Oyun İncelemeleri

Alexander

Sinema sektörü ve bilgisayar oyunları arasındaki paralellik son sürat devam
ediyor. Bir filmin sadece gişe gelirinden değil; dvd, cd, video kaset ya da
orijinal soundtracklerini satarak da para kazanmayı başaran yapımcılar, artık
oyun sektörüne de el attılar. Üstelik film gösterime girmeden en az bir oyunun
piyasada bulunmasını farz kıldılar. Bunun son örneği de 26 Kasım’da gösterime
girecek olan “Alexander the Great” (Büyük İskender) filminin senaryosundan
nasibini almış, Alexander oyunu oldu. Aslında bu dönemde film ile birlikte 3
adet aynı hikayeyi benimseyen oyun piyasaya çıkıyor. Fakat sadece Ubisoft’un
dağıtımını üstlendiği “Alexander”, isim haklarına sahip. Haliyle aralarındaki en
iddialıları da bu oyun oluyor.

Dünyayı sallayan adam; İskender…

Milattan önce 356… Makedonya’nın başşehri Pella’da doğan bir bebek, yakında
medeni dünya’nın kokulu rüyası olacağının ilk çığlıklarını atıyor. Daha 12
yaşındayken savaş için eğitim gören ve 20 yaşında iken tahta geçen genç
imparator, öncelikle Yunan şehirlerini daha sonra Anadolu boylarını İranlılar’ın
zulmünden kurtarıyor. Kısa ömrü içerisinde sayısız muharebelerden alnı ak çıkan
İskender, sınırlarını Mısır’a kadar ilerletip deyim yerinde ise; “Dünya’yı
titretiyor”. Oliver Stone gibi usta bir yönetmen tarafından film olarak
hazırlanan bu destansı hikayeye kısa bir süre içinde şahit olacağız. Senaryosunu
ve kahramanlarının seslendirmelerini aktörlerlerden alan oyun ile bu savaş
destanını önce PC’lerimizde yaşıyoruz.

Savaşlar, işgaller ve kahramanlıklar içeren bu kısa yaşam; bilgisayar oyunu
olarak hazırlanınca, kaçınılmaz olarak gerçek zamanlı strateji (RTS) kimliği
kazanıyor. Yıllarca alışık olduğumuz RTS yapısını ne eksik ne de fazla yansıtan
Alexander, eklenen güzel grafik efektleri ve filmden alınmış videolarla biraz
daha “sevilebilir” hal kazanıyor. Genel olarak baktığımızda; yıllardır alışık
olduğumuz 2 boyutlu RTS oyun sistemini sonuna kadar kullanan Alexander, tüm
askeri birimleri 3 boyutlu tasarlayıp, sis, toprak ve benzeri efektler ile
süslemekten daha ileri gidemiyor. Orijinal filmin etinden, sütünden, hatta
posasından bile yaralanan oyun, daha fazla görev içermek adına senaryoyu allak
bullak edip, araya giren çeşitli konuşmalarla konu bütünlüğünü sağlamaya
çalışmış.

Üretim planlaması

Alexander’ın oynanış açısından pek fazla açıklanacak noktası yok. Hayatınız
boyunca bir kez olsun RTS oynamışsanız kolayca anlayabileceğiniz tarzda kontrol
sistemi sunuluyor. Askeri birimler, siviller ve kahramanlardan oluşan birlikler
mevcut. Yine her RTS’de olduğu gibi burada da sivil insanlar çevredeki
kaynakları topluyor, binalar yapıyorlar. Kaynaklarımız ise; yiyecek, odun, taş,
mermer ve altından oluşuyor. Genelde her birini toplamak için ilgili yere bina
kurmak gerekiyor. Örneğin, altın toplamak için sarı taşlarla gösterilen
bölgelere altın madeni kurmak gerekiyor. Odunları ise; tıpkı Age of Empires
serilerinde olduğu gibi, ağaç gördüğümüz her noktada toplayıp ana binamıza
taşıyabiliyoruz. İşin kaynak toplama kısmı son derece basit. Üstelik ekranın
yukarısında kaynak miktarımızı gösteren sütunda; kaçar insanın o iş için
çalıştığı da parantez içinde gösteriliyor. Kesinlikle kullanışlı bir ayrıntı.

Asker üretimi ve savaş kısmına gelince. Asker üretmek yine alışık olduğumuz RTS
mantığını izliyor. Barrack, Stable gibi binalar yapıyor ve her binanın kendine
ait olan birimini üretiyoruz. Birim üretmek ise farklı bir yöntem izliyor.
Örneğin Barracks’a girip bir askeri üretmek için tıkladığımızda paramız ve
kaynaklarımız el verdiği ölçüde binadan hiç durmadan asker çıkıyor. Ta ki biz
tekrar binaya gelip adam üretme tuşuna sağ tuşla tıklayıp iptal edene kadar.
Diyelim ki; 10 adet kılıçlı birime ihtiyacınız var. Binanızda asker üretimi
tuşuna bastınız ve askerler bir bir çıkmaya başladı. Haritanın diğer ucundaki
savaşla ilgilenirken, çıkan askerleri durdurmayı unutursanız; barracks’a geri
döndüğünüzde, binanın önünde 50-60 adet askerin çıkmış olduğuna şahit
olabilirsiniz. Çok fazla asker üretmeye ihtiyaç duyanlar için güzel bir durum
olabilir ancak en güçsüz biriminizden gereksiz yere fazlasıyla üretirseniz sizin
için çok da iyi olamayacağı aşikâr. Zira oyunda, toplam asker sayımızı
kısıtlayan ev miktarı mevcut.

Kahraman olmak zor zanaat

Son dönemlerdeki her RTS oyununda olduğu gibi Alexander’da normal askerlerin
dışında daha güçlü olan birimlere yani “kahraman”lara yer vermiş. Zaten büyük
savaş kahramanı İskender’i oyununda yönetemeseydik abes kaçardı. Ancak oyundaki
tek kahramanımız İskender değil. İlerleyen bölümlerde; Poros, Darius ve
Nectanebo isimli savaş kahramanlarını da yönetebiliyoruz. Kahraman sistemine
biraz daha derinlemesine girersek; ilk kullanılabilir olan kahramanımız
İskender, at üzerinde askerlerini yanında oyuna başlıyor. Yapılan her savaşta
tüm birimlerden daha güçlü olan İskender, hem savaşın kolayca kazanılmasını
sağlıyor hem de belirli mesafe içinde olan askerlerine moral kazandırarak onları
daha verimli savaştırıyor. Kahramanların bir diğer özelliği ise her bölüm
sonunda tecrübe puanları kazanmaları. Savaşlarda ne kadar az hasar alır, ne
kadar az kayıpla bölümü bitirir ve ne kadar kısa sürede bölümü tamamlarsak o
kadar puan kazanıyoruz. Bu tecrübe puanını tamamlanan savaşların sonunda
karakterlerimizin kabiliyetlerine dağıtarak daha başarılı bir komutan olmasını
sağlıyoruz.

Savaş meydanından biraz daha detaylı bahsedelim. Genel oynanış tamamiyle
standart RTS mantığını izlese de savaşlar biraz da Total War havası kokuyor.
Fakat hemen Total War ismini duyup kaliteli ve gerçekçi savaşlar beklemeyin.
Alexander savaşlarında ne birliklerin saldırış biçimleri düzenlemek ne de
“ablukaya alma” gibi derin planlama yapmak gerekiyor. Aslında Total War ile tek
benzerliği; çok fazla birimi kontrol edebilme ve birlikleri tek seferde
seçebilme sistemini benimsemiş olması. Alexander’da kullanılan bir kontrol
sistemi ise hemen gözünüze çarpacak ve alışında çok kullanışlı olduğunu fark
edeceksiniz. Birliği seçip sağ tuşla gitmesi gereken yeri işaretlediğinizde,
eğer tuşu bırakmadan bellki bir yöne doğru iterseniz oraya kadar bir ok
çizildiğini göreceksiniz. Bu “ok” sizin ilerleme eğrinizi oluşturuyor. Şöyle ki;
askerlerin yürüyüşü bitip gitmeleri gereken noktaya vardıklarında durup sizden
emir bekliyorlar. Siz de mouse’un tekerleği ile ileri geri oynatırsanız seçili
olan birlik az önce belirlediğiniz ok üzerinde ileri geri hareket ediyor.

Kolay kontrollere rağmen pek çok mantık hatası bizleri bekliyor. Bu hatalar ilk
olarak; kılıçlı askerlerimizin düşmanla savaştığı anda yukarıdan ok yağmuru
tuttuğumuzda göze çarpıyor. Yani iki düşman birbiri ile kıyasıya savaşırken
alana yukarıdan ok yağmuru yaparsanız; kendi birlikleriniz hiç hasar görmüyor ve
oklar mucizevi bir şekilde sadece düşmana isabet ediyor. Bir diğer mantık hatası
ise; binlerce askeri tek seferde seçip, tek düşman birliğin üzerine salmamız
savaştan galip çıkmamız için yeterli olması. Okçular, mızrakçılar, şövalyeler,
süvariler aklınıza ne gelirse tek seferde salın düşmanın üstüne ardında oturup
galibiyeti izleyin. Kısacası daha fazla birim üremek oyunu kazanmak için yeterli
sebep oluyor. Dolayısıyla savaş stratejisi üretmemize gerek kalmıyor.

Teknik güzellikler de olmasa

Alexander oyunun bence RTS dünyasında kazandırdığı pek çok görsel öğe var.
Bunların en başında sis efekti geliyor. RTS oyunlarında alışık olduğuz henüz
keşfetmediğimiz yerlerin siyah bir örtü ile kaplandığı “savaş sisi” ekran
kartının da yardımı ile çok güzel tasarlanmış. Yine birlikler hareket ederken
arkalarından çıkan duman efekti, kıyılara yaklaştığımızda denizin üzerindeki
parlamalar, görsel açıdan epey uğraşıldığının kanıtı. Birimler yakın mesafeden
biraz bulanık gözükse de ve animasyonları çok iç açıcı olmasa da grafiksel
öğelerin genel anlamda iyi olduğunu söyleyebilirim. Ses konunda ise; İskender’in
oldukça karizmatik ve her daim savaşa hazır kişiliği sesine de yansımış. Yine de
seslendirmeleri pek gerçekçi bulmadım. Tüm sesler; “Yarım günlük iş” gibi
çıkarılmış.

Normal senaryonun haricinde Skirmish –yani rastgele haritalarda, gerek yapay
zekâya gerekse gerçek oyunculara karşı savaş- modunu da destekleyen oyun
multiplayer konusunda alışık olduğumuz LAN ve online modunu destekliyor.

Son sözlere gelince; Alexander, benzeri piyasada fazlasıyla olan, genel RTS
mantığını sonuna kadar kullanan ve maalesef vasatı çok fazla aşamayan bir oyun.
Görsel zenginliğinin, film içinden alınmış videolarının haricinde oyun dünyasına
önemli bir yenilik getirmiyor. RTS oyunlarını fazlasıyla sevenlerin, filmin (ya
da Collin Farrell) hayranlarının ilgisini çekebilecek bir oyundan daha öteye
gidemiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu