Paladins
Daha önce Tribes: Ascend ve Smite ile adından sıkça söz ettiren Hi-Rez, son yıllarda tüm dikkatini yeni, başka bir oyunun üzerine vermişti. Elbette Smite da bir yandan geniş ve güzel güncellemeler alıyordu ancak firmanın asıl odağı Paladins: Champions of the Realm üzerindeydi.
Oyunu ücretsiz olarak oynamak için buraya tıklayınız.
Bedava kostüm kodunuzu buradan alabilirsiniz!
Çıkışından önce ve sonra piyasada benzeri olan diğer oyunlarla karşılaştırılan ve onların bir kopyasıymış gibi lanse edilen Paladins’in aslında oynanış ve mekaniksel açıdan çok büyük farkları var ve bu oyunu diğerleri ile aynı kefeye koyan, tamamen kopya olduğunu düşünen kişilerin sadece ön yargı ile yaklaşıp oyun mekaniğinin m’sinden anlamadığını rahatlıkla anlayabilirsiniz. Birazdan Paladins’i diğer akranlarından ayıran bu büyük özelliği anlatacağım. Ondan önce oyunun ana hatlarından bahsetmem gerekiyor.
Paladins aslında ilk paragraflarda da söylediğim gibi piyasadaki diğer online, takım bazlı shooter oyunları ile aynı genel hatlara sahip. Karşılıklı beşer kişiden oluşan takımlar farklı haritalarda belirli noktaları alabilmek için kıyasıya kapışıyor. Takımlardan birisi ilk ortak noktayı aldığında patlayıcı dolu yükü karşı takımın üssüne götürmeye çalışıyor. Bu sırada diğer takım yükün geçişini önlemeli ve maçı kazanmaya çalışmalıdır. Aslında oldukça basit gibi görünse de oyunda ilerleyip yeni ve daha profesyonel oyuncular ile karşılaştıkça maçlar çok daha çekişmeli bir hale bürünüyor.
Paladins tam Türkçe desteğine sahip olduğu için karakter seçimlerinde, kullanılan eşyalarda ve öğrenilmesi gereken mekanikler konusunda hiç sıkıntı yaşamıyorsunuz. Ancak elbette diğer oyunları İngilizce oynamışsanız ve klasik terimlere alışmışsanız Paladins’in çevirisinde göreceğiniz bazı kelimeler kafa karışıklığı yaratabiliyor. Oyunda seçebileceğiniz karakterler arasında dört ana dal bulunuyor. Tank, Destek, Hasar ve Çevrele. Her biri kendine has farklı bir avantaja ve dezavantaja sahip olan bu ana dalların içinde de yine her kahraman kendi avantaj ve dezavantajlarına sahip. Kimisi kaçış konusunda çok iyi, kimisi yavaş ve dayanıklı, kimisi hızlı ve kırılgan.
Paladins bir takım oyunu. Ortada ele geçirilmesi gereken bir göreve sahip olan, takımca oynanılması gereken bir oyun. Oyunda bulunduğunuz ilk seviyelerde maalesef oyuncular göreve odaklanmak yerine düşmanlara kafa atmaya çalıştığı için genellikle ele geçirmeniz gereken noktayı hızlıca kaybedebiliyorsunuz. İnceleme ile beraber yüklediğim oynanış videosunda öyle bir şey yaşamadım neyse ki. Gerçi ilk round iyi olsalar da sonraki roundlarda düşmana kafa atmaya çalıştılar ancak neyse ki iyi oynuyordum (evet böbürlendi). Sonraki seviyelerde oyuncu kitlesi de belli bir elekten geçtiği için artık her iki takım da direkt olarak göreve odaklanmaya başlıyor. İşte burada işler kızışıyor. Gerçekten takımınıza yararlı bir karakter seçip bencilce davranmaktan kaçınmanız gerekiyor. Şahsen bu tür oyunlarda takıma ne lazımsa onu alıyorum. Çünkü her ne alırsam alayım, aldığım karakter bir şekilde kendini sevdirebiliyor. Paladins’te de mevzu böyleydi. Oynadığım hiçbir karakter sıkmadı. Mesela bu Overwatch veya Team Fortress 2 gibi, Paladins’in akranı olan oyunlarda çok başıma geldi. Bazı karakterler o kadar sıkıcı oluyordu ki, bencillik edip “ben bunu oynamam ya” dediğim çok oluyordu. Gerçekten Paladins’te böyle bir karakter yok. Hepsi oynanış açısından ayrı zevkli.
Paladins bir hikayeye sahip değil. Zaten bu türden bir oyunun da hikayeye ihtiyacı yok. Bu türden diğer oyunlarda karakterler için yayınlanan havalı fragmanlardan sonra yine aynı tas aynı hamamın geçerli olduğu bir oyunlar karşılaşmak komik oluyordu. Paladins’in direkt olarak bunu es geçmesi iyi olmuş. Birden fazla şey olmaya çalışırken komik duruma düşmüyor. Paladins, takım bazlı bir shooter oyunu olduğunun farkında ve daha fazlası olmaya çalışmıyor. Karakterleriniz de zaten kişiliklerini hem konuşma tarzları hem de giyimleri ile fazlasıyla belli ediyor. Üstelik karakter tasarımları da gerçekten çok detaylı ve tatlı. Zaten Hi-Rez’in karakter tasarımı konusunda ne kadar iyi olduğunu Smite’ta bulunan karakterlere bakınca rahatlıkla görebiliriz.
Şimdi gelelim Paladins’i akranlarından ayıran o büyük farka. Aslında Paladins’i şu sıralarda karşılaştırıldığı Overwatch’tan ayıran en büyük özellik oyunun tamamen ücretsiz olması. Zaten Overwatch çıkmadan da, çıktıktan sonra da oyuna karşı en büyük eleştirim hak etmediği fiyatı yönünde olmuştu. Sadece online shooter olan ve herhangi bir hikaye moduna sahip olmayan bir oyuna tam bir AAA oyun parası vermek çok yanlış geliyordu. Paladins’te böyle bir derdimiz yok. Oyun tamamen ücretsiz. Elbette oyun içi satın alabileceğiniz kozmetik ürünler ve kart paketleri var ancak bu kart paketlerine kendi emekleriniz ile de kolayca sahip olabiliyorsunuz. Yani ‘parası olanın’ bir üstünlüğü yok Paladins’te, o konuda içiniz rahat olsun.
Paladins’in asıl büyük farkı ücretsiz olması değil. O hep bahsettiğim ‘kartları’. Nedir bu kartlar? Aslında hepimizin çok yakından tanıdığı item mevzusu ile aynı mekaniğe sahip. Hani League of Legends ya da Dota tarzı oyunlarda maçtayken para kasıp item alıyor ve karakterimizi kendimize has bir yapıda geliştiriyoruz ya, işte aynı sistem Paladins’te de mevcut. Düşen çeşitli kartlar ile karakterinize has bir deste yaparak oyun içinde sadece size özel bir karakter tasarlayabiliyorsunuz. Yani ben de, karşı takımdaki adam da Fernando alsa da, benim destem ile onun destesi aynı olmayacağı için ikimizin de farklı avantajları ve dezavantajları olacak. Akranı olan diğer oyunlarda karşı karşıya gelen iki aynı karakterden kazanan olmak için ya daha iyi oynamak, ya da daha iyi takım arkadaşlarına sahip olmak gerekiyordu. Paladins’te bu yok. Tamamen kendi desteniz ile tek başınıza bile koca bir takımı alt edebilirsiniz. Bunun stratejisini detaylıca tasarlamak tamamen size kalmış. Kartlara seviye atlatıp daha güçlü olamalarını da sağlayabiliyorsunuz. Ayrıca çeşitli Paladins forumlarında oyuncuların paylaştığı farklı karakter yapılarına da göz atıp kendi yapınızı değiştirip geliştirebiliyorsunuz. Bu açıdan topluluk-arası iletişim de güzel bir oynanış aracı haline geliyor.
Gelelim Paladins’te benim canımı sıkan yere. Vuruş hissi. Burada biraz problemleri var. Elbette düzeltilmeyecek problemler değil ancak şu anda oyunda vuruş hissi yok gibi bir şey. Yani videoda da göreceksiniz mesela, Fernando ile ölümcül bir alev silahını ateşlerken düşmanlarımı yaktığımı hissetmiyor, onları plastik mermi ile falan vurduğumu hissediyordum. Hi-Rez’in bunu bir şekilde düzeltmesi gerekiyor. Sırf vuruş hissi bile bu tür oyunların müdavimlerini bir oyundan soğutmaya yeter de artar bile. Drogoz ile ateşlediğim roketler futbol topu gibi çarpmasın, gerçekten roket olduğunu hissettirsin.
Son sözlere gelecek olursam, Paladins’in gerçekten başarılı bir çıkış yaptığını söyleyebilirim. Diğer oyunlara benzetiliyor, kopyaladığı öne sürülüyor ancak bu fanboy kafasını bırakıp biraz daha objektif bakmak gerekiyor olaya. Ücretsiz bir oyun olarak diğer oyunların sunamadığı bir çeşitliliği sunabiliyor Paladins. Kendi karakter yapınızı tasarlayabilmeniz rekabetçi arenalarda oyuna çok büyük bir artı sağlıyor. Hem zaten bir oyun öbürünü kopyaladı muhabbetine girersek her FPS’nin de bir yerde DOOM klonu olduğunu söyleyebilirim değil mi? Heh, demek ki öyle düşünmemek gerekiyormuş. Eğer bu türden oyunları seviyorsanız ve farklı bir şey de tatmak istiyorsanız indirin Paladins’i, bir deneyin. Zaten boyutu da küçük, kota dostu bir oyun. Pişman olmazsınız.