Oyun İncelemeleri

Q.U.B.E. 10th Anniversary inceleme

Q.U.B.E. oyununu aramızda hatırlayanlar vardır elbette. 2012 yılında oyun dünyasında merhaba diyen oyun aradan geçen 10 koca senenin ardından yeniden aramıza döndü. Yapımcısı olan Toxic Games 10. Yıl dönümü şerefine oyunu Unreal Engine 4 teknolojisi ile sıfırdan bir kez daha yaptı ve Q.U.B.E. 10th Anniversary adıyla duyurdu. 

Q.U.B.E. 10th Anniversary inceleme

Oyunun içerisinde hem orijinal versiyonu hem de Director’s Cut versiyonu yer alıyor. Oyun yeniden yapıldığı için görselleri gerçekten göz kamaştırıcı bir seviyede. Devasa blok labirentler arasında çıkmak için çabalarken bazı zamanlar klavyeyi kırma noktasına geldim diyebilirim. O zaman hazırsanız QUBE incelememizi detaylandıralım.

Bulmaca dergileri gibi ama biraz daha farklısı

Pazar günleri gazetelerin yanında verilen bulmaca ekleri gibi düşünün ama çok daha faklısı. Kare bloklardan oluşan kocaman yapılardan, labirentlerden çıkmak için bulmacaları tek tek çözmemiz gerekiyor. Çözdükçe daha iyi geliyor ve sonra işin içinden çıkılamaz zorlukta yenileri geliyor. Hani derler ya çöz çöz bitmiyor işte tam olarak öyle bir olay bu da.

 Bazen çözmeye çalışırken kendinizi o kadar kaptırıyorsunuz ki bir önce yapmış olduğunuz hamlenizi unutuyorsunuz. Hatırlamak istediğiniz anda ise işler daha beter karışıyor. Bazen derinlemesine düşünürken bir anda arka fonda beliren bir ses ile irkiliyorsunuz (sanki oyun sizin orada düşündüğünüzü hissediyor) ve bir anda panikle atılıyorsunuz ileriye.

Her katmanda daha derine

Bazı oyunlar nedense bir süre sonra kendini tekrara düşürür ve siz bunu hissedersiniz ya işte bu oyunda böyle bir şey yok. Oynadıkça yeni düzenler geliyor ve her katmanda farklı mimari bizi karşılıyor. Saatlerce oynadığınızda zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz çünkü bazı seviyeler kolaydan zora doğru gidiyor ve sizi gittikçe içine çekiyor. 

Sadece deneyimlediğim süre boyunca bir veya iki kere tekrarlanan bölüm vardı ama onlarda da bulmacalar farklıydı ve kafamı o kadar zorladı ki etrafı incelemeye ve “aa aynı tasarım bu yaa” deme şansım olmadı bile.

Küp diyerek geçme her rengin bir hissiyatı var

Bölüm içerisinde bazı bölümlerde bize yardımcı olacak ve kullanabileceğimiz çeşitli küpler var. Renkleri çok tatlı ve acaip güzeller. Oyunda elimizde yer alan eldivenler aracılığıyla ile kullanabiliyor ve hareket ettirebiliyoruz. Bölümleri geçerken, özellikle de bulmacaları çözerken bu küplerden çok fazlasıyla yardım alıyoruz. Her küpün benzersiz bir özelliği var.

 Renklerine bakacak olursak, sarı, siyah, mavi ve kırmızı renklerde küpler var. Mesela siyah küpleri mıknatısları kullanarak hareket ettirebiliyoruz (eğer bir bölümde siyah küp varsa o bölüm çok zorlayıcı demektir), kırmızı küpleri büyütüp küçültebiliyoruz, maviler üzerine bastığımız anda bizleri yükseğe zıplatıyor, sarı küpleri ise üst üste getirerek merdiven gibi kullanabiliyoruz.

En sona bıraktığım renk ise gri. Gri küpler hareketsiz ve yerinden tek başına oynatamıyorsunuz ancak diğer renkli küpler ile etkileşime sokarsanız ancak o zaman bizim işimize yarayacak bir hale geliyor.

Sesler o kadar detaylı ki oynarken tribe sokuyor

Sesler oyunda bizlere yol gösteren bir arkadaş gibi. Çünkü anlık olarak gerilim, rahatlama, panik gibi durumlarda arkadan gelen müzik bizi girdiğimiz kabın şeklini almamızı sağlıyor. Atmosfer gereği oyun çok fazla donuk olduğu için bazı noktalarda sonsuz boşluktaymışsınız gibi bir izlenim veriyor bizlere. Ara sıra gelen telsiz sesleri ve yapılan diyaloglar oyuna başka bir boyut katmış. 

Yani müzikler sizi sıkmıyor ya da kafanızda bir gürültüye yol açmıyor. İçinde bulunduğumuz duruma uygun olarak bizleri oyunun içine çekiyor. Grafik konusuna gelecek olursak, oyun 10 yıllık bir değişimi resmen bizlere hissettiriyor. Yani yeniden yapıldığı için zamanın imkanlarından nasibini almış diyebiliriz. Canlı renkler, sistemi yormaya grafikler, üst düzey işlem gerektirmeyen katmanlar oyunun akıp gitmesini sağlıyor. Yani kısaca ses ve grafik konusunda kocaman bir 10 puanı hak ediyor oyun. Üstelik optimizasyon olayı da çok başarılı.

Oynanış akıyor ama bulmacalar beyin yakıyor

Grafiksel olarak bizleri yormayan bir oyun diye zaten yukarıda bahsetmiştim. Bulmacalarda yer alan zorluklar bazen çerez gibi geliyor bazen ise sizi zorla klavye, mouse kırmaya götürüyor. Peş peşe devam eden bulamacalar ve labirentler olduğu için sizi sıkmadan, daraltmadan saatlerce oynamanıza imkân sağlamakta.

 Daha önce bu tarz oyunlar oynamadıysanız ilk etapta sizi biraz zorlayabilir onu başta belirteyim. Çünkü bazen gerçekten işin içinden çıkamıyorsunuz ya etap, bölüm gerçekten çok zor oluyor ya da çözüm burnunuzun ucunda ama siz göremiyorsunuz. İşte bu anlarda sadece derin bir nefes alın, kısa bir mola verin ve kaldığınız yerden devam edin. Çünkü ben en son oynadığım bölümde tam 45 dakika uğraştım en sonunda ALT+F4 yaparak için içinden çıkabildim.

Şefin tavsiyesi

Oyunu oynarken şöyle bir hisse kapılıyorsunuz, hani küçükken oynadığımız altı tarafı farklı renkte olan Rubik küpler vardı. (Asla ama asla çözemediğim küp oyunu) Onun devasa boyutta olan versiyonunun içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. İlk çıkan oyunu oynamadıysanız bir göz atın, çünkü yaşadığı grafiksel değişim oyuna çok fazla değer katmış.

Sürekli olarak oynayacağınız bir oyun değil öncelikle o konuda bir kere değinelim. Yani oyunu bitirdiğiniz zaman en baştan başladığınızda eminim ki bütün bulmacaları yeniden hatırlayacaksınız. Yani bitirdikten en az 5-6 ay sonra yeniden oynarsanız belki biraz zorlar sizleri. Genel itibariyle oyuna mutlaka bir şans vermenizi öneririm. Eğer ki bulmaca ve maraton tarzı içerikleri seviyorsanız Q.U.B.E. 10th Anniversary tam olarak size göre bir oyun. Bazı noktalarda tıkansanız bile deneme yanılma ile ya da kendi metotlarınızı bularak, kullanarak bölümleri geçiyorsunuz. Hepinize iyi oyunlar diliyorum. Q.U.B.E., Steam üzerinde şu anda %33 indirim ile 20,10 TL’lik fiyatı ile satışa sunulmuş durumda.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu