A Hat in Time
İçinde bulunduğumuz sene, çoğu eski oyunun geri dönüşüne sahip oluyor. 2017’in başlarında çıkan Yooka Laylee, Nintendo 64’ün popüler oyunu olan Banzo-Kazooie’nin devamı olarak sayılıyordu. Zaman ilerledikçe Crash Bandicoot’un “remake” halini gördük, sonrasında ise Sonic Mania ile eski zamanlarda sahip olduğumuz anıları tazeledik. Görünüşe göre işe yarayan bu taktik, bazı oyun firmalarının dikkatini çekmiş görünüyor ki Gears for Breakfast, diğer yapımcılar gibi 2014 senesinde başlattıkları Kickstarter ile hayallerini gerçekleştirmiş bulunuyor.
İncelemeye başlamadan önce “A Hat in Time ne ola ki?” sorusunu cevaplayayım. 2014 senesinde Kickstarter projesinde başlayan A Hat in Time, küçük bir yapımcı olan Gears for Breakfast tarafından geliştirildi. 2015 senesinde yayınladıkları Beta versiyon ile oyuncuların daha da dikkatini çeken yapım, grafikleri, kontrolleri ve sahip olduğu bir çok oyun mekaniği ile çoktan sağlam bir oyun olarak çıkacağının göstergesiydi. Tabii her Kickstarter projesi iyi olarak sonuçlanmıyor, çoğu zaman paralarla beraber ortalıktan kaybolma olayları veya parayı oyun yapımından daha çok eğlenceye kullanan bir sürü yapımcı çıkabiliyor, fakat Gears for Breakfast, geçtiğimiz üç sene içerisinde üzerinde çalıştıkları A Hat in Time’ı oyuncu kitleye her zaman gösterdi ve geri dönüşleri değerlendirdi. Aynı zamanda Gears for Breakfast’ın sahip olduğu sosyal medya hesapları her zaman aktif oluyor ve sorularınız varsa cevaplıyorlar. Bu da onların aslında gerçekten oyunu önemsediklerini gösteriyor. Hatta bu örneklerden bir tanesini yazımın ilerleyen bölümlerinde bahsedeceğim.
Grafiklerinden de anlaşılacağı gibi, oyun daha çok küçük yaştaki oyunculara hitap ediyor. Fakat görünüşe hemen aldanmayın derim. Her yaştan oyuncuya kesinlikle hitap eden oyun, basit bir amaca sahip, tabii diğer platform oyunlarında da olduğu gibi amacınıza ulaştığınız zaman istediğiniz şekilde dolanabilir veya toplanacak başka eşyalar varsa onların peşinden koşabilirsiniz. Şimdilik yapımın mekaniklerini ve yapabileceklerinizi bir kenara koyalım ve konusal yandan yaklaşalım. Karakterimizi “Şapkalı Çocuk” (evet, ismi yok ama bu sorun değil, sevimli çocuğumuz buna alınmıyor), uzayın derinliklerinden evine ulaşmaya çalışıyor. Sahip olduğu uzay gemisi, yakıt olarak “Kum Saati” kullanıyor, tabii bunlar önemli parçalar, yakıt olmadan hiçbir yere gidemez. Yol üzerinde “Mafia” adlı karakter gezegeninden geçtiği için para ödemesini söylüyor, fakat Şapkalı Çocuk ödemiyor. Bu nedenle camını geminin camını kıran Mafia, tüm Kum Saatlerinin alttaki gezegenlere saçılmasına neden oluyor. A Hat in Time, ne kadar platform bazlı olsa da anlatmaya çalıştığı hikaye oyunla tamamen birleşmiş durumda. Kum Saatlerini almak için genelde özel bir karakterin verdiği görevleri tamamlamak gerekiyor. Aynı konseptin Super Mario Galaxy’de de olduğu çokça söylendi, fakat her ne kadar benzese de ikisi de çok farklı oyunlar olarak hissettiriyor.
Boşuna Şapkalı Çocuk denmemiş. Sahip olduğunu şapka, veya şapkaların, farklı özellikleri var. Shift tuşuna basıldığında o şapkanın özel görevini kullanabiliyorsunuz. Başlangıçta verilen şapkamız, belki de en iyilerinden biri çünkü yapmanız gereken görevleri gösterebiliyor. Bu sayede Kum Saatine daha kolay ulaşabiliyorsunuz. Diğer şapkalar ise koşma ve bomba atma gibi farklı özellikler sunuyor. Sadece iki tane özellik saydığıma bakmayın, oyunda yaklaşık altı tane şapka bulunuyor ve hepsi de birbirinden yararlı. Özellikle toplanması gereken diğer eşyaları elde etmede kullanılıyor. Oynanış sırasında karşılaştığınız rozet satıcısı ile topladığınız elmasları rozetlere karşı verebiliyorsunuz. Hem artı hem de eski yönde özellikleri bulunan rozetler oynanışı birazcık daha farklılaştırabiliyor ve yeni bir deneyim sağlayabiliyor.
Konunun oyuna ne kadar hakim olduğundan bahsettim, ama bazı bölümlerde belirli mekanikler olmadan oynamanız pek de mantıklı olmuyor. Yine de bölümü oynama seçeneğiniz bulunuyor, fakat bitirme şansınız ne yazık ki yok. Onun için farklı bölümleri bitirmeniz gerekiyor. Bölüm seçme ekranları gerçeken basit ve anlaşılır bir şekilde karşımıza çıkıyor. Normal bölümler kitap halinde görünürken, bölüm sonu düşmanı bulunan bölümlerde kurukafa bulunuyor, aynı zamanda platform becerilerinizi geliştirebileceğiniz özel bölümler de mevcut.
Oyuna sanatsal açıdan baktığım zaman, kolay bir şekilde A Hat in Time’ın müzik, seslendirme, grafik ve çizimleri yapım aşamasındayken çok zahmet gerektirmiş. Müziklerin bölümlerle uyumluluğu gerçekten uyuşuyor, karakterin ses aktörü karakteri tamamen anlatabiliyor, çizimler ve grafikler oyunun gerçekten zararsız olduğunu ve herkese hitap edebileceğini kolayca gösterebiliyor. Normalde “aşırı” şirin tasarımlar çoğu insan tarafından garip olarak görünür fakat A Hat in Time çok şirin olup aynı zamanda herkesin dikkatini çekebilecek bir yapım. Ses aktörlerinin harika bir iş çıkardığı ortada. Hatta karakterlerin birisi, sanırsam Crash Bandicoot serisinin kötü karakteri olan Neo Cortex’in ses aktörü- fakat bununla alakalı bir kanıt yok. Yapımcılar Twitter’da bir hayli aktif olduğu için oradan sordum, cevap bekliyorum da denebilir.
Grafiksel ve ses anlamında sağlam olan yapımın oynanışı da anlaşılacağı gibi gerçekten sıkı ve karakterin kontrolünde olduğunuzu fark ediyorsunuz. Oyunu hem joystick hem de klavye-fare ile denedim ve ikisinde de çok rahat bir şekilde oynadım. Genelde oyun platform ağırlıklı olunca herkes joystick ile oyunun daha fazla eğlenceli ve hızlı olacağını düşünür. A Hat in Time’da böyle olmadığın kolayca görebildim. Şimdilik sadece PC için bulunan oyunun PS4 ve Xbox One versiyonları, muhtemelen optimizasyon olaylarından dolayı üç ay sonrasına ertelendi. Yine de konsol oyuncularını harika bir oyunu beklediklerini kolayca belirtebilirim. Sahip olduğum PC her ne kadar orta ve yüksek seviye arasında olsa da A Hat in Time’ı 1920×1080 çözünürlükte ve Ultra Yüksek seçeneklerinde, birazcık kasmalar olsa da , sorunsuzca oynayabildim. En azından PC optimizasyonunu biraz daha geliştirilebilirmiş diye düşünüyorum ama yine de oyunun büyük kısmını sorunsuzca 60FPS’de oynayabildim. Bahsetmem gerek ki yapımın ayarları gerçekten geniş ve herkese uyumlu. Eğer renkle alakalı sorunlarınız varsa değiştirebilirsiniz ve oyun kendine ait Speedrun zamanlayıcısına bile sahip. Yani yapımcılar oyuncuların istediği her şeyi düşünmüş.
Son olarak A Hat in Time, 2017’nin en sempatik ve beklenmedik oyunu diyebilirim. Oyun endüstrisinde uzun süre bulundu, zamanında unutuldu gitti ve muhtemelen son iki ay içerisinde pek fazla takılmıyordu. Çıkmasına yakın tanınması ile beraber gitgide popülerleşen oyunun yapımcıları şu an ellerinden geldiğince reklamını yapmaya devam ediyor ve A Hat in Time deneyimini herkese yaşatmak istiyor. Eğer platform oyunlarına karşı bir ilginiz varsa, şirin grafikleri seviyorsanız ve eğlenmek istiyorsanız A Hat in Time, oynadığınız zamana kesinlikle değecek.