Sizinkiler

47 Ronin

İnsanı hayvandan ayıran en önemli özelliklerden birisidir onur. Bazı insanlar sadece onuru için yaşar. Her milletin geçmişinde onur hikayeleri vardır ama sanki Japonlar bu konuda daha iddialılar. Sebepsiz biat, sınırsız cesaret ve dingin bir hayat onların işidir. Bizler de onların hikayelerini şaşkınlıkla ama büyük bir hayranlıkla izleriz. İşte o hikayelerden biri 47 Ronin.

Hikaye Japon toprakları için oldukça tanıdık. Bu yüzdendir ki Japonya gişesine pek de olumlu yansımadı. Konu basitçe şu:

“Ronin”Japon kültüründe efendisiz kalmış samuray savaşçılarına verilen isim. Lord Asano’nun himayesinde huzurlu bir hayat süren Ako halkı ve onların koruyucu savaşçıları olan samurayların düzeni, İmparator Shogun Tsunayoshin’in Lord Kira eşliğinde ülkeye gerçekleştirdiği ziyaret ile alt üst olur. Zira Kira’nın, Asano için hain planları vardır. Diğer yandan melez Kai, Lord Asano’nun kızı Mika’yı imkansız ve tutuklu bir aşkla sevmektedir, ama Kira’nın planlarında hem Ako’yu hem Mika’yı ele geçirmek vardır.

47 Ronin, gerek oyuncu kadrosuyla gerekse yapım ekibiyle Hollywood un son yıllarda küreselleşme yolundaki sonuçlarından biri aslında.

Yönetmen Carl Erik Rinsch 225 milyon dolara mal olan filmin görselliğini üst düzeye taşıyabilmeyi başarmış. Pek çok efekti bol filmlerin aksine senaryo ve kurgu da görselliğin altında ezilmemiş. Çocukluğumuzdan beri izlediğimiz samuray filmlerinin o kekremsi tadını perdeye yansıtmayı başarmış. Hatta Japon topraklarına İngilizce konuşulması bile en azından benim için değişik gelmedi. Onur için intikam, koşulsuz aşk, haksızlığı düzeltme çabası, korkusuzluk, bu filmde hayata geliyor.

Gerçekle düşlerin, kılıçlarla büyülerin, yağmurla sislerin içiçe geçtiği, insanın hem dokunabildiği hem hissedebildiği bu muazzam sisteme bir kadın olarak naçizane ufacık bir eleştiride bulunmak isterim. Tüm bu şatafatlı hayat felsefeleri, tüm bu dokunaklı jargonlar yalnız erkeklere mahsustur.

Kadının görevi onur mücadeleleri yaşanırken ya itaatkar bir kız çocuğu ve korunmaya muhtaç bir sevgili olmaktır. Allah muhafaza özgür iradesine mağlup düşerse cadı olarak nitelendirilip onur mücadelesi içinde layığını bulacaktır.

Siz bakmayın benim bu fütursuz yorumlarıma. Samuray filmlerini izlemeyi sevenler bol aksiyon,dozunda felsefe ve azıcık şovenist bu filmi seyretsinler.

İyi seyirler dilerim…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu