Makale

Her şeye rağmen oynamak

Geçen akşam evime yürüyordum, havalar bu aralar biraz soğudu biliyorsunuz, hava soğukken, en çok yapmayı sevdiğim şeylerden biri eve uzun yollardan dönmek sanırım. Hani ne bileyim, zaten sigarayı yeni bırakmışım, ciğerime hava girsin istiyorum, buz gibi İstanbul havasını içime çeke çeke eve gidiyorum işte, başka ne yapacağım ki?

Yalnız yaşayan adam olmak demek, yalnız yemek yiyen adam olmak, yalnız oyun oynayan adam olmak demektir.

Sanırım hayatta tek başına oynayan insan kadar üzücü pek az şey var. Fakat konuyu çok dağıtmadan tekrar toparlıyorum şimdi. Yolda annesini marketin önünde bekleyen bir çocuk gördüm, arabanın içerisinde, elinde Nintendo’su ile takılıyordu. Yaşı nereden baksan 5-6 olabilir.

Hevesli bir şekilde lahana gibi montunun altında oyununu oynuyor. Tek başına oynuyor fakat o anda tek olmak ya da iki olmak gibi şeyler onu üzmediği gibi ekstra sevindirmiyor da.

“Yalnızlık insanın kendi kendine yetebilmesidir! Yersen!”

İşte o çocuğu görünce kallavi bir Vietnam flashback yaşadım. Yaklaşık olarak 7 yaşında falanım sanırım. İlkokula başlamışım fakat kafama göre insan sayısı çok az, kişisel mitolojimde yer edecek o insanlarla tanışmamışım henüz. Fakat Star Wars o zamanlar benim için çok büyük.

Hikayesi, karakterleri ve dünyası derken, sapıklık derecesinde bir Star Wars fanatikliğim var.

Bu Star Wars sapıklığından mütevellit, türlü türlü oyununu oynuyorum sürekli, Tie Fighter, Rogue Squadron, Droid Works, Shadows of The Empire falan derken, sabahları Yoda diye uyanıyorum akşamları Skywalker diye yatıyorum. İşte o manyaklık dönemlerimden birinde, hafta sonu anneannemde kalmam gerekti.

Evim dışında bir yerde kalmak, benim için hala zor bir olay, sebebi ne diye soracak olursanız, oyun oynayamıyorum. Evimde kendi bilgisayarım, kendi konsolum, kendi düzenim olmadığında bir huzursuzluk kaplıyor içimi, şimdi evim dediğim yerin ise o zamanlar anneannemin evi olması, bu hikayenin en ironik kısmı sanırım.

Neyse, anneannemlerde kalacaktım, bu baya baya bilgisayarsızlık demekti. Ben makinam olmadan ne yaparım ne ederim? Bütün bu endişelerle birlikte evden kaçırıldım, anneannemlere getirildim. Ben tabii o zamanlardan huysuz bir velet olduğumdan, sürekli somurtuyorum, oyun oynamak istediğimi söylüyorum, şimdi olsa kendime şöyle en ağırından bir tokat atarım ve kendine gel ulan bücür derim fakat o zamanlar çocuksun işte, üzüldün mü bir şeye, üzülüyorsun.

“Eşşek olmuş ayı olmuş ama oyun oynayamadığında verdiği tepkiler değişmemiş”

Anneannem, benim sürekli olarak somurtmamdan bıkmış olacak ki, elimden tuttuğu gibi beni bir oyuncakçıya götürdü. Şimdi kadının bana bilgisayar alacak hali yok, beni de herhangi bir oyuncak çözmeyecek orada sonuçta, beni oyuncakçıya götürmenin ardında nasıl bir çözüm yatıyor, o an anlayamadım açıkçası.

Neyse, içeri girdik, ben içeri girer girmez ne istediğimi anladım. Star Wars’la ilgili tek bir oyuncak vardı içeride, o da Naboo tankı şeklinde bir el konsoluydu. Tabii el konsolu derken, şu Game & Watch tadında şeylerden bahsediyorum. İçerisinde tek bir oyun var, sürekli o oyunu oynuyorsun, öyle gidiyor o.

İşte anneannem bana ondan almıştı, tüm hafta sonu ben onu oynayarak bir köşede sessizce durdum. Sonra o Naboo Tank’ı bir köşede unutuldu gitti, ben büyüdüm, oynadığım oyunlar değişti.

Anneannem bu yaz vefat etti, ardından da dedemi kaybettik. Ben de zamanında hiç gitmek istemediğim o eve taşındım, o evde oyun oynuyorum artık. O evden başka bir yerde kalmam gerektiğinde burun kıvırıyorum, oyun mekanım orası çünkü.



“Kendimi 8-9 yaşında böyle görüyordum”

Geçen gün, o evde Naboo Tankı oynunu yine buldum, pili bitmiş, ertesi gün yeni pil aldım, oynamaya başladım. Sanırım anneannemin ardında benim için bıraktığı en önemli şey bu oldu, o bana onu aldığını bile unutmuştur belki fakat o Naboo Tank oyunu benim için çok önemli bir gösterge oldu hayatım boyunca.

Ne yaşarsam yaşayayım, ne olursa olsun, canım sıkkın olduğu vakit, kafamı dağıtmak için oyun oynayan birisiyim ben.

Sanırım bu aralar, oyun oynamaya her zamankinden çok ihtiyacım var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu