Oyun İncelemeleri

Total War: Rome 2

Ve sonunda beklenen an da geldi. 2012’deki Gamescom’dan beri merakla beklediğimiz Total War: Rome 2 için sayılı saatler kala yazıyorum bu incelemeyi.

Her ne kadar Total War serisinde çağından ötürü Medieval’lar benim favorim olsa da Rome’un da güzelliğini hiç bir şekilde reddedemem elbette. Üstelik artık yeni nesil Total War oyunun en üst düzey bireyi olan Rome 2 bizlere pek çok yenilikle geliyor.

Empire ile adeta farklı döneme geçen Total War serisinde Shogun 2 teknik açıdan tam bir dönüm noktası olarak görülebilir ancak Shogun çok kapalı bir kültür ve temadan oluştuğu için hayran kitlesi diğer TW oyunlarına nazaran daha azdı o yüzden belki de yeterli ilgiyi alamadı. Creative Assembly’e de konu hakkındaki ilk sorum “Neden bu yeni hali için ilk önce Shogun’u seçtiniz?” olmuştu. Yapımcılar ise bize Shogun’un hem coğrafi hem de kültürel açıdan daha sınırılı ve kolay olduğunu belirtip “Kendimizi bunun üzerinde deneyerek Rome 2 için en iyinin ne olacağına ve nasıl olacağına karar verdik” demişlerdi. Oyunu gördükten sonra siz de fark edeceksiniz ki bu oldukça doğru bir karar olmuş.

Total War hayranı olup da Shogun 2’yi çok sevmeyen ya da kısa zamanda sıkılanlar açıkçası meraklanmasın nitekim Rome 2 ile Shogun 2 arasında bir hayli fark var.

İlk ara başlık ve yeni ara yüz
Oyunun tutorial bölümünü mutlaka oynamanızı tavsiye ederim. Üç bölümden oluşan tutorial sizlere hem harita tarafını hem de savaş tarafını detaylı bir şekilde anlatıyor. Üstelik oldukça da uzun süren bir tutorial ile de karşı karşıyayız. Nitekim bir bölüm 3-4 saatinizi alabiliyor.

İlk önce yeni oyunun arayüzünden başlayalım. İlk campaing’inizi açtığınızda arayüzde görsel değişimleri hemen fark edeceksiniz.

Sol üst köşede menü, chat, oldukça geniş ve özenle hazırlanmış bir Rome 2 ansiklopedisi ve advisor tuşları bulunuyor. Bunun yanında advisor’ınız da size bu kısımdan tavsiye veriyor. Sol alt köşede ise seçtiğiniz bölge hakkında genel bilgiler yer alıyor. Alt taraftaki sağ sol okları ile de kontrol ettiğiniz şehirlerin bulunduğu province’lar arasında hızlıca geçiş yapabiliyoruz.

Alt kısmın ortası bizim kontrol odamız niteliğinde. Yapacağımız aksiyonların çoğunu buradan gerçekleştiriyoruz. En baştaki gri kısım bölgelere uygulayacağınız edict’leri gösteriyor. Bunları aktif hale getirebilmek için o bölgedeki tüm şehirlerin sizin olması lazım. Sonrasında ise province’in genel görünüşü, province’in detayları, yeni general veya donanma yaratma ve ajan yaratma bulunuyor tuşları bulunuyor. Orta kısımdaki tuş ise seçtiğiniz fraksiyon ile ilgili bütün bilgiler yer alıyor. Kaç aile ya da beylikten oluştuğundan ordularınızın sayısına, etki seviyenize, diğer ailelerin ülke yönetimindeki söz sahiplik payına, kazandığınız kaybettiğiniz savaşların kayıtlarına ve genel olarak oyndaki istatistiklerinize ulaşabiliyorsunuz.

Sağ taraftaki dörtlü düğmeden ilki görevler. TW’deki görev alamalar burada da devam ediyor. Bu tuş ile elinizdeki ana ve bonus görevlerin hepsini görebiliyorsunuz. Sonrasında ise ekonomi tabı gözüküyor ki onu aşağıda detaylı olarak anlattım zaten. Onun yanında teknoloji ve diplomasi düğmelerini görüyoruz (Onları da ilgili bölümlerde detaylandırdım). Son olarak sağ alt köşede mini haritamızı üzerinde olaylarla ilgili mesaj bölümünü, elinzideki güçlerin toplam bilgilerini, içinde bulunduğunuz province’ları ve hakkındaki genel bilgileri ve o ana kadar iletişim kurduğunuz fraksiyonları görebiliyorsunuz. Haritanın altında ise elinizdeki parayı, bir sonraki turn’de kazanma ihitmaliniz olan parayı, yiyecek üretimi ve stoğunuzu ve oyunun tarihini görebiliyorsunuz.

Yahu koskoca Roma oyununda Osmanlı nasıl olmaz!?
Daha fazla uzatmadan hemen Total War: Rome 2’deki (TWR2) değişiklere geçelim. Her şeyden önce bu yeni Total War oyununda daha fazla ölçek, derinlik ve kalite var. Daha fazla animasyon ve daha fazla duygu var.

Rome 2 oldukça büyük haritaya sahip oyun. Elbette Empire kadar büyük değil ya da ilk Rome oyunundan daha fazla yer bulunmuyor ki bunun en büyük sebebi oyunun geçtiği dönem. Milattan önce 272 yılında başlayan oyun Arap yarım adasının büyük bir kısmını içine alarak Kuzey Afrika’nın en batısına kadar gidiyor. O çağlarda tarihe geçmiş pek çok ulusu içinde barındıran oyunda Roma bir imparatorluktan çok ufak bir devlet konumunda. Bunun en büyük sebebi ise diğer bütün ulusların o döenmde henüz Roma hakimiyeti altında ezilmemiş, büyümeye aç ve agresif olması. Bu şekilde oyundaki her ulusun dengeli bir gücü oluyor.

Rome 2 basit bir starteji oyunundan çok işin her boyutu ile o çağın dünyasının bir simülasyonu olarak algılanabilir rahtça. Yukarıda belirttiğimiz oyunun “derinlik” noktası da burada ortaya çıkıyor. Birbirinden farklı 9 ana ulusun (DLC’lerle gelenler hariç) bulunduğu oyunda temel kültür grupları bulunuyor. Roma, Helenistik, Doğu ve Barbar kültürleri oyunun sosyal tabakasının temelini oluşturuyor. Paradox’un oyunlarını oynayanlar bu tür bir özelliğin ne kadar önemli olduğunu bilir. Yeni ele geçirdiğiniz şehrin kültürü ile sizin kültürünüz arasındaki zıtlıklar zaman zaman büyük problemler oluşturabiliyor. Bu sadece oyunun temasını değil sizin oynayış biçiminizi de değiştiriyor. Bütün bu kültürler kendilerine has tarihi savaşları, teknoloji ağaçları, birlikleri ve ajanları ile her oyunda yeni bir tecrübe yaşatıryor.

Oyunu ilk gün DLC’si olmadan alırsanız size Rome, Carthage, Ptolemaic Egypt, Macedon, Pontus, Parthia, The Suebi, The Averni ve The Iceni ulusları sunuluyor. Bunun yanında Greek States’in geldiği DLC ile de oyuna Sparta, Epirus ve Athens devletleri katılıyor. Kaldı ki bu bahsettiğimiz 9 (DLC ile 10) ulustan seçebileceğiniz fraksiyon sayısı 10 değil. Misal az önce bahsettiğim gibi Greek States’te toplam 3 fraksiyon mevcut. Yine Kartaca’da 3 farklı hanedandan birisini seçiyoruz. Roma’da yine hanedan benzeri House of Cornelia, House of Julia ve House of Junia olmak üzere üç seçenek bulunuyor. Diğer bir iki ulusta da birden çok fraksiyon söz konusu. Bunların hepsi ile ayrı bir tecrübe yaştacağı garantisini de verince Rome 2 oldukça uzun bir oynanış süresini bizlere söz veriyor.

Ben Sezarım paralar bende duracak!
TWR2 ile oynanış mekaniklerindeki bir değişiklik de kazanma koşulları. Yeni bir oyun açtığınızda kazanma koşullarında artık askerinin yanında kültürel ve ekonomik koşullar da mevcut. Bunlar genelde tüm ulsular için aynı da olsa rakamlar da veya isimlerde değişikliklerle karşımıza çıkıyorlar. Oyunu kazanmak için bu üç seçenekten birisini tamamlamanız yeterli iken yolun ortasında seçimizini değiştirebiliyorsunuz da. Misal oyuna askeri koşulları düşünerek başlayıp daha sonradan ekonomik koşulları daha hızlı tamamladığınızı farkederseniz o yoldan devam edebilirsiniz.

TWR2’de ekonomi mikrodan makro bir yönetim şekline geçmiş. Arayüzdeki ekonomi dümesine tıkladığınızda artık şehrin değil bölgenin ekonomik özelliklerini görüyorsunuz. Bunun yanında vergilerinizi de bütün ülke için geçerli oluyor. Ekonomi kısmında üç farklı grup mevcut. İlk alanda ülkedeki genel bilgileri görüp gelir ve giderlerinizi özet halinde takip edebiliyor ve vergilerinizi ayarlayıp, kontrolünüzdeki bir şehrin bulunduğu en çok huzursuzluk olan bölgeyi görebiliyorsunuz.

Ticaret kısmında ise o anda kimlerle ticarete girdiğinizi, ne alıp ne sattığınızı, ne kadar kazandığınızı görebiliyorsunuz. Son kısımda ise bütün gelir ve giderlerin toplamını ve sonunda kar ya da zararınızı görebiliyorsunuz.

Ekonomik kısma girmişken bir de yönetim mekanizmasına bakacak olursak Rome 2 ile oyuna yeni bir yönetim sistemi geliyor. Oyunda region ve province olmak üzere çoğunuzun başka oyunlardan alışık olduğu iki terim bulunuyor. Region’lar oyundaki en küçük bölgeler, province’lar ise iki ila dört region’ın birleşmesi ile oluşuyor. Bu province’lar ise kendilerine has özelliklere sahipler. Kimisinde belli bir ürün daha iyi yetişirken bir tanesinde doğal kaynaklar daha zengin olabiliyor. Bizler ise artık her bir bölge ile tek tek uğraşmak yerine toplu olarak province denen bu yerler ile uğraşıyoruz.

Örneğin herhangi bir Roma hanesi ile başlayınca Italia adlı province’de başlıyorsunuz. Bu bölgenin içinde Roma, Neapolis, Ariminum ve Velathri adında dört şehir bulunuyor. Siz bu şehirlerden herhangi birisine tıkaldığınızda ara yüzde doğrudan Italia province’ı çıkıyor. Kaldı ki burada sizin kontrolünüzde olmayan şehirler de bulunuyor.

Ara yüzde sağ alt kısımda province’in (bu durumda Italia) genel özelliklerini görebiliyorsunuz. Bunlarda halkın mutluluk ve özeliği, kültürü, province’de üretilen yiyeceğin oranı, geliri ve kontrol eden kişiye sağladığı faydaları görebiliyorsunuz. Orta kısımda bölgenin içine aldığı şehirleri ve sizin kontrolünüzde olanlarda yapabileceğiniz binaları görme imkanınız var. Bu şekilde artık halkın çıkarttığı sorunlar, vergiler, vs. gibi şeyleri şehir şehir değil bölge bölge kontrol altına alarak daha rahat ve etkili bir yönetim ortaya çıkartabileceksiniz. Bunun yanında bir province’deki tüm şehirleri ele geçirirseniz o bölgenin tam kontrolünü ele almış olacak ve o bölge için edict’ler çıkartabileceksiniz. Bu edictler size o bölgeden belli alanlarda daha fazla kazanç sağlayacak.

Her province’ın bir başkenti mevcut. Örneğin Italia’nın başkenti Roma. Şehrilerde yeni binalar inşa etmek artık o kadar kolay değil. Yönetim kısmında en zor kararları da burada vereceksiniz zaten. Artık her bölge sınırlı alana sahip olduğundan öyle TOKİ gibi boş gördüğünüz yere bina dikme imkanınız bulunmuyor. Bu yüzden daha en başından o bölgenin (province) askeri bir bölge mi, kültürün başkenti mi, yoksa devasa bir banka mı olacağını belirlemeniz lazım. Tabii ki bu seçenekler de beraberinde artılar ve eksileri ile geliyor. Seçiminize göre o bölge de daha fazla huzursuzluk çıkması ya da yeterli yiyecek stoğunun bulunmaması gibi durumlar oluşuyor. Elbette dilerseniz tüm türdeki binalardan güzel bir kolaj da yapabilirsiniz.

Dostunu yakın tut düşmanını yak gitsin hocam
Rome 2’nin oynanış mekaniğindeki büyük değişikliklerden bir tanesi de politikanın daha derinleşmesi. TWR2’de artık iki tür yönetim mevcut; Cumhuriyet ve Monarşi. Aslında ilki sadece Roma ve Kartaca için geçerli iken oyundaki diğer bütün fraksiyonlar Monarşi ile yönetiliyor. Daha önce belirttiğim gibi bir çok ulusta seçebileceğiniz birden çok fraksiyon bulunuyor. Fakat bu alanda Roma’nın bir farkı var.

Eğer oyuna Roma’dan bir evi seçerek başlarsanız ulusun rahatlığı açısından vermeniz gereken birkaç karar olacak. Bunlardan en önemlisi Roma’nın monarşi ile mi yoksa cumhuriyet ile mi yönetilmesi gerektiği olacak. Bu iki ulusta esas gereken şey her hanedanlığın ya da evin dengeli bir şekilde ilerlemesi aksi halde bu fraksiyonlardan birisi baş kaldırıp iç savaş çıkmasına sebep olabiliyor. Elbette “Ben tek lider olacağım” derseniz o zaman siz bu iç savaşa sebep olup bütün hanedanları eledikten sonra tek güç olarak devrede kalabiliyorsunuz. Ondan sonra yönetimin imparatorluk mu olacağı yoksa cumhuriyete devam mı edeceği size kalmış durumda.

Monarşi kısmında ise önemli olan nokta etki seviyeniz. Etki seviyeniz ne kadar büyük olursa tebanız size o kadar saygı duyuyor ve size bağlı kalıyor. Bu etki seviyesi ise kontrol ettiğiniz karakterlerin Gravitas’ı (ağır başlılık) ile belirleniyor. Monarşide bütün karakterleri kontrol edebiliyorsunuz.  Burada karakterden kastımız generaller ki o konuya savaş kısmında daha detaylı değineceğim. Kontrol ettiğiniz generallerin Gravitas’ı onların yaptığı kahramanca eylemlerle belirleniyor dolayısı ile generallerinizin kişisel özelliklerine göre kime daha fazla şanlı zaferler kazanma imkanını dikkatlice seçmeniz gerekiyor. Bahsettiğim bu şanlı eylemler genel olarak savaşlar veya evlilklerle olurken, Gravitas’ı düşüren alçak eylemlerin başında suikastler geliyor.

Diplomasi kısmı ise temelde aynı olsa da daha iyi bir yapay zeka var karşımızda. Her TW oyununda olduğunu gibi Rome 2’de de o ana kadar karşılaştığımız uluslarla diplomasi kurabiliyoruz. Diplomasi haritası tıpkı taktiksel haritamıza benziyor. Burada sınırlarınızı ve etrafınızdaki komşularınızı görerek kimlerle diplomatik hareketler içine gireceğinizi seçiyorsunuz. Sol tarafta sizin güvenilirlik seviyeniz, müttefikleriniz, savaşta olduğunuz uluslar ve en büyük üretimizin gözükürken sağ tarafta da diplomasi kuracağınız ulusun aynı özellikleri yer alıyor. Rome 2’nin yeni diplomasisi Civilization’a oldukça benzer bir yapıda tasarlanmış. Verdiğiniz kararlara göre düşman size hem sözlü hem de mimiksel tepkiler gösteriyor.

Haritada diğer ulusların armaları üzerine geldiğinizde sizin o an için yaptığınız eylemlerden hangilerini onayladıklarını ve hangilerine karşı çıktıklarını görebiliyorsunuz. Buna göre de o ulusla anlaşma yapıp yapmayacağınıza daha rahat karar veriyorsunuz.

Karşı tarafa sunabileceğiniz seçenekler de artmış. Roma gibi büyük bir güçle oynuyorsanız veya zamanla büyüdüyseniz daha küçük devletlere özerklik öenerebiliyor ve onları bir şekilde kendinize bağlayabiliyorsunuz.

Öte yandan artık her ulusun size karşı olan tavırlarını daha detaylı gördüğünüz için kimin size ne zaman ve neden savaş açacağını da rahatça analayabiliyorsunuz.

Harita tarafında açıklayacağım son şey ise teknoloji ağacı. TWR2’de her ulusun kendine has özelliklerde üç teknoloji ağacı bulunuyor. Bunlar askeri, toplumsal ve donanma. Eski oyunlarda olduğu gibi araştırma işleminin hızını eğitim veren binalar ile yükseltebiliyorsunuz. Bunun yanında her teknoloji de kendi içerisinde gruplara ayrılmış durumda. Misal askeri teknolojilerde yönetim, taktik ve kuşatma olmak üzere üç seçenek bulunuyor. Ayrıca bazı ulusların diğerlerinde olmayan, kendi tarihlerine ait teknolojik ağaçlarını da bulmanız mümkün.

Atımı hazırlayın, strateji oyunu oynamaya gidiyorum
Evet sıra geldi Total War’ı Total War yapan olaya, yani savaşlara. Rome 2 daha ilk günden itibaren bizlere daha yoğun daha derinlikli (bu kelimeyi kaç defa daha kullanacağım bilmiyorum) savaşlar sözü veriyordu ve bunu da gerçekten elinden geldiğince yapmış. İlk başlarda belki o duyguyu net olarak göremeyeceksiniz ancak savaşlar daha çetrefilli bir hal aldıkça her bir karakterin farklı hareket ettiğine şahit olacaksınız.

İlk önce size ordu yaratımında hızlıca bahsedeyim. Rome 2’de eski TW oyunlarının aksine orduyu şehirlerde yaratmıyoruz. Ekranın alt kımsında general yaratma düğmesinden bir general yaratarak onun korumlarını seçiyoruz ve ardından generalin olurşturduğu ordunun içinde recruit olarak ordunun geri kalanını hazılıyoruz. Dolayısı ile artık generalsiz bir ordumuz olmuyor.

Savaş alanında artık yeni bir görüş alanı sistemi mevcut. Bu sistemde alandaki en uçtaki adamınız ne kadar görebiliyorsa siz de o kadar görebileceksiniz. Bunun yanında en uçtaki adamınız bir tepenin arkasındaysa o tepenin arkasını siz de göremeyeceksiniz. Aynı şey düşmanınız için de geçerli tabii ki. Bu da size daha iyi pusu kurma ve az ordu fakat akıllıca bir taktik ile daha büyük bir orduyu yenme imkanı sunuyor.

Oyundaki RTS kamerada klasik TW kontrolleri mevcutken orduları takip ederek olaya daha sinematik bir hava vermek eski eğlencesini ikiye katlamış resmen. Bunun yanında Rome 2 ile savaş haritasına taktiksel harita da geliyor. Bu harita ile savaş alanının kuşbakışı görüntüsünde ordularınız ve düşmanın konumunu daha rahat görerek gerçek zamanlı olarak komutlar verebiliyorsunuz. Bu şekilde ordunuzun kontrolünü çok daha rahat sağlayabiliyorsunuz.

Demin sinamatik havadan bahsetmişken Rome 2 size oynanışa bir etkisi olmayan ve tamamen drama yüklü sinematik kamera seçeneğini de sunuyor. Seçtiğiniz birlik ile sağ alt köşedeki kamera tuşuna bastığınızda o birliğin hareketini hoş bir biçimde izleyebiliyorsunuz. Bu şekilde atlıların hücumu sırasında tüyleriniz diken diken oluyor.

Öte yandan deniz savaşları artık sadece kendi içlerinde değil kara savaşlarında da etkili bir hal alıyorlar. Artık bulunduğunuz savaşa gemilerle katılırsanız bu gemileri de aktif olarak savaşta kullanabiliyorsunuz. Gemilerin özelliklerine göre kuşatmalarda duvarları yıkmak için topçu saldırıları bile yapabiliyorsunuz.

Oyunda 700 adet birim bulunuyor ki bunlara oynanamayan fraksiyonların birimleri de dahil. Bu sayı ise oyundaki savaş ve taktiksel varyasyonun ne kadar geniş olduğunun bir kanıtı. Her birliğin farklı güçleri ve zayıflıkları olduğunu düşünürseniz eşleşmelerin çeşitliliği şimdiden ağız sulandırıyor.

Yeni AR grafik sistemi ile savaş alanlarındaki coğrafik özellikler, hava durumu gibi şeyler artık oyuna etkisi çok daha fazla. Eğimler birliklerinizin ilerleyişini etkilerken ormanlar sizleri daha iyi saklıyor. Havanın size getirdiği artılar ve eksiler ile birlikte pusu savaşları, liman savaşları, nehir savaşları gibi yeni savaş türleri de bizlerle buluşuyor.

Düşman da olsa dost dosttur
Son olarak bu uzun yazıya multiplyer kısmı ve genel görüşüm ile son vereceğim.
Oyunun multiplayer kısmında online ve LAN bağlantılı olarak farklı sçeenekler mevut. Klasik multiplayer maçlarının haricinde Quick Match özelliği ile Steam üzerinden sizin seviyenizde bir rakip ile doğrudan hazırlanmış bir ordu ile savaşa girebileceksiniz. Bunun yanında campaing kısmını da multiplayer oynama imkanına sahipsiniz. TW’nin olmazsa olmazsı tarihi savaşların yanında Custom Battle seçeneğinde oldukça güzel bir özellik bizleri bekliyor. Önceki oyunlarla aynı olan Custom Battle’de harita konusunda artık sıkıntı çekmeyeceksiniz. Campaing haritasının dilediğiniz herhangi bir yerinde savaşı başlatabileceksiniz. Oyun seçtiğiniz bölgenin hemen bir 3D renderını alarak karşınıza harita olarak çıkartacak. Bunların içinden sevdiklerinizi de favorilerinize ekleyip başka savaşlarda kullanabileceksiniz.

Aslında Rome 2 hakkında daha yazacak çok şey var ancak ne bende derman kaldı ne de sizde okuyacak hal büyük olasılıkla. Ne yazık ki ben bunları yazarken henüz oyun çıkmadığı için multiplayer kısmını deneme şansım olmadı. Bunun yanında oyunun bize gönderilen inceleme sürümünde Türkçe dil seçeneğini de bulamadığım için o konuda da bir yorum yapamıyorum lakin şunu söylyebilirim ki Roma çağını sevin ya da sevmeyin, eğer stratejiden biraz hoşlanıyorsanız Total War: Rome 2’yi mutlaka elde etmelisiniz.

Benden şimdilik bu kadar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu