Oyun İncelemeleri

Act of War: Direct Action

Gerçek zamanlı strateji ile 3 boyut kavramı uzun süre birbirlerine zıt iki
tema oldu. Hatırlarsanız “WarCraft III 3 boyutlu olarak hazırlanıyor” dendiğinde
pek çok insanın kafasında soru işareti oluşmuş, oyun piyasaya sürüldüğünde ise
yaşanan kontrol problemleri ve birimlere tam manası ile hakim olamama kimi
insanların oyundan soğumasına yol açmıştı. Neyse ki oyunun mükemmel senaryosu,
döneme göre güzel grafikleri ve eşsiz atmosferi ile kalitesinden ödün
vermemişti. Daha sonraları piyasaya sürülen üç boyutlu strateji oyunlarına
baktığımızda ise; grafiklerin stratejilerde görmeyi umduğumuzdan çok daha
ötedeki seviyelere ulaştığı fakat yine de kontrol zorluklarının beraberinde
getirdiğini gördük.

Son dönemlerde ise gelişen teknoloji ile birlikte ekran kartlarının transistor
sayısı o denli arttık ki; bir zamanlar hayal bile edemediğimiz kartlar, şimdi
“düşük sistem” diye tabir ettiğimiz makinelerin üzerinde bulunuyor. Hal böyle
olunca 2 boyutlu oyunlar neredeyse tamamen rafa kaldırıldı ve oyun türü ne
olursa olsun 3 boyut kavramı artık tamamıyla hayatımıza girdi. Öyle ki son
zamanlarda çıkan tüm strateji oyunlarının 3 boyutlu olması kimse için endişe
teşkil etmedi. Hatta kimi örnekler ise son derece başarılıydı. C&C Generals ve
Warhammer 40,000: Dawn of War bu sözlerime iki güzel örnek.

ATARI ve Eugen Systems işbirliği

Act of War da yaklaşık bir senedir piyasada ismi geçen, gerçekçiliği ön planda
tutma konusunda epey vaatleri olan ve hit olması muhtemel oyunların başında
geliyordu. Atari gibi güçlü bir firmanın kanatları altında sistem mühendisi ve
sanat direktörü iki kardeşin kurduğu Fransa asıllı Eugen Systems isimli oyun
firmasının ilk ciddi deneyimi olması oldukça ilgi çekici. Yakın gelecekte geçen
ve dünya’nın söz sahibi olan devletlerin güç kapışması diye tabir edeceğimiz bir
senaryoya sahip oyun, ilk olarak güzel grafikleri ile dikkatleri üzerine
toplamıştı. Ana senaryosu ise New York Times gazetesi tarafından 15 kez ‘en çok
satan askeri roman yazarı’ ödülü alan Dale Brown’un gelecek teknolojileri ve
savaşları üzerine yazdığı bir hikayeden esinlenilerek yapılan oyunun gerçekten
başarılı olacağı neredeyse anlaşılıyordu. Her hangi bir gecikme ve erteleme
yaşamadan tam belirtilen tarihte piyasaya sürülen Act of War gerçektende
kaliteli ve işi bilen bir ekip tarafından hazırlandığını hemen belli ediyor.

Act of War: Direct Action güçlü bir senaryoya sahip olduğunu daha DVD’yi
bilgisayarınıza yerleştirdiğiniz anda anlaşılıyor. DVD9 formatı ile üretilen
oyun o kadar çok video ve materyal içeriyor ki DVD’yi ağzına kadar doldurmuş
durumda. Daha kuruluma başladığımız anda oyun bizi şaşırtıyor. Yaklaşık 15
dakika sürecek olan install esnasında zamanı çok güzel kullanan bir video
izliyoruz. Oyunumuzun ana temasını genel yapıları ile anlatacak olan bir Talk
Show ekrana geliyor. Konu, her gelecek temalı oyunda olduğu gibi enerji. Bir
yanda dünya’nın enerji ihtiyacını petrol kaynaklarını kullanarak karşılamasını
savunan zat, diğer tarafta yeni geliştirilmiş bir enerji türünü kullanarak
çevreyi daha az kirletmeyi fakat bunun sonucunda biraz daha yüksek fiyat öneren
diğer zat. İki tarafın da kendince haklı olduğu yan var elbette ve tam 15 dakika
boyunca konuşup asla uzlaşmaya varamıyorlar.

Aksiyonun tam ortası

Enerji konusundaki bu kadar uzun süren tartışmaların ardından oyuna tıpkı
isminde olduğu gibi aksiyonun tam ortasında başlıyoruz. İlk operasyonumuz tüm
Amerikan filmlerinde olduğu gibi Libya çölünün ortasında terörist avı ile
başlıyor. Küçük çaplı bir operasyonu kontrol ederek hedefimizi canlı olarak ele
geçirmeye çalışıyoruz. İlk gördüğümüz manzara bize fazlasıyla C&C Generals
oyununu anımsatıyor. Yaptığımız her hamleden sonra ve hamleden önce ekranın sol
üst köşesinde düzenli olarak videolar izliyoruz. Uydudan gelen veriler
doğrultusunda gideceğimiz yeri görüyor ve yapacaklarımızı planlıyoruz. Bir
askeri birliği yok etmemiz emredildiğinde ve bunu başardığımızda yine küçük
videoda olayları izliyor, atmosferi yakalıyoruz. Yaptığımız bu ilk görev
fazlasıyla basit ve oyunu öğrenmemiz için ilk adım oluyor. Daha sonraları özel
askeri timi yöneterek şehir içindeki asayişi sağlıyor ve bir anda terörist
saldırıların üstesinden gelmeye başlıyoruz. Oyunun bekli de en güzel yanı
aksiyonun hiçbir zaman düşmemesi. Sürekli olarak olaylar birbirini izliyor ve
sürekli bir telaş içinde oluyoruz. Daha doğrusu oyunun başına oturduğunuzda
gidip bir çay almaya vaktiniz olmuyor.



İlk görevlerde emrimizdeki askerleri yönetip belirli noktaları ele geçirerek
ilerlemek üzerine kurulu olsa da daha sonraları üs kurma ve savunma hattı çekme
gibi temel strateji görevlerini de yerine getiriyoruz. Aslında genel yapı
itibarıyla hayatında bir kez olsun strateji oynamış birisi Act of War’a da kısa
bir sürede alışıp kurallarını öğrenecektir. Fazladan pek bir ayrıntısı yok.
Şehirde geçen bölümlerde Red Alert oyunlarında olduğu gibi binaları ele
geçiriyor, yolların korumasını sağlıyoruz. Bunun haricinde ormanlık ve ağaçlık
alanların içlerine konuşlanarak hem iyi bir savunma sağlıyoruz, hem de kamuflaj
avantajını kullanıyoruz.

Alışılagelmiş genel strateji kuralları

Kaynak yönetimi kafa yorucu bir sistem sunmuyor. En temel kaynağımız para ve
elektrik. Parayı rafinerilerde tahmin edeceğiniz üzere petrolü işleyerek
kazanıyoruz. Ayrıca savaş esnasında düşman esirleri toplayarak da para
kazanabiliyoruz. Her stratejide olduğu gibi ne kadar çok bina yaparsak o kadar
çok enerjiye ihtiyaç duyuyoruz. Dolayısıyla enerji ihtiyacı için de elektrik
santralleri yapmamız gerekiyor. Kısacası oyunun kaynak sistematiği gayet sıradan
ve basit. Ana senaryo modunda hemen Amerikan askeri birimi ile oynamaya
başlıyoruz, ama gerek çoklu oyuncu modunda gerekse bilgisayara karşı oynadığımız
senaryo harici savaş modlarında seçilebilecek 3 farklı birlik var. Bunlar: US
Army, Consortium ve Task Force Talon. Bu gruplardan Consortium oyundaki kötü
diye ifade edilen tarafı oluşturuyor. Genel yapı itibari ile birbirlerinde pek
bir farkı olmayan bu birliklerin askeri birimleri de hep birbirlerini
tamamlayacak tarzda. Bir tarafın eksik yanını mutlaka diğer grup bulup
değerlendirebiliyor. Her birinin artıları eksileri olduğu gibi genel fark bir
grubun ucuza mal ettiği birliği diğer grup daha pahalıya mal ediyor. Sonuçta bir
taraf askeri birlik yönünden üstün olurken diğeri teknoloji ve ağır silah
bakımından üstün oluyor.

Grafiklerdeki başarı alkışlanacak cinsten

Act of War stratejik kurallar yönünden ne eksik ne de fazla bir yapım. Her şey
alışılagelmiş yapıda ilerliyor. Ancak konu görsellik olduğunda bir an durmak
gerek. Çünkü oyunun her anında göreceğiniz grafikler daha evvel hiçbir
stratejide görmediğiniz kadar kaliteli ve detaylı. Kuşbakışı izlediğiniz bir
sokak çatışmasın zoom yapar da yakından izlerseniz; her birimin sanki bir
aksiyon oyunundaymış gibi güzel animasyonlarla hareket ettiğini, patlamalarda
etrafa saçıldıklarını görebilirsiniz. Harita dizaynı ise ayrı bir başarı konusu.
Çatışmaların geçtiği şehirler neredeyse birebir oyuna aktarılmış. Binalara şöyle
bir göz ucuyla baksanız bile her birinin diğerinden farklı olduğunu ve hiç
tekrar etmediğini görebilirsiniz. Ayrıca savaş esnasında tüm cisimler
patlamalardan zarar görebiliyor. Yollarda çukurlar oluşuyor, binalar hasar
görüyor. En güzeli ise araçların patlamaları. O kadar güzel efektlere şahit
oluyoruz ki; strateji oynadığımızı unutabiliriz. Grafiklerle ilgili detayların
ne denli yüksek olduğunu anlamak için trafik levhalarına bakın. Kuşbakışı
haritada sadece basit yeşil levha gibi görülüyorlar, ama zoom yapınca, gidilecek
yön ve semtin adı gayet okunaklı bir biçimde yazılmış olduğunu fark ediyorsunuz.

Unutmadan söylemem gerek ki oyunun senaryo işleyişi gerçekten başarılı. Sürekli
araya giren videolar ile senaryo bütünlüğü sağlanıyor. Tıpkı C&C serilerinde
olduğu gibi gerçek aktörler ile çekilmiş videolar, televizyonda izlediğimiz
aksiyon filmlerini aratmıyor. Üstelik bu videolar oyun ile öyle bütünleşiyor ki
resmen videonun devamını oynadığımızı hissediyoruz.

Sonlara doğru

Strateji oyunlarının ana senaryoları genelde bir haftaya kalmaz her oyuncu
tarafından bitirilir ve artık o oyunu oynamak için geriye kalan tek sebep çoklu
oyuncu modudur. Act of War’da çoklu oyuncu modunda benzeri oyunlardan eksik
kalmıyor. Görmeye alıştığımız her mod mevcut. Fakat benim hoşuma giden
haritaların yapısı oldu. Multiplayer haritaları gayet güzel tasarlanmış ve
bizimde birer tane yapabilmemiz için editör mevcut.

Sonuç olarak Act of War gerçek zamanlı strateji türünde çok başarılı bir yapım.
Tek eksik yönü; türe önemli bir yenilik getirmemesi denilebilir. Hatta güzel
grafikleri ve düşmeyen temposu haricinde piyasadaki örneklerden çok fazla farkı
yok. Yine de her strateji sevenin sistemi el verdiği ölçüde bu oyunu denemesinde
fayda var.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu