karmaşık hareketlerinin arkasında sihirli bir saflık gördüğünü farketti. Gece elfleri topraklarını korumaya çalışırken, Yanan Lejyon’un sayılarının kolaylıkla azalmayacağı açıktı. Satyr Xavius’un karmaşasını farkeden Illidan, daha güçlü olabilmek için Yanan Lejyon’un gücünü aramak için yola çıktı. Kafasında Yanan Lejyon’u yok etmeye yardım etmek olan Illidan, farkında olmadan Sargeras’a İlbis Ruhu’nu vererek geçidin açılmasını da sağlamış oldu.

Devamı diğer sayfada
>>>>>>>>>>>>>>>

Illidan’ın Elune Kardeşleri’nin ileri rahibesi Tyrande Whisperwind’e karşı güçlü duyguları vardı. Tyrande’yi etkilemeyi o kadar çok istiyordu ki, özellikle sihir konusunda, çoğu zaman düşünmeden hareket ediyordu. Fakat bu görüntünün rahibenin bir eşte aradığı şey olmadığını hiçbir zaman farkedemedi. Illidan onun kalbini kazanmak için çalışırken, ikisi de savaşın başlamadan bittiğinin farkında değillerdi; Tyrande, Malfurion’u neredeyse en başından beri seçmişti. Xavius bunu biliyordu ve güçlerini Illidan’ın düşüncelerini yozlaştırmak için kullandı. Onu Malfurion’un ölümüyle Tyrande’nin aşkı için bir rakip kalmayacağı düşüncesine ikna etti. En sonunda Tyrande’yi kardeşi Malfurion’un kollarında görmesiyle tüm umutları yıkıldı.


Tyrande ve Malfurion

Illidan, aklında yeni bir planla Zin-Azshari’ye yolculuk yaptı. Orada Azshara ve Mannoroth’a yalandan bir bağlılık yemini etti. Illidan’ın planı, Deathwing (Neltharion) tarafından yaratılmış, iblislerin Kalimdor’a girmesini sağlayan geçidi kapatma yeteneği olan, güçlü bir eşya olan İblis Ruhu’nu ele geçirmekti. Fakat bu planı yürütmek için Illidan’ın daha fazla güç kazanması gerekiyordu. Illidan nihayetinde Sargeras’ın önüne getirildi. Sargeras, gece elfinin İblis Ruhu’nu Lejyon için ele geçirme planını keşfetti. Sargeras bu planı tatmin edici buldu ve Illidan’a ittifakı karşısında bir “hediye” verdi. Illidan’ın gözleri Sargeras tarafından yakıldı. Azshara bu yeni Illidan yüzünden büyülenmiş gibiydi, ancak dikkatli olmayı yeğledi. İblis Ruhu’nu bulması için Illidan’ın yanına Yüzbaşı Varo’then’i verdi.

Devamı diğer sayfada
>>>>>>>>>>>>>>>

Sonsuzluk Kuyusu’ndan doldurduğu yedi şişe suyla birlikte Illidan, Büyük Ayrılma’nın ardından Hyjal Dağı’nın tepelerinde küçük ve huzur dolu bir göl buldu. Orada elindeki üç şişeyi gölün sularına boşalttı. Kaotik enerjiler hızlıca toplandı ve gölü kirlettiler. Göl yeni bir Sonsuzluk Kuyusu’na dönmüştü. Illidan’ın neşesi kısa sürmüştü. Kardeşi Malfurion, Tyrande ve diğer kaldorei liderleri onu bulduğunda hepsi onun yaptıklarından dolayı dehşete düşmüştü. Kardeşinin yaptıklarını ve bunca ihaneti kabullenememenin ardından Malfurion, Illidan’a yaptıklarının ne kadar yanlış olduğunu açıklamaya çalıştı. Illidan’a sihrinin doğasında kötü olduğunu ve bulunduğu sürece sadece yıkım getireceğini belirtti. Illidan dinlemeyi reddetti, sihir tarafından o kadar ele geçirilmişti ki kardeşinin bir şey bilmeyen bir aptal olduğunu düşündü. Illidan sihrinin Yanan Lejyon’un hiç geri gelmemesini sağlayacağını iddia etti.

Vicdan azabının yokluğu Malfurion’u kendine getirdi ve kardeşine öfkelenmesini sağladı. Illidan artık sihrin gücüne sonsuza dek yenilmişti. Malfurion kardeşinin Hyjal Dağı’nın altındaki bir hapisanede tutulmasını emretti. Gözden ve akıldan uzak bir yerde…

Bir dahaki hafta Illidan’ın hikayesinin ikinci bölümüyle karşınızda olacağız. Görüşmek üzere!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu