Oyun İncelemeleri

URUZ: Er Kişinin Geri Dönüşü İnceleme

Herkese selamlar! Son günlerde gerek tasarımıyla, gerek yapısı ve müzikleriyle dikkatleri üstüne çekmeyi başarmış Uruz: Er Kişinin Geri Dönüşü oyununu inceliyoruz. Türk mitolojisini hikayesiyle yoğuran ve ortaya hataları olsa da güzel bir iş çıkaran Berzah Games‘i bu anlamda tebrik etmek gerekiyor. Kültürümüzün temellerini şekillendiren Türk mitolojisini bir oyunda görmek keyif veriyor.

URUZ: Er Kişinin Geri Dönüşü İnceleme

URUZ: Er Kişinin Geri Dönüşü İnceleme

Uruz, babasının kılıç tutmayı bilmeyen, ok atmayı bilmeyen oğlu. Kazan Beyi’nin hem gururu, hem de utanç kaynağı. Hikayemizin ana kahramanı… “Cenge salın beni, yiğit olmak isterim” kafasıyla kendisini kanıtlamaya çalışıyor. Kara Tekfur ile girilen meydan muharebesinde babasının “Sen tepeden cengi izle oğul, tecrüben yok” demesini dinlemeyen, savaşa atılan çılgın bir genç. Ne yazık ki bu atılım onun büyük acılar yaşamasıyla, Kara Tekfur’a esir olmasıyla sonuçlanıyor.

Burada efsane bir sinematik sahne olduğunu belirtmeliyim, Kara Tekfur’un oğlunu esir aldığını duyan Kazan Beyi tek başına gidip oğlunu almak istiyor. Uruz son anda bunun bir tuzak olduğunu, kaçması için babasına yalvardığını söylese de Kazan Beyi, Ulu Tengri‘ye sığınıp bir hışımla Kara Tekfur’un adamlarının üzerine atılıyor. Adamların sayı üstünlüğü çok fena dayak yemesine sebep olsa da bir anda tepeden obanın cesur kadınları ve boyun gençleri atlarıyla beliriyor. Kara Tekfur’u esir alıp bütün adamlarını kılıçtan geçiriyorlar. Bu sayede Uruz ve babası ölümün ucundan, esaretten kurtuluyorlar. Ve işte hikayemiz tam da burada başlıyor…

Hikayenin giriş kısmı bu şekilde gerçekleşiyor. Uruz: Er Kişinin Geri Dönüşü doğrusal ilerleyen bir hikayeye sahip. Yer yer ufak kırılma noktaları, entrikalar dönse de hikayede temel olarak “Şuraya git, şunu yap” komutlarıyla bir bölgeden bir diğerine sürükleniyorsunuz. Her bölümün kendine has bir atmosferi, farklı tasarımları var. İki boyutlu bir platformer oyunu olsa da bölüm geçişlerinde oyunun temel yapısı tamamen değişiyor ve kısa süreliğine başka bir oyun oynuyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Bu sırada dilek ağaçlarına dua ederek oyunu kaydedip, pınarlardan su içerek canınızı yenileyebiliyorsunuz. Bir çeşit anıtta da “Bitig” kısmından yeteneklerinizi geliştirebiliyorsunuz.

Platform öğeleri olarak tuzaklar, merdivenler, duvarların belli bölgelerine tutunup atlama gibi mekanikleri içinde barındıran oyun bu anlamda belli başlı büyük sıkıntılar barındırmıyor. Yalnızca tuzaklardan kaçmak için doğru zamanı beklemeniz, bunun dışında tuzak ya da sizi öldürebilecek herhangi bir şeyden kaçamamanız özellikle uzun bölümlerde oyunu durağanlaştırıyor. Ancak oyunun yapısını ve kontrollerini tam olarak kavradıktan sonra, bölümleri de birkaç ölümün ardından iyice öğrendikten sonra akıcı şekilde ilerleyebiliyorsunuz. Az önce bahsettiğim oyun mekaniğinin değiştiği kısımlarda ne yazık ki performansınızda düşüşler yaşanabiliyor. Alt tarafa iliştirdiğim görselde 60 FPS sabit işleyen oyunumun 40 FPS’e düştüğünü görebilirsiniz.

Güncelleme – 8.10.2020 : Oyuna gelen bir yama ile bu performans sorunu büyük ölçüde giderildi.

Oyunun hikayesinde ilerleme hissinin zayıf olduğunu söylemeliyim. Bölümlerden sonra karakterimize bir değişim ya da gelişim göremiyoruz. Karakterimizi geliştirmek demişken, donanım olarak sadece yakın dövüş silahı ve yay kullanıyoruz. Bunları da demircilerden altın karşılığında satın alarak geliştiriyoruz. Oyunda dört farklı yakın dövüş silahı ve farklı özelliklere sahip üç farklı yay bulunuyor. Yakın dövüş silahlarında hasar değişirken yaylarda dondurma, yakma ve zehirleme özellikleri değişiyor. Her haritanın belli kısımlarında Simsar adındaki tüccarlar bulunuyor, bunlardan da savaş esnasında sizi güçlendiren, canınızı yenileyen ve yanmanızı önleyen iksirler alabiliyorsunuz. Ayrıca oyunda yalnızca bir çeşit bomba bulunuyor ve bunu fırlatmak hızlı savaşlar sırasında hiç kolay değil.

Savaşlar demişken, oyunun öğretici kısmını geçtikten sonra her bölümün sonunda bir boss savaşı sizi bekliyor. Burada acayip bir dengesizlik mevcut. Kendi deneyimimden örnek vermem gerekirse ilk boss inanılmaz şekilde zorluyorken oyunu bitirmek için öldürmeniz gereken boss fazlasıyla kolay. En azından bana öyle geldiğini söyleyebilirim. Ayrıca dövüş sisteminde ham, çiğ bir hissiyat var. Mukayese etmem gerekirse -ki oyunda esintilerini çokça gördüğümü söyleyebilirim- Hollow Knight‘ın dövüş sistemine baktığımızda daha akıcı ve zorluğun sistemin kendisinden değil, düşmanların dövüş tarzlarından geldiği göze çarpıyor. Burada ne yazık ki savaşların zorluğu, dövüş sisteminin hamlığından geliyor. Özellikle oyunda ilk girdiğimiz boss savaşında bunu çok net hissettim. Her boss şahsına münhassır bir dövüş sistemine sahip ve bu da her seferinde aynı yaratığı kestiğinizi hissettirmiyor ancak ilerleyiş hissinin öldüğü bir nokta var. Oyunda ilerledikçe boss savaşlarının zorlaşması gerekirken kolaylaştığı gözüme çarptı. Evet haritada karşılaşabileceğiniz küçük düşmanlar biraz daha fazla zamanınızı almaya başlıyor fakat yine de o zorlanmışlık hissini vermiyor. Sadece can değerleri artıyor ve bizim o sırada kendimizi güçlendirdiğimiz kadar düşmanlar güçlenemiyor.

Ayrıca oyundaki karakteri takip eden kamerada ufak tefek sorunlar var. Kamera hizalanması düzgün yapılamadığından kamerayı geriye çekip daha fazla alanı gördüğünüz sırada eğilirseniz konumu değişiyor. Yine eğilme tuşuna hızlıca bas/çek yaptığınızda kameranız eğilme pozisyonunda kalırken karakteriniz ayakta duruyor. Bunların güncellemeler ile düzeltileceğini bildiğimden çok büyük sorunlarmış gözüyle bakmıyorum.

Güncelleme: Kamera pozisyonu ile ilgili yayınlanan yeni bir yamayla kamera sabitlendi, tuşlara atanarak zoom in/out yapılıyor artık. Sorun ortadan kalktı.

Oynanış kısmındaki en büyük zorluk yay ve iksir kullanımında. iksirlerin kullanımı diğer oyunlardan alışık olmadığımız şekilde “Shift” tuşu ile “E” tuşuna birlikte basınca gerçekleşiyor. Kontrollerden bahsetmişken ekleyeyim, oyunu kontrolcü ile oynamak istiyorsanız ayarlar kısmından tuş atamalarını kendiniz yapmanız gerekiyor. Ana menüde ise henüz kontrolcü desteği yok ancak geliştirici ana menü için de kontrolcü desteği geleceği haberini Steam forumlarında paylaşmıştı. Bu nedenle yeni güncellemede gelmiş olduğunu varsayabiliriz.

Sanat tasarımı kesinlikle efsane!

Huyumdur, önce oyunun zayıf ve eksik yönlerini anlatırım ki geri kalanını rahatça övebileyim. Berzah Games tasarım ve müzikler anlamında resmen inanılmaz bir iş çıkartmış. Uruz’un görsel tasarımı, çevre, işleme sonrası efektleri ve aydınlatmalar inanılmaz. Atmosferi buram buram hissetmenizi sağlıyor. Görsel efektler o kadar iyi ki bazen durup sadece etrafı seyretmek isteyebilirsiniz. Zaten o harika görsellik enfes müziklerle birleşince! Ekrandan yüzünüze doğru sanatın yumuşak bir şekilde sizi okşadığını hissedebiliyorsunuz. Bu anlamda söylenecek tek şey “BUNU DAHA FAZLA YAPIN!” olurdu. Türk mitolojisinin renkli dokusunu oyunun her yerinde hissedebilirsiniz. Tarihte Türklerde mezar taşı olarak kullanılan Balbal çizimleri, öldüğünüzde ekranda kurganınızın belirmesi gerçekten hoş bir detay olmuş. Müzikleri ve tasarımı ile Uruz: Er Kişinin Geri Dönüşü oynanıştaki eksiklikleri bir şekilde amorti etmeyi başarıyor.

Oyunda herhangi bir seslendirme yok. Aslında Steam üzerinde Türkçe seslendirme desteğini sunduklarını gördüğümde çok heyecanlanmıştım. Geliştiriciden ricam, o kısmı düzeltmeleridir. Zira oyuncunun oyun ile ilk etkileşimi mağaza sayfasında başlıyor ve burada “Türkçe seslendirme” kısmında bir tik görünce satın alım isteği artıyor. Oyunda da Türkçe seslendirme göremeyince dolandırılmış hissine kapılıyor. Bunun herhangi bir artniyet ile yapıldığını düşünmüyorum ancak düzeltilmesi gereken bir kısım olduğuna değinmeden geçemezdim.

Doğrusal ilerleyen hikayeyi bitirmem yaklaşık 6 saat sürdü. Hikayenin işlenişini beğenmediğimi söyleyemem. Her ne kadar “Şuraya git, şunu öldür, gel” tarzında olsa da sizi sıkmadan hepsini yaptırıyor. Oyun süresi bence tam yerinde olmuş, daha uzun bir oyun olsa üstüne yeni mekanikler ve dallanmalar eklenmeden sıkıcı olabilirdi. Daha kısa olsa hayal kırıklığı yaratabilirdi. Hikayenin başlangıcı ve bitişi arasında bir ara kopma hissetseniz de öyle güzel bağlıyor ki, oyunun “Emeği geçenler” ekranı geldiğinde hepsini birer birer tebrik etmek istiyorsunuz.

URUZ: Er Kişinin Geri Dönüşü İnceleme

Uzun lafın kısası

Uruz: Er Kişinin Geri Dönüşü Steam üzerinde 40 TL fiyatıyla satılıyor. Belki oyun hızınıza göre 5-8 saat sürebilecek bir deneyim için biraz fazla bir ücret ama oyuna harcanan emek çok açık ortada olduğu için verilebilir. Sanat tasarımıyla, müzikleriyle, hikayesiyle ve hafif hatalı olsa da oynanışıyla sürekli güncellemeler alan oyunu size gönül rahatlığıyla önerebilirim. Haftanın yorgunluğunu attığınız bir Pazar günü oynanıp bitirilebilir. Uruz: Er Kişinin Geri Dönüşü için size aktaracaklarım bu kadardı, başka bir incelemede görüşmek dileğiyle. Sevgi ve oyun ile kalın…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu