Oyun Ön İncelemeleri

Godus (Beta İnceleme)

Şimdi Peter Molyneux’ten uzun zamandır çok büyük bir ses çıkmadığını söyleyelim. Curiosity ile gerçekten bizleri meraklandıran fakat ardı ardına birbiri ile çelişen açıklamalar yapan efsanevi İngiliz oyun yapımcısı, son yıllarda eski havasına sahip değildi doğrusu.

Bir süredir Godus projesi ile ilgili türlü türlü şeyler demeyi ihmal etmiyordu orası kesin, Godus aşağı, Godus yukarı derken, açıkçası sağlam bir Black and White ve Populous oyuncusu olarak, ustanın yeni tanrı simülasyonundan pek ümidim yoktu.

Geçtiğimiz günlerde Steam Early Access’te 19.99’a gördüğüm Godus, beni birden bire niyetlendirdi, özellikle işin multiplayer kısmı beni çok meraklandırıyordu. Bu daha önce Molyneux’ün Black and White serisinde deneyip bir türlü adam gibi yapamadığı bir şey.

Peter Molyneux’ün oyunları kendisi gibi enteresan aslında. Eski dostumuz her projesinde yapabileceğinden fazlasının sözünü verip bize bunları oyununda gösteremedikten sonra yaptığı açıklamalar ile ünlü. Fakat burada Molyneux reyisi çok fazla eleştirmeyeceğim, sonuçta bu adam bir efsane ve açık konuşmak gerekirse, gayet başarılı bir oyun tasarımcısı, o kadar kusur kadı kızında da olur.

Godus, Molyneux’ün Lionhead’den sonraki şirketi 22 Cans’in yepyeni projesi, tanrı simülasyonu konseptini çok daha yeni oyun mekanikleriyle online platforma taşıyacak yapım, İngiliz tasarımcının kendi tabiriyle “büyük eseri”.

Godus, 22Cans’in tabiriyle “Regenesis of The GodGame” yani bu ne demek oluyor? “Tanrı simülasyonunun yeniden doğuşu”. Bunlar oldukça iddialı sözler, özellikle bu türü Molyneux’ün çıkarttığını düşünürsek. Godus’ta bir tanrıyı canlandırıyorsunuz ve hüküm sürdüğünüz bölgenin bütün coğrafyasını, nüfusunu ve her tarafını kontrol ediyorsunuz. Kullarınızın size inancı ile sağladığı gücünüzle, her geçen gün daha farklı yeteneklere sahip olup, çok daha kudretli bir tanrı oluyorsunuz.

Açıkçası bir gün boyunca hiçbir şey yapmadan oyunun betasını oynamış biri olarak, bunun çokta doğru olmadığını söylemeliyim, gördüğüm kadarıyla en azından. Molyneux, yine çok iddialı sözler kullanmış fakat ben buna alışık olduğum için şaşırmadım. Godus’un en önemli özelliği coğrafyası, katman katman bir şekilde oluşan coğrafya ve yer şekillerini manipüle edebiliyorsunuz. Denizin dibinden itibaren değiştirebildiğiniz yer şekillerinin durumuna göre insanlarınız yeni evler yapıp bu evlere yerleşiyorlar, evlerin büyüklüğünü doğal olarak yer şekillerinin konumu etkiliyor.

Siz coğrafyayı değiştirdikçe, insanlarınız toprağı daha çok sahipleniyor, orada yaşayıp orayı memleketleri olarak benimsiyor. Tabii tapınanlarınızı birebir kontrol edemiyorsunuz. Bir noktaya inananlarınızı toplamak istiyorsanız, bunlar için totemler dikiyorsunuz, totemler inançlıların dikkatini çeken auralar, bir yere koyduğunuz vakit bütün nüfus mucize görmüş gibi oraya koşuyor ve orada yapılması gerekenleri yapıyorlar.

Sadece coğrafya üzerinde kontrolünüz var, geri kalan şeyleri halkınız yapıyor, en azından benim oynadığım yere kadar bu böyleydi, oyunda ilerledikçe ve üzerinde bulunduğunuz kara parçasında etkiniz arttıkça gitgide daha da güçleniyorsunuz ve yepyeni özelliklere kavuşuyorsunuz. Bunlar çeşitli mucizelerden tutun yeni bina tiplerine, yeni bina tiplerinden yeni çağlara kadar değişiyor. Oyunun içerisinde karanlık çağlardan uzay çağına kadar çok geniş bir zaman dilimi var, ben tabii ki uzay çağına kadar oynamadım fakat ilerledikçe gerçekten yapım daha keyifli bir hale geliyor.

Oyunda çoğu hareketinizi yapabilmek için inanç puanına sahip olmanız gerekiyor, bu inanç puanları düzenli aralıklarla inananlarınızın evinin üzerinde pembe balonlar halinde oluşuyor, bu balonlara tıklayarak, tıkladığınız hanenin büyüklüğüne göre bir inanç puanı elde ediyorsunuz. En küçük “Abode” diye bilinen haneler 15 puan çıkartırken 50 puan çıkartanı da ileride geliyor. Bunun yanında inananlarınızın evlerinden yenilerini çıkartmanız mümkün, siz tanrı olarak zaman konseptiniz belki yok fakat insanlarınız doğuyor, yaşıyor ve ölüyor. Bu süreci onları iyileştirerek daha da uzatabiliyorsunuz fakat yine de olmuşla ölmüşe çare olmuyor.

Genelde bir işiniz düştüğü zaman insan çıkartmak bu sebeple daha mantıklı gibi. Edindiğiniz güçler ve özellikler kartlarla sembolize ediliyor, haritada yeni şeyler keşfettiğiniz zaman bunlardan kart kazanıyorsunuz ve kartlarınız yavaş yavaş birikmeye başlıyor. Keşfedebileceğiniz şeyler tapınaklardan tutun gizli sandıklara kadar farklılık gösterebiliyor.

Tabii Godus’un en önemli kısmı online oynanışa sahip olacak olması. Godus’ta asıl olay her oyuncunun bir tanrı olması ve kendi inançlarını yaymaya çalışması. Bu uğurda beraber çalışacağınız tanrılar veya can düşmanı olacağınız tanrılar olacak.

Curiosity’nin kazananı ise Godus dünyasının ana tanrısı olarak ilk etapta ortaya çıkıyor. Henüz bunun nasıl işleyeceğini bilmiyoruz fakat bu da oldukça enteresan. Hatırlarsanız, Bryan Henderson, Curiosity’yi kazanarak, belirli bir dönem Godus’ta tanrıların tanrısı olma hakkını kazanmıştı. Molyneux bunun oldukça önemli bir mekanik olduğunu söylerken, Henderson’ın tahtının bir süre sonra değişeceğini ve yerine Godus oyuncularının oturacağını belirtmişti.

Godus, şimdiye kadar gerçekten çok güzel bir tecrübe olarak karşıma çıktı, oynadıkça keyifleniyorum, keyiflendikçe daha çok oynamak istiyorum, oyun tam çıktığı vakit büyük ihtimalle epey bir vaktimi yiyecek gibi görünüyor, tabii bu beta, oyunun sadece %40 kadarını gösteriyor, ötesi ve dahası, Godus çıktıktan hemen sonra Merlin’de!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu