Oyun Ön İncelemeleri

Alone In The Dark

Çıkış Tarihi: 2007 Bahar

Alone in the Dark serisi, her daim korku oyunları arasında, kendine ön planda yer bulmuştur. Yapımın son bölümünün öncekilere nazaran daha başarılı olacağı bekleniyor. Bu söylediklerimiz oyunda bir gülüp bir ağlayacağınız anlamına gelmiyor ama oyunun sizi oturduğunuz yerden sıçratacağını ve ışıkları açma arzusu uyandıracağını söyleyebiliriz. David Nadal bu konu üzerine gitmeyi uzun zamandır planlıyordu. Nadal, çıkardıkları işi klasik korku serisi Alone in the Dark’a getirilen yeni bir vizyon olarak tanımlıyor. Korkularımızı neyin tetiklediğini bildiğini söyleyebiliriz, peki korku simgesinin oyunlarda bu kadar başarılı işlenebilmesinin sebebi nedir?

Nadal, “Korkuyu hissettirebilmek için karakterlerde karmaşık yüz ifadelerini kullanmaya ihtiyacımız yok. Bilmeniz gereken şey, oyuncunun beklenti ve önsezleriyle oynayabilmektir.” diyor. Detaylara fazla inmezsek, oyunda karanlık ve dar bir sokakta veya ortamın basit bir şekilde işlendiği bir mekânda iken aklımızda birçok belirsiz ve boş nokta bulunuyor. Sözünü ettiğimiz bu belirsizlik, ilk olarak 1992 yılında ortaya çıkan Alone in the Dark’ın başarılı geri dönüşünün sırrı oluyor. Aşırı sıklıkta aksiyon kullanılmadan, hikâyeyle ilişkilendirilmiş bulmacalar kullanılarak, gerçekten tüylerimizi diken diken edecek derecede hazırlanmış iç mekânları ile Alone in the Dark, alıştığımız korku öğelerinin dışında, kendine özgü bir tür yaratıyor.

Yeni Alone in the Dark daha öncesinde keşfetmiş olduğu kendi formülü üzerine büyük değişiklikler yapıyor; Dar koridorlar, rahatsız edici geçitlerden ilerlerken, kendimizi birden Central Park’ın geniş açık alanlarında buluyoruz. “Oyun gerçek hayatı daha önce hiç görülmemiş şekli ile bizlere yansıtacak, yaşatacak” diyor Nadal. Çimenlerle kaplı bitki örtüsü, sıra sıra yerleştirilmiş ağaçları ile New York’un kültürel buluşma noktası ünvanına sahip Central Park, oyunun demo’sunda da merkez konumda yer alıyor. Demo’da, sıradışı, korkunç öğeler sıklıkla kullanılmış ve hayatla ölüm arasında gidip geldiğimizi hissediyoruz. Nadal, “Hikayeyi farklı dinlerin, kültürlerin, ve inanışların birleştiği, benzerlikler taşıdığı noktaları kullanarak, ölüme meydan okumuş, ölümle yaşam arasında gidip gelmiş insanların tecrübeleri doğrultusunda oluşturduk.” diyor. Canlı, huzur verici doğasıyla görmeye alıştığımız Central Park’ın karanlık, gerçek ötesi yanlarını görmeye hazır olun.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Göz Atın
Kapalı
Başa dön tuşu