Playerunknown’s Battlegrounds
PlayerUnknown’s Battlegrounds ismi artık video oyun dünyasında tüm oyuncuların aklına kazındı. Her gün gelen yeni bir rekor haberi ve oyunun bu kadar büyük kitlelere ulaşması, tüm kesimler tarafından şaşkınlık içerisinde izlenmeye devam ediliyor. Ancak PlayerUnknown’s Battlegrounds ismi her ne kadar hızlı gelişip kısa sürede büyük bir üne kavuşsa da, oyunun arkasında gerçekten de uzun bir hikayenin yattığı söyleyebiliriz. Peki sizce ilk olarak bir Arma modu olarak ortaya çıkan DayZ’den evrilen başarılı yapım, neden bu kadar sevildi? Video oyun dünyasına yıllarını vermiş geliştiricilerin aksine, yeni bir geliştirici olarak sayılan ve Battle Royale oyun türünü oyunculuğa armağan eden Brendan Greene, nam – ı diğer PlayerUnknown bile belki de bu projenin bu kadar başarılı olacağını tahmin edemedi.
Playerunknown’s Battlegrounds’un incelemesinde detaylarını ele aldık.
Mart 2017 tarihinde erken erişim sürecine giriş yapan PlayerUnknown’s Battlegrounds için ilk olarak erken erişim sürecinden çıkamayacağı ve Steam mezarlığında kaybolacağı söyleniyordu. O dönemde en büyük rakibi olan H1Z1’e sadece bir ayda yetişen oyunun bu kadar büyümesine tabi ki içerik üreticileri de (YouTube ve Twitch) destek oldu. Fakat BlueHole stüdyosunun diğer geliştirici ekiplerinin aksine devamlı olarak oyun ile ilgilenmeleri, muhtemelen PlayerUnknown’s Battlegrounds’un bu kadar tutulmasında önemli bir rol oynamıştır. Aralık ayına kadar neredeyse her hafta oyuna yeni bir güncelleme getiren geliştiricileri bu konuda tebrik etmek gerekiyor. İlk dönemlerinde optimizasyon sıkıntısından geçilmeyen PlayerUnknown’s Battlegrounds, zamanla iyileştirilerek tam sürüm haline getirildi.
1.0 güncellemesi ile birlikte oyuna yeni harita, yeni araçlar ve yeni animasyonlar ekleyen geliştirici ekip, tam anlamı ile oyunu hazır hali getirdiler. 30 milyonu aşkın oyuncu sayısının yanında 3 milyonluk aktif oyuncu sayısı ile rakiplerini kıskandıran PlayerUnknown’s Battlegrounds, şu anda Battle Royale türünün lideri konumunda bulunuyor. Diğer bir yandan Fortnite ile yarışan PlayerUnknown’s Battlegrounds, muhtemelen uzunca bir süre boyunca tahtından edilemeyecek. Hali hazırda konsol kanadında Xbox One platformunda da bulunan oyun, şu anda marketi domine etmiş durumda. Hızlı tüketilebilir yapısı ile birlikte oyuncuya sunduğu heyecanlı dakikaların vazgeçilemez olduğunu kabul edebiliriz.
Sıradan bir kargo uçağında başlayıp geniş haritaya 100 oyuncuyu bırakan yapımda, nihai amacınız geri kalan 99 kişinin önüne geçip tek başınıza hayatta kalan olmak. Dört veya iki kişilik ekipler halinde de oynanabilen oyunun ilk safhalarında tek yapmanız gereken işinize yarayacak eşyaları edinmek oluyor. Silah, silah için eklenti, zırh, enerji içeceği, ağrı kesici, cephane, çanta ve çok daha fazlasını yanınızda taşıyabildiğiniz oyunun içerisinde rakiplerinizi elimine etmek için her türlü yolu deneyebilirsiniz. PlayerUnknown’s Battlegrounds‘ta ister sessizlikle, isterseniz de Rambo misali mermi yağdırarak düşmanları saf dışı bırakabilirsiniz. Belirli aralıklar ile haritanın bir noktasına kapanan çemberin de devamlı olarak içerisinde kalmak zorundasınız. Aksi taktirde daha rakipleriniz ile çatışmaya giremeden bile ölme durumunuz var. Bu yüzden oyunda pek fazla aç gözlü olmamanız sizin iyiliğinize olacaktır.
Ayrıca rastgele bir şekilde haritanın belli noktalarına içerisinde özel ekipmanlar bulunan eşya kutularının düştüğünü de belirtmek gerekiyor. Bu kutuların içerisinde yer alan herhangi bir ekipmanı oyunun normal alanlarında bulmak imkansız durumda. Yani bu kutuların oldukça değerli olduğunu ve oyun alanına iniş yaptıktan sonra tüm oyuncuların dikkatini çektiğini söyleyebilirim. Böylelikle kutuyu almak isterseniz hem açık hedef, hem de tüm oyuncuların hedefi olabiliyorsunuz. Yine rastgele gerçekleşen oyun alanının bombalanması olayını da oyun sırasında devamlı olarak aklınızda bulundurmalısınız. Oyuncu yoğunluğuna göre belirli dakikalar arasında haritanın bir bölgesi kırmızıya boyanıyor ve kırmızı bölgede kalırsanız kafanıza bombalar yağıyor. Bombalardan korunmak için ise etrafta bulunan evlere sığınmak durumunda kalıyorsunuz.
Oyunda gitmek istediğiniz bölgelere seyahat etmek için kullanabileceğiniz araçlar da bulunmakta. PlayerUnknown’s Battlegrounds’un araç yelpazesinde motosiklet ve dört çeker araçların yanında, sadece arazi için üretilmiş özel araçlar da bulunuyor. Şahsen oyunun araç sürme mekaniklerini pek fazla beğenemedim. Fazlasıyla tek düze bir sürüş yapısında olan araçların çarpışma fizikleri de zaman zaman gözünüze batabiliyor. Hatta iki tekerlekli araçların sürüş mekanikleri yüzünden, ölme durumunda bile kalabiliyorsunuz.
Silah kullanımı ve silahların detaylarına geçecek olursak PlayerUnknown’s Battlegrounds’u bu konuda başarılı sayabiliriz. Bununla birlikte oyunun silah seslerinin muazzam olduğunu kesin bir şekilde söylemek istiyorum. Keza geliştiriciler tüm silah seslerini bire bir gerçekte olduğu gibi oyuna aktarmışlar. Ancak vuruş hissiyatı konusunda ise aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Örnek verecek olursak, oyunda yer alan tüm otomatik tüfeklerin aynı vuruş hissiyatını verdiğini rahat bir şekilde anlayabiliyorsunuz. Bu konuda oyunun biraz daha geliştirilmesi gerekiyor. Diğer bir yandan oyunda fizik kıtlığı olduğundan, rakipleri hedef alırken fazlasıyla zorlanıyorsunuz. Hedef aldığınız kişi insan doğasına aykırı bir şekilde hızlı hızlı sağa sola kayabildiği için, oyunun bu mekaniğini arcade olarak kabul edebiliriz. Belki de geliştiriciler bu mekaniği böyle kabul etmek istediler. Orasını biz bilemeyiz ancak bu konunun oyunun hanesine eksi bir puan yansıtmayacağını unutmadan belirtelim.
Oyunda Erangel ve yeni eklenen çöl haritası olan Miramar adında iki adet harita bulunuyor. Tasarım olarak tamamen birbirinden farklı bu haritaların her birinde oynanış anlamında farklı tecrübeler edinebiliyorsunuz. Örnek vermek gerekirse Miramar daha bozkır bir yapıya sahipken düz arazilerde savaşmak zorundasınız. Ancak Erangel yer yer ormanlar ile kaplı olduğundan savaş sıralarında bolca ağaçların arkasına saklanmak mümkün oluyor. Geliştiriciler ilerleyen dönemlerde, oyuna daha küçük ve karla kaplı olan yeni bir harita daha ekleyeceklerini belirtiyorlar. Bunların üstüne bir de oyuna söylenti olarak dolaşan vahşi doğa ve gece gündüz döngüsünün ve zombiler de eklenirse, PlayerUnknown’s Battlegrounds‘un daha da güzel olacağından emin olabiliriz.
Son sözlere geldiğimizde PlayerUnknown’s Battlegrounds’un kaliteli bir Battle Royale deneyimi sunduğunu kabul etmek gerekiyor. Ancak oyunu bir başınıza oynayacaksanız tekrar oynanabilirlik pek başarılı olmadığını belirtmeliyim. Her ne kadar oyunu arkadaşlarınız ile birlikte oynadığınız zaman keyifli vakitler geçirseniz de, dört yakın arkadaşınızla toplanıp gömmeli Batak oynadığınız zaman da keyifli dakikalar geçirebiliyorsunuz. Bu yüzden belirttiğim bu son durumun oyuna pozitif bir mekanik kattığını düşünmüyorum.