Dawn of War III
1987 Yılında Rick Priestley tarafından fantastik Warhammer evreninin futuristik hali olarak ortaya çıkan Masaüstü oyunu Warhammer 40.000, 2004 yılında Relic Entertainment tarafından PC platformuna bir RTS oyunu olarak geldi. Çıktığı zamanlarda PC dünyasını onlarca farklı RTS oyunu ile kavruluyor olsa da, Dawn of War hem evreni hem de oynanış özellikleri ile tüm rakiplerinin arasından sıyrılmayı başarmıştı. Biraz da Warcraft ve Starcraft vari oynanışı ve görselleri ile, Warcraft ve Starcraft hayranlarını da kendisine çekmeyi başaran yapım, yıllar boyunca birçok RTS tutkunun favori oyunlarından biri oldu.
İlk oyundan tam 5 yıl sonra Dawn of War II ile karşımıza çıkan seri, ilk oyundan farklı olarak bölge kurmayı tamamen kaldırmıştı. Bu bazı oyuncular tarafından memnuniyetle karşılanmış olsa da, klasik RTS tutkunlarını üzmüştü. Ancak genel anlamda oldukça başarılı bir satış grafiği çizen Dawn of War II’den sonra III. oyunun geleceğine de kesin gözüyle bakılıyordu.
Geçtiğimiz yıl Mayıs ayında Stephen MacDonald tarafından duyurulan Dawn of War III’ün, ilk oyun ile ikinci oyunun arasında bir oynanış sunacağı açıklanmıştı. İlk oyunda olduğu gibi kendi bölgemizi kurmamıza izin vereceği belirtilen Dawn of War III, ikinci oyunun oynanış elementlerine benzer bir yapı sunacaktı. Duyurunun ardından 27 Nisan tarihi geldi çattı ve Dawn of War III sonunda PC platformuna özel olarak çıkış yaptı. Bizler de Dawn of War III, bir Dawn of War serisi hayranı gözüyle değil de, bir RTS türü hayranı gözüyle inceleyelim dedik.
Öncelikle şunu kabul etmek gerekiyorki, günümüzde klasik RTS’lerin miladı dolmuş gözüküyor. Artık piyasa çıkan RTS’ler genellikle marko stratejiden çok, mikro stratejiye odaklanıyor. Bu sayede oyuncuyu genel olarak aksiyona odaklandırıp, bölge kurma, kaynak toplama, gelişme gibi özellikler göz ardı ediliyor. Aksiyon odaklı oyun strateji severler için bu olumlu bir durum olsa da, benim gibi Red Alert 2, Generals, Age of Empires, Rise of Nations gibi klasik yapımlar ile büyüyen bir RTS tutkunu, ne yazık ki beklediği bulamıyordu. Dawn of War III duyurusu ve bölge kurma gibi özelliklerin geri geleceğini duyduğumda, şahsen çok heyecanlandığımı söyleyebilirim.
Ancak Dawn of War III heyecanla PC’me indirip, oyuna giriş yapıp, direkt olarak bir skirmish’te bir test sürüşü yapmak istediğimde, biraz kafam karıştı, biraz da hayal kırıklığına uğradığımı söyleyebilirim. Öncelikle oyunun içerisinde yalnızca 3 adet ırk olduğunu belirteyim. Bunlar Space Marine’ler, Ork’lar ve Eldar’lar. Warhammer 40K evrenin Irk konusunda oldukça cömert olduğu gerçek. Ancak ne yazık ki Relic, oyuna yalnızca 3 ırk eklemiş, gözlerim bir Necron’ları ve Tyranid’leri de görmek isterdi. Aslında Dawn of War II’den tecrübeli olarak, daha fazla ırkın DLC’ler ile oyuna ekleneceğini tahmin etmek güç değil, nasıl olsa oyunu Sega dağıtıyor değil mi?
Neyse, Dawn of War’daki favori ırkım Ork’ları olup harita seçimine geldiğimde bir hayal kırıklığı daha yaşadım, çünkü oyunda yalnızca 8 adet harita var. Bir RTS oyunu için harita sayısının ne kadar önemli olabileceğini tekrar anlatmaya gerek yok, Dawn of War III’de bu kadar az sayıda harita olmasının ise savunulacak bir tarafı yok. Yine DLC’ler ile yeni haritalar göreceğimize eminim ama, daha oyuna bile girmeden Dawn of War III içerik anlamında yine eksik ve yarım bir oyun oynuyorum hissi vermeyi başardı. DLC kanseri ne yazık ki Dawn of War III’te de peşimizi bırakmıyor.
İçerik tarafında sıkıntılar ne yazık ki oyun içerisinde de eksikliğini hissettiriyor, 3-4 adet bina tipi, her bina da 3-4 adet ünite tipi derken oyun içerisinde oldukça sınırlı sayıda ünite mevcut. Yani bir RTS oyununda, farklı üniteler ile farklı stratejiler izlemek bu kadar önemli iken, Relic’in bu kadar az ünite ile karşımıza çıkması gerçekten kabul edilebilir bir durum değil. Sırf DLC satmak için oyunun içeriğini kıstığın zamanlarda, hak ettiğini de alıyorsun işte Relic’ciğim…
Oyunun içerik tarafını da bir kenara bırakıp, Relic’in kulağını çektikten sonra yavaş yavaş oynanış özelliklerinden bahsetmeye başlayalım. Öncelikle oyunun haritalarının MOBA tutkunlarının rahatlıkla anımsayabileceği şekilde genellikle 3 hat üzerinde kurulu olduğunu belirtelim. Bu 3 hat ve MOBA benzerliği, oyunun kendisine de ciddi derecede etki etmiş. Öyleki oyunda genellikle ana amacımız düşmanın bölgesinde bulunan Core’u yok etmek oluyor. Oyunu tabii ki düşmanın tüm binalarını da yok ederek kazanabiliriz ancak bunun yerine her zaman daha basit olan Core’a yönelmek gerekiyor. Özellikle 3vs3 maçlarda sürekli bu MOBA kokusu biraz daha net bir hal alıyor. 3 hattan oluşan haritada genellikle her oyuncu, kendi bölgesinin karşısında bulunan hat üzerinde ilerliyor ve hat üzerindeki kaynak noktalarını ele geçirerek düşmanı ittirmeye çalışıyor. Ancak oyunun MOBA’lardaki kadar sizi kendi hattınızda tutmaya zorlamadığının altını çizmem gerek. Yaptığım maçlarda sık sık arkadaşlarımın lane’ine de ordularımı gönderip, onlardan destek aldığım oldu. Kendi hattım açık kaldığında ise büyük ve sürpriz bir saldırı olmadıkça sıkıntı yaşamadım.
Dawn of War III’ü MOBA’lara benzeten bir diğer önemli etken ise oyun içerisinde bulunan Hero’lar. Her ırkın kendisine ait 2 farklı herosu var. Her Hero’nun yine tıpkı MOBA’lara benzer şekilde yetenekleri mevcut. Bu yetenekler ile düşman ordularını dağıtmak oldukça keyifli. Ancak orduyu kontrol ederken, bir de hero’yu kontrol etmek ve yeteneklerini kullandırmak, ki diğer birimlerin de yeteneklerinin olduğunu belirtelim, kimi zaman oldukça zorlayıcı olabiliyor. Dawn of War III’e alışmak sandığınızdan biraz daha zor olacak, bunu rahatlıkla söyleyebilirim.
Oynanış kısmında alışma sürecini atlattıktan sonra takım içi iletişimin de çok önemli bir yer tuttuğunun altını çizmek gerekiyor. Düşman saldırılarını yahut, saldırı yapılacak konumları takım arkadaşlarınız ile paylaştığınızda, alacağını destek ile birlikte saldırı çok daha etkili bir hal alabiliyor. Savunma yapmanın nispeten daha kolay ve daha anlaşılır olduğu göz önüne alındığında, düşmanın savunmak için hemen pozisyon alabilmesine karşılık, takım arkadaşlarınızın desteğini almanızda fayda var.
Dawn of War III, oynanış elementleri ve içeriği ile ne hardcore diyebileceğimiz, ne de basit sayabileceğimiz bir oynanış sunuyor. Hani derler ya, öğrenmesi kolay, uzmanlaşması zor, işte tam olarak öyle bir oyun Dawn of War III, çoklu oyuncu kısmında içeriksek sıkıntıları bir kenara koyarsak başarılı bir yapım, ancak DoW III’ün bir RTS oyunu olduğunu göz önünde tuttuğumuzda, oyunun böyle kırpılmış bir şekilde karşımıza çıkması da affedilir gibi değil.
Grafik tarafında ise Dawn of War III beklentilerimizi karşılamayı başarıyor. Relic’in Company of Heroes’den beri kullandığı Essence Engine’ın 4.0 sürümü kullanılarak geliştirilen oyun, animasyonlarıyla, ışıklandırmasıyla, gölgelendirmesiyle, sanat çizgisiyle, sesleriyle gerçekten kaliteli bir oyun oluşmasında katkı sağlamış. Bir de Relic’in kendi sanatsal çizgileri ile oyun gerçek anlamda güzel gözüküyor.
Optimizasyon bakımından da herhangi bir ciddi sorun yaşatmayan yapım, sorunsuz bir çıkış yapmış diyebiliriz. 980 Ti’lı sistemimde 1080P’de, tüm ayarlar ultra da ve Anti-Aliasing 8X ayarında dahi 60 FPS’in altını birkez olsun görmedim. Aynı motorla hazırlanan Company of Heroes II’nin optimizasyonundan çok daha başarılı bir iş ortaya konmuş diyebiliriz.
Yavaş yavaş son sözlere gelecek olursak, Dawn of War III, RTS ile MOBA’yı birleştirerek, günümüz MOBA’cıların ilgisini çekmeyi başarabilir, ancak içeriğin göz ardı edilemeyecek derecede kısıtlı olması ve yine oyuncuyu sağılabilecek bir konuma getiren klasik DLC politikası ile benden ortalama ile geçer not aldı. Eğer Relic gelecek güncellemeler ile oyunun içeriğini ÜCRETSİZ olarak geliştirirse, biz de notumuzu güncelleriz. Herkese iyi oyunlar.