Oyun İncelemeleri

Actraiser Renaissance inceleme

Actraiser Renaissance, SNES konsolu zamanında oldukça sevilen Actraiser’ın yenilenmiş sürümü olarak sürpriz bir şekilde karşımıza çıkıyor. 1990 yılında çıkmış, platform ve şehir kurma oyunlarının özelliklerini bir araya toplamış olan Actraiser’ın yeni sürümü nasıl olmuş, oyuncular tarafından kült bir yapım olarak kabul edilen oyunun ruhunu korumayı başarmış mı, gelin birlikte inceleyelim.

Actraiser Renaissance inceleme

Işığın Lordu Geri Dönüyor

Actraiser Renaissance, karanlığın hükmünün yaygın olduğu diyarlarda, canavarlara karşı mücadele etmeye çalışan bir melek ile başlıyor. İblislerin karşısında dayanacak gücü kalmayan meleğin yardımına ise biz, yani Işığın Lordu koşuyor. Karanlık Lordu Tanzra’nın kuvvetleri karşısında melek ile birlikte çalışıp insanları korumaya ve güvenli bir şekilde gelişip güçlenmelerini sağlamaya çalışıyoruz. 

Korumamız altında gelişip güçlenen köylüler duaları ile bizi daha güçlü hale getiriyor. Onlara yol gösterip önlerine çıkan engelleri mucizeler ile kaldırıyor, büyülü mağaralardan çıkan yaratıkları ise meleğimiz ve kendi gücümüz aracılığı ile durduruyorıuz. Bu sırada kehanetlerde bahsi geçen 6 Işık Savaşçısı ile karşılaşıp, karanlığı tamamen durduracak kuvvete ulaşmamız gerekiyor.

Oyunun hikayesi fena değil, bazen hiç beklenmedik sürprizler ile karşılaşıyor olsak da sıradan bir şekilde ilerliyor. İnsanlar size dua ediyor, dualarına cevap olarak yol gösteriyorsunuz ve belirli şeyleri tamamladıkça ilerlemeye devam ediyorsunuz. Melek insanların zayıflıklarıyla alay ediyor, insanlar en ufak olayda tapınağa koşup dua ediyor, kahramanların her biri başlangıçta yaşadığı sorunları köylüler yardımıyla çözüp asıl gücüne ulaşıyor.

Oyunun hikaye tarafında en çok canımı sıkan şey başlangıçta alakasız gözüken olaylar. İnsanlar gelip dua ediyorlar, dinliyoruz yardım ediyoruz ve bize teşekkür ediyorlar. “Lordum iblisleri durdurduğun için çok teşekkür ederiz, bu arada bizim oğlan var çok haylaz, keşke biri akıl verse.” diyorlar mesela. “Kafasına yıldırım mı atayım, ne istiyorsunuz” diye düşündüm ilk gördüğümde. Tamam sonrasında hikayeyi geliştirecek olaylar gerçekleşiyor ama garip geliyor. “Ormanda çocuk kayboldu, al bu ekmeği kokusuna gelir” diye görev var. Yahu neden tapınağa koşuyorsunuz çocuk kayıpsa, kasabada köpek de mi yok diyeceğim ama yok sanırım, hiç görmedim. Neyse oyunun orjinalliğini koruması ve o yıllarda görevlerin böyle yapılmasında sakınca olmamasına bağlayabilirim durumu. 

Kasaba Kurma İle Platform Bir Arada

Eski oyunlar ile aram iyidir, zamanında klon aterilerimiz sağolsun, NES ve SNES oyunlarının büyük bir kısmını çocukken oynamış birisiyim ama Renaissance ile karşılaşana kadar Actraiser adını hiç duymamıştım. Doğal olarak zamanında ne kadar ünlü olduğunu ve hangi türde olduğunu da bilmiyordum. Çıkacağı duyurulduğunda “platform oyunu, çıkınca oynarım” diyerek pek hakkında araştırma yapmamıştım. Bu yüzden oyuna başladığımda herhangi bir beklentim yoktu. Buna rağmen beni şaşırtmayı başardı.

Actraiser Renaissance içerisinde iki farklı türü barındıran bir oyun. Işık Lordu olarak ölümlülerin baş edemeyeceği rakiplerin karşısına çıkıp onları yendiğimiz platform/aksiyon bölümleri ve halkımızın yerleşeceği bölgeleri kurup savunmalarını yaptığımız strateji bölümleri var. Oyunun büyük çoğunluğu aksiyon, bir kısmı strateji tabanlı olur diye düşünüyordum ama tam tersi söz konusu. İlk olarak aksiyon kısmına bakalım. Karakterimizi doğrudan kontrol ettiğimiz platform tipi oynanışa sahip olan aksiyon kısımlarında düşmanları yenip bölüm sonuna ulaşmaya çalışıyoruz. Başlangıçta yalnızca kılıç saldırılarına sahibiz ama hikaye ilerledikçe büyü yetenekleri de kazanıyoruz. Bu kısım benzer oyunları oynamış olan oyunculara hiç yabancı gelmeyecektir.

Karakterimiz zıplama, büyü kullanma ve çeşitli kılıç saldırıları yapma gibi yeteneklere sahip. Kombo saldırıları yapmak, yukarı veya aşağı doğru özel saldırılar gerçekleştirmek mümkün. Dash ile düşmanlardan kaçınmak ya da savunma yaparak gelen hasarı engelleme şansımız da var. Etrafta gezip düşmanları avlarken kırdığımız kutulardan ve heykellerden can ve mana barlarımızı geliştirip tazeleyen şeyler bulmak da mümkün. 

Actraiser Renaissance aksiyon kısımlarında gayet güzel bir iş çıkarmış. Karakteri kontrol etmek oldukça rahat ve aksiyon keyifli. Oyunu yeniden yaparken aksiyon kısmının daha eğlenceli olması için karaktere yeni hareketler eklenmiş. Orjinal sürümde yalnızca zıplayıp kılıcı sallayan bir karaktere sahip olan Işığın Lordu, kombolar ve çeşitli yönlere saldırılara yapabiliyor ve geçici olarak daha güçlü hale gelebiliyor. Oyunun tamamı bu şekilde olsa bir yerden sonra sıkıcı olacağını düşünüyorum ama asıl olaylar diğer kısımda gerçekleşiyor. 

Kasaba geliştirme üzerine kurulu olan strateji kısmı, oyunda en çok vakit geçireceğimiz kısım oluyor. Bölgeyi yoğun düşman işgalinden kurtardıktan sonra strateji moduna geçiyoruz ve yerleşmeye başlayan halkın yardımına koşuyoruz. Merkezde bulunan tapınağın etrafında yol göstererek halkın ne tarafa doğru yayılacağını seçebiliyoruz. Doğrudan müdahele ise yalnızca ağaçları kaldırmak, engel çıkaran bataklığı kurutmak gibi şeyler ile mümkün. 

Bölgedeki yerleşim alanları ve bu alanlarda ne tür yapılar kurulacağı konusunda hiç söz hakkımız yok, halk arada bir dua edip bir şeyler istiyor, biz de yerine getiriyoruz. Onun dışında tamamen kendi başlarının çaresine bakıyorlar. Zaman ilerlemesi yukarıdaki kum saati ile göstereiliyor ve her tur başında kasaba biraz daha gelişiyor. Bazen halkımız dua edip bizden çeşitli küçük görevlerde yardım istiyor. Bu görevler “Çiftlikten 6 elma topla.” ya da “Bize 5 tane atölye lazım” gibi basit şeyler. Fakat ne elma üretimi bizim elimizde ne de hangi binanın ne zaman kurulacağı. Bu yüzden görevleri alıp halkın yapmasını bekliyoruz. 

Bu kısımda çeşitli mucizeleri gerçekleştirmek dışında doğrudan bir müdahelemiz bulunmuyor. Neyse ki melek yardımımıza yetişiyor. Kahramanlar ile bizim adımıza konuşuyor, gizli inlerinden çıkan canavarları okla durduruyor ve eşyaları bizim yerimize topluyor. Üstelik kasaba halkının ne tarafa doğru yayılacağını göstermek için de meleğimize ihtiyaç duyuyoruz. Meleğin ok atma yeteneği biraz kötü, sadece dört ana yöne fırlattığı ve nişan alamadığı için gözünüzün önündeki canavarı ıskalama şansınız büyük ama hiç yoktan iyidir. Zaten kuşatma zamanı meleğimiz ok atamadığı için iş yine insanlara düşüyor. 

Kuşatmalar oyuna Renaissance ile eklenen, çoğu oyuncunun daha önce oynadığını tahmin ettiğim tower defense türündeki yeni oyun modu olarak geliyor. Şehri kurma kısmında yerleştirdiğimiz kale kapıları ve kulelere ek olarak çeşitli bariyerler kuruyor ve şehri saldırgan yaratıklardan korumaya çalışıyoruz. Melek ok atamıyor ve bizim büyülerimiz dışında başka bir saldırımız yok. Kasaba halkı kulelerden saldırıyor ama asıl savunma hattını kahramanlarımız kuruyor. 

Kahramanlar her bölümde karşılaştığımız ve sorunlarını çözdüğümüz seçilmiş savaşçılarımız. Her kahramanın farklı bir yeteneği var ve bölüm tamamlandığında diğer bölümlerde kullanıma açılmış oluyorlar. Kuşatma sırasında büyülü taşlar ile kahraman çağırıp, kasabanın savunmasız bölgelerine gönderebiliyoruz. Bazen düşmanlar ağır zırhlı, büyüye dirençli ya da bir kısmı uçtuğu için yakın dövüşten kaçınabilen tipler olabiliyor. Diktiğimiz engeller ve uygun kahramanlar ile hepsini durdurmak mümkün. 

İlahi Varlık Olarak Bekliyoruz

Strateji kısmı oyunda en çok vakit geçireceğiniz bölüm ve genel olarak eğlenceli. Yine de canımı sıkan şeyler var. Bunlardan kısaca bahsetmek istiyorum. Mesela oyunda hikayenin ilerlemesi için belli bir nüfusa ulaşmamız ve bazı olayların tetiklenmesini beklememiz gerekiyor. Eğer nüfus sınırına çoktan ulaşılmışsa kum saatinin dönmesini beklerken yapacak bir şey yok. Arada bir iblis çıkıyor, kafasına göre uçan ok ile indirmeye çalışıyoruz ve bekliyoruz. Bazen “yandan dizi açıp oynarken izlesem mi” diye düşündüğüm oldu. Oyun “bir şeyler olsun” diyene kadar bir şey olmuyor. 

Kuşatma bölümleri başlangıçta oldukça kolay ama yine de bazı sorunlar dikkatinizi çekiyor. Örneğin savunma binalarını istediğimiz yere koymak gibi bir şansımız yok. İlla ki oyunun belirttiği noktalara koyacağız (ki kuleler söz konusu olunca bu noktalarda evler bulunabiliyor) ve bu noktalar uygun yerler olmaktan çok uzak. Oyun izin vermezse dümdüz yolda barikat bile kuramıyoruz. Başlangıç bölümlerinde bu sıkıntı olmuyor ama sonlara doğru kuşatmalar zorlaşıyor ve kahramanlarımız bile yeterli gelmemeye başlıyor. O zaman durum can sıkıcı hale geliyor. Keşke biraz daha bildiğimiz kule savunması tarzına yakın bir sistem yapsalardı. 

Oyunda insanlarımız belirli medeniyet seviyelerine ulaşıyorlar ve yapıları da buna göre değişip güçleniyor. Başlangıçta çadırda yaşayan halk, taştan iki katlı evlerde daha kalabalık bir nüfus ile yaşayabiliyor. Bir sonraki seviyeye geçen halkın eski yapıları geliştirip seviye kazandıracağını sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Halk yeni yapıları yapmak için gökten gelen ilahi müdahele ile o yapıların parçalanmasını bekliyor. “Işığın Lordu bizim binaları bir deprem ile yıksa da sigortadan yenilesek” gibi bir beklenti içindeler. Garip bir durum. 

Strateji kısmında halkımızı geliştirip canavar yuvalarını kuşatıyor, aksiyon kısmında ana karakterimiz ile bu yuvaları talan edip içerisindeki güçlü rakibi yeniyoruz. İki kısım da eğlenceli olsa da bir süre sonra yaptığımız hareketler kendini tekrar etmeye başlıyor. Bölgeler değişiyor, dua eden halkın görüntüsü, kahramanlar ve canavarlar değişiyor ama yaptıklarımız genel olarak aynı kalıyor. Farklı bosslar ile mücadele edip kuşatmalara karşı savunma kurma kısımları keyifli ama kimi zaman tempo çok düşüyor. 

Yenilenen Müzik ve Grafikler

Actraiser Renaissance 1990 yılında SNES konsollarında yayınlanmış bir oyunun yeniden yapımı ve görsel olarak ilk oyundan çok farklı olması kaçınılmaz. Peki bu fark ne kadar iyi olmuş, o kısım hakkında kararsızım.

Aksiyon kısımlarında önceden render edilmiş arka planlar güzel gözükürken, 2.5 boyutlu karakter modelleri biraz göze batıyor. Çok rahatsız edici değiller ama oyunu oynarken aklıma eski FMV oyunları geldi. Sanki hem Işığın Lordu hem de düşmanlar başka bir yerde videoya alınıp buraya eklenmiş gibi duruyor. Telefonda oynayacağım oyunlar gibi duruyor ki bu bir açıdan doğru, oyun hem iOS hem de Android cihazlarda da yayınlanmış durumda. 

Aksiyon tarafında grafikler çok iyi olmayabilir ama oyunun geneli görsel anlamda çok güzel gözüküyor. Anime tarzını benimsemiş sanat stili, karakter çizimleri, strateji kısmında her bölgenin farklı yapısı ve buna göre değişen mimariye sahip olması gibi hoş özellikler dikkat çekiyor. Sonuçta görsel açıdan gelişmiş ama kimi yerlerde “eski hali daha mı iyiymiş acaba” dedirten bir oyun var elimizde. Üstelik aksiyon bölümlerinde bazı performans sorunları ile karşılaştım. Oynamayı engelleyecek kadar çok olmasa da göze batan takılmalar oluyor.

Oyunun en başarılı yanı ve kesinlikle şikayet edemeyeceğim kısmı ise müzikleri. Streets of Rage serisinin müziklerini de yapan Yuzo Koshiro, Actraiser Renaissance için orjinal müzikleri tekrar düzenlemiş ve ortaya harika bir iş çıkmış. Ana menüde hem orjinal müzikleri hem de yeniden yapımlarını dinlemek mümkün. Üstelik oyuna eklenen yeni müziklerin 16-bit versiyonlarını da eklemeyi ihmal etmemişler. Müzikler kesinlikle tam puan alıyor.

Sonuç

Actraiser Renaissance, SNES zamanında yayınlanmış bir klasiği alıp, yeni özellikler, farklı sistemler ve yeni bölümler ekleyerek yeniliyor. Yaklaşık 17 saat süren oyun, yukarıda bahsettiğim sorunlarına rağmen kötü bir oyun değil. Harika grafiklere ya da sorunsuz bir oynanışa sahip olmayan oyun, iki farklı oyun türünü başarılı şekilde bir araya getiriyor. Üstelik orjinal oyunda olmayan bir sürü yenilik ile “yeniden yapım” olmanın hakkını da vermeyi başarıyor. 

Kimsenin beklemediği bir yeniden yapım olarak, Square Enix tarafından duyurulan ve duyurulduğu gün yayınlanıp insanları şaşırtan bir oyun Actraiser Renaissance. Sahip olduğu problemlere rağmen bir şans verildiğinde keyifli vakitler geçirebilirsiniz. Actraiser Renaissance Steam üzerinde 150 TL fiyat etiketi ile satışa sunulmuş durumda. Konsol tarafında hem Nintendo Switch hem de Playstation 4 için yayınlanan oyun, mobil cihazlarda da mevcut. Hem iOS hem de Android telefonlarda oyunu satın almak mümkün. 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu