Oyun İncelemeleri

Agony

İlk olarak masum bir Kickstarter kampanyası ile başlayan Agony projesi, kısa sürede başarıya ulaştı ve Madmind Studios ekibinin yüzünü güldürdü. Çeşitli ertelemeler yüzünden oyuncuları daha fazla sabırsız hale getiren Agony, nihayet korku oyunu seven oyuncular için geride bıraktığımız günlerde çıktı. Dante’nin cehennem tasvirine alternatif olarak farklı bir cehennem tasviri sunan yapım, baskın ve gergin temasını sözde korku unsurları ile birleştirecekti. Sözde diyorum çünkü oyunun maalesef herhangi bir öğeyi birleştirdiğini oynarken göremedim. Amnesia serisinin hayranı olarak Agony’i de bu sebepten ötürü heyecanla bekliyordum. Oyuna ilk girdiğim andan itibaren bir şeylerin ters gittiğini hemen anladım. Onca yapılan reklam kampanyaları, oyunun ülkelere göre yerelleştirilmesi ve başarılı bir Kickstarter projesinden sonra haliyle beklentilerimi yüksek tutmuştum. Ancak oyunun arayüzünde dahi suratıma vurulan özensizlik, daha ilk dakikadan heyecanımı az da olsa kırdı.

Agony inceleme

Hikayeye “Büyük Düşüş” adı verilen bir olayla başlıyorsunuz. Bu Büyük Düşüş adı verilen olay, kontrol edeceğimiz karakterin cehenneme düşüşünü metaforlar eşliğinde betimliyor. Dar koridorlar ve kasvetli bir ortam eşliğinde Kızıl Tanrıça adı verilen karakter, hikaye sırasında devamlı olarak sizinle iletişim halinde kalıyor. Zaten oyundaki ilk amacımız ise Kızıl Tanrıça karakterini bulmak. Eğer Agony’nin fragmanlarını izlediyseniz, şiddet unsurunun insan doğasına oldukça aykırı bir şekilde işlendiğini fark etmişsinizdir. Zaten Agony’nin as kartının bu olduğunu geliştiricilerin kendisi de söylemişti. Ancak oyunun daha ilk dakikalarından itibaren fragmanlarda gösterilen bu ortamdan eser dahi olmadığını kavramak hiç güç değil.

Bölüm tasarımlarına geçecek olursak, tasarımların ve çizilen planların tek kelime vasat olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Oyunun ilerleyen saatlerinde bile devamlı olarak size labirentteymişsiniz hissiyatı veren bölüm tasarımları arasında kolayca kaybolmak mümkün. Zaten geliştiriciler bu zorluğu fark ettiğinden dolayı, size yolunuzu gösteren bir mekaniği oyunun en başında kontrolünüze sunuyor. İlgili tuşa bastığınızda mor bir ruhani ışık, size gideceğiniz yeri gösteriyor. Haliyle bu mor ışıkla yolunuza devam etmek zorunda kalıyorsunuz. Fakat bu yol göstericinin de çoğu zaman sapıttığını ve sizi saçma sapan yollara soktuğunu öğrendiğinizde sinir kat sayınız daha fazla artıyor. 

Agony’nin cehennem tasvirinde içeride dolaşan şeytani varlıklar ise düzeni sağlamak amacıyla devamlı olarak sizin peşinizden geliyor. Bu canavarlar sizi bulduğu anda bir hamlede öldürüyorlar. Bu sebepten dolayı bölümlerde yer alan çukurlara ve oyuklara saklanıp nefesinizi tutmak zorundasınız. Ancak saklanabileceğiniz yerler bile özensiz olduğundan, canavarlar belli bir yazılım kodu doğrultusunda çizilmiş yollardan ilerlerken çoğunlukla bu çukurlara ihtiyacınız olduğu anda ulaşamıyorsunuz. Bazı yerlerde ise içi boş odalarla karşılaşıyorsunuz ve ihtiyacınız olan bu çukurların neden boş odalara konduğu konusunda mantıklı bir açıklama bulamıyorsunuz.

Bölüm tasarımlarının tarif edilemeyecek kadar kötü olmasının yanında oyunda çözülemeyen bir karanlık var. Monitörünüzün ve oyunda yer alan gamma ayarını sona getirseniz bile bazen oyunda önünüzü görmek imkansız olabiliyor. Bu yüzden her bir köşe başında sizi avlamak ile görevli olan canavarlar ile istemsizce karşılaşabiliyorsunuz. 

Oyunda bulunan tek güzel şey olan ölüm mekaniği ise oyuncuya tamamen zaman kazandırmak amacıyla oyuna konulmuş. Hali hazırda etten kemikten bir karakteri kontrol etmek yerine cehenneme yolu düşmüş ruhu kontrol ettiğinizden dolayı, karakteriniz öldüğünde belirli bir süre içerisinde ruhunuzu etrafta dolaşan diğer NPC karakterlerin içine sokabiliyorsunuz. Böylelikle bir önceki kayıt noktasından tekrar başlayıp aynı zorlukları aşmak yerine görevinize devam edebiliyorsunuz. Fakat bu mekaniğin de doğru düzgün çalışmadığının altını çizmek istiyorum. Bazen zor bir bölümü yürüyerek geçmek yerine bilerek ölüp, ruh olarak kolayca ilerleyip bölümün sonundaki bir NPC’ye girme imkanınız oluyor. Bu her ne kadar oyuncunun işine yarasa da, bölüm tasarımları dolayısıyla oyunda böylesine ilginç bir açık yer almakta.
Çıkarın beni bu Cehennem’den!
Geliştiriciler Agony’i zenginleştirmek için bir de karakter gelişim ekranı koymuş. Bu ekranda karakterinizin gelişimine puan harcamak için oyunda yer alam İlim meyvelerini elde etmelisiniz. Oyunda rastgele yerlerde bulunan bu İlim meyvelerini topladığınızda karakterinizi güçlendirme şansı elde edebiliyorsunuz. Daha fazla nefes tutma (bu özellik canavarların sizi kolay kolay fark edememesine yardımcı oluyor) ve tek vuruşta ölmeme gibi özellikleri karakter gelişim ekranından elde edebiliyorsunuz. Ancak maalesef bu mekaniğin de tam beklenildiği gibi çalışmadığını belirtmek istiyorum. Yapacağınız görev haricinde oyuncunun gözlerinden yaşlar getiren o bölüm tasarımları arasında İlim meyvesini arayıp bulduğumda karakterim gelişeceği için oldukça seviniyordum. Fakat topladığım İlim meyveleri sonucunda ne yazık ki gözle görülür bir gelişim göremedim. Bu sebepten dolayı belli bir saatten sonra İlim meyvelerini aramayı bıraktım.
Unreal Engine 4’le geliştirilen Agony’nin gerçekçi grafiklerine diyecek lafımız yok. Hatta bazı noktalarda nesne ve karakter tasarımları anlamında beni şaşırtan öğelerle de karşılaştım. Fakat bu gibi durumlar oyunun mekaniksiz oynanış yapısına ve içerisinde korku öğesi olmayan bir korku oyununu kotarmaya yetmedi. Resmi bir şekilde Türkçe alt yazıları destekleyen Agony’nin çevirisi de maalesef başarılı değil. Bir süreden sonra alt yazıyı okumayı bırakıp sadece seslendirmeyi dinlemeyi tercih ettim.
Sona geldiğimizde eğer Agony için heyecanlıysanız, o heyecanınızı başka oyunlara yöneltmenizi öneriyorum. Ancak vasat bölüm tasarımları eşliğinin yanında kendini bir türlü açıklayamayan hikayeye sahip yürüme simülasyonu arıyorsanız, Agony’i gönül rahatlığıyla tercih edebilirsiniz. PlayStation 4, Xbox One ve PC platformlarında bulunan oyunun ayrıca sansürlü bir şekilde piyasaya sürüldüğünü belirtelim. Oyun daha çıkmadan açıklanan bu sansür olayına canımı sıkmıştım. Fakat sansürlenen sahneleri gördükten sonra yetkililere sonuna kadar hak verdim. Eğer oyun sansürlenmeseydi, sebepsiz yere oyunda bebekleri öldürmek, tecavüz ve birçok ruh sağlığına aykırı öğeyi oyunda gerçekleştirebilecektik. Bu noktada yanlış anlaşılmak istemiyorum. Geliştiriciler her türlü öğeyi oyunlarına koyabilir ve buna saygı gösteririm. Fakat bu tarz eylemlerin ortada hiçbir sebep yokken gerçekleşmesi, olayları çirkinleştirebiliyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu