1954 Alcatraz
1954 Alcatraz, Almanların ünlü macera oyunları stüdyosu Daedalic Entertainment ile Amerikan yapımcı Irresponsible Games’in ortak ürünü olarak çıkıyor karşımıza. Almanlar grafiklerle ilgilenirken Amerikalılar da hikâye, diyaloglar ve bulmacalardan sorumlu olmuş. Fakat keşke en azından hikâye kısmını da Daedalic Entertainment’e bıraksalarmış…
Alcatraz mı? Kaçalım o zaman.
Yapım bizleri 1950’li yıllara, Beat Kuşağı’nın var olduğu, yazarların, şairlerin, ressamların ve en önemlisi jazz müziğin kalbinin attığı o yıllara götürüyor. Mekanik ustası olan Joe, zırhlı bir aracı soymuş, yakalandığında ise dediğine göre çaldığı paralar yanmıştır. Joe, ünlü Alcatraz hapishanesine nakledilir ve burada kırk yıl yer. Diğer taraftan ise Joe’nun paraları sakladığına inananların sayısı bir hayli fazladır. Özellikle gangster Mickey bundan emindir ve Joe’un karısı Christine’i ganimeti getirmezse seni öldürürüm diye tehdit eder. Olan biteni duyan Joe’nun da hapishanede durmaya niyeti yoktur. Bir taraftan Joe, Alcatraz’dan kaçmak için çabalarken diğer taraftan Christine de kocasının saklamış olduğu paraları bulmaya çalışmaktadır.
1954 Alcatraz’ın kahramanları Joe ve Christine. Bir tarafta hırsızlarla, cinayet zanlıları, uyuşturucu tacirleri ile kaçış için işbirliği yapmak zorunda olan Joe, diğer tarafta ise açık açık ölüm ile tehdit edilen Christine. Varmak istediğim nokta, oyunu çift karakter ile oynuyoruz ve Alcatraz hapishanesini Joe ile altüst ederken Christine ile dış dünyada geziniyoruz. Öncelikle hikâyenin klişe bir konu olduğunu söylersem herhalde bana katılırsınız. Gerçekleştirilen klasik bir soygun, yakalanma ve paralarının yerini senden başka kimsenin bilmemesi. Dış dünyada da eski ortağın tarafından paraların yerini söylemen için tehdit edilen karın. Oyun olsun film olsun bu tarz senaryoları çok gördük. Bu yüzden hikâyenin gidişatını ilginç kılmak yapımcılara düşüyor ve hani demiştim ya ilk paragrafımda keşke hikâyeyi Daedalic Entertainment yapsın diye. Çünkü klişe hikâye klişe bir şekilde devam ediyor ve bu klişeye hiçbir katkısı yok. Anlatmak istediğim, senaryo heyecanlı değil, farklı bir konsept sunulmamış, atmosfer daima düşük ve sizi heyecanlandırmıyor. Zaten bilindik bir hikâyeye el atmışsınız, bir şeyler yapmanız şart ama Irresponsible Games (hakikatten adı gibi Sorumsuz) böyle düşünmemiş. Senaryo bilindik, vasat ve maalesef herhangi bir yenilik sunmuyor.
HD veya tüplü
Daedalic Entertainment’in bu yapımda yaptığı tek iş olan (Almanca diyalogları saymazsak) grafikler iki şekilde çıkıyor karşımıza. İsterseniz yapımı normal renkli görünümü ile oynayabilir yahut dilerseniz 1950’li yılların havasını geri getirmek için ayarlar menüsünden bir tik ile eski tarz görünüme, benim deyişim ile tüplü moda geçebilirsiniz. Bu görünümde ekran siyah beyaz oluyor ve eski televizyonlardaki gibi hafif karıncalanmalar da meydana geliyor. Kalite bakımından ise grafikler her ne kadar diğer Daedalic yapımları gibi rengârenk, tablo tadında olmasa da gayet başarılılar. Diğer Daedalic yapımları gibi gözükmemesinin sebebi de 1954 Alcatraz’ın daha gerçekçi bir yapım olması. Diğer yapımlardaki fantastik görünümü sahici bir görünüme büründürmek zor. Yani ortada mecburi bir değişiklik var. Elbette bunun içine karakterleri katmıyorum. Yapımda sahici görünen karakterlerin yanında garip şekilli ilginç karakterler de yok değil. İri yarı vücudu ile orantısız bir katil veya tilki suratlı, kurnaz bakışlı bir hırsız gibi. Karakterlerin arka plan çizimleri ile uyumları da iyi. Sırıtmıyorlar ve sanki oraya ait değillermiş gibi durmuyorlar. Kısacası grafikler bakımından yapım diğer Daedalic Entertainment yapımları gibi şaheser değil ama oldukça başarılı ve kendine has bir çekiciliği var. En azından 1950’li yılların havası güzel yansıtılmış.
Eh, 50’li yıllarda olacağız da Jazz duymayacağız? Yapımın müzikleri doğal olarak jazz odaklı ve kasvetli mekânlarda çalan slow jazz temaları en azından düşük olan atmosferi çekilebilir bir hale getiriyor. Ayrıca ses efektlerine de özenildiği belli. Arka planda tepede uçan martı seslerinden, kapıların açılıp kapanılması gibi her ayrıntıya özen gösterilmiş. Son olarak seslendirmelerin de başarılı olduğunu söyleyebilirim.
Envanter ve Bulmacalar
Envanter imleci ekranın soluna
götürdüğümüzde ve scroll tuşunu çevirdiğimizde çıkıyor karşımıza. Burada
topladığımız nesneleri yakından inceleyebiliyor, tutup gerektiği yerde
kullanabiliyoruz. Karakter değişimini de buradan yapıyoruz. Joe ile
oynayacaksan Joe’nun resmini, Christine ile oynayacaksak onun resmine
tıklamanız yeterli. Böylece karakter değişimi gerçekleşiyor ve
envanterin içeriği de değişiyor.
Oyunun ilerleyen bölümlerindeki
birkaç bulmacayı saymazsak Joe ve Christine’in bulmacaları birbirinden
bağımsız. Oyundaki bulmacalar daha ziyade bir şeyleri tamir etmekten
oluşuyor ve bunları Joe ile yaparken Christine ile de doğru objeleri
bulup, birleştirip gerekli yerinde kullanıyoruz. Zaman zaman karşımıza
diyalog bulmacaları da çıkıyor. Yani bir kişinin ağzından laf alabilmek
için karakterine göre ya huyuna gitmeliyiz, ya da tehdit edercesine
konuşmalıyız. Bu arada, hikâyenin gidişatını etkilemese de bazı
durumlarda farklı cevaplar vererek farklı durumlar da yaşayabilirsiniz.
Örneğin Christine kendisine asılan bir adamı evine almayı kabul edebilir
veya yaylanmasını söyleyebilir.
Herkesin kaçtığı, kaçınılmaz yer
Sonuç
olarak 1954 Alcatraz ciddi havası, idare eder bulmacaları ile bir
şeyler vaat ederken senaryonun herhangi bir yenilik sunmaması yüzünden
vasat bir yapım olmuş. Özellikle diğer Daedalic Entertainment
yapımlarının yanına koyarsak… Neyse bunu yapmayalım. Uzun lafın kısası,
hikâye de daha heyecanlı olsaymış 1954 Alcatraz oldukça çekici bir
macera oyunu olabilirmiş.