Total War: Rome 2
Empire ile adeta farklı döneme geçen Total War serisinde Shogun 2 teknik açıdan tam bir dönüm noktası olarak görülebilir ancak Shogun çok kapalı bir kültür ve temadan oluştuğu için hayran kitlesi diğer TW oyunlarına nazaran daha azdı o yüzden belki de yeterli ilgiyi alamadı. Creative Assembly’e de konu hakkındaki ilk sorum “Neden bu yeni hali için ilk önce Shogun’u seçtiniz?” olmuştu. Yapımcılar ise bize Shogun’un hem coğrafi hem de kültürel açıdan daha sınırılı ve kolay olduğunu belirtip “Kendimizi bunun üzerinde deneyerek Rome 2 için en iyinin ne olacağına ve nasıl olacağına karar verdik” demişlerdi. Oyunu gördükten sonra siz de fark edeceksiniz ki bu oldukça doğru bir karar olmuş.
Her şeyden önce Rome 2, Total War serisinde resmi olarak Türkçe dil desteğine sahip ilk oyun. Yıllar boyunca önceki Total War oyunlarının Türkiye’deki başarısından etkilenen Creative Assembly bu yeni oyunu ile biz Türk oyunculara bir güzellik sunmuş
Rome 2 oldukça büyük haritaya sahip oyun. Elbette Empire kadar büyük değil ya da ilk Rome oyunundan daha fazla yer bulunmuyor ki bunun en büyük sebebi oyunun geçtiği dönem. Milattan önce 272 yılında başlayan oyun Arap yarım adasının büyük bir kısmını içine alarak Kuzey Afrika’nın en batısına kadar gidiyor. O çağlarda tarihe geçmiş pek çok ulusu içinde barındıran oyunda Roma bir imparatorluktan çok ufak bir devlet konumunda. Bunun en büyük sebebi ise diğer bütün ulusların o döenmde henüz Roma hakimiyeti altında ezilmemiş, büyümeye aç ve agresif olması. Bu şekilde oyundaki her ulusun dengeli bir gücü oluyor.
Rome 2 basit bir starteji oyunundan çok işin her boyutu ile o çağın dünyasının bir simülasyonu olarak algılanabilir rahtça. Yukarıda belirttiğimiz oyunun “derinlik” noktası da burada ortaya çıkıyor. Birbirinden farklı 9 ana ulusun (DLC’lerle gelenler hariç) bulunduğu oyunda temel kültür grupları bulunuyor. Roma, Helenistik, Doğu ve Barbar kültürleri oyunun sosyal tabakasının temelini oluşturuyor. Paradox’un oyunlarını oynayanlar bu tür bir özelliğin ne kadar önemli olduğunu bilir. Yeni ele geçirdiğiniz şehrin kültürü ile sizin kültürünüz arasındaki zıtlıklar zaman zaman büyük problemler oluşturabiliyor. Bu sadece oyunun temasını değil sizin oynayış biçiminizi de değiştiriyor. Bütün bu kültürler kendilerine has tarihi savaşları, teknoloji ağaçları, birlikleri ve ajanları ile her oyunda yeni bir tecrübe yaşatıryor.
TWR2 ile oynanış mekaniklerindeki bir değişiklik de kazanma koşulları. Yeni bir oyun açtığınızda kazanma koşullarında artık askerinin yanında kültürel ve ekonomik koşullar da mevcut. Bunlar genelde tüm ulsular için aynı da olsa rakamlar da veya isimlerde değişikliklerle karşımıza çıkıyorlar. Oyunu kazanmak için bu üç seçenekten birisini tamamlamanız yeterli iken yolun ortasında seçimizini değiştirebiliyorsunuz da. Misal oyuna askeri koşulları düşünerek başlayıp daha sonradan ekonomik koşulları daha hızlı tamamladığınızı farkederseniz o yoldan devam edebilirsiniz.
Savaş alanında artık yeni bir görüş alanı sistemi mevcut. Bu sistemde alandaki en uçtaki adamınız ne kadar görebiliyorsa siz de o kadar görebileceksiniz. Bunun yanında en uçtaki adamınız bir tepenin arkasındaysa o tepenin arkasını siz de göremeyeceksiniz. Aynı şey düşmanınız için de geçerli tabii ki. Bu da size daha iyi pusu kurma ve az ordu fakat akıllıca bir taktik ile daha büyük bir orduyu yenme imkanı sunuyor.
Oyunda 700 adet birim bulunuyor ki bunlara oynanamayan fraksiyonların birimleri de dahil. Bu sayı ise oyundaki savaş ve taktiksel varyasyonun ne kadar geniş olduğunun bir kanıtı. Her birliğin farklı güçleri ve zayıflıkları olduğunu düşünürseniz eşleşmelerin çeşitliliği şimdiden ağız sulandırıyor.
Yeni AR grafik sistemi ile savaş alanlarındaki coğrafik özellikler, hava durumu gibi şeyler artık oyuna etkisi çok daha fazla. Eğimler birliklerinizin ilerleyişini etkilerken ormanlar sizleri daha iyi saklıyor. Havanın size getirdiği artılar ve eksiler ile birlikte pusu savaşları, liman savaşları, nehir savaşları gibi yeni savaş türleri de bizlerle buluşuyor.