Cyberpunk 2077: En başarılı fiyasko
CD Projekt RED, 2013 yılında Cyberpunk 2077’yi ilk duyurduğunda büyük heyecan yaratmıştı. Geliştirdiği The Witcher serisinin iki oyunu yayındaydı ve üçüncü oyunu çok da büyük olmayan bir hayran kitlesi tarafından heyecanla bekleniyordu. Takvimler 2015 Mayıs ayını gösterdiğinde ise herkesin gönlünü kazanmayı başaracak, The Witcher 3 – Wild Hunt oyununu yayınlamış olacaklardı. Tabi Witcher serisinin üçüncü oyunu yayınlanmadan önce şimdi olduğu kadar büyük bir hayran kitlesine hitap etmiyorlardı ve beklenti de o kadar yüksek değildi. Sonrasında Witcher 3’ü yayınladıklarında Avrupa’nın en büyük oyun şirketlerinden biri oldular. Bugün ise adeta her şeyi ellerine yüzlerine bulaştırmış durumdalar ve işin içinden nasıl çıkacaklarını onların bile bilmediğini düşünüyorum. Bugün Cyberpunk 2077 hakkında konuşacağız ve bunların hepsi benim öznel görüşüm olmakla birlikte, sizin öznel görüşlerinize de açık şeyler. Şimdi Cyberpunk 2077 için “Neden?” ve “Nasıl?” sorularını sormaya başlayalım.
Cyberpunk 2077 nasıl bu kadar başarılı bir fiyasko oldu?
[reklam=496]
The Witcher 3 – Wild Hunt ile birlikte oyuncuların sevgisini ve güvenini kazanmayı başaran CD Projekt RED’den kimse bu kadar sorunlu ve kötü şöhretli bir oyun beklemezdi. Yıllardır bu oyunu bekleyen hayranlardan biri olarak, bugün Cyberpunk’ı ön sipariş ile almanın verdiği mutsuzluğu yaşıyorum. Yayınladıkları videolar, fragmanlar, beklentileri sürekli yükseltmeler aslında yeni oyunları için belki de çok tehlikeliydi. “Witcher’ı yapan adamlar kötü bir şey yapmaz herhalde” diye bekledik biz de. Gel gör ki 10 Aralık günü oyuncularla buluşan Cyberpunk 2077 ön sipariş sürecinde toplam 8 milyon kopya satmayı başarmıştı. Bu da bir gün içinde 8 milyondan fazla oyuncunun huzuruna çıkması demek oluyordu. Video oyunları endüstrisi için bile bunlar çok büyük sayılar.
Tabi bu sektör daha önce pazarlamada harikalar yaratan fakat çıkışıyla hayal kırıklıklarına sebep olan oyunlar gördü. Oyunu bitirmek için geliştiricilere aşırı mesai yaptıran şirketler gördü. Hatta bugün hepimizin Cyberpunk ile kıyasladığı GTA 5 ilk çıktığında uzun süredir ailesini göremeyen geliştiriciler açıklamalar yapmıştı. Bunlar ne yazık ki artık sektörün birer parçası haline geliyor. Demem o ki bu sektör bunları gördü. Lansmanı itibariyle oynanamaz halde olan oyunlar da gördü fakat Cyberpunk 2077 bunların hepsinden çok daha farklı.
Neyse buraları hepimiz biliyoruz, sizi sıkmak istemiyorum. Oyun çıktı, sorunluydu, potansiyeli vardı, oyuncuları resmen ikiye böldü… Fakat nasıl bu kadar başarılı oldu? Tarihin en çok satan video oyunları arasına giren bozuk bir oyundan bahsediyoruz. Muhteşem bir potansiyele sahip fakat aceleye gelmiş, teknik açıdan bazı yönleriyle düzeltilemez sorunlara sahip, bu sorunlara çözüm üretilmeye çalıştıkça yerine yeni sorunların geldiği bir oyun. Düşünün ki bir platform sahibi tarafından mağazadan kaldırılan AAA başlığında bir oyun bu. Duyurulduğu yıl çıkan konsollarda doğru düzgün çalışamıyor. Arkasında mutsuz konsol oyuncuları ve onlara nazaran daha az mutlu PC oyuncuları bırakan bir yapım. İlk ay toplam 13 milyon satmayı başarıyor, müthiş bir gelir elde ediyor. Buna rağmen yatırımcıları tarafından toplu davalarla karşı karşıya kalıyor. Bu mali başarının ardından nasıl oluyor da yatırımcıları şirkete dava açıyor? Bunun sebebi hala büyük bir tartışma konusu.
Elbette büyük oyunların sorunsuz çıkmasını kimse beklemiyor. Oyun sektörünün yıllar içinde geçirdiği evrim artık buna izin vermiyor. Eskiye kıyasla artık oyunlar daha büyük, daha kompleks ve kullanılan teknolojiler daha karmaşık. Ancak bu kadar da olmaz be CD Projekt RED! Söz verilen ilk büyük yamanın yayınlanmasının ardından oyunda daha büyük ve daha başka sorunlar baş gösterdi. The Witcher serisinin sıkı bir hayranı olarak CDPR’dan büyük hayallerle beklediğim Cyberpunk 2077 bu oyun olmamalıydı. Biliyorsunuz geçenlerde Patch 1.1 yayınlandı. Bu güncelleme şirketin oyundaki hataların büyük çoğunluğunu çözeceği sözünü verdiği iki güncellemeden ilkiydi. Biz daha “Hadi inşallah bu sefer düzelir” diyemeden bu yama oyunda ilerlemeyi tamamen durduran bir soruna yol açtı. Güya yapılan düzeltme ve iyileştirmeler ise hissedilmiyor bile. İşte bu gerçek bir fiyaskodur.
Büyük oyunlar geliştirme konusunda kıyaslandığı şirketler kadar deneyimi olmaması, CD Projekt RED’i masum kılmıyor. Geçenlerde kamera karşısına geçen CEO Marcin Iwisnki bildiğiniz gibi “Geliştiricilere kızmayın, oyun bitmedi dediler, biz yayınlayın dedik” gibisinden ifadeler kullanmıştı. Burada şirketin büyük geliştirici ekipleri ve süreci yönetme konusunda ne kadar zayıf olduğu gözler önüne seriliyor. Ekipten gelen açıklama ve itirafları söylemiyorum bile. Şimdi oyun çıkmadan önce yayınlanan fragman ve oynanış videolarına dönüp baktığımda içimdeki dolandırılmışlık hissini hiçbir şekilde teselli edemiyorum. Night City Wire etkinlikleri için gün sayıp oyuna dair bir şeyler öğrenmek, YouTube üzerinde içerik üreticilerinin yayınladığı videolarla “Cyberpunk temasına yabancı kalmayayım, oyun deneyimim eksilmesin” diye izlemem… Hepsi bunun için miydi? Bir görevi 3-4 defa çökme sorunu yaşamadan bitiremediğim, hala oynamak için düzelmesini beklediğim bir yapım için… Oyunda yaklaşık 100 saati devirdim ve performansı artırmak, çözümler üretmek için belki de CDPR’ın yapmadığı kadar düşündüm. Modlar, düzenlemeler, INI Editörleri, ne varsa yaptım. Yok! Olmuyor arkadaş! Ben o beklediğim deneyimi elde edemiyorum. Performansı yükselttik derken oyunun en can alıcı boss savaşları buglanıyor, Night City‘de gezerken çat diye oyun kapanıyor. Anlayacağınız 80. saate gelene kadar resmen direndim, güzeldir dedim, düzelir dedim. Ne yazık ki umutlar tükeniyor.
Yerden yere vurduk ama…
Evet büyük hayal kırıklığı yaratsa da, beklentileri alt üst etse de Cyberpunk 2077’nin hala daha potansiyeli olduğunu düşünüyorum. Bütün şu teknik aksaklıklardan kurtulduğunda ortalamanın üzerinde bir aksiyon oyunu olacağına inanıyorum. Tabi bu ancak yapay zekanın geliştirilmesi, açık dünyanın daha “açık dünya hissettirmesi” sayesinde mümkün olacak bir şey. Vaat edilene birazcık, azıcık yaklaşılsa iyi bir oyun olabilir. Size en basitinden Kingdom Come: Deliverance örneğini vermek istiyorum çünkü benim bu iki oyun için yaşadığım süreç neredeyse aynı. Kingdom Come ilk çıktığında onu da ön sipariş ile almıştım ve ilk gün bilgisayarın başında nöbet tutarak erişime açılmasını beklemiştim. Harika bir açık dünya oyunuydu, dünyası gerçekçi, grafikleri güzel, NPC’leri de yaşıyordu, evet hepsinin bir yaşam döngüsü vardı. Tam 152 saatte oyunu bitirerek gözümü DLC’lere dikmiştim ve her çıkan ek paketi indirip deniyordum, hepsi bambaşka bir keyifti. Büyük bir oyun olmasından ötürü onun da sorunları vardı, deliler gibi kasıyordu ve buglarla doluydu. Kickstarter ile desteklenen bu projeyi geliştiren Warhorse ne yaptı biliyor musunuz? Oyunu düzeltti! Şimdi de milyar dolarlık servetiyle CDPR’ın aynı şeyi yapabileceğine inanmak istiyorum. En azından umudum bu yönde. Sizler de -lütfen hakaret etmeden, kırıcı olmadan- görüşlerinizi yorumlar kısmında belirtin, birlikte konuşalım. “Ben Cyberpunk 2077’yi sevdim” demek suç değil, birbirinize böyle davranmayın. Sevgiler.
Okumak isteyebileceğiniz bazı yazılar:
Güncellemelerden sonra kendine gelen oyunlar
GTA 5 il aynı ay çıkan oyunlardan kaçını hatırlıyorsunuz?
Her oyun açık dünya olmak zorunda mı?